Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/685 Esas 2023/435 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/685
Karar No: 2023/435
Karar Tarihi: 22.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/685 - 2023/435
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/685
KARAR NO: 2023/435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2020
NUMARASI: 2017/207 Esas 2020/774 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 16/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 27/04/2016 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı kaza neticesinde yaralandığını, maluliyetinin meydana geldiğini, zararlarından davalının sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine 11.540,00 TL ödeme yapılmış ise de ödemenin zararını karşılamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 30,00 TL kalıcı iş göremezlik, 30,00 TL geçici iş göremezlik, 20,00 TL tedavi gider, 20,00 TL bakıcı gideri alacağının kaza tarihi itibari ile olmazsa davalının ödeme yaptığı tarih itibari ile işlemiş avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, talep artırım dilekçesi ile talebini 17.082,64 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının kusur ve limit ile sınırlı olduğunu, davacının yaptığı başvuru üzerine 06/03/2016 tarihinde 11.548,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye tazminatın tespitinde ödeme tarihi olan 06/03/2017 tarihindeki verilerin dikkate alınması gerektiğini, davacının trafik kazası sebebiyle meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderlerinin poliçe kapsamında olmadığını, davacıya ödeme yapılırken %100 kusur ve %4 maluliyetin kabul edildiğini, aracın özel olması nedeniyle yasal faiz istenebileceğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan aracın karıştığı trafik kazası sonucu araçta yolcu durumundaki davacının yaralanarak malul kalması nedeniyle davalı sigorta şirketine açılan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 15/12/2017 tarihli raporda; davacının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve ekindeki cetveller esas alınmak suretiyle ayak bileğindeki hareket kısıtlılığı için maluliyet oranının %22 olarak bulunduğu, tespit edilen sekeller ve maluliyet oranı ile söz konusu trafik kazası arasında illiyet olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 45 gün olduğu, tıbbi iyileşme süresinin kırık tespiti ve tedavi süreci göz önüne alındığında 4 aya kadar uzayabileceği kanaatinin bildirildiği, aynı üniversitenin 02/04/2018 tarihli raporunda; "Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik" ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplandığında, özürlülük oranın %7 olduğunun bildiriliği, raporlardaki çelişki nedeniyle İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 27/02/2019 tarihli raporda ise; davacının 27/04/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre tüm vücut engel oranının %0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiğinin görüldüğü, dosya üzerinden kusur ve aktüer bilirkişi marifetiyle inceleme yapıldığı, Makina Mühendisi ve Hesap Bilirkişi Heyeti 05/12/2019 tarihli raporunda; davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/d ve 52/a-b maddelerinde belirtilen kuralları ihlal etmesinin yanında dikkatsizliği ve tedbirsizliği de mevzubahis olduğundan olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacı ...'ın davalıya sigortalı araçta yolcu olarak bulunmasıyla olaya ve hasarının artmasına etkisinin olmaması nedeniyle olayda kusursuz olduğu, davacının adli tıp raporunda belirlenen 4 aylık geçici iş göremezlik zararının 4.709,84 TL olarak hesaplandığı, aynı bilirkişi heyetinin 01/04/2020 tarihinde alınan ek raporunda; "01/01/2016 - 31/12/2016 döneminde brüt asgari ücretin 1.640,00 TL olduğundan 4 aylık (geçici iş göremezlik) bakıcı gideri tazminatının 1.647,00 * 4 = 6.588,00 TL olduğunun değerlendirildiği, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı bilirkişiden alınan 24/08/2020 tarihli raporda; "davacı ...'ın dosya kapsamına göre Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan, refakatçi ücretleri, hastanın tedavi sırasında hasta yol ücretleri, rekafatçi ile birlikte temel ihtiyaçları, ortez giderleri, fizik tedavi giderleri, hastane giderleri esas alınarak hesaplama yapıldığı, buna göre toplam 5.784,80 TL Sosyal Güvenlik Kurumunun ödeme dışı tedavi giderinin olduğunun bildirildiği raporların karar vermeye elverişli olduğu; davacının, zararlarını davalıdan talep edebileceği, temerrüde düşürüldüğünden davalı tarafından davacıya yapılan ödeme tarihi olan 06/03/2017 tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınarak tespit olunan alacağa sigortalı aracın kullanım amacı ve cinsine göre yasal faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesi ile; "Davacının davasının KISMEN kabulüne; 4.709,84 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 6.588,00 TL bakıcı gideri tazminatı, 5.784,80 TL tedavi giderinin 06/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili İsitinaf Başvuru Dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, AYM’nin 2918 Sayılı Yasaya ilişkin 17/07/2020 Tarihli, 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı iptal kararı gereğince, maluliyet durumunun “Çalışma Kaybı ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerince tespit edilmesi gerektiğini, mahkeme hükümünün ise ATK’dan “Özürülülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre tanzim edildiğini, Çalışma Gücü Kaybına İlişkin Yönetmelik Hükümlerine göre H.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan alınan 15/12/2017 tarihli raporda müvekkilinin maluliyetinin %22 oranında belirlendiğini, müvekkilinin maluliyetinin meydana geldiğini, yaşı ilerledikçe de sakatlığının artacağını, hesaplamanın PMF1931 Yaşam Tablosuna göre yapılması gerektiğini, yine çalışma ve ömür yaşının çok düşük belirlendiğini, hesaplanan geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi giderinin olayın oluş şekline göre çok düşük olduğunu, faizin de temerrüt faizi olarak uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının müvekkili tarafından yapılan ödeme ile zararının karşılandığını, 06/03/2017 tarihinde davacıya 11.540,00 TL ödeme yapıldığını, ATK’dan alınan raporda da, davacının kalıcı maluliyetinin olmadığının tespit edildiğini, mahkemenin geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi giderine karar verdiğini, ancak yapılan ödemeyi gözardı ettiğini, davacının zararının tek olduğunu, geçici iş göremezlik adı altında hesaplanmış olmasının müvekkili yönünden sorumluluk doğurmayacağını, zararın bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, aksi takdirde davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağının aşikar olduğunu, bakıcı gideri ve tedavi giderinin ise SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, kararı kabul etmemekle birlikte, bakıcı giderinin brüt asgari ücretten hesaplanmasının da hatalı olduğunu, davacının bakıcı tutulduğunu kanıtlayamadığını, yapılan hesaplamanın da sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, müvekkilinin gerçek zarardan sorumlu olduğunu, öncelikle gerçek zarar belirlenip buna göre tazminata karar verilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve tedavi gideri istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davalı vekilinin mahkemece hükmedilen bakıcı gideri yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davalı vekili istinaf dilekçesinde bakıcı giderinden sorumlu olmadığını, sorumlu olduğunun kabulü halinde dahi gerçek zarardan sorumlu olacağını belirterek kararı istinaf etmiştir. Bu yönde yapılan istinaf bakıcıya ihtiyaç süresinin de doğru şekilde belirlenmesi gerektiğini kapsayacağından istinaf sebepleri bu kapsamda değerlendirilmiştir.
TBK'nın 54. maddesi gereğince, bedensel zararlar kapsamında zarar görenin tedavi giderlerini de, zarar sorumlusundan talep edebileceği düzenlenmiş olup, bakıcı gideri de bu kapsamda kaldığından, zarar sorumlusundan, bakıcı giderine yönelik zararlarını da talep edebilir. Eylemin 2918 Sayılı Yasa'dan kaynaklanması ve işletenin sorumluluğunu gerektirmesi halinde, aracın trafik sigortacısı da, sigorta şirketinin bakıcı giderinden sorumlu olmayacağına ilişkin KTK'nın 92. maddesinde düzenlenme yer almaması, bakıcı giderinin KTK'nın 98. maddesindeki SGK'nın sorumluluğunda kalan giderlerden olmaması nedeniyle KTK'nın 91. maddesi kapsamında bu zararlardan sorumludur. Ancak davalıdan bu kapsamda talep edilebilecek zarar gerçek zarar olduğundan, davacı bakıma muhtaç kaldığını ve süresini kanıtlamakla yükümlüdür. Bu hususun ispatı da mahkemece alınacak rapor ile tespit edilir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınmayan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan alınan maluliyet raporunda, davacının bakıcı süresine ilişkin değerlendirme yapılarak 45 gün bakıma muhtaç olduğu belirtilmiş, raporun yeterli görülememesi üzerine Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda sadece özür oranın ve geçici iş göremezlik süresinin değerlendirilmesi ile yetinilmiş, sürekli yahut geçici bakıma muhtaçlık süresine ilişkin değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda da, davacının Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen raporunda bakıcı ihtiyacına yönelik değerlendirme olmadığının belirtilmesiyle, mahkemece geçici iş göremezlik süresi kadar bakıma muhtaç kaldığı kanaatinin hasıl olması durumunda 4 aylık bakıcı giderinin 6.588,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Mahkemece, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapor yeterli görülmeyerek kabul edilmediğine göre, davacının sürekli/geçici bakıma muhtaçlık durumunun değerlendirildiği rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile geçici iş göremezlik süresi kadar, bakıcı ihtiyacı olduğu kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
2-Davacı vekilinin tazminat hesabına esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderine ilişkin olarak açılan davalarda, zarar görenin maluliyetinin ve maluliyeti var ise kaza ile illiyetinin doğru şekilde tespit edilmesi önemlidir.
Mahkemece, Hacettepe Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 15/12/2017 tarihli rapor ile davacının trafik kazasına bağlı yaralaması nedeniyle Çalışma Gücü Kaybı ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre; meslekte kazanma gücü kaybının %22 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 4 ayı bulabileceği, bakıcıya ihtiyaç süresinin 45 gün olduğunun tespit edilmesi sonrasında; yine aynı kurumdan alınan 02/04/2018 tarihli raporda; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik hükümlerince alınan raporda davacının trafik kazasına bağlı özür oranın %7 olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Söz konusu raporlardan sonra, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerinin değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda ise; davacının maluliyet /özür durumunun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik hükümlerince değerlendirildiği belirtilerek, kaza neticesinde davacının engel oranın sıfır %0 (yüzde sıfır) olduğunun tespit edildiği, rapora davacının itiraz ettiği görülmüştür.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tazim edilen rapor ile Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen raporlar arasındaki çelişki olup, davacının da alınan rapora itiraz etmiş olmasına rağmen, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı tarafından Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen rapora itiraz etmiş olmasına ve raporlar arasında çelişki bulunmasına göre, raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek için kaza tarihinde yürürlükte bulunan TBK'nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasına yahut yitirilmesinin tespitine esas alınacak yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi Üst Kurulu'ndan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken esik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre; davalı vekili tarafından, davadan önce davalıya yapılan ödemenin geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatını kapsar şekilde yapıldığı ileri sürüldüğünden, ödemeye ilişkin hasar dosyası getirtilerek, yapılan ödemenin geçici iş göremezlik zararlarını da kapsar şekilde olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususta değerlendirilme yapılmaksızın davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Buna göre; yukarıda açıklanan nedenlerler istinaf talebinin kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle kararın HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklanan eksiklikler giderilerek davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/12/2020 tarihli 2017/207 Esas - 2020/774 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatırana iadesine,
4-İİK'nın 36. maddesi gere ğince, Ankara 14. İcra Müdürlüğü'nün 2021/1654 E. Sayılı dosyasına depo edilen 38.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy