Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/841 Esas 2023/464 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/841
Karar No: 2023/464
Karar Tarihi: 14.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/841 - Karar No:2023/464
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/841
KARAR NO: 2023/464
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2021
NUMARASI: 2020/546 E-2021/392 K
DAVACI: ... - ...
VEKİLİ: Av. ...- E-TEBLİGAT
DAVALI:
VEKİLLERİ: Av. ...- E-TEBLİGAT
Av. ...-E-TEBLİGAT
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/05/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin .... A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün açmış olduğu 300 adet tren camı ihalesini kazandığını, ardından bu camların yapılması için davalı ile anlaştıklarını, davalının toplam 300 adet cam yapıp, bu camlara ilişkin 08/09/2018 tarihli “0051 kodlu 5 mm düz cam, 1479x1032 mm emaye boyalı temperli bronz + 6 mm HB + 5 mm temperli ısıcam, 90 adet ısı cam” açıklamalı 21.307,26 TL bedelli ve 09/08/2018 tarihli “0056 kodlu 5 mm bronz cam, emaye boyalı temperli + 6 mm HB + 5 mm 210 adet TC temperli ısı cam 210 adet” açıklamalı 49.169,30 TL bedelli 2 adet fatura düzenlediğini, müvekkilinin davalıdan almış olduğu camlarla ilgili olarak iş sahibi ... San. A.Ş. (...)’ye 08/08/2018 tarihli 69.879,60 TL bedelli ve 26/10/2018 tarihli 29.948,40 TL bedelli faturaları düzenlediğini, 300 adet camdan önce 90 adedinin tesliminin gerçekleştiğini, bu camların iş sahibi ... San. A.Ş. tarafından 18/09/2018 tarihinde muayene edildiğini, muayene sonucunda camların kırık ve çizikleri olduğu, bilye darbe dayanma testini geçemediği gerekçesiyle kabul edilmediklerini ve camların değiştirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin de davalıyı arayarak durumu anlattığını ve 90 adet camın değişiminin sağlandığını, sağlanmıştır. Daha sonra teslim edilen 210 camın da çizik ve lekeli olduğunun bildirildiğini ve 14/02/2019 tarihinde resmi yazı ile camlar üzerinde çizik ve lekeler olması sebebiyle değiştirilmesinin istendiğini, ...’ın değişim talebinin derhal davalıya bildirildiğini, davalının bu camları kendi çalışanı olan ... ile ... tarafından düzenlenen 28/02/2019 tarihli 2017033 RET çıkış konulu Malzeme Kapı Çıkış Formu ile teslim alarak Ankara’ya götürdüğünü, ardından davalının müvekkilini arayarak camların onarımının mümkün olmadığını, yeniden yapacağını, bu nedenle camları fabrikasına almasının gereksiz olduğunu söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin de camları aracı...’a ait “...” adresine bırakabileceğini söylediğini, camların halen bu adreste olduğunu, davalının camları teslim ettikten sonra 30.000,00 TL fark ödenmesi halinde camları yeniden yapacağını söylediğini, müvekkilinin davalı ile kendisini tanıştıran... ile 7.000,00 TL. nakit olarak önden gönderdiğini ancak davalının müvekkilini oyalayıp, aradan 7-8 ay geçtikten sonra da, dolar krizi patlak verince 30.000,00 TL’nin yetmediğini belirtip, daha fazla ödeme istediğini, müvekkili kabul etmeyince camları yapmadığını, davalının camları geç ve ayıplı teslim etmesi nedeniyle dava dışı iş sahibi ... tarafından müvekkiline 28/08/2018 tarihli 3.020,22 TL bedelli ve 31/10/2018 tarihli 3.274,02 TL bedelli faturalar ile 2 adet gecikme cezası tahakkuk ettirildiğini, bu cezaların davalı tarafından kabul edildiğini, davalının, müvekkiline toplam 70.476,56 TL bedelli 2 adet fatura kestiğini, müvekkilinin 6.294,24 TL gecikme cezalarını düşerek iş bedelini ... Bankasının ... seri no.lu çekleri 64.182,32 TL olarak ödediğini, davalı tarafından onarıldığı iddia edilen ve halen kullanılan 90 adet camın ayıplı olduğunu (...’ın müvekkilini arayarak bu camlar da “hatalı, gelin alın” dediğini), kalan 210 camın ise ayıplı olması nedeniyle hiç kullanılmadan davalıya iade edildiğini, bu şekliyle zarara uğrayan müvekkilinin TBK.’nın 227. maddesindeki seçimlik haklarını kullanarak tazminat talebinde bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla HMK.’nın 107. maddesi uyarınca camların 3. kişiye yaptırılması zorunluluğu dikkate alınarak faturada belirtilen camların yeniden yapım bedelinin bilirkişi marifetiyle tespitini, dava sonuçlanıncaya kadar aynı camların yapılmasındaki girdilerin fiyatlarının artabileceği de göz önüne alınarak aynı camların yeniden yapılması için tespit edilen bedellerin %15 fazlası ile tespitini, tespit tarihindeki fiyatlandırma üzerinden şimdilik 400,00 TL’nin ve müvekkilinin 3. şahısta bulunan teminatından dolayı uğradığı zararlar için 100,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın yetkisiz mahkemede açılmış olup, yetkili mahkemenin müvekkilinin ikameti mahkemeleri olan Ankara mahkemeleri olduğunu, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, hak düşürücü süre, zamanaşımı, yetki, görev, husumet kapsamında tüm ilk itiraz ve def’ilerini de ileri sürdüklerini, esasa ilişkin olarak ise; ayıplı olduğu ileri sürülen 210 adet camdaki leke ve çiziklere ilişkin olarak herhangi bir tespit yaptırılmadığı gibi, süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmış bir ayıp ihbarı da bulunmadığını, TTK ve TBK 'nın tacire yüklediği muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının malı mevcut hali ile kabul etmiş sayılacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, her ne kadar 210 adet camda çizik ve lekelerden söz edilmekte ise de; bu çizik ve lekelerin imal aşamasında değil depolama, saklama ve montaj aşamasında meydana gelmesinin olası olup, müvekkilinin sorumluluğunun teslim ile sona erdiğini, depolama, saklama ve montaj aşamasında meydana gelen ayıplardan sorumlu tutulamayacaklarını, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu camların dava dışı ... San. A.Ş'nin bilye darbe dayanma testinden geçememiş olmasının davacıya ayıplı mal satıldığını göstermeyeceğini, zira müvekkilinin tarafı olmadığı bir işlemin aleyhine sonuç doğuramayacağını, kaldı ki, davacının kabulü ve beyanından; darbe dayanma testinden geçemeyen 90 adet cam yönünden davalının değişimi sağladığının ve bu yönde taraflar arasında hukuki ihtilafın olmadığının, dolaysıyla 90 adet camın iş bu davanın konusunu oluşturmadığının anlaşıldığını, aleyhe beyanları kabul etmediklerini, davacının, 14/02/2019 tarihinde ayıp tespiti ile ihbara bağlandığını iddia ettiği ayıba yönelik 2018 yılında gecikme cezası tahakkuk ve mahsubu iddiasının çelişki oluşturduğunu, aynı camların yeniden yapılması için tespit edilen bedellerinin %15 fazlası ile tahsili talebinin hukuken mümkün olmadığını, aynı şekilde davacının 3. Şahısta bulunan teminatından dolayı uğradığı zararlar için talepte bulunmasının mümkün olmadığını, yine kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin sorumluluğunun faturada belirtilen cins ve miktardaki ürünün tesliminden ibaret olup, teslim yükümlülüğünün yerine getirildiğini, bu nedenle malın imalat vs. bedellerine yönelik taleplerin yasal karşılığının da olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Dava ilk olarak İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış, davalı cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuştur. Bunun üzerine mahkemece 09/07/2020 tarih ve 2020/24 Esas-2020/373 Karar sayılı kararı ile; mahkemenin yetkisiz olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine, HMK'nun 20/1. maddesi uyarınca iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde taraflardan herhangi birinin mahkemeye başvurarak dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere Ankara Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilmiştir. Bu kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıdaki esasına tevzi edilmiştir.
Mahkemece; davanın ticari satımdan kaynaklanan alacak davası olduğu, Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kabul edilen bilirkişi raporu ile birlikte yapılan değerlendirme neticesinde; dava dışı ... San. AŞ'nin yapmış olduğu 300 adet cam ihalesini alan yüklenici/davacının söz konusu camların yapılması için davalı firmaya sipariş vermek suretiyle yapımı konusunda anlaştığı, ihtilafın davalının teslim ettiği camların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, mallar ayıplı ise davacının davalıdan camların yeniden yapılma bedeli ve %15 fazlasına ilişkin tazminat ve 3. kişilere vermiş olduğu teminat nedeniyle uğranılan zararı talep etme hakkı bulunup bulunmadığına ilişkin olan davada; tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde, tarafların defter ve kayıtlarının usulüne uygun olduğu ve kayıtların birbiri ile uyumlu olduğu, borç ve alacağın bulunmadığı, davalı tarafından üretilen camların, siparişler doğrultusunda TS 3539 EN1279'a uygun olarak üretilerek teslimatının yapıldığı, davalının üretim ve teslimattan dolayı kusurunun bulunmadığı, üretilen camların belirlenen kalitede üretildiği ve teslimatlarının yapıldığı, davacı tarafça ayıp ihbarının TTK'nun 23. Maddesi gereğince süresi içerisinde yapılmadığı, bu durumda davacının 3. kişilere yaptırılması nedeniyle ödenen bedelin davalıdan talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; Mahkemece alınan bilirkişi raporunun hükme ve denetime elverişli olmadığını, dava konusu camlar için yerinde inceleme talep edildiğini, bilirkişilerce yalnızca 3 tane camın seçilerek incelendiğini ve camlardaki çiziklerin imalat hatası olmadığı, taşıma esnasında oluşmuş olabileceği sonucuna varıldığını, camlardaki çiziklerin imalat hatası da olsa, taşıma esnasında da olsa davalının sorumluluğunda olduğunu, zira taraflar arasındaki anlaşmaya göre camların ...’a nakliyesinin davalıya ait olduğunu, davalının camları ürettiğini, sandıklara yüklediğini ve dava dışı ...’a kendi araçlarıyla teslim ettiğini, dolayısıyla çizikler nedeniyle kabul edilmeyen camların tüm sorumluluğunun davalıya ait olduğunu, bilirkişi heyetinin camlarla ilgili testlere göre değerlendirme yapılamayacağı görüşünün de doğru olmadığını, zira testlerden geçemediği için iade edilen 90 adet camın, davalı tarafından değiştirilerek yeniden teslim edildiğini, bu camların halen dava dışı ... tarafından kullanılmakta olduğunu, kalan 210 adet camın da üretiminin tamamlanarak davalı yanca dava dışı ...’a teslim edildiğini, dava dışı ...’ın camların montajı esnasında camlar üzerindeki çizikler ve lekelenmeler nedeniyle montajını yapmayarak, garanti kapsamında değiştirilmesi gerektiğini bildirdiğini, yani camların ... tarafından iade edilmesinin sebebinin camların testlerden geçmemiş olması değil camlardaki çizikler ve lekeler olduğunu, bu camların testlerden geçtiğini, ancak çizikler ve lekeler sebebiyle değiştirilmek üzere iade edildiğini, davalının camları ...’tan değiştirilmek üzere teslim aldığını ancak değiştirmediğini, camı üreten ve nakliyesini yapan davalının camlar üzerindeki lekelerden ve çiziklerden sorumlu olduğunu, bilirkişi raporunun ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin tespitinin de hatalı olduğunu, müvekkilince teslim edilen 2 parti mal için de ayrı ayrı ayıp ihbarı yapıldığını, davalının da 2 parti camı da ayrı ayrı iade aldığını, ilk parti olan 90 adet camı yeniden yaptığını, ancak 2. parti olan 210 adet camı teslim almasına rağmen önce camlar için 30.000,00 TL istediğini, müvekkili kabul edip 7.000,00 TL gönderdiği halde daha sonra camları değiştirmeyeceğini açıkça söylediğini, camların davalı yanca dava dışı ...’tan teslim alınmasının bile ayıp ihbarının yapıldığını kanıtladığını, bilirkişi raporu eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelere dayandığından, yeniden yerinde keşif yapılarak tüm camların teker teker incelenerek rapor alınması talep edilmişse de talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gibi rapora itirazlarının da incelenmediğini, davanın, dava dışı 3. kişi ...’a ihbarını istediklerini, ihbar olunan ...’ın hukuken bedelini ödemesine rağmen ayıplı olduğu için iade etmiş olduğu camların yenisiyle değiştirilmesi veya camların bedelinin iadesi için müvekkiline rücu edebilecek konumda olduğunu, ayrıca ihbar olunanın yedinde müvekkilinin teminatının da olduğunu, davada verilecek kararın tüm sonuçlarının hukuken ihbar olunan açısından sorumluluk doğurabilecek nitelikte olduğunu, bu nedenle davanın, HMK.’nın 61 vd maddeleri uyarınca ihbarı talep edilmesine rağmen ihbar dilekçeleri hakkında olumlu ya da olumsuz hiçbir karar verilmemesi nedeniyle de kararın kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen sözlü eser sözleşmesi uyarınca davalı tarafından üretilen camların ayıplı olması nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 03/06/2021 tarihli dilekçesi ile; dava dışı iş sahibi ... San.A.Ş.'nin müvekkiline 14/02/2019 tarihinde resmi yazı yazarak camlar üzerinde çizik ve lekeler olması sebebiyle değiştirilmesini istediğini, davanın bu ihbar üzerinde davalıya karşı açıldığını, ihbar olunanın hukuken iade etmiş olduğu camların yenisiyle değiştirilmesi veya camların bedelinin iadesi için müvekkiline rücu edebilecek konumda olduğunu, ayrıca ihbar olunanın yedinde müvekkilinin teminatı olduğunu huzurdaki davada verilecek kararın tüm sonuçlarının hukuken ihbar olunan açısından sorumluluk doğurabilecek nitelikte olduğunu belirterek; davanın dava dışı iş sahibi ... San.A.Ş.'ye ihbar edilmesini talep ettiği, mahkemece celse arasında veya 28/06/2021 tarihli celsede ihbar talebine ilişkin işlem yapılmaksızın davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'un 06/12/2017 tarih ve 2016/(7)22-2396 Esas- 2017/1533 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; davanın ihbarı mahkeme aracılığı ile yapılabileceği gibi mahkeme dışı vasıtalarla da yapılması mümkündür. Davanın ihbarını mahkeme aracılığı ile isteyen taraf, dilekçe ile mahkemeye başvurmalıdır. Mahkeme, davanın ihbarına ilişkin dilekçenin üçüncü kişiye tebliği için davanın ihbar şartlarının bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği gibi ihbar talebinin reddine ya da kabulüne de karar vermemelidir. Mahkeme ihbar dilekçesinin üçüncü kişiye tebliği ile yetinmelidir.
Bu durumda, mahkemece usulüne uygun olarak verilen ihbar dilekçesi uyarınca davanın, dava dışı iş sahibi ... San.A.Ş.'ye ihbarı yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken, ihbar talebi ile ilgili hiçbir işlem yapılmaksızın esas hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Taraflar arasında, dava dışı iş sahibi ... San.A.Ş. ile davacı arasındaki sözleşme kapsamında imali gereken 300 adet tren camının yapılarak teslim edilmesi hususunda sözlü eser sözleşmesi kurulduğu ihtilafsız olup, davacı yüklenici, davalı taşerondur.
Eser sözleşmeleri 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, yüklenicinin (iş bu davada taşeronunun) yükümlülüğü eseri sözleşme, fen ve sanat kurallarına uygun olarak imal edip teslim etmek, iş sahibinin (iş bu davada yüklenicinin) yükümlülüğü ise iş bedelinin ödenmesidir. Kural olarak aksi kararlaştırılmadıkça işin fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılıp teslim edildiğinin yüklenici tarafından, eserin ayılı olduğu iddiasının ise iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerekir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması halinde mahkemece öncelikle taraf iddia ve beyanları alınmak ve değerlendirilmek suretiyle teslimin ne şekilde yapılacağının belirlenmesi gerekir. Yine Yargıtay yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, ayıp ihbarı süresinde yapılmamış olsa dahi, ayıp ihbarı üzerine yüklenici tarafından ayıbın tespiti veya varsa giderilmesi yönünde işlem yapılması halinde ayıp ihbarının artık süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Bu kabul, ayıbın niteliğine göre yüklenicinin sorumluluğu olduğu yada olmadığı anlamına gelmemekle birlikte ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususu artık değerlendirilemeyecektir. Yine Yargıtay yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere, ayıplı olduğu ileri sürülen imalatların tümü üzerinde inceleme yapılması, her bir imalat yönünden ayıbın varlığı ve niteliğinin belirlenmesi gereklidir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davacı ile dava dışı ... San. A.Ş arasında 19/03/2018 tarihinde iş sahibinin ihtiyacı olan ve sözleşmeye ekli sipariş listesindeki miktar, tip, özellik vs detayları bulunan Installation Window (2 kalem) imalatının yüklenici tarafından sağlanmasının kararlaştırıldığı, bu kapsamda davacı yüklenici tarafından 05/09/2018 tarihli sevk irsaliyesi ile 90 adet camın sevkiyatının yapıldığı, bu camların 18/09/2018 tarihli muayenede nitelikleri uygun olmadığının tespit edildiği, 19/09/2018 tarihli Malzeme Kapı Çıkış Formu ile iş sahibinden çıkışının yapıldığı, daha sonra tekrar imal edilerek 24/10/2018 tarihli irsaliye ile teslim edildiği, 06/11/2018 tarihli Girdi Muayene Raporu ile dava dışı iş sahibince niteliklerine uygun bulunduğu ve kabul edildiği, 08/08/2018 tarihli sevk irsaliyesi ile de 210 adet camın sevkiyatının yapıldığı, bu camların 13/08/2018 tarihli muayenede niteliklerine uygun bulunarak kabul edildiği, dava dışı iş sahibinin 14/02/2019 tarih ve E.1210 sayılı yazısı ile davacı yükleniciye sözleşme kapsamında idareye teslim edilen Installation Window, Large (Fixed) DM-MT-DT-RFW 2001 ANO-TŞ-23.010 malzemelerinin montaj işlemleri sırasında çizik ve lekelerin olduğunun tespit edildiği ve taraflar arasındaki sözleşmenin 34.maddesi kapsamında acilen değiştirilmesinin talep edildiği, 208 adet tren camının 28/02/2019 tarihli Malzeme Kapı Çıkış Formu ile iş sahibi idareden çıkışının yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı yüklenici; davalı tarafından üretilen 210 adet tren camının dava dışı iş sahibine teslim edildikten sonra, dava dışı iş sahibinin teslim edilen bu 210 camın çizik ve lekeli olduğunu bildirdiğini ve 14/02/2019 tarihinde resmi yazı ile camlar üzerinde çizik ve lekeler olması sebebiyle değiştirilmesinin istendiğini, iş sahibinin değişim talebinin derhal davalıya bildirildiğini, davalının bu camları kendi çalışanı olan ... ile dava dışı iş sahibi tarafından düzenlenen 28/02/2019 tarihli 2017033 RET çıkış konulu Malzeme Kapı Çıkış Formu ile teslim alarak Ankara’ya götürdüğünü ileri sürmüş, davalı taşeron ise, ayıplı olduğu ileri sürülen 210 adet camdaki leke ve çiziklere ilişkin olarak herhangi bir tespit yaptırılmadığı gibi, süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmış bir ayıp ihbarı da bulunmadığını, TTK ve TBK 'nın tacire yüklediği muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının malı mevcut hali ile kabul etmiş sayılacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, her ne kadar 210 adet camda çizik ve lekelerden söz edilmekte ise de; bu çizik ve lekelerin imal aşamasında değil depolama, saklama ve montaj aşamasında meydana gelmesinin olası olup, müvekkilinin sorumluluğunun teslim ile sona erdiğini, depolama, saklama ve montaj aşamasında meydana gelen ayıplardan sorumlu tutulamayacaklarını savunmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen heyetçe 17/05/2021 tarihinde, ... adresinde bulunan ... (...) firmasının bahçesinde bulunan camlar üzerinde inceleme yapılmış, firmanın bahçesinde ve paletler içerisinde paketlenmiş olarak muhafaza edilen camlardan 3 adedi, paketlenmiş ambalajlarından çıkartılarak bu camlar üzerinde tespitler yapılmıştır. 3 adet cam üzerinde yapılan incelemeler sonucunda ise, camlarda küçük çizikler bulunduğu, çiziklerin camların dış yüzey boyalı kısımlarında ve kenarlara paralel konumda oldukları, bu çiziklerin herhangi bir şekilde imalat hatasından kaynaklanmadığı, camların iç taraf, boyasız kısımlarında kırılma ve çizik bulunmadığı, mevcut çiziklerin camların taşınmaları ve tasnifleri sırasında oluşmasının kuvvetle muhtemel olduğu tespit edilmiştir.
Mahkemece öncelikle, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı da gözetilerek, öncelikle imal edilen tren camlarının teslim koşullarının (paketlemenin ve taşımanın kim tarafından yapılacağı) tarafların bu husustaki beyanları alındıktan ve delilleri incelendikten sonra belirlenmesi, ardından, dava konusu ayıplı olduğu ileri sürülen tren camlarının iş sahibinden kim tarafından teslim alındığının açıklığa kavuşturularak, yukarıdaki açıklamalar kapsamında davalı taşeronun ayıp incelemesi için imalatları kabul edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması, ardından mahallinde keşif yapılmak suretiyle refakate alınacak olan bilirkişi heyetine ayıplı olduğu ileri sürülen tüm camlar üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle imalatların tümü yönünden ayıbın varlığı ve niteliğinin (imalattan mı, paketlemeden mi, taşımadan mı, depolama, saklama ve montaj aşamasındaki istiflemeden mi kaynaklandığının) bilirkişilere tespit ettirilmesi, yaptırılacak olan bu tespitten sonra tarafların iddia, savunma ve beyanları ile belirlenecek sözlü sözleşme kapsamına göre tarafların sorumlulukları ve taleplerin değerlendirilmesi ve davanın dava dışı iş sahibine ihbarı yönünde işlem yapılması gerekir. Belirtilen hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK'nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 28/06/2021 tarih ve 2020/546 Esas- 2021/392 Karar sayılı kararının HMK'nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy