Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/691 Esas 2023/434 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/691
Karar No: 2023/434
Karar Tarihi: 22.03.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/691 - 2023/434
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2022/691
KARAR NO: 2023/434

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2014/910 Esas 2020/943 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 16/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı... A.Ş. vekili ve adli yardım talepli olarak davalı ... vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Dairemizce davalı ...'in adli yardım talebinin de oy birliği ile kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13/10/2012 tarihinde davalı ...'in sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile seyir halinde iken aracın tekerinin patladığını ve jant çemberinin yerinden çıkarak yol kenarında bekleyen müvekkilinin eline çarptığını ve müvekkilinin özürlü kalacak şekilde yaralandığını, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/136 esas 2013/1028 karar sayılı dosyasında kazanın meydana gelmesinde sanığın kusurunun bulunmadığı yönünde rapor veren Adli Tıp Kurumunun raporuna itibar edilerek sanığın beraatine karar verildiğini, davacının haksız fiil nedeni ile uğradığı zararın tazmini için bu davanın açıldığını, zararlarından davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak maddi zararlardan dolayı 2.000.00-TL kazanç kaybı zararı ile 3.000,00 TL efor kaybı tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden diğer davalı yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 07/07/2020 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde, kazanç kaybı zararı olarak talep ettikleri 2.000.00 TL'nin geçici iş göremezlik zararını, efor kaybı tazminatı olarak talep ettikleri 3.000,00 TL'nin müvekkilinin kaza nedeni ile meslekte kazanma gücündeki kalıcı kayıplar için istenen sürekli iş göremezlik zararını ifade ettiğini bildirmiştir.
Davacı vekili 28/08/2020 tarihli değer artırım dilekçesi ile, dava değerini artırarak 5.399,45TL geçici iş göremezlik tazminatı, 163.855,25 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 13/10/2012 tarihinde müvekkilinin kullandığı kamyonetin sağ arka lastiğinin patladığını ve jant çemberinin fırlayarak davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğini, olayın meydana gelişinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/136 Esas 2013/1028 Karar sayılı ilamı ile beraat ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, poliçede sadece davacının sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alındığını ve sürekli sakatlığının belirlenmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun tazminat miktarından düşürülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, dosyada mevcut kaza tespit tutanağı ve trafik kayıtlarından 13/10/2012 tarihinde davalı ...'in sürücüsü ve işleteni olduğu kamyonetin sağ arka lastiğinin patlaması üzerine jant çemberinin fırlayarak yol kenarında duran davacıya çarpması sonucunda davacının yaralandığının anlaşıldığı, olay nedeni ile Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'nde ... aleyhine dava açıldığı, mahkemece olayın meydana gelmesinde sanığa isnat edilebilecek kusur bulunmadığından sanığın beraatine karar verildiği, bu dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda; olayın meydana gelişinde sanık ile yayanın kusurunun bulunmadığı lastik patlamasının kazanın oluşunda asli etkili olduğunun bildirildiği, yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da olayın meydana gelişinde davalı sürücü ile davacının kusurunun bulunmadığının bildirildiği; davacının maluliyet oranını tespiti için Ankara Üniversitesi Tıp Fakultesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı'ndan alınan 14/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda şahsın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliği ve Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği esas alındığında vücut genel çalışma gücünü %7,1 oranında kaybettiği, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının bildirildiğinin görüldüğü, davalı ...'in KTK'nın 86. maddesi gereğince işleten sıfatı ile olayın meydana gelişinde kusurlu olup olmadığının belirlenmesi için alınan 09/07/2019 tarihli bilirkişi raporda; davalının kamyonet ile Karayolları Trafik Kanunu 52. madde 1/b bendinde görülen trafik kuralını ihlal etmesi sonucu aracın seyir hızını yüküne ve aracın teknik özelliğine uydurmadığı için aşırı zorlanan jant çemberinin fırlamasına neden olduğundan davalı ...'in %100 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, raporun karar vermeye elverişli olduğu; aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda; davacının sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının 163.855,25TL, geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 5.399,45TL olduğunun bildirildiği, bilirkişi raporunun mahkemece yeterli bulunduğu, hesaplanan tazminattan davalıların sorumlu olduğu, manevi tazminat yönünden ise; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın oluş şekli, kazanın meydana gelişinde davalının kusur oranı, davacının bu kaza nedeniyle yaşadığı acı, elem ile hakkaniyet kuralları değerlendirildiğinde, manevi tazminatın yasal şartları oluştuğu ancak bu durumun sebepsiz zenginleşme yaratmaması durumu da dikkate alınarak 15.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ...'den tahsiline karar vermek gerektiği, gerekçesi ile; “Maddi tazminata ilişkin talebin kabulü ile; 163.855,25TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 5.399,45TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 169.254,70 TL'nin davalı ... yönünden kaza tarihi olan 13/10/2012 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 24/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; Manevi tazminata ilişkin talebin kısmen kabulü ile 15.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" karar verilmiş hüküm tüm taraflarca istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; maddi tazminat hesabında hataya düşüldüğünü, müvekkilinin daha fazla iş gücü kaybına uğradığını ve daha fazla geçici iş görmezliğinin oluştuğunu düşündüklerini, ayrıca hesaba alınan geliri aşan miktarda gelir elde ettiğini, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, kararın hatalı kurulduğunu, bu hususu tavzihte ettiklerini, hüküm fıkrasının 5. maddesinde, maddi tazminatın kabulüne karar verildiğinden, davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmek üzere hükme başlamışken, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdir edildiğini, vekalet ücretinin nispi olaması gerektiği gibi vekalet ücretine davacı lehine hükmedilmesi gerektiğini, yine hüküm fıkrasının 6. ve 7. bentlerinde maktu takdir edilen manevi tazminat vekalet ücretinin kuruş hanesinin “00” yerine “000” yazılmasının hatalı olduğunu, tavzih taleplerinin mahkemece kabul edilmemesi halinde bu açılardan kararın düzeltilmesini talep ettiklerini; manevi tazminatın ise düşük tespit edildiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı... A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 13/10/2012 tarihinde müvekkili tarafından sigortalı aracın, arka lastiğinin patlaması ve sonrasında üzerindeki jantın fırlayarak davacı yayaya çarpması ile yaralanmasına neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, bu durumun ceza dosyasında alınan rapor ile de sabit olduğunu, 11/10/2018 tarihli ATK raporunda ise teknik arıza olarak değerlendirilen lastik patlamasının %100 oranında kazanın meydana gelmesinde müessir olduğunun raporda belirtildiğini, 08/09/2019 tarihli raporda ise sigortalı araç sürücüsünün KTK’nın 52/1-b de görülen kurallara aykırı davrandığı, seyir hızına ve aracın yüküne uygun olarak aracı teknik özelliklerine uydurmadığı, sağ arka tekerleğin aşırı zorlanmasına ve jant çemberinin fırlamasına sebep olduğundan %100 kusurlu olduğunun belirtildiğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini; yerel mahkeme tarafından toplanan delillerin hüküm kurmaya elverişli olmadığını, somut olayda lastiğin patlaması ile meydana gelen yaralamalı trafik kazasında dava konusu aracın periyodik bakım ve tamirlerine ilişkin tüm belgelerin gerekirse taraflardan da sorularak bulunduğu yerden getirilmesinden sonra dosyanın bilirkişiye gönderilmesi ve aracın işletilmesi ile ilgili teknik arızadan kaynaklanan öngörülebilir işletme kusurunun olup olmadığı, işletme kusuru varsa bu olgunun kazaya etkisi dolayısı ile olaydaki kusur oranlarının belirilenmesi yönünden ayrıntılı ve gerekçeli denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle de hükme esas alınan raporların yetersiz olduğunu, maluliyet raporunun yetersiz olduğu, Adli Tıp Kurmu 3. İhtisas Kurulu'ndan alınması gerektiğini, müvekkilinden tahsiline karar verilen ilam harcının da hatalı hesaplandığını, müvekkilinin manevi tazminat harcından ve vekalet ücretinden, ayrıca manevi tazminat için yapılan yargılama giderinden sorumlu olmadığını, yargılama giderlerine müvekkilinin sorumlu olduğu oranlarda hükmedilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı ... Adli Yardım Talepli İstinaf dilekçesinde; davacının HMK’nın 119/2 maddesine aykırı davrandığını, mahkemece talep sonuç kısmın açıklaması için 2 haftalık kesin süre verildiği halde, davacının taleplerini 2 haftalık verilen sürede kalem kalem kuruşlandırmadığını, bu nedenle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, celsede davacıya yeniden süre verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine davacının 24/11/2020 tarihli celsede davasını takip etmediğini, mazeret dilekçesi de göndermediğini, aynı şekilde müvekkilinin de celsede hazır bulunmadığını, bu nedenle müvekkili yönünden dosyanın HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılması gerektiği halde, bu husus gözardı edilerek yargılamaya devam edilmesinin hatalı olduğunu, esas yönden ise müvekkilinin kusurusuz sorumluluk halinin ortadan kalktığını, davaya konu aracın işletilme halinde olmadığını, ayrıca meydana gelen kazanın tamamen müvekkilinin dışında gelişmiş olup bu hususun öngörülmesinin de mümkün olmadığını, mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, nitekim İstanbul Adli Tıp Kurumu ve Ankara Adli Tıp Kurumu tarafından müvekkilinin kusursuz olduğunun değerlendirildiğini ve bu nedenle beraatine karar verildiğini, Adli Tıp Kurmu raporlarının mücbir sebep nedeniyle dava konusu kazanın olduğunu değerlendirmesi gözönüne alındığında ve davalı müvekkilinin de kusursuz olduğu tespit ediliğinden KTK’nın 86. maddesi gereğince müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, davacının gelirinin fahiş ve talebi aşar şekilde hesaplandığını, davada dinlenen tanıkların davacının günlük yevmiye usulü çalıştığını, aylık sabit geliri olmadığını beyan ettiklerini, fakat tanık beyanlarına rağmen asgari ücretin 2,31 katı olarak gelirinin hesaplanmasının hatalı olduğunu, diğer yandan davacı mermer ustası olduğunu beyan etmesine rağmen, bu hususta belge sunmadığını, buna rağmen Ankara Esnaf Sanatkarlar Odasından gelen emsal ücret kabul edilerek fahiş ücrete istinaden hesaplama yapıldığını, yine davacı 03/03/2020 tarihli celsede açıkça brüt aylık kazancının 19.400,00 TL olduğu beyan edilmiş iken bu beyana rağmen talebini aşar şekilde tazminat hesaplandığını, pasif dönem hesabının hatalı olduğunu, davacının maluliyetinin %7,1 olarak tespit edilmesine göre Yargıtay içtihatlarına göre pasif dönem tazminatı hesaplanması yapılmaması gerektiği halde bu kapsamda alınan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu; manevi tazminatın fahiş olarak tespit edildiğini, davacının istinafı yönünden ise; davacının ileri sürdüğü hususların bir kısmının tavzih kararı ile düzeltildiğini, diğerlerinin de gerekçesiz ve yerinde olmadığını belirterek, davacının istinaf talebinin reddine, müvekkilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminata ilişkin davanın kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm tüm taraflarca istinaf edilmiştir.
Öncelikle, davalı ... vekilinin usule yönelik istinaf taleplerin incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili tarafından, davacının mahkemece verilen süreye rağmen talep sonucunu açıklamadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili hakkındaki dava yönünden mazeretsiz olarak davanın takip edilmemiş olması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; mahkemece dava dilekçesinin açıklanmasına yönelik sürenin HMK'nın 31. maddesi kapsamında hakimin davanın aydınlatılması ödevi kapsamında dava dilekçesinin açıklanmasına yönelik olmasına, dava dilekçesinde davacının talep sonucunun da açık olmasına, bu nedenle davacı tarafından yapılan açıklama çerçevesinde mahkemece yargılamaya devam edilmiş olmasında usule aykırılık bulunmamasına, yine davacı tarafından 24/11/2020 tarihli celsede hazır bulunmaması nedeniyle davalı yönünden dosyanın işlemden kaldırılması gerekir ise de, bu hususta davalı vekilinin itirazı üzerine, davacının yenileme harcı da yatırmak suretiyle, bu davalı yönünden davayı takip iradesini ortaya koymuş olmasına ve takip eden celsede davacı vekilinin ve davalı vekilinin hazır bulunmasına göre usulü eksikliğin ikmal edilmiş olmasına göre davalı ... vekilinin belirtilen hususlardaki usule aykırılık iddialarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davalıların maddi tazminata yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; iş göremezlik nedeniyle ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli yer tutmaktadır. Zarar gören kişi, asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekmekte olup, yerel mahkemede bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır.
Somut olayda, davacı vekili 19/09/2014 tarihli dava dilekçesinde müvekkilinin 6 yıldır mermer ustası olduğunu, aylık 2.500,00 TL gelir elde ettiğini iddia etmiştir. 13/10/2012 tarihli kolluk ifadesinde ise mermercilik yaptığını, serbest çalıştığını belirterek aylık gelirinin 800,00 TL olduğunu beyan etmiştir. Dosyaya kazandırılan SGK hizmet dökümlerinde ise düzenli bir çalışmasının olmadığı, dönemsel çalışmalarının olduğu ve meslek kodlarına göre; inşaatlarda beden işçisi, inşaat kalfası, mermer montaj işçisi, mermer silim işçisi, mermer işçisi, beton ve betonarma kalıpçısı, ağaçların biçilmesi ve planyalanması, mermer döşeyicisi, tarla ziraati yapanlar, taş yapı ustası, genel beden işçisi olarak SGK kayıtlarının olduğu görülmüştür. Davacının gelirine istinaden dinlenen davacı tanıkları da kaza tarihinde yevmiye usulü çalıştıklarını ve günlük kazançlarının 150-200 TL olduğunu beyan etmişlerdir. Öte yandan davacı tarafından dosyaya rayiç gelirin belirlenmesi için sunduğu TUİK Kazanç Bilgi Sorgulama Raporunda da, İnşaat ve ilgili işlerde çalışan sanatkarların 2014 Yılı Kasım ayı ortalama brüt ücretinin 1.612,00 TL olduğu bildirimiştir. Yine mahkemece Yol İş Sendikası tarafından, Sendikalı işçilerin sendikal haklarını da içeren ücret bildirimlerinin dosyaya kazandırıldığı görülmektedir. Bunların yanı sıra Mahkemece Esnaf ve Sanatkârlar Odasından da Mermer ustası olarak çalışan bir kişinin gelirinin ne kadar olduğu sorulmuş, oda tarafından verilen 18/12/2014 tarihli yazı cevabında 01/01/2014-30/06/2014 tarihli arasındaki mermer ustasının net gelirinin 2.045,00 TL olduğunun belirtilmesi (Oda tarafından, mahkemece 2012 yılı geliri için yazdığı sonraki yazıya verdiği cevapta ise bu hususta tespit yapılmadığı belirtildiği görülmektedir.) Mahkemece, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda, davacının kalifeye mermer ustası olduğu, düzenli çalıştığı ve aylık gelirinin Esnaf ve Sanatkârlar odasının 18/12/2014 tarihli yazısından hareket ile 2014 yılı için 2.045,00 TL olduğu, buna göre davacının gelirinin asgari ücretin 2,31 katı olacağı kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmüştür.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının aktif dönem geliri için kabul edilen miktar (asgari ücretin 2,31 katı), davacının düzenli geliri olmamasına, uzmanlığına ve çalışmasına ilişkin delil sunmamasına, SGK kayıtlarındaki farklı meslek kodları ile yaptığı dönemsel çalışmalarındaki prime esas kazançlarına ve yine kendisinin savcılık aşamasında beyan ettiği gelirine göre gerçek gelirine uygun olduğu kanıtlanamamıştır. Kabul edilen aktif dönem geliri dosyaya kazandırılan diğer rayiç gelir araştırmasına ilişkin kayıt ve belgeler (SGK Hizmet Dökümü, Yol İş Sendikası cevabi yazısı, Tuik Kazanç Sorgulma Raporu v.s) ile yevmiye usulü çalıştıklarını beyan eden tanık beyanlarına göre de çok yüksek belirlenmiştir. Bu nedenle maddi zararın hesaplanmasına yönelik alınan aktüer rapor karar vermeye elverişli görülmemiştir.
Mahkemece, özellikle davacının savcılık aşmasındaki gelirine ilişkin beyanı da gözetilerek, dosya kapsamında toplanan deliller çerçevesinde, davacı tarafından düzenli çalışmasının kanıtlanmamış olması nedeniyle elde edebileceği makul gelir miktarı değerlendirilerek, bilinen aktif dönem gelirinin bu miktarlar üzerinden, bilinmeyen aktif dönem gelirinin ise son geliri üzerinden hesaplanarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının gelirinin tespitine elverişli olmayan, kaldı ki sonraki yazı cevabında ellerinde bu hususta veri olmadığı belirtilen Esnaf ve Sanatkarlar Odası yazı cevabi esas alınarak tazminat miktarının hesaplanmamış olması doğru görülmemiş, davalıların bu nedenle istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekili ve davalı... A.Ş. Vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının, HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıkladığı üzere davacının aktif çalışma dönemine ilişkin gerçek geliri belirlenerek, aktüer hesap bilirkişisinden rapor alınarak davanın esası hakkında olumlu olumsuz karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırma sebebine göre, davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri ile davalıların sair istinaf sebeplerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı ... vekili ve davalı... A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/12/2020 tarihli 2014/910 Esas 2020/943 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin tüm, davalı ... vekili ve davalı... A.Ş. vekilinin sair istinaf sebplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan "istinaf karar harcının" yatıran taraflara istekleri halinde iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK'nın 36. maddesi hereğince, Antalya Genel İcra Dairesi 2021/5670 E. Sayılı dosyasına depo edilen 350.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy