Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/47 Esas 2023/246 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/47
Karar No: 2023/246
Karar Tarihi: 07.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/207 - 2023/255
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2021/207
KARAR NO: 2023/255

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/44 Esas 2019/908 Karar
DAVACILAR:
VEKİLİ:
DAVALI
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 07.04.2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 02.05.2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 01.08.2017 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olarak davacıların çocuğu yaya ...’ya çarparak ölümüne neden olduğunu, davalıya 05.12.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, davacı anne-baba için ayrı ayrı 125,00-TL olmak üzere toplam 250,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 01.06.2019 tarihli dilekçesi ile talebini anne ... için 17.105,78-TL, baba ... için 9.190,58-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, kazaya karışan aracın davalı şirkete 330.000,00-TL limitle ZMMS poliçesi ile sigortalı olup sorumluluklarını gerçek zarar,sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğundan kusur yönünden AKT’dan rapor alınmasını ve zararın ispatlanmasını, müterafik kusur ve hatır taşıması bulunması halinde belirlenecek tazminattan indirimi yapılarak davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın davacıların murisinin yaya olarak bulunduğu sırada davalıya sigortalı aracın çarpması neticesinde vefat etmesi nedeniyle destekten yoksun kalan davacıların tazminat talebine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisi 14.01.2016 doğumlu yaya ...’ya davalı sigorta şirketine sigortalı ... plakalı aracın 01.08.2017 tarihinde çarpması sonucu ...’nın vefat ettiği, alınan kusur raporunda davalı sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında vefat eden ...’nın annesi davacı ... ...’nın %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacıların ölenin anne ve babası olup murisin belirli ölçüde destek olduğu da fiili karine olup aksinin iddia eden tarafından ispatlanması gerektiği, davaya konu kazanın 01.08.2017 tarihinde meydana geldiği davacıların dayandığı sigorta poliçesinin 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş olması nedeniyle zararın hesabında yeni genel şartların uygulanması gerektiği kanaati ile alınan bilirkişi raporundaki hesaplamanın destekten yoksun kalma tazminatı bakımından hüküm kurmaya elverişli görüldüğü, davacılar vekilinin ıslah dilekçesindeki talepleri de dikkate alınarak davacıların murisin annesi ve babası olup murisinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği kanaatine varılmış olmakla davanın kabulüne, davacı ... ... için 17.105,78-TL'nin, davacı ... ... için 9.190,58-TL'nin temerrüt tarihi olan 21.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yapılan yargılaması sonunda, her ne kadar talepleri gibi karar verilerek davacılar lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş ise de hükmedilen miktarın son derece eksik ve adaletsiz olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının eksik belirlendiği bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olmasının hatalı olduğunu, tarım ve hayvancılıkla uğraşan ve bu mesleğin devamı ile kendilerine yardım sağlayabilmesi için erkek evladı sahibi olmayı uzunca yıllar arzulamış baba ... ...ve anne ... ...’nın çocuklarının ölümü ile birlikte onun maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldığını, mütevaffanın davacıların tek oğlu olduğunu, ailesinin müteveffanın eğitim hayatı için elinden gelenin fazlasını yapacak olması çok belirgin bir durum olup bununla birlikte aile mesleğinin devamı için de bir erkek çocuğun davacılar için son derece önemli olduğunu, hal böyle olunca hükme esas raporda yapılan indirim ve hesaplamaların hatalı ve eksik olduğunu, davacılar lehine daha çok küçük iken vefat eden destek için çok daha fazla miktarlara hükmedilmesi gerekirken eksik miktarlar ile hüküm kurulmuş olmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan aktüerya (hesap) bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunun yeterli görülmemesi durumunda bilirkişiden ek rapor alabileceği gibi, gerçeğin ortaya çıkması için yeni bir bilirkişi incelemesi de yaptırabileceğini, bilirkişi raporlarına karşı itiraz edilmesi halinde, bu itirazların haklı ve yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi de özel ve teknik bir bilgiyi gerektireceğinden, hakimin bu itirazı kendisinin değerlendiremeyeceğini ek rapor alınmadan ve/veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm verilemeyeceğini, hesap raporuna yönelik itirazları nedeniyle kararın esastan kaldırılması gerektiğini,
Davacı tarafın, dava dilekçesinde talep ettiği tazminat tutarlarına -türünü belirtmeksizin- sadece faiz işletilmesini istediğini, istenilen faizin, ticari avans ya da temerrüt faizi olup olmadığının belirtilmediğini, böyle bir durumda, davacının yasal faiz istediğinin kabulü gerektiğini, ancak, davacı taraf ıslah (dava değerini arttırdığı) dilekçesinde bu kez hükmedilecek tazminat tutarına temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep ettiğini, bu talebe ıslah dilekçesine karşı yaptıkları itirazlarında, ilk talep edilen faizin niteliğini değiştir mahiyetteki iddiayı genişletme girişimini kabul etmediklerini bildirdikleri halde itirazları göz ardı edilerek, hükmedilen tazminatın tamamına temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili 01.08.2017 tarihinde davalının Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olduğu aracın davacıların desteği olan çocuklarına çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek müteveffanın anne-babası olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatının aktüer bilirkişiden alınacak denetime uygun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli rapora göre belirlenmesi gereklidir. Somut olayda hükme esas alınan 20.05.2019 tarihli aktüer bilirkişi raporundaki tazminat hesabında TRH 2010 tablosu esas alınmasına rağmen, 1,8 teknik faiz esas alınarak ve davacı anne çalışmadığı halde hem babadan hem anneden ayrı ayrı %5 yetiştirme gideri düşülerek hesaplama yapıldığı, ayrıca raporun denetime uygun, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Esasen, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahipleri davacıların olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir.
Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas - 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas - 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminatların belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak hesap yapılması gerekirken yazılı olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu esas alınmasına rağmen 1,8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapılması ve çalışmayan anneden %5 yetiştirme gideri düşülmesi doğru olmadığından bilirkişiden alınan ve denetime elverişli olmayan tazminat raporuna itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece başka bir aktüer bilirkişiden yukardaki ilkeler doğrultusunda denetime elverişli (usulü kazanılmış haklarda gözetilerek) rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden, davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine ,kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde yatıranlara yatırdıkları oranda iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4- Ankara 12. İcra Dairesinin 2020/12079 sayılı dosyasına yatırılan 58.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK'nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip



* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy