Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/137 Esas 2023/226 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/137
Karar No: 2023/226
Karar Tarihi: 31.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/137 - 2023/226
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2021/137
KARAR NO: 2023/226

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
NUMARASI: 2017/766 Esas 2020/370 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ: 27/04/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar ... Sigorta AŞ. vekili ile davalı ... vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.06.2017 tarihinde, davalıların sürücüsü, işleteni ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olduğu ... plakalı aracın davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı ...’in sevk ve idaresindeki ... plakalı araca çarpması sonucu davacının yaralandığını, davalı sigorta şirketine 30.09.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını, davacının ...Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Bölümünde öğretim görevlisi ve cerrah olarak ortalama 21.000,00-TL maaşla çalıştığını belirterek, HMK 107. maddesine göre fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000,00 TL geçici işgöremezlik ve sürekli işgöremezlik tazminatının sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden ve poliçe limitiyle sınırlı olarak faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 06.01.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini 118.492,58-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı...AŞ. vekili; davalı şirketin uzun süreli filo kiralama işi yaptığını, maliki olduğu ... plakalı aracın 20.04.2017 tarihinde davalı ...'ye her ay yenilemek üzere kiralandığını, ilk uzama süresi içerisinde kazanın gerçekleştiğini, aracın hasarlı olarak teslim alındığını ve kira sözleşmenin feshedildiğini, kazadan dolayı sorumluluklarının bulunmadığını, aracın fiili hakimiyetinin davalı ...'de olduğunu, işleten sıfatları bulunmadığından davanın reddini aksi halde davacı tarafından maluliyetinin ve zarının ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Sigorta AŞ. vekili, davacı tarafından usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kazaya karışan ... plakalı aracın 03.03.2017-03.03.2018 tarihleri arasında 330.000,00-TL limitle davalı şirkete ZMMS poliçesi le sigortalı olup sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınmasını, geçici iş göremezlik zararından SGK’nun sorumlu olduğunu, davalı şirket temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., savunma yapmamış, bilirkişi raporunun tebliği üzerine vekili davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 08.06.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı ... plaka sayılı aracın davacının içinde yolcu olarak bulunduğu ... plaka sayılı araç ile çarpışması sonucunda meydana gelmiş olup davacının yaralanması nedeniyle daimi iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, davacı hakkında düzenlenen İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi'nin raporunda Özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre, kişinin tüm vücut engel oranının %1 (yüzdebir) olduğu, iyileşme (işgöremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, mahkemece kusura yönelik alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'nin raporunda davalı sürücü ...’nin %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu, sürücü ...’in kusursuz olduğunun tespit edildiği, aktüerya hesap bilirkişi tarafından hesaplanan 55.269,46-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 63.223,12-TL geçici iş göremezlik tazminatını davacının davalı sigorta şirketi, araç sürücüsü ile davalı araç malikinden isteyebileceği kanaatine varılarak davacının teminat kapsamında olan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, aracın hususi olması dikkate alınarak belirlenen maddi tazminata yasal faiz işletilmesi, davalı araç maliki...A.Ş. dosyaya diğer davalı ... ile düzenlemiş oldukları kiralama sözleşmesini ibraz etmiş ise de 20.04.2017 tarihli araç teslim formunda kiralama süresinin 30 gün olduğu, davalı araç malikinin cevap dilekçesinde sözleşmenin her ay yenilendiğini belirtmiş ise de dosyaya ibraz ettiği uzun dönem araç kiralama sözleşmesinin son sayfasında kiralamaya konu aracın belirtilen özellikleri ile araç teslim formundaki araç özelliklerinin aynı olmadığı, kazanın araç teslim formunda belirtilen süre dolduktan sonra 08.06.2017 tarihinde meydana geldiği anlaşıldığından davalı araç malikinin işleten olarak sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varıldığı, ayrıca davacının manevi tazminat talebi yönünden kusur durumu, kaza tarihine göre paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, maluliyet oranı değerlendirildiğinde duyulan veya duyulacak elem ve acıya karşılık olarak takdiren davacı için 15.000,00-TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminata ilişkin fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanısıyla davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, 63.223,12-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 55.269,46-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 118.492,58-TL'nin davalı sigorta yönünden 23.10.2017 temerrüt tarihinden itibaren diğer davalılar ... ve ... A.Ş. yönünden 08.06.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne,15.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminata ilişkin fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış; mahkemece 24.12.2020 tarihli ek karar ile davalı...A.Ş. vekili tarafından süresi içerisinde gerekli istinaf harcı yatırılmadığından, HMK 344. maddesi uyarınca adı geçen davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru yapılmamıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davacı lehine 63.223,12-TL geçici iş göremezlik zararına hükmedilmiş ise de, davacının geçici iş göremezlik zararı oluşmadığından davacının bu talebinin reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararı, mağdurların kaza sonrasında fiili olarak bir işte çalışamaması ve buna bağlı kazancından yoksun kalması halinde uğradıkları zararın giderilmesi olup doktor olan davacının kazadan sonra maaşını almayı sürdürdüğünü, davacı tarafından dosyaya sunulan ücret bordrolarının, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya konu geçici iş göremezlik süresindeki aylara ilişkin olup, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurulu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu'nun 23.9.2019 tarihli raporunda belirlenen 3 aylık geçici iş göremezlik süresinde davacının maaş almaya devam etmiş olması nedeniyle açıkça bu zararın doğmadığının ispatı olduğunu, davacının geçici iş göremezlik zararının doğmadığı açıkça ortada olması bir yana sürekli iş göremezlik zararı hesaplanırken de işbu bordroların esas alınmasının da hatalı olduğunu, kaza tarihi 08.06.2017 olup, bilirkişi hesaplamalarına esas alınan davacı tarafından dosyaya ibraz edilen üç adet bordronun tarihlerinin de Haziran-Temmuz-Ağustos 2017 olduğunu, geçici iş göremez kaldığı belirlenen süre boyunca davacının maaş aldığı kendisi tarafından sunulan deliller ile ortaya konulmuş olup, yerel mahkemece bu hususun dikkate alınmamasının, hukuka, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bordrolara göre davacının bu üç ay boyunca toplam 64.425,97-TL tutarında maaş aldığını, bununla da kalmayıp ayrıca SGK'dan da ödeme aldığını, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarının da maaş alınan dönemde geçici iş göremezlik zararının oluşamayacağı yönünde olduğunu Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2015/3658 Esas, 2017/10714 Karar, Sayılı kararında benzer bir olayda "...davacının Sağlık Ocağında pratisyen doktor olarak görev yapan davacının geçici iş göremezlik döneminde maaş alıp almadığının, raporlu olması sebebiyle gelirinde bir azalma olup olmadığının araştırılması, eğer kesintisiz olarak maaş almakta ise bu döneme dair maaş zararına hükmedilmemesi gerektiği" gerekçesiyle davalının karar düzeltme istemi yerinde görülerek kararın bu sebeple bozulması gerektiğine karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur... davacı... vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına..";Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 23.9.2019 tarihli, 2016/19010 Esas, 22019/8366 Karar Sayılı kararı nda "Somut olayda davacı ...'nun yaralanıp geçici iş göremediğinden bahisle de maddi tazminat isteminde bulunulmuştur. Davacı hakkında düzenlenen ve hükme esas alınan rapora göre davacı ...'un %7.2 oranında sürekli maluliyeti olduğu, iyileşme süresinin 3 ay olduğu tespit edilmiştir. Hesap bilirkişisi tarafından ... için kaza tarihinden itibaren 3 ay için geçici işgöremezlik tazminatı hesabı yapılmış, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davacı bakımından geçici işgöremezlik döneminde daha fazla efor sarf edeceği dikkate alınarak 2.630,00-TL tazminata hükmedilmiştir. ... geçici iş göremezlik döneminde devlet memurlarının maaşlarını tam olarak almaları sebebiyle kazanç kaybı oluşmayacağı göz önüne alınıp, geçici işgöremez olduğu dönemdeki zararının belirlenmesi için mahrum kaldığı ek ödemeleri olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." dendiğini , davacı geçici iş göremez kaldığı iddia edilen dönemde maaşını aldığından davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hukuka, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
Sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik kaybının oluşmadığını, yargılamada alınan Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurulu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu'nun 23.9.2019 tarihli raporunda %1 vücut engeli belirlenmiş ve iyileşme süresi ise yaklaşık olarak 3 ay olarak tespit edilmiş olmakla, bu halde sürekli iş kaybından söz edilemeyeceğini, verilen zarar sonucunda, zarar görenin çalışma gücünün daimi olarak azaldığı veya tümüyle kaybedildiği hallerde, zarar görenin ileriye yönelik olarak elde edeceği kazancında bir azalma meydana geleceğinden geleceğe yönelik olarak farazȋ bir zarar hesaplaması yapılacağını, bu zararın hukukȋ niteliğinin de bir yoksun kalınan kâr olduğunu, doktrinde el, ayak veya göz gibi organların kaybı ya da zihinsel melekelerin sürekli olarak kaybedilmesi ya da bunların artık kullanılamaz hale gelmesi durumunda çalışma gücünün sürekli olarak kaybedildiğinin varsayıldığını (Eren, Borçlar, s. 772; Avcı Braun, s. 52; Eren, Zarar, s. 63; BGE 40 II 490; BGE 43 II 205; Akyol, s.32, 65.) yalnızca davacını beyanları esas alınarak ve hükme elverişli olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki, bilirkişilerin bilirkişisi olan hakimin, bilirkişinin raporu ile bağlı olmayıp tazminat oranını kendi takdir yetkisine göre belirleyebileceğini, bu doğrultuda hatalı hesaplama ile hükmedilen sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin karar da hukuka, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğundan kaldırılarak bu talebin de reddi gerektiğini,
Bakiye Yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 131 tablosunun esas alınması gerekirken 2.1.2020 tarihli bilirkişi raporunda bakiye yaşam süresinin belirlenmesi noktasında hatalı bir şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü üzerinden hesaplama yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, işçi ya da trafik kazasının mağduru hak sahiplerinin haksız fiil sorumlulularına karşı açtığı tazminat davalarının tamamında istisnasız biçimde PMF 1931 yaşam tablosu esas alındığını, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında tazminat hesaplama yöntemi olarak “Progressif Rant” denilen %10 arttırma %10 eksiltme yönteminin esas alınarak bu hesaplama yöntemindeki yaşam olasılıklarının da her zaman için PMF 1931 tablosundaki verilerle yapıldığını, Yüksek Mahkemenin kararlarında TRH 2010 yaşam tablosunun hükme esas alınmaya elverişli olmadığının görüldüğünü emsal kararda "...Dava trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yapıldığı, mahkemenin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre yapılan hesaplamaya göre karar verdiği görülmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1989/4-586 Esas,1990/199 sayılı Kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi gerekirken, anılan biçimdeki tespite göre hesap yapan bilirkişi raporundaki TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yapılan seçenek, hükme esas almaya elverişli değildir. Bu durumda mahkemece; TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak yapılan hesaplamaya göre hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2)nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verildi... "dendiğini , Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/2963 Esas, 2019/9097 Karar 08.10.2019 tarihleri kararında belirtildiği gibi, bilirkişi raporunda hesaplanan 3 aylık iş göremezlik bedeli salt husumetin karşı tarafı olan davacının verdiği bilgiler esas alınarak hesaplanmış olduğundan hatalı olduğunu, yerel mahkemece bu husustaki itirazlarının dikkate alınmadığını, taleplerinin red sebeplerinin de gerekçede açıklanmadığını, yerel mahkeme kararının bu yönden de hukuka, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
Tazminat hesabında asgari ücretin 14,6 katının esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, hesap raporunda tazminat hesabının davacının gelirinin teşvik primi olduğu iddia edilen tutarın da dahil edilerek 21.475,32-TL üzerinden tazminat hesaplamasına baz alınmasının kabul edilemeyeceğini, söz konusu teşvik primi miktarları değişkenlik göstermekte olup, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, Yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda yerel mahkemece kazadan önce son bir yılda ödenen ücret ve teşvik primi miktarlarını davacının çalıştığı iş yerinden istenerek prim miktarının hesaplanması, aylık ortalamasını alınması ve çıkan sonuca göre gerçek maaşı bulunması gerekmekte iken eksik inceleme ile hükme elverişli olmayan tazminat hesabının hükme esas alınmasının hukuka aykırı olup, kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, tüm bu açıklamalar ışığında 3 aylık iş göremezlik süresi boyunca Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaydı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre vücut genel çalışma gücünün kaybolmadığının açık olduğunu, kaldı ki, bu durumun Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'nın 72446162/641.03.01/2463 rapor numarası ile 7/8/2018 tarihli raporunda da açıkça tespit edildiğini, davacının, elini kullanamadığı, yazısının değiştiği, tutukluk yaşadığı, kavrama problemi olduğu, ameliyatlara giremediği sadece sözlü olarak ifade edilmiş olup dosya kapsamında buna dayanak olarak gösterilen bir belge bulunmadığını, ek olarak Adli Tıp raporunda açıkça "kişinin hayati tehlikesi olmadığı, ve tüm vücut engel oranının yalnızca %1 olduğu" ile 3 aylık iyileşme süresi belirlendiğini, dolayısıyla davacı ...'ın yaşamış olduğu kaza sonrası engel derecesinin hayatın olağan akışında oldukça düşük olduğunu, kaza tarihi olan 08.06.2017 tarihinden itibaren geçen 3 ay içerisinde davacının hangi konularda iş göremez olduğu, hangi ameliyatları yapmaktan yoksun kaldığı da belgelenemediğinden; adli tıp raporunda salt davacının beyanları esas alınarak, kişi ve delil bazında değerlendirme yapmadan beyan verilmesi ve bu beyana göre bilirkişi raporunun oluşturulması, bu bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadan eksik inceleme ile çelişkili raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve hatalı hesaplamaların hükme esas alınarak üstelik gerekçe yönünden de eksik ve hatalı olan yerel mahkeme kararının yasaya, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ,
Kaza tarihi olan 08.06.2017 tarihinden itibaren geçen 3 ay içerisinde davacının hangi konularda iş göremez olduğu, hangi ameliyatları yapmaktan yoksun kaldığı da belgelenememiş olup, tüm vücut engel oranının yalnızca %1 olduğu ile 3 aylık iyileşme süresi belirlendiği ve basit bir tıbbi müdahale ile iyileşecek şekilde yaralandığı ortada olduğu halde yalnızca davacının beyanları esas alınarak hükmedilen 15.000,00-TL manevi tazminatın zarar ile orantılı olmayıp, zenginleşmeye sebep olacak şekilde fahiş olduğunu (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 11.2.2016 Tarihli, 2015/12121 Esas ve 2016/1511 Karar Sayılı kararı) belirterek istinaf istemenin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı ... Sigorta AŞ.vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece davacı lehine 63.223,12-TL geçici iş göremezlik zararına hükmedilmiş ise de davacının geçici iş göremezlik zararının oluşmadığını, geçici iş göremezlik zararının, mağdurların kaza sonrasında fiili olarak bir işte çalışamaması sebebiyle uğradıkları zararın karşılığı olup doktor olan davacının kazadan sonra maaşını almayı sürdürdüğünü, bunun en büyük kanıtının dosyaya sunulan bordrolar olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik zararı hesaplanırken de işbu bordroların esas alındığını, kaza Haziran 2017'de gerçekleşmiş olup davacı tarafından dosyaya ibraz edilen üç adet bordronun tarihlerinin de Haziran-Temmuz-Ağustos 2017 olduğunu, davacının, geçici iş göremez kaldığı süre boyunca maaş almış olduğunu kendisinin ispatladığını, bordrolara göre davacının bu üç ay boyunca toplam 64.425,97-TL tutarında maaş ve ayrıca SGK'dan da ödeme aldığını, davacının geçici iş göremezlik zararının olmadığının açık bir şekilde ortada olduğunu, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları da; maaş alınan dönemde kişilerin geçici iş göremezlik zararının oluşmadığı yönünde olduğunu, (emsal “...davacının Sağlık Ocağında pratisyen doktor olarak görev yapan davacının geçici iş göremezlik döneminde maaş alıp almadığının, raporlu olması sebebiyle gelirinde bir azalma olup olmadığının araştırılması, eğer kesintisiz olarak maaş almakta ise bu döneme dair maaş zararına hükmedilmemesi gerektiği" gerekçesiyle davalının karar düzeltme istemi yerinde görülerek kararın bu sebeple bozulması gerektiğine karar verilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur....Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararda yazılan diğer gerekçelere göre davacı ... vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına... Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/3658 Esas, 2017/10714 Karar Sayılı kararı) sonuç olarak; davacı geçici iş göremez kaldığı dönemde maaşını aldığından yerel mahkeme kararı ile sebepsiz zenginleştiğini bu durumun da hukuka aykırılık teşkil ettiğini ,
Tazminat hesabında asgari ücretin 14,6 katının esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, tazminat hesabında davacının gelirinin teşvik primi olduğu iddia edilen tutar da dahil edilerek 21.475,32-TL olarak tazminat hesaplamasına baz alınmasının kabul edilemeyeceğini, mahkemenin kazadan önce son 1 yılda ödenen teşvik primi miktarlarını davacının çalıştığı iş yerinden isteyerek somut verilerle prim miktarını hesaplaması, aylık ortalamasının alması ve çıkan sonuca göre gerçek maaşı bulması gerektiğini, tazminat hesabının hükme esas alınması ile hukuka aykırı davranıldığını,
Kabul anlamına gelmemekle birlikte; ZMSS genel şartlarına göre “geçici iş göremezlik zararı” ile “geçici bakıcı giderleri” poliçe teminatı kapsamında olmadığını, huzurdaki dava yargılamasında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Genel Şartlar esas alınması gerektiğini, yeni genel şartlara göre de geçici işgöremezlik tazminatı açısından SGK sorumlu olup sigorta şirketinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacının geçici iş göremezlik talebinin reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalıların sürücüsü işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın davacının yolcu olarak bulunduğu araca çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli işgöremezlik tazminat ve manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece davacının %1 maluliyet oranı, 3 ay geçici iş göremezlik süresi için belirlenen sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatının davalılardan, manevi tazminatın da sürücü ve işleten davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalılar zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Davacının geçici ve sürekli iş göremezlik süresince mahrum kaldığı kazanç kaybından davalıların sorumlu tutulabilmesi için bu dönem zararının karşılanmamış olması gerekir.
Dava dilekçesi ile davacının ...Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Bölümünde öğretim görevlisi ve cerrah olarak ortalama 21.000,00-TL maaşla çalıştığı beyan edilmiş, 19.03.2018 tarihli sosyal durum araştırmasında davacının... Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Bölümünde profesör olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafından çalıştığı kurum olan... Üniversitesinden aldığı 2017 yılı 6-7-8.aylara ait maaş bordroları dosyaya sunulmuş anılan bordrolarda davacının 2017 yılı 6. aya ait maaşının 6.366,74-TL, 2017 yılı 7 aya ait maaşının 7.372,02-TL, 2017 yılı 8 aya ait maaşının 7.559,21-TL olduğu, bordroların altında aylık ortalama 14.376,00-TL teşvik primi aldığı el yazısı ile yazılmıştır. Hükme esas 02.01.2020 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda THR 2020 yaşam tablosu ve davacının 2017 yılı 6-7-8. aylara ait bordrolarına göre aylık gelirinin ek ödemeler (teşvik primi) dahil 21.457,32-TL olduğu, davacının maaşının 2017 yılı asgari ücretin 14,60 katı olduğu kabul edilerek 2017 yılı asgari ücretin 14,60 katı üzerinden geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı hesaplanmıştır. SGK tarafından davacının 2017 yılı 2.aydan 8. aya kadar olan hizmet dökümünün gönderildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının belirli iş yerlerine bağlı olarak çalıştığının anlaşılmasına göre, 2017 yılı Ocak ayından 2020 yılı Ocak ayına kadar olan tüm maaş bordrolarının ve ek ödemelere ilişkin ödeme belgelerinin ilgili işyerlerinden istenerek davacının hesaplamaya esas alınacak gerçek gelirinin belirlenmesi, 02.01.2020 aktüer rapor tarihi itibarıyla kazanılmış haklarda gözetilerek davacının geçici iş göremezlik süresince maaşını almaya devam edip etmediği ve çalışamaması nedeniyle ödenmeyen ek ödeme bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra geçici ve sürekli işgöremezlik zararının tespiti amacıyla yeni aktüerya bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalılar ... Sigorta AŞ. vekili ile ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar da korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalılar vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı ... Sigorta AŞ. vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22.09.2020 tarih, 2017/766 Esas 2020/370 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalılar ... Sigorta AŞ. vekili ile ... vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harç olarak alınan karar harcının istek halinde yatıranlara yatırdıkları oranda iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
4- Ankara 12. İcra Dairesinin 2020/9526 saylı dosyasına yatırılan 207.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip


* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy