Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/947 Esas 2023/611 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/947
Karar No: 2023/611
Karar Tarihi: 17.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/947 - 2023/611
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/947
KARAR NO: 2023/611
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2020
NUMARASI: 2017/781 Esas - 2020/738 Karar
DAVACILAR:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 17/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı ... A.Ş. ve ... vekili ile davalı ... Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 17.05.2017 tarihinde müvekkillerinin murisi ...'in, davalı ...'ün sürücüsü olduğu, ... A.Ş.'ye ait ve diğer davalı sigorta şirketine ZMSS sigorta poliçesiyle sigortalı ... plakalı otobüsün, ... plakalı tırla çarpışması sonucu meydana gelen kazada vefat ettiğini, murislerinin otobüs içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve olayda herhangi bir kusurunun olmadığını, murisin ölümü ile eşi ve çocukları olan davacıların desteklerinden yoksun kaldıklarını, davadan önce davalı ... Sigorta'ya başvuru yapıldığını, 239.156,00 TL’nin ödendiğini, yine ... Sigorta tarafından (Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta poliçesinden ve Bileşik Kasko Sigorta Poliçesi Koltuk Ferdi Kaza teminatından olmak üzere) toplam 195.000,00 TL'nin ödendiğini, ancak yapılan ödemelerin tüm zararlarını karşılamadığını, yine müvekkillerinin desteklerini yitirmeleri nedeniyle duydukları acı ve ızdırabını gidermediğini belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik maddi tazminat yönünden; her bir müvekkili yönünden 1.000,00'er TL'den olmak üzere toplam 3.000,00 TL'nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, manevi zarar yönünden ise; her bir müvekkili için 100.000,00'er TL'den olmak üzere toplam 300.000,00 TL'nin kaza tarihinden itibaren davalılar ... ve ... A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 05/11/2020 harç tarihli bedel artırım dilekçesiyle; müvekkili ... için 1.000,00 TL olan maddi tazminat taleplerini 298.860,59 TL'ye, ... için 1.000,00 TL olan maddi tazminat taleplerini 116.323,339 TL'ye, müvekkili ... için 1.000,00 TL olan maddi tazminat taleplerini 99.661,06 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı ... ve ... A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; söz konusu kazadan dolayı müvekkili şirkete ait otobüsün ... Sigorta'dan Karayolu Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Bileşik Kasko Sigortasının mevcut olduğunu, davacıların kazadan sonra söz konusu sigortaya her iki poliçeden dolayı başvuruları üzerine adı geçen sigorta şirketince kendilerine maddi ve manevi zararlarını karşılamak üzere ödeme yapıldığını, kazaya karışan aracın ZMSS poliçesini yapan ... Sigorta tarafından da ödeme yapılmakla her iki sigorta şirketinden toplamda 430.156,00 TL ödendiğini, davacıların maddi ya da manevi herhangi bir alacaklarının kalmadığını, davacıların manevi tazminatı kısım kısım talep edemeyeceğini ve talep edilen miktarların yüksek olup zenginleşmeye neden olacağını, SGK'ca yapılan ödeme var ise indirilmesini, trafik kazası nedeniyle Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesince 2017/483 Esas sayılı dosyasında açılan kamu davasının neticesinin beklenmesini, yine kazanın oluşumunda müvekkili şirkete ait aracın kusurunun bulunmadığını, kazanın oluşumunda karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep vermiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacıların müvekkili sigorta şirketine başvuruları üzerine 22.08.2017 tarihinde ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, bu nedenle davacıların herhangi bir alacaklarının kalmadığını, müvekkili şirketin söz konusu kazadan dolayı doğacak sorumlulukları nedeniyle ibra edildiğini, davacılara kaza nedeniyle toplam 239.156,00 TL ödendiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, söz konusu ZMSS poliçesi incelendiğinde; ... plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde 26/05/2016-2017 tarihleri arasında sigortalı olduğu, sigorta poliçe limitinin kişi başı sakatlık ve ölüm teminat limitinin 310.000,00 TL olduğu, ancak Hazine Müsteşarlığının 2017 yılı için belirlediği limit 330.000,00 TL olduğundan bu limite kadar teminatı sağladığı, başvuru üzerine müteveffanın gelirinin net asgari ücret üzerinde ve davacı eşin %7 evlenme ihtimali ve de aracın % 100 kusurlu olduğu kabul edilerek; davacı eşe 185.780,22 TL, davacı çocuk ...'e 29.039,88 TL, davacı ...'e 24.336,88 TL hesaplama yapılarak ödendiğinin anlaşıldığı, 2918 sayılı Yasa'nın 111. maddesi hükmü ve Yargıtay uygulamaları nazara alınarak, davalı sigorta ödemesi ve ibraname alınması tarihinin 22/08/2017 olduğu ve 2 yıl içinde 09/11/2017 tarihinde dava açılarak ödemenin yetersiz olduğu ileri sürüldüğünden, bu belgenin ibraname değil makbuz hükmünde olduğunun kabul edildiği, davalı şirket vekilinin söz konusu aracın Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza sigorta poliçesi ve Bileşik Kasko Sigorta Poliçesinin ... Sigorta tarafından yapıldığının bildirilmesi üzerine, söz konusu poliçeler ve hasar dosyalarının adı geçen sigortadan celp edilip incelendiğinde; söz konusu aracın 21/05/2016-2017 tarihleri arasını kapsar şekilde Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Poliçesinin bulunduğu, ölüm teminatının 175.000,00 TL olduğu ve davacıların başvurusu üzerine 03/08/2017 tarihinde 175.000,00 TL'nin ödendiği, yine Birleşik Kasko sigorta poliçesi incelendiğinde; söz konusu aracın 30/05/2016-2017 tarihleri arasını kapsar şekilde genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı olduğu, bu poliçe kapsamındaki Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ölüm teminatının 20.000,00 TL olduğu ve bunun davacılara 04/08/2017 tarihinde ödendiğinin anlaşıldığı, ölenin aile nüfus kayıt tablosu incelendiğinde; ölenin davacı ...'nin eşi, davacı ... ve ...'ın ise babaları olduğu, ayrıca ölenin annesi ...'in sağ olduğunun görüldüğü, SGK'ya yazılan yazıda; ...ölümü nedeniyle davacılara aylık bağlandığı, 5510 sayılı Kanun'un 39. maddesi gereğince; üçüncü kişinin kastı nedeniyle ölüm halinde hak sahiplerine bağlanan aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermayenin yarısının kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edileceği belirtilerek, peşin sermaye değerleri toplamı 96.717,27 TL'ye ilişkin hesap tablosu gönderildiği, mahkemece dosyada bulunan tüm kusur raporları gözönüne alındığında, olayın meydana gelmesinde davalı ...'ün tam ve %100 oranında kusurlu olduğu, davalı sigortanın daha önce yaptığı ödeme nedeniyle poliçe bakiye limiti 90.884,00 TL olup destek zararlarının bu miktara garamesinde; davacı ...'in sigorta şirketinden 52.733,72 TL, ...'in 20.525,16 TL ve ...'in 17.585,12 TL talep edebileceğinin tespit edildiği, davadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı ancak ödenen 239.156,00 TL'nin zararları karşılamadığı, bu nedenle bakiye zararların davacı eş ... için 298.860,59 TL, ... için 116.323,33 TL ve ... için 99.661,06 TL olmak üzere toplam 514.844,98 TL olduğu, bu zarardan davalı sigorta şirketinin bakiye poliçe limitince, diğer davalıların tamamında sorumlu olacağı, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı ...'e; 298.860,59 TL'nin (sigorta şirketinin 52.733,72 TL'si ile sınırlı olmak üzere) sigorta şirketinden 05/09/2017 temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 17/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile ödenmesine, davacı ...'e; 116.323,33 TL'nin (sigorta şirketinin 20.525,16 TL'si ile sınırlı olmak üzere) sigorta şirketinden 05/09/2017 temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 17/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile ödenmesine, davacı ...'e; 99.661,06 TL'nin (sigorta şirketinin 17.585,12 TL'si ile sınırlı olmak üzere) sigorta şirketinden 05/09/2017 temerrüt tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 17/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile ödenmesine, davacıların manevi tazminat taleplerine yönelik davalarının kısmen kabulü ile; davacı ... için 50.000,00 TL, davacı ... için 50.000,00 TL, davacı ... için 50,000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ....A.Ş.'den müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar ... A.Ş. ve ... istinaf dilekçesinde; davacılardan ...'in kendisine asaleten, çocukları ... ve ...'e velayeten, davalılardan ... Sigorta A.Ş. ile bağıtladığı/düzenlediği, 22.08.2017 tarihli ve "İBRANAME, MUTABAKATNAME VE TAZMİNAT MAKBUZU" başlıklı belgenin içeriği çevresinde davacıların maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar vermemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, belgenin/ sözleşmenin/ mutabakatnamenin/ ibranamenin ekinde yer alan "Destekten Yoksun Kalma Tazminat Raporu" başlıklı belgede de davacılardan (eş) ...'in gerçek zararı/destekten yoksun kalma tazminatı/maddi zararı/maddi tazminatı 185.780,22 TL olarak, (çocuk) ...'in 29.039,88 TL olarak ve (çocuk) ...'in de 24.336,88 TL olarak saptandığını, davanın feragat nedeniyle reddi gerektiğini, dayanak hesap raporlarını düzenleyen hesap bilirkişisinin, ... ... Sigorta Şirketi tarafından davacılara yapılan 195.000,00 TL'lik ödemenin davacıların gerçek zararlarından tenzilinin olanaklı olmadığı, bu 195.000,00 TL'nin tamamının koltuk ferdi kaza teminatı olduğu, zarar sigortası olmadığı yönündeki görüşlerin de dosya içeriğine, usule, Kanun'a ve konuya ilişkin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, öğretide yer alan görüşlere göre, ... ... Sigorta Şirketi tarafından davacılara yapılan 195.000,00 TL'lik ödemenin davacıların gerçek zararlarından tenzili gerektiğini, dayanak hesap raporlarını düzenleyen hesap bilirkişisinin, müvekkil şirketin, dava konusu trafik kazasına karışan ... plaka numaralı aracını/otobüsünü, "Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi "Genişletilmiş Kasko"" başlıklı sigorta sözleşmesiyle ... ... Sigorta Şirketi'ne sigorta ettirdiğini, bu poliçe ile Artan Mali Sorumluluk Sigortası teminatının da sağlandığını, bu poliçe ile sağlanan teminatlar arasında yer alan Artan Mali Sorumluluk Sigortası teminat limitinin 2.500.000,00 TL olduğunu dikkate almamış/gözetmemiş olmasının da dosya içeriğine, usule, Kanun'a ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, dayanak hesap raporlarını düzenleyen hesap bilirkişisinin, davacı (eş) ...'in gerçek zararını hesaplarken öğretmen olarak çalıştığını gözetmemiş olmasının da usulsüz olduğunu, davacılardan ...'in kendisine asaleten, çocukları ... ve ...'e velayeten, davalılardan ... Sigorta A.Ş. ile bağıtladığı/düzenlediği, 22.08.2017 tarihli ve "İBRANAME, MUTABAKATNAME VE TAZMİNAT MAKBUZU" başlıklı belgede, davacı (eş) ...'in matematik öğretmeni olduğunun yazıldığını, davacı (eş) ...'in öğretmen olarak çalışıyor olması gerçek zararından bu sebeple de indirim yapılması gerektiğini, 6098 sayılı TBK md.98'e göre, davacıların dosya içeriğiyle ve hukukla uyarsız olarak ıslah dilekçesi ile artırdıkları tutarlar/ıslah yoluyla artırdıkları tutarların müvekkiller yönünden zamanaşımına uğradığını, mahkemenin, davacıların, dosya içeriğiyle ve hukukla uyarsız olarak ıslah dilekçesi ile artırdıkları tutarlara/ıslah yoluyla artırdıkları tutarlara ıslah tarihi yerine olay/kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmetmiş olmasının da usule ve kanuna aykırı olduğunu, kusur oranlarına itiraz ettiklerini, hesap bilirkişisinin, davacı/eş ...'in, çocuk/kız ...'in, çocuk/oğul ...'in ve dava dışı anne ...'in bakiye ömürlerini PMF Tablosu yerine Yargıtay'ca itibar edilmeyen TRH-2010 tablosundan tespit etmiş olmasının da hatalı olduğunu, davacı/eş ...'in olay tarihinde (35) yaşından küçük olduğu gözetildiğinde, Hans Moser'in görüşüne göre evlenme ihtimali %28 olduğunu, hesap bilirkişisinin davacı/eş ...'in, varlığını/olduğunu ileri sürdüğü maddi tazminatından/maddi zararından/gerçek zararından/destekten yoksun kalma tazminatından %28 evlenme ihtimali oranında indirim yapması gerekirken, %17 oranında indirim yapmış olmasının da usulsüz olduğunu, hesap paylarının hatalı olduğunu, maaşa eklenmesi imkanı bulunmaya arızi nitelikteki ödemelerin eklenemeyeceğini, SGK tarafından yapılan ödemelerin düşülmesi gerektiğini, eşin yeniden evlenip evlenmediğinin de araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; poliçe limitinin 330.000 TL değil 310.000 TL olduğunu, bu nedenle tüm hesaplamaların yanlış yapıldığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada hesaplanan tazminat tutarının poliçe limitinin üzerinde olması sebebiyle bakiye poliçe limiti anne ve çocuklar arasına paylaştırıldığını, ancak müteveffanın annesinin göz ardı edildiğini ve tazminat tutarlarının eş ve çocuklar için hatalı olarak daha fazla hesaplandığını, müvekkil şirketin dava tarihinden evvel davacılara ödeme yaptığını, dava tarihinden önce ödeme yapılan dosyalarda bilirkişi tarafından yapılması gereken ilk işin ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılması olduğunu, eğer ödeme tarihindeki verilerle şirketin ödediği tazminat arasında fahiş fark varsa(%20 gibi) bilirkişinin hesap tarihindeki verilere göre hesaplama yapması ve bulunan tazminattan ödemenin güncellenerek düşülmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından ödeme tarihine göre hesaplama yapılmadığını, kararın manevi tazminata yönelik kısmının davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücretleri bölümünde davalıdan denmek suretiyle hangi davalıdan bahsedildiğinin açıkça yazılmadığını, temerrüt tarihinin hatalı değerlendirildiğini, müvekkil şirketin kendisine başvuru yapıldığında ödeme yaptığını, bu itibarla 17.05.2017 tarihinin temerrüt tarihi olarak esas alınması ve yasal faizin bu tarih itibarıyla başlatılmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde istinaf edilmemiş olsa dahi HMK'nın 355. maddesi gereğince resen nazara alınır, mahkemelerin görevi kamu düzeninden olduğundan, taraflarca istinaf edilmemiş olsa dahi resen incelenir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Müteveffa desteğin araçta biletli yolcu olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da "Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında veya tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu'nun 73. maddesinin (1) bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun'larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa'nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece duruşma yapılmadan, yani taraflara tebligat yapılıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Davacılar tüketici olup, taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi olduğundan 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3 ve 73. maddeleri gereğince bu işlemden kaynaklanan uyuşmazlıklara da Tüketici Mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Davanın görüldüğü yerde ayrı bir Tüketici Mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması kanundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Zira Tüketici Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargılama usulü farklıdır. Davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemece yargılama sonucu karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta, davacılar tüketici konumunda olup, davalı otobüs işleteni ile aralarında akdedilen yolcu taşıma sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi Ticaret Mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan diğer davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da Ticaret Mahkemesine göre daha özel nitelikteki Tüketici Mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
Açıklanan bu olgu karşısında, mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi, yerine davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile görülüp sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davalı ... A.Ş. ve ... vekili ile davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalılar vekillerinin sair istinaf nedenleri şimdilik incelenmeksizin mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi bakımından, HMK'nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ... A.Ş. ve ... vekili ile davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/12/2020 tarihli, 2017/781 Esas - 2020/738 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-3.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
HMK'nın 353/a maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, görev konusunda karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak davalı ... Sigorta AŞ.'den alınan 1.551,38 TL istinaf karar ilam harcının istek halinde ilgili davalıya iadesine, davalılar ... A.Ş’den alınan 11.354,00 TL istinaf karar ilam harcının istek halinde ilgili davalıya iadesine, ... alınan 11.354,00 TL istinaf karar ilam harcının istek halinde ilgili davalıya iadesine,
3-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda ayrı ayrı dikkate alınmasına,
4-İİK'nın 36.maddesi gereğince, Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2021/1941 Esas sayılı dosyasına depo edilen 1.175.000,00 TL'lik teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine, Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2021/1941 Esas sayılı dosyasına depo edilen 155.000,00 TL TL'lik teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip



* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.








Full & Egal Universal Law Academy