Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/253 Esas 2023/279 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/253
Karar No: 2023/279
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2021/253
KARAR NO: 2023/279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2018/973 Esas 2020/375 Karar
DAVACI: ... - ...
VEKİLİ: Av. ... - UETS
DAVALILAR: 1 -... - ...
VEKİLLERİ:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 02/05/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... .... Şti. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 22.07.2015 tarihinde davalı ... ... adına kayıtlı, davalı ... ... idaresinde bulunan ... plakalı kamyonun davalı ... .... Şti’nin işleteni davalı ... sürücüsü, davalı ... Şirketine ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı ... plakalı yolcu otobüsüne çarpması sonucu , yolcu otobüsünde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, sürekli iş göremez hale geldiğini, kazanın meydana gelmesinde her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu, belirterek davacının geçirdiği trafik kazasından yaralanması nedeniyle 150.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ... Ltd. Şti. vekili, davalı şirket hakkında açılan konkordato davası sonucu şirketin iflasına karar verildiğini, davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durdurulması gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, kazaya ilişkin kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, sigorta şirketlerince davacıya yapılan ödemelerin mahsubu gerektiğini, manevi tazminat talebinin zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, davacının emniyet kemeri takmamasının tazminattan indirim sebebi olarak değerlendirilmesini, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ..., usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; davalı ... ... hakkında açılan dava hakkında tefrik kararı verilerek yapılan yargılamada, davacının otobüste yolcu olması nedeniyle müterafik kusurunun bulunmadığı, vücut genel çalışma gücünden %21 oranında kaybettiği, 6 ay iş göremezlik halinde kaldığı, olayın oluş şekli, tarafların kusur durumları, yaralanmanın boyutu, sosyal ve ekonomik durumları ve Ankara Asliye 13. Ticaret Mahkemesi'nin 2015/1312 esas sayılı dosya içeriği ve sigorta poliçesinde manevi tazminat klozu ve limiti nazara alındığı belirtilerek; davanın kısmen kabulü ile, 80.000,00-TL manevi tazminatın davalı ... yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken veya müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... ... Ltd.Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğunu, manevi tazminatın belirlenmesinde kullanılan kriterlerden birisinin de tarafların sosyal ve ekonomik durumları olduğunu, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/03/2013 tarih ve 2013/152 Esas - 3265 Karar sayılı ilamı) davalılardan ...nin kazaya sebebiyet veren ... plakalı otobüsün kasko sigortacısı olduğunu, bu davalının davacının manevi tazminatından sorumlu olup bu sorumluluğun kaynağı bir diğer davalı ... Ltd. Şti'nin bir miktar prim ödeyerek akdettiği sigorta poliçesi olduğunu, manevi tazminatın davalılardan ... Ltd. Şti. tarafından ödenmesi halinde ödenen meblağ davalı ... şirketine rücu edilebilecek ve davalı ...nin mal varlığında bir değişme olmayacağını, zararı tazmin etmek ise poliçe karşılığında primleri alan sigorta şirketinin yükümlülüğü olup bu davalının mal varlığında da azalma meydana gelmeyeceğini, davalıların Türkiye'nin en büyük şehirler arası yolcu taşıma firması, bir diğer davalının da Türkiye'nin en büyük sigorta şirketlerinden olması karşısında hükmedilen manevi tazminatın tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun düşmediğini, davacının, Hakimlik mesleğini icra etmekte olup mesleği gereği tayinler sonucunda Türkiye'nin dört bir yanında görevini ifa etmek durumunda olduğunu, dizinden yaralandığı nazara alındığında takdir edilen manevi tazminatın davacıya manevi tatmin duygusu uyandırmadığını, manevi tazminatın takdirinde esas alınan bir diğer kriter olan caydırıcılık unsurunun göz önüne alındığında yirmi dört insanı yaralayan, sayısız mağduru eksik yaşamlar yaşamaya mecbur eden davalılar aleyhine hükmedilen tazminatın caydırıcı olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece 80.000-TL gibi fahiş bir tutarda manevi tazminat takdir edildiğini, manevi tazminatın öncelikli sorumlusu olan sigorta ettirende fakirleşmeye yol açacağı gibi, lehine tazminat hükmedilenin de açık şekilde zenginleşmesine yol açacağını, sigortalı araç sürücüsünün olayın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi %20 kusurlu olması halinde dahi hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte temerrüt süresi, dava tarihinden itibaren değil delillerin tümünün şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını ileri sürmüştür.
Davalı ... ... Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece kazaya ilişkin kusur oranları tespit edilmeden hüküm kurulduğunu, yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile iktisap edilecek yol kayıtları gibi delillerin tetkiki neticesinde trafik bilirkişisi tarafından kazaya ilişkin hususların belirlenmesi ve ardından Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak rapor ile kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmıyor olmasının 2918 sayılı Kanun’un 86. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tazminattan indirim sebebi olduğunu, mahkemece hükmedilen manevi tazminat zenginleşmeye olanak tanınmaması gerektiğini, manevi tazminattan mevcut sigorta poliçesi uyarınca sigorta şirketinin sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu yolcu otobüsünün diğer davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu kamyon ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını belirterek otobüsünün işleteni, sürücüsü, ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı ile kamyonun işleteni ve sürücüsüne karşı dava açmıştır.
Bu hali ile davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Taşıma sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de; 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde tüketici tanımlanmış "Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi" 3/ı maddesinde ise tüketici işlemi ise "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK'nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği belirtilmiştir. Ayrıca HMK'nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmış olup, HMK'nın 115. maddesi hükümleri gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen dikkate alınması gereken hususlardandır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 57. maddesinde "ihtiyari dava arkadaşlığına" yer verilmiş, 166/4. maddesinde "davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı" hükme bağlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 61. maddesinde ise "Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı ... ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı ... hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Bu durumda davanın, davacı yolcunun, davalı sürücü ... idaresinde bulunan davalı işleten ... ... Ltd. Şti' ne ait olan yolcu otobüsünün kaza yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve davacının da tüketici vasfına sahip olması nedeniyle davacı yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden müteselsil sorumlu diğer davalılar yönünden de daha özel yetkili mahkeme olan Tüketici Mahkemesinde görülmesi usul ekonomisi gereği olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi isabetli görülmediğinden davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... ... Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... ... Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğundan, görev konusunda karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 25. İcra Dairesinin 2020/8229 sayılı dosyasına yatırılan 161.500,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK'nun 353/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere 13.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan ...

Üye ...

Üye ...

Katip ...

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy