Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/938 Esas 2023/606 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/938
Karar No: 2023/606
Karar Tarihi: 17.04.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/938 - 2023/606
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/938
KARAR NO: 2023/606

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2021
NUMARASI: 2020/574 Esas 2021/411 Karar
DAVACILAR:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 05/05/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı ... Sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 09/12/2006 tarihinde ...’nın, sevk ve idaresinde olan araçla seyri sırasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada davacıların desteği...'nın vefat ettiğini,aracın ZMMS sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığını, davacı ...'nın müteveffanın eşi, diğer davacıların ise çocukları olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için 1.000,00'er TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile taleplerini davacı ... için 43.424,64 TL, davacı ... için 1.025,27 TL,davacı ... için 1.539,09 TL, davacı ... için 2.940,12 TL, davacı ... için 8.570,88 TL olarak arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesini istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda;davanın kabulüne; davacı ... yönünden 43.424,64 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi 30.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacı ... ... yönünden; 1.025,27 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi 30.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı ... ... yönünden; 1.539,09 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi 30.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı ... ... yönünden; 2.940,12 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi 30.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacı ... ... yönünden; 8.570,88 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi 30.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta vekili istinaf dilekçesinde, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kendi kusuru ile vefat eden sürücünün zararından işletenin sorumlu tutulamayacağını, işletenin sorumlu olmadığı bir hususta onun sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketinin de sorumlu tutulamayacağını, tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanması gerektiğini,davaya konu kaza haksız fiil teşkil ettiğinden hükmedilen tazminata avans faizi işletilemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı eş bakımından 4 yıl fazla hesap yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, HMK’nın 355. maddesi kapsamında, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazası nedeniyle ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
1-Öncelikle davalı vekilinin davacılar ...,... ve ... ... lehine verilen karara yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; HMK'nın "İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar" başlıklı 341.maddesinin (2) no'lu bendinde, miktar veya değeri 3.000,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 41. maddesi ile de, maddede yer alan "Binbeşyüz" ibaresi, "Üçbin" şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
İlk derece mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. (HMK 341/1). Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (HMK'nın 341/2.m.). Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 5.880,00 TL'lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir (HMK'nın 341/3. m.). Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 5.880,00 TL'yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz (HMK'nın 341/4 m.)
Birden fazla kişinin, yasal zorunluluk olmaksızın birlikte ihtiyari dava arkadaşı olarak açtıkları davalarda, her bir davacının davası diğer davacının davasından bağımsız olduğundan istinaf sınırı da, her bir davacının talebi ve bu talebe istinaden mahkemece verilen karar çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirilir.
Bu durumda, karar tarihinde uygulanacak olan 2021 yılı istinaf kesinlik sınırı 5.880,00 TL olduğundan, davacı ... ... lehine kabul edilen 1.025,27 TL ve davacı ... ... lehine kabul edilen 1.539,09 TL, davacı ... ... lehine kabul edilen 2.940,12 TL tazminat miktarına göre, bu davacılar hakkındaki istinaf talebine yönelik olarak davalının istinaf dilekçesinin kesin olan karara ilişkin olması nedeniyle HMK'nın 352/1-b maddesi gereği miktar itibariyle reddi gerekmiş, diğer davacılar hakkındaki karara yönelik olarak istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
2- Davacılar ... ... ve ... hakkındaki karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Somut olayda 09/12/2006 tarihinde...’nın,sevk ve idaresinde olan araçla seyri sırasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada davacıların desteği...'nın vefat ettiği,aracın ZMM sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından kaza tarihini kapsar şekilde sigortalanmış olduğu,davacı ...'nın müteveffanın eşi, diğer davacıların ise müteveffanın çocukları olduğu,kazanın sigortalı araç sürücüsünün kusurundan meydana geldiğinin tarafların da kabulünde olduğu,mahkemece, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda vefat edenin davacılara destek olacağı kabul edilerek, eş yönünden bilenen yeniden evlenme tarihine kadar, çocuklar yönünden ise Yargıtay tarafından kabul edilen destek süreleri nazara alınarak destek zararlarının hesaplandığı rapora göre, talep edilen tazminat miktarlarının (garame hesabı da uygulanarak)teminat limiti içerisinde kalmasına göre davanın esası hakkında karar verildiği görülmüştür.
Zamanaşımı süresine ilişkin olarak 6098 Sayılı TBK'nın 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, aynı Kanun'un 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu düzenlenmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK'nın 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre; "ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmıştır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK'nun 5.6.2015 gün 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)"
Buna göre ölümle sonuçlanan trafik kazalarında uygulanacak olan kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 85. maddesi ve 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından, kazanın sigortalı aracın sürücüsü de olan destek şahsın kusurundan kaynakladığından bahisle davacıların destek zararının sigorta teminatı kapsamında kalmadığı ileri sürülmüş ise de; kazanın meydana geldiği tarih ve poliçenin düzenlenme tarihi itibariyle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatları gereğince davacıların zararı ZMMS poliçesi teminatı kapsamındadır. ZMSS Genel Şartlarında yapılan değişiklik 01/06/2015 tarihinde, aynı konuda 2918 Sayılı KTK’daki değişiklik ise 26/04/2016 tarihinde yapılmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile de 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen poliçeler kapsamında açılacak sorumluluk davalarından, sigortalı araç sürücüsü ve işletenin zararlarının teminat kapsamı dışında olduğu kabul edilmektedir. Kaza tarihinden çok sonra yapılan değişikliklerin geriye yürütülememesi nedeniyle davacılar için destek tazminatı hesaplanmasında, ayrıca mahkemece destek talep eden davacıların doğrudan zarar gören 3. kişi kabul edilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararında belirtilen hususlarda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporunda Yargıtay tarafından kabul edilen TRH 2020 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılmış olmasında,kaza yapan aracın ticari kamyon olması gözetildiğinde mahkemece hüküm altına alınan tazminata ticari faiz işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar ... ... ve ...’ya yönelik,davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin davacılar ...,... ve ... ...’ya yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/2- 352 maddesi gereğince reddine, davacılar ... ... ve ...’ya yönelik istinaf başvurusunun ise HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davalı vekilinin davacılar ... ...,... ... ve ... ...’ya yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/2- 352 maddesi gereğince REDDİNE, davacılar ... ... ve ...’ya yönelik istinaf başvurusunun ise 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 16.508,62 TL(miktar yönünden reddedilen kısım için 179,90 TL ve esastan reddedilen kısım için 16.328,72 TL olmak üzere) karar harcından peşin alınan 982,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 15.526,62-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-HMK'nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy