Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/641 Esas 2023/386 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/641
Karar No: 2023/386
Karar Tarihi: 15.03.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/641 - 2023/386
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2022/641
KARAR NO: 2023/386

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2017/773 Esas 2020/583 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 10/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 25/07/2017 tarihinde müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı yapmış olduğu kaza sonucunda müvekkilinin geçici ve kalıcı iş göremezliğine maruz kalacak şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını, zararın teminat kapsamında olduğunu, sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını, gelirinin asgari ücret seviyesinde olduğunu ileri sürerek geçici ve sürekli iş göremezlik zararı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.500,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; geçici iş göremezlik nedeniyle tazminat talebini 34.216,28 TL olarak, sürekli iş görmezlik tazminatı talebini ise 590.386,06 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; geçici iş göremezlik tazminatı talebinin sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte geçici ve sürekli iş göremezlikle ilgili sorumlu olunduğu kabul edilse bile bu sorumluluğun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle uğranılan zararın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, davacının içinde bulunduğu aracın davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunun çekişme konusu olmadığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İkinci İhtisas Kurulu'ndan alınan 01/06/2020 tarihli raporda davacının kalıcı maluliyet oranının %94, geçici iş göremezlik süresinin ise kaza tarihinden itibaren 18 ay olduğunun belirtilmiş olduğu, 25/07/2017 tarihli trafik kazası tespit tutanağında yolcu otobüsünün sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve yoldan çıkması sonucunda kazanın meydana gelmesi nedeniyle yolcu konumunda bulunan davacının kusursuz, sürücünün ise kusurlu olduğunun tespit edildiği; belirlenen maluliyet ve davacının kusursuz olması nedeniyle talep edilebilecek geçici iş göremezlik ile sürekli iş göremezlik tazminatının belirlenmesi için aktüerya hesap uzmanı bilirkişiden alınan 07/10/2020 tarihli raporda davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 34.216,28 TL, sürekli iş göremezlik zararının dönemsel hayat anüitesine göre 539.123,95 TL, ertelenmiş tam hayat anüitesine göre 590.386,06 TL olacağının belirtildiği, davacı vekili, 12/10/2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile 24/06/2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6704 sayılı Kanun'un 17. maddesi ile taşımacılık sigortalarının yürürlükten kaldırıldığını, bahsi geçen araçların yalnızca trafik sigortası yaptırmaları zorunluluğunun olduğunu, 22/05/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin" birinci maddesine göre 14/07/2007 tarihli resmi gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmeliğe" eklenen 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu kapsamındaki araçlar başlıklı 28/a maddesine göre "bu yönetmeliğin ekinde yer alan teminat limitlerinin iki katı olacak şekilde uygulanır." şeklindeki hükme göre davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 330.000x2=660.000 TL olduğunu ve talep edebilecekleri kalıcı maluliyetin de ertelenmiş tam hayat annüitesine göre hesaplanan 590.386,06 TL olduğunu belirtip, hem bu miktardaki kalıcı iş göremezlik tazminatı ile 34.216,28 TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini istediği, toplanan delillere göre davacının içinde yolcu olarak bulunduğu otobüsün yaptığı tek taraflı kaza sonucunda yaralandığı, maluliyetinin usulüne uygun raporla belirlendiği, trafik kazası tespit tutanağına göre de sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusurlu olduğu, davacının herhangi bir müterafik kusurunun bulunmadığı, söz konusu aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğu, geçici ve kalıcı maluliyetin teminat kapsamında bulunduğu, davacının bedel arttırım dilekçesinde belirttiği gibi sigorta şirketinin poliçede belirtilen limitlerin iki katından sorumlu olduğu, bilirkişi raporunda kalıcı maluliyete ilişkin alternatifli rapor düzenlenmiş ise de; davacının ertelenmiş tam hayat anüitesine göre hesaplanmış tazminatı talep edebileceği, davalıya yapılmış olan başvuru tarihi gözönünde bulundurulduğunda davalı sigorta şirketinin 10/10/2017 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, aracın ticari nitelikteki yolcu otobüsü olması nedeniyle avans faizi istenebileceği kanaatine varılmakla ıslah edilen davanın kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesi ile; “Davanın kabulü ile geçici iş görmezlikten kaynaklı 34.216,28 TL, daimi iş görmezlikten kaynaklı 590.386,06 TL olmak üzere toplam 624.602,34 TL maddi tazminatın 10/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin sadece kaza tarihindeki sigorta limiti ile sınırlı olarak zarardan sorumlu olduğunu, limit üstünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kaza tarihinde sorumlu oldukları limitin 330.000,00 TL olduğunu, yanlızca bu teminat limiti kadar sorumlu olduklarını, sigorta poliçesinin akit olduğunu, sorumluluklarının sözleşmedeki limit ile sınırlı olduğunu, sigortanın belirli bir prim karşılığında, belirli bir rizikoya karşı koruma sağlamayı üstlendiğini, müvekkilinin kazaya karışan araçtan aldığı sigorta priminin taşımacılık yapmayan araçlar ile aynı miktarda olduğunu, bu şekilde hesaplamanın hatalı olduğunu ve müvekkilinin hak kaybına neden olduğunu; hesaplamanın da hatalı olduğunu; mahkemece tam hayat anüitesine göre hesaplamayı içeren raporu kabul ettiğini, bu şekilde hesaplamanın hatalı olduğunu, pasif dönem hesabının genel şartlara uygun olmadığını, davacının %94 oranında maluliyetinin de kabulünün mümkün olmadığını, maluliyet ile kaza arasında illiyetin tam olarak değerlendirilmediğini, iyileşeme sürecinin göz ardı edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu, müvekkilinin geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, buna göre müterafik kusurun değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece dava dilekçesi ile talep edilen kısma dava tarihinden itibaren, ıslah dilekçesi ile talep edilen kısma ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, 10/10/2017 tarihinden itibaren faiz işletmesinin haksız olduğunu, ayrıca avans faizi talebinin de haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK'nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Davacı vekili, müvekkilinin şehirlerarası taşımacılık yapan dava dışı firmaya ait araçta biletli yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen kazada yaralandığından, davalının zararlarından ZMMS Poliçesi kapsamında, "Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik" hükmü gereğince teminat limitinin iki katı oranında sorumlu olduğunu ileri sürerek davalıdan talep etmiştir.
Mahkemece, davanın alınan rapor çerçevesinde kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davalı vekili aktüer hesap raporunun karar vermeye elverişli olmadığını ileri sürmüş olup, mahkemece hükme esas alınan aktüer hesap raporunda; tazminat miktarının hesaplanmasında TRH2010 Yaşam Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresi tespit edilmek suretiyle, işleyecek dönem (bilinmeyen) hesabında, alternatifli olarak değerlendirme yapılarak Genel Şartlar çerçevesinde %1,8 teknik faiz ve "devrebaşı ödemeli belirli süreli rant formülü" uygulamak suretiyle Dönemsel Hayat Anüitesine göre ve %1,8 teknik faiz uygulamak suretiyle "Ertelenmiş Tam Hayat Aniütesine" (99 Yaşa kadar) göre tazminat miktarı hesaplanmış, Dönemsel Hayat Anüitesine göre yapılan hesaplamada tazminat miktarı 539.123,95 TL, Ertelenmiş Tam Hayat Aniütesine göre tazminat miktarı 590.386,06 TL olarak belirlenmiştir. Davacı vekili tarafından Ertelenmiş Tam Hayat Aniütesine göre hesaplanan miktarda zarar bulunduğu belirtilerek bu miktar üzerinden talep ıslah edilmiştir. Davacının diğer aternatif hesaplamayı kabul etmediği, davalının ise aksi yönde rapora itiraz ettiği görülmüştür.
Kaza tarihinde, KTK'nın 90. maddesindeki atıf nedeniyle uygulanacak ZMMS Genel Şartlarında bedensel zararının hesaplanmasında; "işleyecek dönem" hesabında "devre başı ödemeli belirli süreli rant yöntemi" uygulanacağı düzenlenmiş olup, Genel Şartlara göre "belirli süre" TRH2010 Yaşam Tablosundaki 99 yaş sonu değil zarar görenin kaza tarihindeki yaşına göre TRH2010 Yaşam Tablosunda yer alan bakiye ömürdür. Bu nedenle Genel Şartlara göre yapılacak hesaplamada Kaza tarihi itibariyle Ertelenmiş Tam Hayat Aniütesine göre göre 99 yaşına kadar hesaplama yapılması mümkün değildir.
Ancak; AYM'nin KTK'nın 90. maddesinin Genel Şartlara atıf yapan hükümlerini iptalinden sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından içtihat değişikliğine giderek, tazminat hesabında davacıların ve desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılmasıyla hesaplamanın yapılması gerektiği benimsendiğinden, ilk derece mahkemesi tarafından alınan raporda alternatifli olarak "muhtemel yaşam süresi" ve ayrıca 99 yaşına kadar hesaplama yapılmış ve zarar her iki durum için de belirlenmiş ise de, her iki hesaplamanın da Yargıtay içtihat değişikliği nedeniyle uygulanmasında olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece "gerçek zarar" hesabında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen ilkeler çerçevesinde bedensel zarar gören davacının bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre belirlendiği ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yöntemi uygulanarak zararı hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2021/15277 Esas ve 2022/4707 Karar sayılı emasal kararı)
Yukarıda, açıklanan nedenlerler davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanılmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle kararın HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiş olduğundan davalı lehine usuli kazanılmış haklar korunarak, kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre ancak bedensel zarar gören davacının bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre belirlendiği ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yöntemi uygulanarak hesaplamanın yapıldığı, önceki bilirkişiden ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalının sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 09/12/2020 tarihli 2017/773 Esas 2020/583 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacılara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK'nın 36. maddesi gereğince, Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2021/1547 E. Sayılı dosyasına depo edilen 1.147.322,46 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy