Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2023/425 Esas 2023/520 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/425
Karar No: 2023/520
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/425 - Karar No:2023/520
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)

ESAS NO: 2023/425
KARAR NO: 2023/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 22/02/2023
NUMARASI: 2022/816 E
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN
DAVACI: ... -...
VEKİLİ: Av. ...-E TEBLİGAT
DAVALI:
VEKİLİ: Av. ...-E TEBLİGAT
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/04/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı yanın dilekçesinde ileri sürmüş olduğu, "...'nin davacı müvekkil ... ve eşi ... ortaklığında kurulduğu ve davacı müvekkilin tek başına dava ehliyeti bulunmadığı, davanın tüm ortaklar adına açılması gerektiği" iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Zira bahsi geçen adi şirket, yalnızca ...'a ait olup eşi ...'ın herhangi bir iştiraki bulunmamaktadır. Dilekçemiz ekinde sunulan, ...'a ait mükellefiyet durumunu gösterir belge ile de sabit olduğu üzere, ... yalnızca müvekkil ...'a ait olup müvekkilin dava ehliyeti bulunmaktadır. (EK-1-Mükellefiyet durumunu gösterir belge) Nitekim bu husus, davalı şirket yetkililerince bilinmesine rağmen davanın reddi sonucunu doğurması için haksız ve hukuka aykırı olarak ileri sürülmekte olup davalı yan kötü niyetli davranmaktadır. Davalı şirketin mesnetsiz iddialarına riayet edilmemesini sayın mahkemenizden talep ettiğini, Ayrıca davalı yan, ...'ın da bahsi geçen şirkete ortak olduğu iddiasına, dosyada mevcut internet sitesi ilanını dayanak göstermiştir. Ancak söz konusu ilanda, şirketin 1 Kasım 2021 tarihinde fesih kararı alınıp kapanacağına ilişkin açıklama, davacı müvekkilin ... adi şirketini feshettiği tarihten çok sonra yapılmış olup ilanda zikredilen şirket ise davacı müvekkilin eşi ...'ın ortaklarından olduğu .... Şti.'dir. Kısacası ilan tarihinde ... uzun süre önce feshedilmiştir ve internet sitesinde verilen ilanın müvekkile ait adi şirketle alakalı olma ihtimali bulunmadığını, önceki dilekçemizde de belirttiğimiz üzere, davacı müvekkilin eşi ...'ın %50 hissedarı ve müdürü olduğu, .... Şti. de müvekkile ait ... ile aynı sektörde hizmet vermektedir. Davacı müvekkilin ... adi şirketinin faal olduğu dönemde, .... A.Ş.'ye yaptırılan 9 adet hacamat kupası kalıbı tamir edilmek üzere davalı şirkete teslim etmiştir. Tamirat için davalı şirkete bırakılan kalıplar dava dilekçemizde tek tek sayılmış ve kalıpların özellikleri de ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bahsi geçen 9 adet kalıbın haricinde, 8 adet kupa kalıbı da davacı müvekkil tarafından davalı şirkete bir kısmı banka kanalıyla bir kısmı ise elden olacak şekilde bedelleri ödenerek yaptırılmıştır. Bu kalıpların ayrıntılı açıklaması da dava dilekçemizde mevcuttur. Banka kanalıyla yapılan ödemelerin de dekontları dava dilekçemiz ekinde sunulmuş olup dosyada mevcuttur. Dekontlarla yine dosyada mübrez cari hesap birbirini doğrular nitelikte olup davalı yanın, "dekontlarda bir açıklama bulunmadığı" şeklindeki beyanına riayet edilmemesi gerekmektedir. Zira, cari hesap ile yapılan banka ödemeleri birbirini tam anlamıyla doğruladığından ödemeler için ayrıca bir açıklama yapılmamış olması ödemelerin kalıplara ilişkin olmadığı anlamına gelmez. Sayın mahkemenizden de bu durumun da ayrıca nazara alınmasını talep ettiklerini, Ayrıca müvekkile ait şirket ile eşi ...'a ait şirket aynı sektörde ve aynı usullerle hizmet vermişlerdir. Davacı müvekkile ait adi şirket kapandıktan sonra kurulan ve eşi ...'ın ortağı olduğu .... Şti., müvekkile ait ... şirketinin kullandığı internet sitesini kullanmaya devam etmiştir. Bu husus da, ilanın o dönemde zaten faal olmayan ... şirketi tarafından yayınlanmadığının açık kanıtıdır. Davanın tek başına müvekkil ... tarafından açılmış olması usule uygun olup husumet yönünden gerekli şartlar sağlandığını, Müvekkiline ait adi şirket ile davalı şirket arasında kalıp üretimine dair yapılan sözlü anlaşmada, "her baskıda 4 adet kalıp çıktığı, davalı şirketçe müvekkile özel üretilen bu kalıplarla da kalıp başına 3 milyon kupa basılması" sözleşme şartı olarak belirlenmiştir. Yani, davalı yanın dilekçesinde ortaya atmış olduğu "basiretli bir tacirin kendi kalıpları varken 3 yıl daha hala davalı şirketten kalıp almasının beklenemeyeceği" iddiası bu anlaşma şartlarıyla açıklığa kavuşmaktadır. Davalı şirketin müvekkile ait adi şirkete kalıp üretmesinin şartı olarak bu kalıpların aktif olarak kullanılması ve davalı şirketten üretilen kalıplarla basılan kupaları müvekkilin adi şirketinde satışa sunmak üzere satın alması gerektiğini, yapılan bu anlaşma müvekkile ait adi şirketin aktif olarak hizmet verdiği 2018-2019 yılları arasında geçerlidir. 2018-2019 yılları arasında ... adi şirketinde faturasız işlem yapıldığı için, vergi dairesince vergi cezası kesilmiştir. Söz konusu cezanın yapılandırılmış ödeme planı da dilekçemiz ekinde sunulduğunu, yine bu ödeme planından da anlaşılacağı üzere, kesilen cezanın muhatabı da müvekkil ... olup ...'ne müvekkilin ortaksız olarak tek başına sahip olduğu ortadadır. Ayrıca, vergi dairesince faturasız işlemden kaynaklı ceza kesilmesi, her ne kadar faturasız olsa da, yapılan işlemlerin müvekkile ait şirketle ilgili olduğu anlamına gelmektedir. Aksi takdirde, söz konusu para cezasının bir hükmü kalmamaktadır. Davalı yanın dilekçesinde iddia ettiği, "cari hesabın usulüne uygun tutulmadığı iddiası" müvekkilin davalı şirket ile geçerli bir anlaşması olmadığı anlamına gelmemektedir. Müvekkil hesaplarından davalı şirkete yapılan, dava dilekçemiz ekinde sunulan dekontlarla da sabit ödemeler bulunmaktadır. Kaldı ki, kesilen cezanın tamamı müvekkil tarafından ödenmiştir. Davalı yan bu hususu, müvekkille ticari bir ilişkisi olmamış gibi göstermeye çalışarak kullanmakta ve iyiniyet hükümlerine aykırı davranmaktadır. Daha sonra müvekkile ait şirket, 2019 yılında hizmetini sonlandırmış ve feshedildiğini, yukarıda da değindiğimiz gibi, müvekkil 2019 yılında şirketini feshettikten sonra, eşi ...'ın ortağı olduğu .... Şti. Kurulmuş ve aynı sektörde hizmet vermeye başlamıştır. Bu sebeple, müvekkile ait ... için üretilen kalıplar bu kez .... Şti. Bünyesinde kullanılmaya başlanmıştır. Bahsi geçen şirketin ortağı ...'ın, daha önceden anlaşma içerisinde olunan şirket sahibi müvekkilin eşi olduğu bilindiği için; davalı şirket tarafından müvekkile özel üretilen kalıplarla basılan kupalar dava dışı .... Şti.'ye satılmaya devam etmektedir. Kısacası, müvekkile ait adi şirket ile yapılan sözlü anlaşma hükümlerinin aynı şartlarla .... Şti. İle devamı müvekkilin eşi ...'ın da bu şirketin ortağı olması sebebiyledir. Yine bu sebeple, davalı yanın dilekçesinde belirttiği, yüksek kalıp bedelleri, günümüz piyasa koşullarındaki bedelleri yansıtmakta olup davalı şirket ile yapılan anlaşmanın 2018-2019 yıllarında yapılan sözlü anlaşmadan kaynaklandığının ve kalıpların fiyatlarının o tarihlerde böylesi yüksek bedeller olmadığının göz önünde bulundurulması gerekir. Bu durum, ...'ın herhangi bir sebeple ortaklıktan çıkması durumunda sözleşmenin aynı şartlar ile devam etmeyip müvekkile özel olarak üretilen kalıpların yine müvekkile iade edilmesi gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Nitekim, müvekkilin eşi ..., ortağı olduğu .... Şti.'den diğer ortağı ... ile anlaşamaması üzerine, şirketteki ortaklığını sonlandırma kararı almıştır ve şirketin feshi ile ilgili yargılama Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/745 E. Sayılı dosyası ile devam etmektedir. Hal böyleyken, yukarıda detaylı şekilde açıkladığımız üzere, davalı şirketin artık bu özel üretim kalıpları müvekkile iade etmesi gerekirken, diğer ortak ...'nın kullanımına sunulmak üzere elinde tutması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yargılaması devam eden, .... Şti.'nin feshi aşamasından önce ... ile ortağı ... arasında geçen tartışmalarda, davalı şirket yetkilileri, mevcut durumla bir ilgileri olmamalarına rağmen, "...'in mağdur olmaması için gerekirse ...'in hissesini alırız" şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır. ...'a ait şirket kupa satımı yapmakta ve davalı şirket kalıp üretimi ve kalıplarla kupa baskısı yapmaktadır. Farklı alanlarda hizmet veren iki şirket olmalarına rağmen, davalı şirketin bu beyanlarından da anlaşılacağı üzere ... ile davalı şirket yetkilileri birlikte hareket edip müvekkil ve eşi ...'ı mağdur etmektedirler. Söz konusu kalıplar, haksız olarak davalı şirket tarafından kullanıldıkça yıpranmakta ve kullanım süreleri dolmaktadır. Bu olumsuzluğun giderilmesi ve kalıpların üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla bedelsiz ve ivedi olarak dava konusu kalıplar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmektedir. Tensip zaptında, kurulmuş olan ara karar ile itiraz yolu gösterilmeden ihtiyati tedbir talebimizin reddi usul ve yasaya aykırı olup ivedilikle ve bedelsiz olarak dava konusu kalıplara ihtiyati tedbir konulmasına, nihai olarak kalıpların müvekkile aynen iadesine ve haksız kullanım başlangıç tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ecrimisil tazminatına hükmedilmesini, davalı yanın bir diğer iddiası ise, "arabuluculuk başvurusunda ecrimisil talebinde bulunulmadığı ve bu sebeple dosyanın ecrimisil yönünden tefrik edilerek usulden reddedilmesi" gerektiğine ilişkindir. Bu hususun kabulü mümkün değildir. Zira, dava konusu uyuşmazlık kalıpların kime ait olduğu noktasında toplanmaktadır. Öncelikli talebimiz, bahsi geçen kalıpların müvekkile ait olduğunun tespiti ile müvekkile aynen iade edilmesidir. Sayın mahkemenizce yapılacak inceleme neticesinde kalıpların müvekkile ait olduğu tespit edildiğinde haksızca kullanılan süre boyunca elde edilen haksız kazancın da müvekkile ödenmesi gerekliliği açıktır. Bu sebeple, ecrimisil talebi, fer'i nitelikte olup davalı yanın haksız talebinin reddi ile haklı davamızın kabulüne karar verilmesini, açıklanan tüm bu bilgiler doğrultusunda, müvekkilin daha fazla mağdur olmaması adına açtığımız huzurdaki davada, davalı yanın haksız ve mesnetsiz iddialarına cevap ve itirazlarımızı sunma zorunluluğu işbu dilekçe ile hasıl olmuştur. Haklı davamızın kabulü ile davalı yanın mesnetsiz iddialarına riayet edilmemesine, tüm kalıpların müvekkile aynen iadesini, kalıpların kullanım ve üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla tensip zaptı ile verilen usul ve yasaya aykırı ara karardan dönülerek ivedilikle bedelsiz olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava dilekçemizde belirttiğimiz ilgili şirketlere davanın ihbar edilmesini, davalı şirketin kalıpları haksız kullanım başlangıç tarihi olan 01.10.2021 tarihinden itibaren kullanım bedelleri ve faizlerini kapsar şekilde ecrimisil tazminatına hükmedilmesini beyanla, müvekkili lehine re'sen gözetilecek nedenlerle, fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla öncelikle haklı davanın kabulü ile davalı yanın mesnetsiz iddialarına riayet edilmemesine, 17 adet kalıbın müvekkile aynen iadesi ve haksız olarak kullanılmaları sebebiyle müvekkil lehine haksız kullanım başlangıç tarihi olan 01.10.2021 tarihinden itibaren kullanım bedelleri ve faizleri kapsayacak şekilde şimdilik 100,00 TL ecrimisil tazminatına, ayrıca dava konusu kalıpların davalı şirket tarafından haksız olarak kullanılıp yıpranmalarının ve devrinin engellenmesi için talebimizin reddi yönünde verilen usul ve yasaya aykırı ara karardan dönülerek, bedelsiz ve ivedi olarak ihtiyati tedbir konulmasına, davamızın ilgili ... ihbarına ve yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, ihtiyati tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, (HMK m.390/3), davacının dava dilekçesindeki iddialarını, ihtiyati tedbir verilmesini gerektirecek şekilde yaklaşık olarak ispatlayamadığı, davacının haklılığının yaklaşık olarak da ispatı yargılamayı ve delil toplanmasını gerektirdiği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kalıpların kullanıldıkça yıprandığını, davalının kalıpları kullanmaya devam ettiği sürece telafisi güç zararlara sebep olacağını, müvekkili tarafından gönderilen ihtarnameye davalının cevap dahi vermediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Talep, eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve yatırılan istinaf başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 362/1.f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan ... Üye ... Üye ... Katip ...
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy