Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/666 Esas 2023/394 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/666
Karar No: 2023/394
Karar Tarihi: 15.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/666 - 2023/394
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2022/666
KARAR NO: 2023/394

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2017/732 Esas - 2020/531 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 07/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; 27/09/2017 tarihinde, dava dışı şahsın sevk ve idaresindeki davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, müvekkilinin kullandığı araçla çarpışması neticesinde müvekkilinin geçici ve sürekli iş göremez hale gelecek şekilde yaralandığını, meydana gelen zararların tazmini yönünde davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığını, maluliyetin tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminat dışı olduğunu, hesaplanacak tazminatta gelirin asgari ücret düzeyinde dikkate alınması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı şahsın sevk ve idaresindeki davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın müvekkilinin sevk ve idaresindeki araçla çarpışması sonucunda müvekkilinin sürekli ve geçici iş göremez olacak şekilde yaralandığını, buna ilişkin olarak açılan davanın Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/732 esas sayılı dosyasında görüldüğünü, müvekkilinin yaralanması nedeniyle bakıcı yardımına da muhtaç olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50,00 TL bakıcı giderinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili, asıl ve birleşen davaya yönelik ıslah dilekçesinde; asıl davadaki sürekli İş göremezlik taleplerini 100,00 TL'den 329.050,00 TL'ye ıslah ettiklerini, geçici iş göremezlik taleplerini ıslah etmeyerek 900,00 TL'de bıraktıklarını, birleşen davadaki bakıcı gideri taleplerini de ıslah etmediklerini 50,00 TL olarak bıraktıklarını belirtmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığını, bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığını, bakıcıya ihtiyaç duyulup duyulmadığının belirlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile gelirin asgari ücret üzerinden genel şartlarda belirlenen tabloya göre hesaplanması, faiz başlangıç tarihinin ise dava tarihi olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle asıl davanın geçici ve kalıcı maluliyete yönelik tazminat, birleşen davanın ise bakıcı giderinin istemine ilişkin olduğu, asıl ve birleşen davada ileri sürülen kaza nedeniyle Süleyman Demirel Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen raporda, davacının vücut özür oranının %52 olduğunun, 6 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığının, bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğunun belirtildiği, Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan 25/12/2018 tarihli raporda ise sürücü belgesiz davacı ...'in %25, sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, kusur raporunun ve maluliyet raporunun yeterli olduğu, hesap uzmanı bilirkişiden alınan 02/01/2020 tarihli raporda davacının Türkiye'deki asgari ücrete göre yapılan hesaplama sonucunda geçici iş görmezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 6.751,25 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının 302.469,14 TL, geçici bakıcı giderinden kaynaklı tazminat alacağının ise 3.159,16 TL olduğu, Almanya'daki asgari ücrete göre hesaplanan sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağının 1.366.402,28 TL, geçici iş görmezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 40.372,47 TL, geçici bakıcı giderinden kaynaklı tazminat tutarının ise 3.159,16 TL olduğunun terditli olarak belirtildiği; davacının asıl ve birleşen davada geçici iş göremezlik tazminatı, kalıcı iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı talep ettiği, davacının talep ettiği tazminatların davalının sorumluğunda olduğu, davacının talep edebileceği tazminatın sigorta limitinin üzerinde olduğu, dava açmadan önce davacının söz konusu istemleri yönünden zararının tazmin edilmesi yönünde davalı şirkete başvuru yaptığı, buna rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığından iş bu dava açılarak dava şartının yerine getirildiği, Anayasa Mahkemesi tarafından Karayolları Trafik Kanunu'nun 90. ve 92.maddelerindeki genel şartlara ilişkin hükümlerin hesaplamalarda uygulanacağına yönelik hükümlerin iptal edilmesi, iptal hükümleri çerçevesinde alınacak raporların davacının lehine olmasına rağmen davacı vekili tarafından aleyhe mevzuat çerçevesinde alınan raporlara göre karar verilmesi istenildiğinden alınan raporlar doğrultusunda karar verilmesi gerektiği, gerekçesi ile “Asıl davanın kabulü ile; 329.050,00 TL sürekli, 900,00 TL geçici iş görmezlikten kaynaklı toplam 329.950,00 TL maddi tazminatın 23/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; birleşen davanın kabulü ile 50,00 TL bakıcı gideri tazminatının 08/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dava davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, meydana gelen maluliyet iddialarına ilişkin savunmalarının dikkate ve değerlendirmeye esas alınmadan hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, maluliyetin hatalı olduğu, yanlış yönetmeliğe göre tanzim edildiğini, maluliyetin “Erişkinler İçin Engellilik Yönetmeliği” nazara alınarak tanzim edilmesi gerektiğini, mahkemece “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelik Hükümleri” gereğince tanzim edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca medikal uzmandan alınan raporda davacının özür oranının %21 olacağının belirtildiğini, bu nedenle hükme esas alınan maluliyet raporunun yeterli olmadığını, maluliyet durumunun da ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan rapor ile belirlenmesi gerektiğini, Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından tanzim edilen rapora itibar edilemeyeceğini; maluliyet raporunu kabul etmemekle birlikte, rapora esas alınan Yönetmeliğin 20/02/2019 tarihinde yürürlükten kalktığını, bu nedenle rapor tarihinde bu yönetmeliğin uygulanamayacağını, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Yönetmeliğine" göre rapor alınması gerektiğini; geçici iş görmezlik ve bakıcı giderlerinin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, davacının gelirine ilişkin somut bir veri olmadığı halde gelirinin asgari ücretin üzerinde kabul edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, ayrıca mahkemece alınan kusur raporunu da kabul etmediklerini, raporun ATK’dan alınması gerektiğini, kabul manasına gelmemekle birlikte, mahkemece müterafik kusurun değerlendirilmesi gerektiğini, özellikle davacının sürücü konumu da dikkate alındığında emniyet kemerinin takılı olup olmadığına ilişkin tespit yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, birleşen dava ise bakıcı gideri istemidir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davaya ilişkin olarak davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; HMK'nın "İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar" başlıklı 341.maddesinin (2) no'lu bendinde, miktar veya değeri 3.000,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 41.maddesi ile de, maddede yer alan "Binbeşyüz" ibaresi, "Üçbin" şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
İlk derece mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. (HMK 341/1). Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 5.390,00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (HMK'nın 341/2.m.). Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 5.390,00 TL'lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir (HMK'nın 341/3. m.). Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 5.390,00 TL'yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz (HMK'nın 341/4 m.).
Bu durumda, karar tarihinde uygulanacak 2020 yılı istinaf kesinlik sınırı 5.390,00 TL olduğundan, davacı lehine bilirkişi tarafından hesaplanan ve mahkemecede kabul edilen miktara (3.159,14 TL) ve talebe göre hüküm altına alınan miktara (50,00 TL) göre, davacı hakkındaki karara yönelik olarak davalının istinaf dilekçesinin kesin olan karara ilişkin olması nedeniyle HMK'nın 352/1-b maddesi gereği miktar itibariyle reddi gerekmiş, asıl davada verilen karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
2-Davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı talepli olarak açılan davalarda, zarar görenin maluliyetinin ve maluliyeti var ise kaza ile illiyetinin doğru şekilde tespit edilmesi önemlidir.
Mahkemece davacının 27/09/2017 tarihinde geçirdiği kazaya istinaden tedavi evrakları kazandırılarak, Süleyman Demirel Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından 12/09/2019 tarihli rapor alındığı görülmüştür.
Alınan raporda, davacının tedavi evrakları incelenerek ve muayenesi yapıldıktan sonra; davacının kazaya bağlı yaralamaları ve son durum raporları değerlendirilerek, Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı'nın konsültasyon notunda, davacının ayrıntılı nöropsikolojik test sonucunda, kişide beyin hasar, beyin işlev bozukluğuna bağlı davranış bozuklulukları olduğunun belirtilmesi üzerine, tespit edilen diğer rahatsızlıklarının yanı sıra beyin hasarı, beyin işlev bozukluluklarında kazadan kaynaklandığı kabul edilerek, sonuç olarak; "davacının trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanması ile ilgili olarak 30.03.2013 tarih. 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında yapılan değerlendirmeye göre; Kişinin iyileşme süresinin 27.09.2017 tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği ve bu süre boyunca %100 (yüzde yüz) oranında meslekle kazanma gücünü kaybetmiş sayılması gerektiği. bu süreçte günlük işlevselliğine kavuşması 3 (üç) ay süreceğinden bu süre boyunca bakıcı ihtiyacının olduğu, Kişinin sürekli iş göremezlik halinin başladığı tarih olan (olaydan 6 ay sonra) 27.06.2018 tarihindeki Özür Oranının %52 (yüzde elli iki) olarak saptandığı, bu oranın sürekli olduğu" raporda belirtilmiş, Yasal süresi içerisinde, davalının maluliyet raporuna itiraz etiği görülmüştür.
Davacının, kazaya bağlı tedavi evraklarında, beyin hasarına yönelik bir kayıt bulunmadığı gibi, özür oranının tespitinde değerlendirilen 11/04/2019 tarihli Ruh Sağılığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından alınan konsültasyon notunda; "....Kişi görüşmeye yalnız geldi. Kendisine göre; alkol ya da madde kullanımı yok. Öyküde herhangi bir psikotik veya manik/hipomanik atak saptanmamış. mental retardasyon düşünülmemiştir. 28.09.2017 tarihli beyin BT normal sınırlarda değerlendirilmiş. 05.04.2019 tarihli nöroloji konsültasyonu sonucunda nörolojik patoloji düşünülmemiştir şeklinde raporlanmış. Yapılan Rulsal Durum Muayenesinde: Görünüm: Tekerlekli sandalyede yardımla hareket edebiliyor. Yaşında görünümde, öz bakımı olağan. Bilinç: Açık. Yönelim: Tam, Dikkat: Olağan. Duygudurum: Depresit. Duygulanım: Anksiyöz. Konuşma miktarı: Olağan. hızı-tonu: Olağan. Düşünce süreci: Olağan. İçeriği; Aktif hezeyan saptanmadı. suisidal ya da homisidal düşünce-plan saptanmadı Algılama: Olağan. Yargılama: Olağan. Yapılan klinik görüşme ve değerlendirme sonucunda: kişide konküzyona bağlı defisit açısından değerlendirilmek üzere Ayrıntılı Nöropsikolojik Test istenmesi ve sonucuyla birlikte Nöroloji. Adli Tıp Psikiyatri bölümlerini içeren konseyde yeniden değerlendirilmesi" şeklinde görüşü sonrasında, yapılan nöropsikolojik değerledirme sonucunda; "...vücudunun sağ tarafında güç kaybı (...) Genel Görüm ve - Görüşler: Nöropsikolojik değerlendirme sonuçlarına göre hastanın beceri kaybı frontal lobda bulunan yönetici işlevlerinde toplanmış görünüyor. Bu işlevler şunlardır: dikkati odaklama ve sürdürme, iki şeye aynı anda dikkat edebilme ve çeldirici uyaranları dikkat odağının dışında tutabilme, ayrıca Wisconsin kart eşleme testi, Sıroop testi, Luria çizim testi, akıcılık testleri ve geri sayım testi performansındaki hatalardan kaynaklı dürtü kontrol kusuru olabileceği düşünülmektedir. Hastanın saat çizim testindeki performansı ile planlama becerisinin bozulduğu düşünülmektedir. Ayrıca SBST testinin uzun süreli bellek kısmındaki performansı ile hafif düzeyde kayıt bozukluğu olduğu düşünülmektedir. Hastanın genel test performansı göz önüne alındığında hastaya bilimsel rehabilitasyon önerilmektedir.” denilmesi sonrasında, 18/07/2019 Tarihli Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından yeniden alınan konsültasyon notunda; Nöropsikolojik test sonucu da değerlendirilmek suretiyle; "...ayrıntılı nöropsikolojik test sonucunda: kişide beyin hasarı, beyin işlev bozukluğuna bağlı davranış bozuklukları olduğu, psikiyatri poliklinik takip ve tedavisinin olduğu tıbbi kanaatine varılmıştır.” şeklindeki görüşü de değerlendirilerek, davacının frontal lobdan kaynakladığı düşünlen yönetici işlevlerindeki beceri kaybının, beyin hasarından ve beyin işlev bozukluğundan kaynaklandığı kanaatine varılarak, beyin hasarı ve beyin işlev bozukluğu nedeniyle de özür oranı verilmek suretiyle, özür oranının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacının frontal lobunda meydana gelen yönetici işlevlerindeki beceri kaybının, kaza ile illiyeti değerlendirilmemiştir. Kaldı ki davacının kaza sonrasındaki tedavi evraklarında ve epikriz raporlarında beyin hasarına yönelik bir değerlendirme de bulunmadığından, varlığı kabul edilen beyin hasarının veye beyin işlev bozukluğunun kaza ile illiyeti de anlaşılmaktadır. Öte yandan test sonucu bulgular ile konsültasyon sırasında yapılan gözlem bilgileri de çelişki oluşturmaktadır. Bu nedenle alınan maluliyet raporu, çelişkili denetime elverişli olmaması nedeniyle, karar vermeye yeterli görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının, davaya konu kazaya bağlı maluliyetinin meydana gelip gelmediği, mevcut maluliyetleri var ise kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, maluliyetlerinin sürekli olup olmadığı, çalışma gücünün azalmasına veya kaybına etki edebilecek boyutta olup olmadığı, davacıda beyin hasarı veya beyin işlev bozukluğu var ise meydana gelen kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan, kaza tarihinde yürürlükte bulunan TBK'nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasına yahut yitirilmesinin tespitine esas alınacak yönetmelik hükümlerine göre maluliyet durumunun tespit ediliği rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken esik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf talebinin (dilekçesinin) kesin karara ilişkin olması nedeniyle istinaf incelemesi yapılamayacağından reddine, asıl davaya yönelik istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle kararın, HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan yukarıda açıklanan hususlarda rapor alınarak, rapor sonucuna göre gerekmesi halinde, aktüer hesap bilirkişisinden, hükmün davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usuli kazanılmış haklar da korunarak, kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin birleşen davada hükmedilen maddi tazminata yönelik istinaf talebinin (dilekçesinin) HMK'nın 341/2 ve 352/1-b maddeleri gereğince miktar itibariyle REDDİNE,
2-Davalı vekilinin asıl davada hükmedilen maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/11/2020 tarihli, 2017/732 Esas, 2020/531 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan "istinaf karar harcının" istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy