Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2022/1395 Esas 2023/200 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1395
Karar No: 2023/200
Karar Tarihi: 24.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1395 - 2023/200
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2022/1395
KARAR NO: 2023/200

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2021
NUMARASI: 2021/304 Esas 2021/807 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 19/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 31.07.2016 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı ... plakalı araç ile ... plakalı aracın çarpıştığını, ... plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığını, zararının tam karşılanmadığını, arabuluculuk başvurusunun anlaşamama ile sonuçlandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik yaşam boyu bakıcı gideri olarak 1.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, kazaya karışan ... plakalı aracın davalı şirket nezdinde ki zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, davacıya 20.03.2019 tarihinde 159.617,77 TL ve yine aynı tarihte 150.382,23 TL maddi tazminat ödendiğini ve ibraname imzalandığını, KTK 'nun 111/2 maddesi uyarınca ibraname tarihinden itibaren iki yıl içinde dava açılmadığını, hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece; ...'nin 31.07.2016 tarihinde davalı sigorta şirketinin trafik sigorta poliçesi ile sigortalı ... plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada malul kalması sonucu, maluliyet ve bakıcı gideri tazminat alacağı için tespit edilen 310.000,00 TL'nin ... Sigorta AŞ'den alındığı, sigorta şirketinin ibra edildiği, ödemelerin 20.03.2016 tarihinde davacı vekilinin ibraname de belirttiği iban hesabına yatırıldığı, davacının artan maluliyetin bulunup bulunmadığı yönünden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporunda kişini özür oranının % 96 olduğu, bu tarihten sonrasına ait herhangi bir artan maluliyeti gösteren raporun bulunmadığı, devamlı suretle bir başkasının bakımına muhtaç olduğu ve bu nedenle ibranameden sonra artan bir maluliyetin bulunmadığı KTK'nın 111. maddesi uyarınca, “tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. “düzenlemesi yapıldığı, yasada belirtilen 2 yıllık sürenin hak düşürücü süre olup mahkemece res'en dikkate alınması gerektiği, dosyada trafik kazası nedeniyle davalı tarafından davacıya poliçe hükümleri gereğince kalıcı iş gücü kaybı tazminatı olarak 20.03.2019 tarihinde 150.382,23 TL, yine ömür boyu bakım ihtiyacı tazminatı olarak 20.03.2019 tarihinde 159.617,77 TL ödeme yapıldığı, taraflar arasında 11.03.2019 tarihli ibranamenin düzenlendiği ve ibranamede anlaşılan miktarların 20.03.2019 tarihinde ödendiği, bu tarihten sonra 2 yıllık süreyi geçirdikten sonra 19.05.2021 tarihinde işbu davanın açıldığı, bu nedenle hak düşürücü sürenin gerçekleştiği görülmekle, açılan davanın usulden reddine karar vermek gerektiği, davalı vekili 03.04.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğu, bu nedenle iki yıllık sürenin kesildiği belirtilmiş ise de TBK.'nun 154. Maddesinde dava zamanaşımı süresinin kesilme nedenlerinin sayıldığı bunların borcun ikrarı, dava yolu ile mahkemeye veya hakeme başvurulması, icra takibinde bulunulması yada iflas masasına başvurulması halinde kesileceğinin belirlendiği, ancak KTK.'nun 111. Maddesinde belirtilen iki yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle bu süreyi kesen durumların uygulama yerinin olmadığı gerekçesi ile; davacının davasının usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dosyada mevcut arabuluculuk son tutanağında görüldüğü üzere 03.04.2019 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğunu, 2 yıl içinde zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmesinin ibranamenin hükümlerinin kabul edilmediğini göstermekte ve ibranamenin geçersizliğine ilişkin bir irade açıklaması olarak kabul edilmesi gerektiğini, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/570 E. 2020/235 K. Sayılı kararı) 03.04.2019 tarihinde arabuluculuk yoluna başvuru yapılarak 2 yıl içinde ibranamenin kabul edilmediğine dair bir irade açıklaması yapılmış olduğundan ibranamenin geçersiz sayılması ve sigorta şirketi tarafından ödenen miktar ile davacının zararı arasındaki miktarın fahiş olup olmadığının araştırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir:
Davacı vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve bakıcıya muhtaç kaldığının belirterek bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi davacıya 20.03.2019 tarihinde 159.617,77 TL ve yine aynı tarihte 150.382,23 TL maddi tazminat ödendiğini ve ibraname imzalandığını KTK 'nun 111/2 maddesi gereğince ibraname tarihinden itibaren iki yıl içinde dava açılmadığını, hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davanın usulden reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece KTK.nın 111. Maddesinde düzenlenen iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacının yaralanmasına neden olan kazanın 31.07.2016 tarihinde meydana geldiği, davacı tarafından zararının karşılanması için kazaya neden olduğu belirtilen aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıya yapılan başvuru üzerine sigorta şirketi tarafından hesaplama yapılmış ve 11.03.2019 tarihli ibranamede davacının maluliyeti nedeniyle 150.382,23 TL bakıcı gideri için 159.617,77 TL ödeneceği, davalı sigorta şirketinin tamamen ödediği miktar kadar ibra edildiği belirtilmiş, belirtilen tazminatlar 20.03.2019 tarihinde davacıya banka aracılığı ile ödenmiştir.
2918 sayılı KTK’nun 111. maddesinde, “ Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da,yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” Düzenlemesi yapılmıştır. Bu maddede düzenlenen sürenin hukuki niteliği zamanaşımı süresi olmayıp, “hak düşürücü süre” olduğundan, kısmi ödemeyi kabul etmiş olan kişi, artık KTK’nin 109.maddesindeki zamanaşımı sürelerinden yararlanamayacak, iki yıllık hak düşürücü süreyi geçirmişse zararının kalan bölümünü dava edemeyecektir.
Davacı tarafından düzenlenen 11.03.2019 tarihli ibranameden itibaren iki yıllık hak düşürücü süre 11.03.2021 tarihinde sona ermiştir. Davacı vekili tarafından dava açılmadan önce 03.04.2019 tarihinde arabuluculuğa başvuru yapılmış, anlaşamama son tutanağının 24.04.2019 tarihinde düzenlenmiştir. Davacı tarafından dava ise 19.05.2021 tarihinde açılmıştır.
Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle uygulanan kısıtlamalardan kaynaklanan yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla hazırlanan ve 26.03.2020 tarihli ve Resmi Gazetede yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi ve salgının devam etmesi üzerine 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 29.04.2020 tarihli ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı gereğince tüm adli süreler, 13.03.2020 tarihinden itibaren 15.06.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.
7226 Sayılı Yasanın Geçici 1.Maddesi ile; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” Şeklinde düzenleme yapılmış, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile belirtilen sürelerin durdurulmasının 15.06.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzatıldığı belirtilmiş, bu duruma göre durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren sürelerin tekrar işlemeye başlayacağı ve durma süresinin başladığı tarih itibariyle bitimine 15 gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere 15 gün daha uzamış sayılacağı, belirtilmiştir.
Açıklanan yasal düzenlemelere göre 11.03.2019 tarihli ibranamenin ödemenin yapılması durumunda geçerli olacağı ve ödenen miktar kadar davalının ibra edildiği kabul edilmiş olup, davalının ödeme yaptığı tarih olan 20.03.2019 tarihinden itibaren KTK’nın 111. maddesinin 2. fıkrası gereğince iki yıllık sürenin 13.03.2020 tarihi ile 15.06.2020 tarihleri arasında durduğundan hak düşürücü sürenin dolduğu 20.03.2021 tarihine 95 gün eklendiğinde, sürenin son gününün 25.06.2021 tarihi olduğu, davacının dava açtığı 19.05.2021 tarihinde iki yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı, ayrıca : 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 16. Maddesi ve 18/A.15. maddesinde arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemeyeceğinin belirlenmiş olmasına göre davacı tarafından arabuluculuk başvurusunun yapıldığı 03.04.2019 tarihi ile anlaşamama tutanağının düzenlendiği 24.04.2019 tarihi arasında da hak düşürücü sürenin işlemediği anlaşılmış olmakla mahkemece tarafların iddia ve savunmalarına göre esasa girilerek yargılama yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK'nun 353/1.maddesi gereğince kesin olmak üzere 24.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip



* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy