Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/704 Esas 2023/451 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/704
Karar No: 2023/451
Karar Tarihi: 29.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/704 - 2023/451
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/704
KARAR NO: 2023/451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2017/660 Esas - 2020/670 Karar
DAVACILAR:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 03/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı ...Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 15/10/2016 tarihinde ... plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde müvekkilleri ...'in oğlu ve destekleri ...'in vefat ettiğini, davalı şirketçe düzenlenen ZMMS kapsamında araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze defin giderleri açısından sigorta şirketi limitinin 310.000,00 TL olup desteğin aylık gelirinin kalıpçı-inşaat ustası iken vefat etmekle aylığının 3.500-4.000 TL civarında bulunduğunun dikkate alınmasını, davacılar için ayrı ayrı destekten yoksunluk tazminatı ve cenaze gideri olarak ayrı ayrı şimdilik 100,00 TL’nin, kaza tarihinden yada temerrüt tarihinden itibaren ticari faiziyle ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bedel artırım dilekçeleri ile dava dilekçesinde talep edilen miktarların 10’ar TL'si cenaze gideri kalan miktarı destekten yoksunluk zararı olduğunu belirterek davacı ... için 71.934,89-TL destekten yoksunluk zararı, davacı ... için 87.647,13-TL destekten yoksunluk zararı ve her davacı için ayrı ayrı 1.000‘er TL cenaze ve defin gideri talep ettiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; manevi tazminatın teminat klozu arasında bulunmadığını, kusur durumunun tespit edilmesi ve destek ...‘in vefatı sonrasında davacıların bu kişi desteğinden yararlanıp yararlanmadığının belirlenmesi, olayın iş kazası olup aylık bağlanıp bağlanmadığının tespiti ile SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı ve aylık bağlanıp bağlanmadığının tespitini, gerektiğinde hesaplanacak tazminattan bu miktarların indirilmesini, faiz yönüyle en fazla yasal faize karar verileceğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusuru ile gerçekleşen kazada davacılar desteğinin ölümü nedeniyle davacıların destekten yoksunluk zararlarının oluştuğu, SGK tarafından rücuya tabi olarak yapılan ödeme ile davalı sigorta tarafından davadan önce yapılan ödemelerin güncellenerek mahsubu sonrasında davacıların karşılanmayan destekten yoksunluk zararlarının oluştuğu, alacak miktarının bilirkişi tarafından hesaplandığı ve bu miktara ıslah yapıldığı da nazara alınarak davanın kabulü ile; davacı ... için bakiye 87.647,13 TL destek tazminatı ile 1.000,00 TL cenaze gideri toplamı 88.647,13 TL’nin, davacı ... ... için bakiye 71.934,89 TL destek tazminatı ile 1.000,00 TL cenaze gideri toplamı 72.934,89 TL’nin, 01/03/2017 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ve davalı ...Sigorta AŞ. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; tazminat hesabında müteveffanın gelirinin düşük esas alındığını, ölmeden önce kalıpçı-inşaat ustası olan müteveffanın daha fazla gelir elde ettiğini, raporda yer alan pay durumunu kabul etmediklerini, destek sürelerinin eksik hesaplandığını, TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesap yapılması gerekirken PMF'ye göre hesabı da kabul etmediklerini, mahsup edilen peşin sermaye değerinin davacılar aleyhine fazla ve hatalı hesaplandığını, asgari ücretteki değişikliklerin mahkemece resen gözetilmesi gerektiğini ve karar tarihine en yakın verilerin esas alınması gerektiğini, cenaze giderlerinin eksik hesaplandığını, faiz başlangıcının ve oranının hatalı olduğunu sigorta şirketi temerrüde düştüğünden ödeme tarihinden değil temerrüt tarihinden faiz başlatılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; karara esas alınan bilirkişi ...'den alınan raporda her ne kadar davacılar adına bakiye zarar tespit edilmişse de bu hususun hatalı olduğunu, davaya konu kaza meydana geldikten sonra müvekkil şirket tarafından davacılara 30.03.2017 tarihinde 42.971,10 TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerle birlikte davacıların zararının karşılandığını, karara esas raporda müteveffanın asgari ücretin 1.902 katı seviyesinde gelir elde ettiği var sayımı ile hesaplama yapılmasının da doğru olmadığını, dava konusu kazada davacının gelirinin vergilendirilmesine dair dosya kapsamına herhangi bir belge sunulmamasına rağmen yalnızca sendika yazıları doğrultusunda hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararında davada taraf olmayan kişilerin isminin yer aldığını, bunun nedeninin anlaşılamadığını, kararın 3. sayfasında; "davacı ...'den" bahsedildiğini ancak davada taraf olarak bu kişilerin yer almadığını, bilirkişi raporuna atıf yapılarak karar verilmesinin HMK’nın 297 maddesine aykırı olduğunu, cenaze giderine ve her davacı için ayrı ayrı hükmedilmesini de kabul etmediklerini, faizin de yasal faiz olması gerektiğini zira aracın özel araç olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar ve davalı vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davalı sigorta şirketine ZMMS sigortasıyla sigortalı araçta yolcu iken kaza neticesi vefat eden desteğin ölümü nedeniyle oluşan destek tazminatının, cenaze giderinin davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca hâkimler, Anayasa'ya, Kanun'a ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Herkes Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına sahiptir. Hukuki Dinlenilme Hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. HMK'nın 298/2. maddesi "Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz." hükmünü içermektedir.
Anılan tüm bu düzenlemelerin kamu düzenine dair emredici düzenlemeler olduğu açıktır. Bu durumda gerekçenin dosyaya uygun olmaması HMK'nın 297/1-c maddesi kapsamında kamu düzenine aykırılık oluşturmaktadır.
Somut olayda, mahkemece kararın gerekçe bölümünde; “Bilirkişi ... tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davacı ...'in gerçek destek zararının 87.647,13 TL, davacı e ...'ın destek zararının 17.442,39 TL olduğu açıklanmıştır.
Ancak, davacıların hesaplanan bu gerçek zararlarının davacı ... için 53.522,23 TL, davacı ... için 5.778,41 TL, ... için 14.252,22 TL ve ... için 15.462,76 TL davalı sigorta tarafından ödeme yapılmak suretiyle tazmin edildiği belirlenmiştir.
Davacılar vekili bilirkişi raporu sonrasında 08.09.2010 havale tarihli dilekçesiyle, dava değerini ıslah ederek, davacı ... ... için 28.728,80 TL, davacı ... ... için 617.72 TL, davacı ... ... için 360,57 TL, davacı ... ... için 71.934,89 TL olarak hesaplanmıştır.” şeklinde yer alan ifadelerdeki isimlerin dosyanın taraflarıyla bir ilgisi olmadığı dolayısıyla dosya kapsamına uygun bir gerekçenin oluşturulmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle mahkemece verilen kararının, olaya ve hukuka uygunluğunun denetlenme imkanı bulunmadığından, HMK'nın 297. maddesine uygun şekilde denetime elverişli, gerekçeli bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkemece HMK'nın 297. maddesine uygun denetlenebilir mahiyette bir karar verilmemiş olması nedeniyle, kararın HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, usule ve Kanun'a uygun, denetlenebilir mahiyette bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre taraf vekillerinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/12/2020 tarihli, 2017/660 Esas - 2020/670 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacılar ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edenlere iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 29/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip





* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy