Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/799 Esas 2023/436 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/799
Karar No: 2023/436
Karar Tarihi: 12.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/799 - Karar No:2023/436

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/799
KARAR NO: 2023/436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2021
NUMARASI: 2019/451 E-2021/91 K
DAVACILAR:
VEKİLİ: Av. ... -E-TEBLİGAT
DAVALI
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 12/04/2023
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili özetle; taraflar arasında 30/12/2016 tarihinde 300.000.000,00 TL bedelli ve üç yıl süreli sözleşme imzalandığını, yer teslimlerinin yapıldığını, kendilerine 25.650.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, davacıların derhal işe koyulduklarını, bankadaki avanslarına Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin yasal düzenlemeye aykırı olan 2017/36 D.İş sayılı kararı ile tedbir konulduğunu, bu aşamadan sonda davalı tarafından davacıların, OHAL koşullarının sağladığı ortamdan da yararlanarak sözleşmenin feshi için baskı ve tehdit altına alındıklarını, çalıştıkları bankaya dahi aynı işlemlerin yapıldığını, bu ve benzeri baskı ve tehditler sonucu iradeleri sakatlanarak 06/02/2017 tarihli fesih ve ibralaşmayı konu alan belgeyi imzalamak zorunda kaldıklarını, aşamalarda yoğunlaşan ve davalıdan kaynaklanan nedenler ile ikrah koşullarının oluştuğunu, fesih sonrası başka şirketler ile fesih edilen sözleşmeye konu işle ilgili olarak yeni sözleşmeler imzalandığını, fesih sözleşmesini ortaklığı temsil ile yetkili olmayan kişinin imzalamış olması nedeni ile de fesih işleminin geçersiz olduğunu, haksız fesih nedeni ile oluşan kar kayıplarına karşılık olmak üzere şimdilik 60.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yine tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları fesih sözleşmesi ile ortadan kaldırıldığını, fesih için davacıların iradelerini zorlayacak eylem ve işlemleri olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacıların oluşturduğu iş ortaklığı ile davalı arasında 30/12/2016 tarihinde 300.000.000,00 TL bedelli ve üç yıl süreli " Davalı tarafından işletilen muhtelif maden sahalarındaki ocaklardan cevher üretimi, dekapaj işleri, atık depolama tesisleri ve bağlantı yolları ile muhtelif işlerin yapımı, bakımı ve yapımı ve pasa sahalarının düzenlenmesi, yeni tesis inşaatı ve mevcut tesislerde yapılacak revizyon inşaatları " işini konu alan sözleşme imzalandığı, bu sözleşmenin daha sonra taraflar arasında imzalanan 06/02/2017 tarihli " Karşılıklı Fesih ve İbralaşma Sözleşmesi " başlıklı sözleşme ile sona erdirildiği, davacıların fesih ile ilgili sözleşmenin iki nedenle geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, bunlardan birinin fesih sözleşmesini imzalayan kişinin iş ortaklığını temsile yetkili olmadığı hususuna ilişkin olduğu, davacı şirketler arasında imzalanan iş ortaklığı sözleşmesinin 5. maddesinde " iş ortaklığının yönetiminin dört kişiden oluşur, iki kişinin ... şirketinden diğer iki kişinin ... şirketinden olacağı, işin sonuna kadar ... tek imza ile ortaklığı temsil ve imzalamaya yetkili " olacağına ilişkin düzenleme ve ... şirketinin temin edilen ticaret sicil özet bilgilerine göre bu şirketi temsil ile ...'ın görevli olduğu, taraflar arasındaki 30/12/2016 tarihli sözleşme ile 06/02/2017 tarihli fesih sözleşmesini aynı imzayı atan kişinin imzaladığı hususunun tespit edildiği, davacıların dava dilekçelerinde, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğunu kabul ettikten sonra aynı kişi tarafından imzalanan fesih protokolünün yetkisiz kişi tarafından imzalandığı gerekçesiyle geçerli olmadığı yönündeki açıklamalarına MK'nın 2. maddesinde yer alan iyi niyet kuralları gereğince itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davacıların bir diğer iddiası olan fesih sözleşmesinin ikrah sonucu imzalanması nedeniyle geçerli olmadığı yönünde olup incelenmesinde, davacıların oluşturduğu iş ortaklığının tacir olduğu, tacir olmanın sonuçlarının TTK'da düzenlendiği ve bunlardan birinin özenli davranış içerisinde olmak olduğu, çok yüklü bir bedeli içeren sözleşmenin imzalanmasından sonra bu sözleşmenin fesih konusunda baskı altında kaldığını ileri süren davacıların, ihtarname düzenlemek sureti ile iddia edilen baskının varlığı ile ilgili lehine delil oluşturması yada suç soruşturması yapacak yetkili makamlara suç duyurusunda bulunmalarının bekleneceği ancak davacıların buna ilişkin hiçbir davranışlarının varlığına rastlanılmadığı, tanık olarak bilgileri alınan kişilerin davacı şirketlerin ortak- yetkilisi -çalışanı yada bu şirketler ile ticari ilişkisi olan kişiler, bu kişilerin beyanları dışında davacıların iradelerini baskı altına alarak fesih sözleşmesinin imzalandığı konusunda delil bulunmadığı, bu hali ile davacıların kar kaybı talebinde bulunmalarının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; işveren ... A.Ş. tarafından gönderilen teklif isteme başlıklı davet yazısı üzerine müvekkilinin teklif verdiğini ve 29/12/2016 tarihinde yapılan toplantıda sözleşmede 1 yıl için ödenek birimin 300.000.000,00 TL olacağı belirtildikten sonra, uygun teklifin müvekkili şirketlerce verilen teklif olduğunun karar bağlandığını ve işverenin yönetim kurulunun da verdiği bu onay neticesinde 30/12/2017 tarihli Ocak İşletmeleri Dekupaj ve İşlere Ait Sözleşme'nin imzalandığını, sözleşmenin 03/01/2017 tarihinde Kamu aydınlatma platformuna bildirildiğini, akabinde yer tesliminin yapıldığını ve müvekkilinin çalışmalara başlayarak, sahada tespit ettiği eksikliklere göre çeşitli firmalardan teklif aldığını, işveren şirket tarafından müvekkillerine 25.650.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, edimlerin ifasına başlanmasından sonra davalı şirketin sözleşmenin feshedilmesinin temini amacıyla hukuka aykırı olarak girişimler başlattığını ve Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/36 D.İş sayılı dosyası üzerinden 30/01/2017 tarihinde hukuka aykırı olarak ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu ve haksız konulan ihtiyati tedbir nedeniyle müvekkilinin sıkıntıya düşürüldüğünü, konulan haksız ihtiyati tedbir sonucu müvekkili şirketlerin banka hesaplarına bloke konulduğunu ve iş yapılamaz hale getirildiğini, yine müvekkili şirketlerin sürekli çalıştığı ... Bankası A.Ş. ... şubesi tarafından 27/01/2017 tarihinde gönderilen yazı ile 5549 sayılı Kanun'un 19/A maddesi gereğince OHAL kapsamında işlemlerin askıya alındığı bildirilerek, müvekkili şirketlerin bütün finansal işlemlerinin durdurulduğunu, işverenin müvekkilleri ile yaptığı sözleşmeyi sonlandırmak amacıyla TMSF üzerinden OHAL kapsamında yetkilerin kullandırılacağı tehdidi ile ve diğer sebeplerle sürekli baskı altında tutulduklarını, feshe ve ayrıca ibraya zorlandıklarını, bu baskı ve tehditler (ikrah) sonucunda 06/02/2017 tarihli karşılıklı fesih ve ibralaşma sözleşmesinin yöneticilerden biri tarafından imzalanmak zorunda kalındığını, OHAL kaldırıldıktan sonra yani tehdit ortadan kalkar kalkmaz yasal süresi içinde arabulucuya başvurularak dava açıldığını, davanın ikrar iddiasına dayandığını, fesih ve ibra sözleşmesinin zor altında imzalandığını, zira işveren TMSF'nin kanundan doğan yetkisini kötü niyetle korkutma aracı olarak kullandığını, ihtiyati tedbir dilekçesinde kötü niyetli olarak gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunu, hukuksal ve maddi tehditlerin sonucunda müzayaka halinde adi ortaklığın ortaklarından biri tarafından fesih ve ibralaşma sözleşmesinin imzalanmak zorunda kalındığını ve bu nedenle geçerli olmadığını, mahkemenin fesih ve ibra sözleşmesinin baskı altında imzalandığına ilişkin delil bulunmadığı yönündeki gerekçesinin kabulünün mümkün olmadığını, bu fesih sözleşmesi nedeniyle müvekkillerinin büyük zararlara uğradığını, bu kadar zarara neden olacak fesih ve ibranın müvekkili şirketler tarafından kendiliğinden imzalanacağı yönünde bir kanaatin akla, mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine fesih ve ibralaşma sözleşmesinin TBK'nın 625/3 maddesi gereğince de geçersiz olduğunu, adi ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için bütün ortakların oy birliğinin gerekli olduğunu, oysa somut olayda sadece bir ortağın imzaladığı fesih ve ibra sözleşmesinin olağan dışı işlerden olduğunu ve bu nedenle ancak ortakların oy birliği ile fesih sözleşmesinin imzalanması halinde geçerli olacağını, fesih ve ibra sözleşmesi ile adi ortaklığın sona erdirilmiş olmasına karşın sadece bir ortağın imza atması nedeniyle fesih ve ibra sözleşmesinin bağlayıcı olmadığını, bu konuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 14/11/1979 gün ve 1979/4583 Esas- 1979/5217 Sayılı emsal kararının bulunduğunu, doktrindeki görüşlerin de bu doğrultuda olduğunu ve bunların dosyaya sunulduğunu, geçersiz olan sözleşme nedeniyle uğranılan zararın tazmini gerektiğini, mahkeme gerekçesindeki TMK'nın 2.maddesinde yer alan iyi niyet kuralına ilişkin gerekçesinin hukuka ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, tanık beyanlarına itibar edilmeme gerekçesinin hatalı olduğunu, tanıkların yaşanan süreci samimi olarak anlatan beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini, tanık beyanlarında da ikrah halinin açıkça belirtildiğini, mahkemenin OHAL nedeniyle müvekkillerinin tehdit altında oldukları ve yasal yollara müracaat imkanları olmadığı hususunun dikkate alınmadığını belirterek, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen haksız, usulü ve hukuka aykırı olan mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan mahrum kalınan kâr kaybı alacağı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle 6098 Sayılı TBK'nın "İrade bozukluğunun giderilmesi" başlıklı 39.maddesinin "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır." hükmünü içermekte olduğu, " Karşılıklı Fesih ve İbralaşma Sözleşmesi " başlıklı sözleşme tarihinin 06/02/2017 olup, davacılar tarafından bu sözleşme ile bağlı bulunmadıklarına ilişkin davanın açılmasından önce davalı tarafa yönelik bildirimde bulunulduğunun kanıtlanamadığı gibi, dava tarihi 21/08/2019 tarihi itibariyle de 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunun anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL + 59,30 TL olmak üzere toplam 118,6‬0 TL harcın mahsubu ile bakiye 61,3‬0 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay'da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 12/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Üye ...
e-imzalıdır
Katip ...
e-imzalıdır







e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy