Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/868 Esas 2023/520 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/868
Karar No: 2023/520
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/848 - 2023/585
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/848
KARAR NO: 2023/585

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2021
NUMARASI: 2018/105 Esas 2021/84 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 12/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı... Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 15.09.2014 tarihinde, sürücü ... sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kaza meydana geldiğini, kazanın tümüyle araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğini, yolcu konumunda olan müvekkilinin kusurunun olmadığını, kazaya sebebiyet veren ... plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı ... sigorta şirketinde düzenlendiğini, 08.07.1978 doğumlu müvekkil ...’ın özrü oranında malûl kaldığını, maluliyet tazminatı için davalıya başvurduklarını ancak cevap verilmediğini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 200,00 TL geçici iş göremezlik ve 4.800,00 TL daimi iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş vekili 09.05.2018 tarihli cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde bahsi geçen ... plakalı aracın müvekkil şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, davacıya % 3 maluliyeti nedeniyle 04.04.2017 tarihinde 4.019,02 TL ödeme yapıldığını, ancak 01.03.2018 tarihinde davacı tarafından kötü niyetli olarak iade edildiğini, müvekkil şirketçe yapılan ödeme tutarının ve hesaplanacak faiz tutarının tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, hesap raporunda asgari ücretin esas alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacıya ait tıbbi tedavi belgeleri, kazaya karışan araçların kusur durumu, davacıya ilişkin tespit edilen maluliyet oranları ve süresi, hesap bilirkişisi raporu kapsamı hep birlikte göz önünde bulundurulduğunda; olay tarihi olan 15/09/2014 günü saat 20.30 sıralarında dava dışı sürücü ... yönetimindeki ... plakalı aracı ile Sarıkaya istikametinden Sorgun istikametine seyri sırasında geldiği olay mahallinde koyun sürüsü çobanı dava dışı...'ın idaresindeki kontrolsüz kalan koyunların yola girmesiyle koyun sürüsü çobanı...'ın kendisine el feneriyle yapılan ikazı geç farkedip yolun ortasına kadar gelen koyun sürüsüne kendi otomobilinin ön tarafı ile çarpmasıyla trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen bu kazada davalı sigorta sigortalısı araç sürücüsü ...'un %25 oranında, dava dışı hayvan sürücüsü...'ın ise %75 oranında kusurlu oldukları, davacının talebini KTK 88. maddesinde düzenlenen "bir motorlu aracın katıldığı kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur." hükmüne dayandırdığı, davalı sigortanın müşterek ve müteselsil sorumluluğu gereği kusur paylaşımı yapılmayarak zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle; "davanın kabulüne, 3.265,48 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 75.407,29 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 78.672,77 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 19/01/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigortadan tahsili ile davacıya verilmesine" karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı... Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, davacının bakiye zararının bulunup bulunmadığının müvekkil şirketin ödeme tarihi olan 04.04.2017 itibariyle geçerli olan verilere göre belirlenmediğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinin ardından davacı tarafın maluliyet zararının tazmini için müvekkil şirkete başvurusu üzerine yapılan değerlendirme sonrasında davacının zararının 4.019,02-TL olarak tespit edildiğini ve belirlenen zarar miktarı 04.04.2017 tarihinde davacı tarafa ödenmek suretiyle davacının maluliyetine ilişkin zararının tazmin edildiğini, ancak söz konusu ödemenin, davacı tarafça kötü niyetli olarak, 311 gün sonra (yaklaşık 1 yıl sonra) müvekkil şirkete iade edildiğini, hükme esas alınan 1.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda, ödeme tarihi olan 04.04.2017 - 01.03.2018 tarihleri arasındaki 328,02-TL tutarındaki faizi, tazminat miktarından mahsup ederek hesaplama yapıldığı gibi müvekkil şirket tarafından ödeme yapılmamış gibi 2021 tarihine göre zarar hesabı yapılmasının kabul edilemeyeceğini, zira ; müvekkil şirket davacının zararına ilişkin sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı tarafın yapılan ödemeyi yaklaşık 1 yıl boyunca nezdinde tutması ve sonra iade etmesi kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu sebeple, davacı tarafın maluliyete ilişkin zararının karşılanıp karşılanmadığının tespiti için öncelikle ödeme tarihindeki veriler esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken rapor tarihindeki verilere göre bakiye zarar hesabı yapılmasının hukuka , yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davacının ödemeyi iade etmesinden müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle dava konusu taleple ilgili bakiye zarar hesabının; ödeme tarihi olan 04.04.2017 tarihindeki veriler dikkate alınarak hesap yapılmak suretiyle tespit edilmesi gerekirken, bilirkişi hesap raporunda rapor tarihindeki verilere göre bakiye zarar hesabı yapılmasının hukuka, yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, dosyada mübrez Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/53 E, 2016/5680 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Mahkemece ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının talep edebileceği maluliyet tazminat miktarının davaya konu trafik kazasındaki kusur oranlarına göre paylaştırılmadığını, davacının çalışmaması ve aylık gelirinin olmaması nedenleri ile geçici iş göremezliğe ilişkin bir maddi zararı bulunmadığını, davacının ev hanımı olduğunu, çalışmayan ve aylık geliri olmayan davacı için yapılan geçici iş göremezlik tazminat hesaplamasının kabul edilemeyeceğini, kararın yeterli gerekçeyi ihtiva etmediğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK'nın 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Bu durumda, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının zararının ve hak kazanacağı tazminat hesabının ödeme tarihindeki verilere göre yapılması, hesaplanan bu bedel ile sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin KTK 111.maddede belirtildiği şekilde yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi, yeterli olduğunun tespiti halinde davacının maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi, yetersiz olduğunun tespiti halinde bu kez hesap tarihindeki verilere göre tazminat hesabı yapılması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacıya dava tarihinden önce yapılan ödeme tutarının, ödeme tarihinden tazminatların hesaplandığı tarihe kadar geçen süredeki işlemiş yasal faiziyle birlikte güncellenmiş değerlerinin, davacı için hesaplanan tazminatlardan düşülmesi suretiyle davacının gerçek zararının belirlenmesi gerekir.
Somut olayda anılan ilkelere göre davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının zararı hesaplanmamış ise de, davalı sigorta şirketi tarafından davacının % 3 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığı, maluliyet oranının Mahkemece % 8,3 olarak belirlendiği gözetildiğinde bu husus sonuca etkili görülmemiştir.
Davacının ev hanımı olduğundan bahisle iş göremezlik tazminatına hak kazanamayacağına yönelik itirazda bulunulmuş ise de, ev hanımının iş göremezlik tazminatı bir çalışmanın karşılığı değil aynı zamanda ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin yerine getirilmesine (efor tazminatı) ilişkin olduğundan buna yönelik itiraz da yerinde değildir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2020/3869 Esas, 2021/1624 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, davacı kusursuz olup, TBK'nın 61. maddesi gereğince; "Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır." KTK 'nın 88/1. maddesinde "Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminat ile yükümlü bulunuyor ise bunlar müteselsil sorumlu olarak sorumlu tutulur.'' denildiğinden 2918 sayılı yasada müteselsil sorumluluk açısından ayrık bir durum bulunmamaktadır.
Öte yandan müteselsil sorumluluk halinde tüm sorumlular aleyhine birlikte dava açılması da zorunlu değildir.
Davalı sigortanın sorumluluğu ancak kendi sigortalısının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı ise de; somut olayda, dava dışı sigortalı sürücü ile dava dışı hayvan otlatan şahıs davaya konu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, davacı tarafından kusura dayalı dava açılmamış olmasına göre davalı sigorta şirketinin ise sigortalı sürücünün zararından sorumlu olması nedeniyle verdiği zarardan da dolayısıyla müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı ... Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.374,14 -TL istinaf karar harcından peşin alınan 1343,53-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.030,61-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.





Full & Egal Universal Law Academy