Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/816 Esas 2023/447 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/816
Karar No: 2023/447
Karar Tarihi: 12.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/816 - Karar No:2023/447

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/816
KARAR NO: 2023/447
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2018/261 E-2021/534 K
DAVACI- BİRLEŞEN
DAVADA DAVALI :
VEKİLİ: Av. ... -E-TEBLİGAT
DAVALI- BİRLEŞEN
DAVADA DAVACI:
VEKİLİ: Av. ... -E-TEBLİGAT
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali, Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/04/2023
Asıl davada davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen davada davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davalarında mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı- birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkilinin ... Organize Sanayisinde döküm işi yaptığını, davalı ile müvekkili arasında ticari işlemlerden dolayı müvekkilinin davalıya işler yaptığını, bu işler karşılığı faturalar tanzim edildiğini, ticari defterlere işlendiğini, müvekkilinin cari hesap alacağının tespiti açısından taraflarca mutabakat yapıldığını, 14.03.2018 tarihinde 32.184,38 TL borç olduğu kabul edilerek mutabakat imzalandığını, davalının mutabakattan sonra da iş yaptırdığını, yapılan işlerin fabrikada durmasına karşın hala teslim almadığını, ticari defter ve kayıtlarda müvekkilinin alacağının 32.184,38 TL olduğunun göründüğünü, davalının buna itiraz etmediğini, davalının icra takibine geçildikten sonrasında ödemeyi çekle yapacağını bildirdiğini ancak Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2018/11598 sayılı icra dosyası ile icra takibine geçilmesini öğrendikten sonra kötüniyetle takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2018/11598 sayılı icra dosyasına vaki itirazının iptaline, takibe konu 32.184,38 TL alacak aslı üzerinden %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı ile müvekkili arasında bir kısım model imalatı ve sonrasında imal edilen model üzerinden döküm işlemi gerçekleştirilmesi için sözleşmeler imzalandığını, davacının model işini tamamladıktan sonra bu modeller üzerinden döküm gerçekleştirmeye başladığını, davacı tarafından yapılan ve müvekkiline teslim edilen ürünlerde ilk kullanımdan sonra çatlaklar ve boşluklar meydana geldiğini, durum davacıya bildirildiğinde ise ayıplı parçaların yeniden döküleceğini müvekkiline bildirildiğini ancak ayıplı ürünlerin davacı tarafından düzeltilmediğini, taraflar arasında meydana gelen bu anlaşmazlık üzerine müvekkilinin davacı şirkete ödemelerini durdurduğunu, ayıplı ürünlerle ilgili sorunun davacı şirket tarafından giderilmesini beklediğini, davacının ise ayıplı ürünler için hiç bir girişimde bulunmadığı gibi mevcut cari hesap ekstresi üzerinden müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli icra takibi yaptığını , davacının kendisine gönderilen 31.03.2018 tarih ve seri ... nolu 9.440,00 TL bedelli iade faturasını da kabul etmeyerek kayıtlarına almadığını, hal böyle olunca müvekkilinin davacı tarafından kendisine teslim edilen ürünlerdeki ayıbın ve zararın tespiti için açılan Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/63 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, zararın tespiti için ek rapor beklendiğini, zararın tespitine müteakip takas-mahsup ve işbu dava ile birleştirilmesi talebiyle alacak davası açılacağını, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı olduğunu, davacının uhdesinde bulunup müvekkiline ait olan 16 adet model ise müvekkilinin gönderdiği tüm ihtarnamelere rağmen teslim edilmediğini, tüm bu nedenlerle mahkemenin 2018/63 D.İş sayılı dosyasında tespit edilecek zarar ve ayıp konusunda takas-mahsup talepli dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, taraflar arasında meydana gelen anlaşmazlık çözümlenmeden başlatılan kötü niyetli icra takibi sebebiyle davacı tarafa %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/172 Esas Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında model imalatı ve imal edilen model kalıplara döküm işinin yapılması amacıyla sözleşme imzalandığını, sözleşme gereği davalı tarafça imal edilip müvekkiline teslim edilen ürünlerin ısıl işlem fırınına girdiğinde ürünlerde çatlamalar ve esnemeler meydana gelmesi üzerine davalı şirkete son kestiği fatura için iade faturası kesildiğini ve bu sorunların davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketçe hasarlı parçaların yeniden döküleceğinin taahhüt edildiğini ancak sorunlar giderilmediği gibi aleyhlerine faturaya dayalı icra takibine geçtiklerini öğrendiklerini, söz konusu takibe itiraz ettiklerini, akabinde de Ankara Batı ATM'nin 2018/63 D.iş sayılı dosyası üzerinden tespit davası açtıklarını, tespit davasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ürünlerin standart dışı ve ayıplı olduğunun, zararın da 82.000,00 + KDV olarak tespit edildiğini, davalı ... ... Ltd. Şti.tarafından müvekkili şirket aleyhine Ankara Batı ATM'nin 2018/261 Esas sayılı dosyasına kayden itirazın iptali davası açıldığını, işbu davanın ise 2018/261 Esas sayılı davanın konusunu oluşturan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olduğunu, dolayısıyla her iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğunu beyan ederek birleştirme kararı verilmesini, aksi halde davalı tarafından ayıplı olarak imal edilen ürünler nedeniyle oluşan zararın tespiti ile davalının Ankara Batı ATM'nin 2018/261 Esas sayılı dosyasındaki alacağından takas-mahsup edilerek bakiye alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bu talepleri de kabul görmez ise işbu davaya konu 2018/63 D.iş sayılı dosyasında tespit edilen zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği müvekkilinin model imalatı ve akabinde model kalıplara döküm işi yaptığını, teslimden sonra ürünlerin dışında çatlamalar olduğundan bahisle müvekkili şirketçe kesilen fatura bedelinin davacı yanca ödenmemesi üzerine taraflarınca icra takibi başlatıldığını ancak davacı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine Ankara Batı ATM'nin 2018/261 Esas sayılı dosyasına kayden itirazın iptali davası açtıklarını, bahsi geçen davadaki uyuşmazlık ile işbu davaya dayanak gösterilen uyuşmazlığın aynı olduğunu, sözleşmeden doğan cari hesapta kalan bakiye alacağın 32.184,38 TL'nin tespiti açısından taraflar arasında 14/03/2019 tarihinde mutakabat imzalandığını, mutakabatın imzalanmasından sonra 31/03/2018 tarihinde davacı tarafından 9.440,00 TL'lik fatura gönderildiğini, müvekkilinin bu faturaya anlam veremediğini ve süresi içinde noter kanalıyla iade ettiğini, bu nedenle davacının taraflarına cari hesap borcu bulunduğunu, zira davacının mutakabat ile kesinleşen borcu ödeyeceğini bildirdiğini ancak hangi malzemelerle ilgili olduğu meçhul olan tespit yaptırarak ödeme yapmaktan kaçındığını, davalının iyi niyetli olmadığını, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, ayrıca ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin davacı tarafından uzunca bir süre kullanıldığını, ürünlerin ayıplı olduğu kabul edilse dahi davacı tarafından süresinde yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığını, Ankara Batı ATM'nin 2018/261 Esas sayılı dosyasının karar aşamasına geldiğini, davacı yanın birleştirme talebinin 2018/261 Esas sayılı davayı uzatmak ve müvekkilinin alacağına geç ulaşmasını sağlamak amacı taşıdığını beyan ederek, birleştirme ve takas mahsup talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı- karşı davacının 13/04/2018 tarihli delil tespiti talebinde bulunduğu ancak davalı- karşı davacı tarafından davacıya bir ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı, asıl dava tarihinden sonra 10/05/2018 tarihinde ihtarnamenin bulunduğu, iş bu sebeple davalı- karşı davacının muayene ve ihbar külfetini süresi içerisinde yapmadığı kanaatine varılmakla karşı davanın reddine, asıl dava yönünden ise HMK 222/2'de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği, taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde de dava dosyası içerisinde bir örneği bulunan 14.03.2018 tarihli mutabakat mektubu incelendiğinde de davalı şirketin 14.03.2018 tarihi itibariyle 32.184,38 TL cari hesap borcu bulunduğunu kabul ettiğinin görüldüğü, 14.03.2018 tarihli mutabakat mektubunun düzenlenmesinden sonra 19.03.2018 tarihinde davalı şirket tarafından düzenlenen ve her iki taraf ticari defterlerinde de kayıtlı bulunan 481,44 TL tutarındaki faturanın cari hesap bakiyesinden düşüldüğünde 31.702,92 TL davalı- karşı davacının bakiye borcunun bulunduğu ve davacı ile davalı defterlerinin uyumlu olduğu, defter kayıtlarına işlendiği gerekçesiyle, her iki taraf ticari defterleri ile borç miktarı olan 31.702,92 TL üzerinden davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiştir.
Davalı- birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; süresinde ayıp ihbarı yapıldığını, borca itiraz dilekçesinde, tespit dava dilekçesinde, bilirkişi raporu ve karşı tarafın 26.04.2018 tarihli ihtarnamesi ile yazılı olarak ispatlanmışken birleşen davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunun karşı tarafın kabulünde olduğunu, zira birleşen dosyada davalı tarafın dosyada mevcut 26/04/2018 tarihli ihtarnamesinde "... Şirketimize olan cari borcunu ödemediğinden ödeme yapmamak için ''bozuk'' iddiasını ortaya atması esnaf ve ticaret kurallarına aykırıdır.'' şeklindeki ifadeleri ile müvekkili tarafından kendilerine ayıp ihbarında bulunulduğunu açıkça ikrar ettiğini, 10.04.2018 tarihli borca itiraz dilekçesinde de malların ayıplı olduğu ihbarında bulunulduğunu ve itiraz dilekçesinde " Müvekkile 04.04.2018 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine dayanak bakiye konusunda taraflar arasında önceki tarihlerde verilen ve teslim alınan ürünlerdeki çatlak ve hatalı döküm işlemleri sebebiyle alacaklı firma bilgilendirilmiş, alacaklı ise müvekkil tarafından yaptırılan modeller parası ödenmesine karşın müvekkile teslim etmemiş, taraflar arasındaki bu sorunlar çözüme kavuşturulana ve asıl borç/alacak ilişkisi konusunda mutabık kalınana kadar ödemelerin durdurulduğu hususu alacaklı şirkete bildirilmiştir. Yapılan bu görüşmelere rağmen müvekkilin tüm iyi niyetini hiçe sayarak ticari ahlaktan uzak bir şekilde görüşmenin hemen akabinde müvekkil aleyhine icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır." şeklinde olduğunu, yine 13.04.2018 tarihinde açılan tespit dosyasındaki dilekçede de ve dosyada alınan bilirkişi raporuyla da ayıp ihbarında bulunulduğunu yazılı olarak ispatlandığını, Yargıtay içtihatlarında da ifade edildiği üzere; ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabileceği gibi tespit dilekçesinin ya da tespit raporunun tebliği işleminin de ayıp ihbarı niteliğinde olduğunun belirtildiğini (Yargıtay 15. H.D.'nin 30/06/2021 tarihli 2020/1263 E- 2021/3148 K, 13/05/2021 tarihli 2010/7511 E- 2011/2896 K, 14/06/2016 tarihli 2015/4872 E- 2016/3397 K), TTK'nın 18/3 hükmünde belirtilen şekil şartının geçerlilik şartı olmayıp ispat şartı olduğunu, bu nedenle birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, asıl dava yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyada alınan bilirkişi raporlarında dava konusu malzemelerin imalat nedeniyle kusurlu ve gizli ayıplı olduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle müvekkilinden 31.702,92 TL alacaklı iken müvekkilinin gizli ayıplı mallar nedeniyle uğradığı zararın 96.760,00 TL olduğunun hukuka uygun olarak ifade edildiğini, davacının hukuka aykırı ifası sonucunda, müvekkilinin borcu ödemekten imtina etmesinin, bu hususta def'i öne sürmesinin kanundan doğan bir hakkın kullanılması olduğunu, bunun BK'nın 112.maddesinde düzenlendiğini ve Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğunu (Yargıtay 19. H.D.'nin 22/10/2015 tarih ve 2015/1735 E- 2015/13471 K), somut olay ile benzeyen belirtilen karar ile herhangi bir kabul anlamına gelmemekle birlikte, ayıp ihbarının ispatlanamaması halinde dahi ayıplı ürün teslimi neticesinde ödemezlik def'inde bulunulmasının hukuka uygun olduğunun ifade edildiğini, tacir olan davacının ağır kusurlu olduğunu ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı iddiası ile sorumluluktan kurtulabilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı- birleşen davada davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, birleşen davada davacı vekilinin tüm, asıl davada davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'(İİK)nun 67.maddesi gereğince itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi uyarınca davacı alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi, davalının icra takibine itirazında haksız ve alacağın likid yani hesaplanabilir olması gerekir.
Somut olayda, asıl davada davacı yüklenici tarafından talep ve dava konusu edilen bakiye işbedeli alacağının istenebilir olup olmadığı ile miktarı, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş ve alacağın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu nedenle alacak likit olmadığı halde, özellikle davalının mahsup itirazında bulunduğu gözetildiğinde, davacı yüklenici yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalı- birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK'nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile davanın asıl alacak miktarı olan 31.702,92 TL üzerinden takibin devamına, davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı ile davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı- birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b. maddesi gereğince esastan reddine,
2-Davalı- birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne,
3-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 06/07/2021 tarih ve 2018/261 Esas- 2021/534 Karar sayılı kararının HMK'nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
4-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğü'nün 2018/11598 takip sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak miktarı olan 31.702,92 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.165,63 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 388,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.776,92 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 388,71 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından sarf edilen tebligat ve posta gideri ile bilirkişi ücretleri olmak üzere 2.750,00 TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranına göre belirlenen 2.708,86 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince takdir ve hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
e-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 481,42 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Birleşen davanın REDDİNE,
a-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.652,42 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.593,12 TL'nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
d-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.142,20 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 sayılı HMK'nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
7-Harçlar Kanunu gereğince davalı- birleşen davada davacıdan birleşen davanın istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL harcın asıl davada davalı- birleşen davada davacıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına,
8-Davalı- birleşen davada davacı tarafından asıl davanın istinafına yönelik yatırılan 542,00 TL harcın talep halinde davalı- birleşen davada davacıya iadesine,
9-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı- birleşen davada davacı tarafından birleşen davanın istinafına yönelik yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
10-İstinaf talep eden davalı- birleşen davada davacı tarafından asıl davanın istinafı yönünden yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 16,50 TL tebligat gideri ile 54,50 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 233,1‬0 TL istinaf yargılama giderinin davacı- birleşen davada davalıdan alınarak davalı- birleşen davada davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır







e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy