Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/69 Esas 2023/247 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/69
Karar No: 2023/247
Karar Tarihi: 07.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/69 - 2023/247
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2021/69
KARAR NO: 2023/247

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI: 2016/18 Esas 2020/385 Karar
DAVACILAR:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 25/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalılar ... ve ....Şti. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 22.06.2015 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu ... plakalı aracın davacıların desteği yaya ...'a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası neticesinde ...'un vefat ettiğini, ... plakalı araç sürücüsünün tek ve tam kusurlu olduğunu, davacıların müteveffanın çocukları olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her bir davacı için 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı, hastane ve cenaze giderinin ve 5.000,00'er TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketin yönünden dava tarihinden diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, açıklama dilekçesi ile her davacı için ayrı ayrı 80,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 10,00-TL cenaze ve gideri, 10,00-TL tedavi gideri talep ettiklerini belirtmiş, ıslah dilekçesi ile cenaze gideri talebini her davacı için ayrı ayrı 500,00-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; dava konusu kazaya karıştığı belirtilen aracın davalı şirket tarafından 23.05.2015/2016 vadeli zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalandığını, kusura itiraz ettiklerini, sigortalı aracın kusurunun bulunmadığını, sorumluluklarının kusur dahilinde poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, ölüm ile kaza arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, destekten yoksun kalındığının ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar cevap dilekçesi vermemiş, savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre; Adli Tıp Kurumu raporunda kazanın Ankara ili Etimesgut ilçesi Altay Mahallesi hudutlarında azami hız limitinin 50 km/saat olduğu meskun mahal sınırları içerisindeki Orhanbey Caddesi kavşağındaki iki yönlü 83.Sokak üzerinde gündüz meydana geldiği, Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 09.12.2015 tarihli raporunda yaya ...’un ölümü ile maruz kaldığı trafik kazası arasında illiyet bağının bulunduğunun belirtildiği, sürücü ...'in arka görüş alanını göremeyeceği idaresindeki kapalı kasa kamyonet ile kontrolsüze geri manevra yapması nedeniyle meydana geldiği anlaşılan olayda %100 oranında kusurlu olduğu, erkek çocukların 18 yaşına kadar, kız çocuklarının 22 yaşına kadar, öğrenimin devam etmesi halinde 25 yaşına kadar destek alacaklarının kabul edildiği, çalışmalarını engelleyen bir özrü yada sağlık sorunu olduğu belgelenmeyen davacıların her birinin 40 yaşının üzerinde olması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyecekleri, teamülen cenaze masraflarının bulunduğu, belgeli olmayan masrafların ortalama olarak 1.000,00-TL olacağı takdir edildiği, hastane masrafını gösteren delil bulunmadığı, müteveffanın kusurunun bulunmaması ve olay zamanındaki yaşı, davacıların olay tarihindeki yaşı, müteveffanın vefatı ile tüm düzenlerinin bozulması göz önüne alındığı, davalı asılın işçi olması gelir düzeyi, vefat edenin ev hanımı olduğu gerekçesi ile; maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile,1.000,00-TL cenaze ve defin giderinden ibaret maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak her birine eşit paylar halinde olmak üzere davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile, davacı ... için 3.000,00 TL, davacı ... için 3.000,00 TL, davacı ... için 3.000,00-TL, davacı ... için 3.000,00 TL, davacı ... için 3.000,00-TL, davacı ... için 3.000,00-TL manevi tazminatın 22.06.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar ... ve .... Şti.'den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili, davalı ... ve davalı .... Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesinin eksik ve hatalı inceleme ve değerlendirme yapan, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanarak karar verdiğini, davacıların yaşları gözetilerek destekten yoksun kalma tazminatı alınamayacağına dair bilirkişi heyetinin görüşüne katılmadıklarını, her ne kadar davacıların yaşı 40 civarındaysa da halen annelerinin desteğine muhtaç olacağını, destekten yoksun kalma oranlarının aktüerya bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiği yönündeki talebin yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, müteveffanın özellikle dul olan kız çocuğu ...’un annesi ile birlikte yaşaması ve birbirlerine hayat arkadaşı olmaları vefat nedeniyle destekten yoksun kalınmadığına dair bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, davacıların annelerinin vefatı dolayısı takdir edilen manevi tazminat miktarının paranın alım gücü ekonomik dengeler de gözetildiğinde çok cüzzi miktara denk gelmesi sebebiyle kabul etmediklerini, maddi ve manevi tazminattan sigorta şirketi de dahil olmak üzere tüm davalıların müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmaları gerekirken hatalı değerlendirme sonucu maddi tazminat bakımından sigorta şirketinin sorumluluğunun ayrılmasının yerinde olmadığını ileri sürmüştür.
Davalılar ... ve davalı .... Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müteveffanın ölümü ile kaza arasında bir illiyet bağı olmadan davalıların maddi manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müteveffanın geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle Yenimahalle Devlet Hastanesine kaldırıldığı, kollukça alınan ifadesi sırasında bilincinin ve şuurunun açık olduğu, araç çarpması sonrası müteveffanın acil servise sağ kalçada ağrı ve yürüyememe şikayeti ile gittiği, kendisine sağ intertrokanterik femur kırığı tanısı konulduğunu, kazadan 4 gün sonra operasyona alındığını, operasyon sırasında sıkıntı yaşandığını, yani müteveffanın operasyon sırasında ağırlaşıp anjio ünitesi olan başka bir merkeze gönderildiği, ancak olaydan 4 gün sonra vefat ettiğini, otopsi raporlarındaki anlatımlardan da, gerekli önlemler alınmadan müteveffanın operasyona alındığı yanlış ve kusurlu tedavi uygulanması nedeniyle somut olayda trafik kazasına bağlı ölümden daha ziyade ölümün doktor hatasına bağlı olarak geliştiğini, bu nedenle, dosyada doktor hatası bulunup bulunmadığı yeterince araştırılmadan illiyet bağının kesilip kesilmediği tam anlamıyla saptanmadan hüküm kurulmasının hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğunu, diğer davalı sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu tutulmamasının hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararında hükmettiği miktar ile ortaya çıkan toplam ödenmesi gereken miktarın 60-70 bin Türk Lirası olduğunu, davacı sayısının fazla olması nedeniyle davalıların kararın icraya konulması ile birlikte yaklaşık 60.000-TL gibi bir miktardan sorumlu tutulduğunu, verilen karar neticesinde davalı, ...'in, fakirleşmenin de çok ötesinde fakru zarurete düşeceğini, evlere su satışı yapan bir şirketin de ticari faaliyetini sonlandırmak zorunda kalacağını, davalı sigorta şirketinin de poliçedeki düzenleme gereği manevi tazminattan sorumlu tutulması gerekirken, tüm sorumluluğun diğer davalılar üzerine bırakılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkeme tarafından hükmedilen cenaze giderinin fahiş olduğunu, cenaze hizmetlerinin belediyeler tarafından ücretsiz olarak yerine getirildiğini, bu konuda yargılama sırasında her ne kadar bu miktarın yüksek olduğu, cenaze giderinin Belediye’ye ve ilgili yerlere müzekkere yazılarak sorulmasını talep etmiş olmalarına rağmen taleplerinin değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacılar vekilinin ve davalılar ... ve .... Şti. vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların desteği yaya ...’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek müteveffanın çocukları olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze gideri ve hastane gideri ile manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davacıların destek zararının bulunmadığı gerekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatının reddine, hastane giderlerinin ispat edilememesi nedeniyle reddine, 1.000,00-TL cenaze giderinin davalılardan, her davacı için ayrı ayrı 3.000,00-TL manevi tazminatın davalı işleten ve sürücüden tahsiline karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin cenaze giderine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK'nın "İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar" başlıklı 341.maddesinin (2) no'lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 2.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı "Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 41.maddesi ile de, maddede yer alan "binbeşyüz" ibaresi, "üçbin" şeklinde değiştirilmiş, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir. Buna göre 2020 yılı için Maliye Bakanlığınca istinaf kesinlik sınırı 5.390,00 TL olarak belirlenmiştir.
Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 5.390,00-TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.(HMK 341/2) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 5.390,00-TL'lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.(HMK 341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 5.390,00-TL'yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.(HMK 341/4)
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece davacıların cenaze gideri olan 1.000,00-TL’nın davalılar ... ve .... Şti,den tahsiline karar verilmiş olup dava konusu olan miktar itibariyle davalılar yönünden kesin olan bu karara karşı davalılar istinaf yasa yoluna başvuramaz.
HMK'nun 346.maddesi gereğince, kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulması halinde, kararı veren mahkeme tarafından istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi istinaf incelemesi sırasında da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu durumda; HMK'nın 341/2.maddesinde açıklanan karar tarihi itibariyle 5.390,00-TL'yi aşmayan dava değerinin istinaf başvuru sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, HMK'nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda davalılar ... ve .... Şti vekilinin istinaf isteminin miktar yönünden reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesinde; dava konusu olan 22.06.2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davacıların desteği olan ... yaralandığı ve tedavi gördüğü hastanede 26.06. 2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. Davacıların desteği ...’un ölümü nedeniyle yapılan hazırlık soruşturması sırasında Adli Tıp Kurumu Adli Tıp İhtisas Kurulundan ...’un ölümü ile kaza arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespiti için alınan 09.12.2015 tarihli raporda; ölüm sebebinin künt ekstremite travmasına bağlı femur kırığı ve gelişen komplikasyonlara bağlı yağ embolisi sonucu vefat ettiği, maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanması ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu belirlenmiş, buna göre sanık ... hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan dava açılmış ve Ankara Batı 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/49 E-2017/56 K. sayılı kararı ile kazanın meydana gelmesinde sanığın tam kusurlu olduğu belirlenerek mahkumiyetine karar verilmiş, karara karşı katılanlar vekili ve sanık vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 2017/1640 Esas - 2018/269 Karar sayılı kararı ile sanığın tam kusurlu olduğu kabul edilerek verilen cezanın para cezasına çevrilmesine karar verilerek yeniden hüküm kurulmasına kesin olarak karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince Ceza hukuku ile ilişkisinde başlığı altında “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir.Hukuk hakiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti, gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 Esas, 2014/1091 Karar). Hukuk hâkimi ceza mahkemesi kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını belirleyen maddi olgularla ve ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı ile bağlıdır. Açıklanan nedenlerle dava konusu kaza ile davacılar desteği ...’un vefatı arasında illiyet bağının mevcut olduğu kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile belirlendiğinden davalılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
6098 sayılı TBK'nın 53. maddesi gereğince, ölüm hâlinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları zarar sorumlularından tahsilini talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK'nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 Esas, 412 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Yargıtay uygulamalarına göre anne veya babanın vefat etmesi halinde çocuklarına destek olacağı kabul edilmiş, ancak kız çocukları için 22 yaşına kadar, erkek çocukların ise 18 yaşına kadar anne ve babasından destek alacağı, çocukların yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşa kadar destek alacağı kabul edilmiştir. Dosya kapsamına göre davacıların Yargıtay tarafından kabul edilen destek süresi içerisinde olmadıkları, müteveffa annenin desteğine ihtiyaçları olduğunun ispat edilememiş olduğu anlaşıldığından davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davacıların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Mahkemece, 22.06.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın çarpması sonucu davacıların annesinin vefat ettiği, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı, olayın meydana geliş şeklinin davacılar üzerindeki etkisi, zararın ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü, davacı sayısı göz önünde bulundurulduğunda davacılar için belirlenen manevi tazminatın uygun takdir edildiği görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmiş olmasına, davalı sigorta şirketinin kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup 2918 sayılı KTK.nın 92/f. maddesi gereğince manevi tazminattan sorumluluğu bulunmamasına, manevi tazminatın takdirinde TBK.nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde karar verilmiş olmasına göre davacılar vekilinin, davalılar ... ve .... Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin, davalılar ... ve .... Şti. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 179,90-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL. nın mahsubu ile kalan 125,50-TL. harcın davacılar tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılardan alınması gereken 1.229,58-TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL +271,00-TL’ nın mahsubu ile kalan 904,18- TL harcın davalılar ... ve ....Şti. den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK'nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 07.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Başkan
Üye
Üye
Katip





* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy