Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/92 Esas 2023/622 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/92
Karar No: 2023/622
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/92 - 2023/622
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO: 2020/92
KARAR NO: 2023/622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ: ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/282 E.-2019/1042 K.
DAVACI:
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ:
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili 22.03.2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 22.10.2010 tarihinde yayınlanan, Rüzgâr Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği hükümlerince Rüzgâr Katkı Payı Anlaşması imzalandığını, bu anlaşma çerçevesinde davalının 28.01.2016 tarihinde ... Rüzgâr Enerjisi Santraline ilişkin 6.425.588,35 TL. tutarında fatura düzenlediğini, müvekkilince sözkonusu faturaya itiraz edildiğini, davalının müvekkilinin itirazını dikkate almaması üzerine ihtirazı kayıtla fatura bedelinin ödendiğini, davalının hakim durumda taraf olması, sözkonusu anlaşmanın tip sözleşme olması ve genel işlem koşulları içermesi, dürüstlük kuralına aykırı hükümler ihtiva etmesi ve müvekkili tarafından ifasının imkânsız olması nedenleriyle içeriğine müdahale edilmesi gerektiğini, davalının elektrik piyasasında hâkim durumda olduğunu, müvekkilinin ürettiği elektriği her sene ortalama elektrik toptan satış fiyatına göre güncellediğini, masraflarının da bu güncelleme birimi üzerinden olması gerektiğini davalı tarafa ifade ettiğini, ancak davalının piyasada faaliyet gösteren teşebbüslere Rüzgâr Katkı Payı Anlaşması imzalarken önceden düzenlediği tip sözleşmedeki hükümleri dayattığını, müvekkilinin başka seçeneği olmadığı için bu tip sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, 6102 sayılı TTK'nın 55/f maddesi hükmünde, genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin ticari iş niteliğindeki sözleşme ilişkilerinde de uygulanacağının kabul edildiğini, davalı tarafça kesilen faturaların hangi sözleşme ilişkisine dayandığı hususunu ispat külfetinin davalıya ait olduğunu, bu faturanın hukuki dayanağının müvekkilince tespit edilemediğini, müvekkilince hesaplanan tutar ile fatura bedeli arasında büyük bir fark olduğunu, muarazanın giderilmemesi durumunda müvekkilinin ülke için büyük bir yatırım olan RES'i bir kaç yıldan fazla işletmesinin mümkün olmayacağını, rüzgar katkı payı hesabının ortalama elektrik toptan satış bedeli üzerinden değil, TÜFE değişken değeri üzerinden yapılan hesaplama ile belirlendiğini, bu hesaplama yöntemi sonucunda müvekkilince borcun ifasının aşırı derecede güçleştiğini, bu hesap yönteminin hayatın olağan akışına ve piyasa koşullarına uymadığını, iş bu davada istirdatı gereken tutarın şu aşamada hesaplanamadığını, bu nedenle belirsiz alacak davası açıldığını ileri sürerek, sözleşmenin uyarlanmasına, mümkün olmaması halinde taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, her iki durumda da fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.708.559,88 TL.'nin en yüksek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu RES Katkı Payı alınması ve buna yönelik Anlaşmaya ilişkin "Rüzgar ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Önlisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği" ve diğer ilgili mevzuat hükümleri ve sözleşme metninin incelenmesinden, RES Katkı Payı Anlaşmalarının özel hukuku aşan bir rejime tabi olduğu ve nitekim sözleşmede de özel hukuku aşan hükümler bulunduğunun açık olduğunu, somut uyuşmazlıkta, dava konusu faturanın idari sözleşme niteliğinde olduğu açık olan RES Katkı payı anlaşmasının ilgili hükümleri uyarınca tesis edildiğini, idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün idari yargıya ait olduğunu, alacak miktarının tartışmasız veya açıkça belirli olduğu hallerde belirsiz alacak veya kısmi dava açılmasında alacaklının hukuki yararı bulunmadığını, davacı şirket adına RES Katkı Payına ilişkin olarak müvekkilince düzenlenerek gönderilen dört ayrı fatura bulunduğunu, davacının bu fatura bedellerini ödediğini, ödemiş olduğu bu tutarların iadesi talebiyle her bir fatura için ayrı ayrı davalar açtığını, işbu davanın ilk dava dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında imzalanan Anlaşma gereğince Yönetmelik ve ekleri olan Taahhütname, Teklif Mektubu Formu ile Anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda RES katkı payı faturasının hesaplandığını, söz konusu katkı payının yönetmelik gereği bu şekilde hesaplanmasının bir zaruret arz ettiğini, davacının imzaladığı taahhütnamede de, müvekkilince gönderilen faturaya itiraz edilmeden ödeme yapılacağı hususunun hükme bağlandığını, Yönetmeliğin 9. maddesi ile RES Katkı Payı Anlaşmasının l0. maddesinde yer alan hükümlerde; "ödeme yükümlülüğünün üretim tesisinin ilk geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı" yazılı olup, davacının katkı payı borcu muaccel hale gelmeden fatura düzenlendiği iddiasının doğru olmadığını, davacının Yarışma Yönetmeliği, bu yönetmeliğin eki Teklif Mektubu ve Taahhütname ile RES Katkı Payı Anlaşmaları uyarınca faaliyetlerinin sonucunda bir katkı payı ödemesi yapması gerektiğini kabul ettiğini, ancak gelinen aşamada, dava konusu edilen faturaları kabul etmeyerek huzurdaki davayı açması ve istirdat talebinin yanında bir de hakimin sözleşmenin içeriğine müdahalesini istemesinin kötüniyetli hareket olduğu gibi, basiretli tacir ilkesiyle de bağdaşmadığını, Genel İşlem Koşullarına ilişkin düzenlemelerin tüketici konumunda olan gerçek kişileri korumak adına düzenlendiğini, hakimin sözleşmeye müdahalesi için öngörülemeyen durumların oluşması, değişen ve uyarlanması gereken sonuçlar doğması, bu durumların sözleşme adaletini bozması ve tarafların daha önce bunlara karşı bir önlem almadığından sözleşme şartlarının taraflardan biri aleyhine aşırı derecede değişmesi gerektiğini, oysa ki taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin en baştan geçerli olduğunu ve sözleşme şartlarında sonradan değişen ve hakimin müdahalesini gerektirir herhangi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesince; "...Taraflar arasında 27.03.2015 tarihli Rüzgâr Katkı Payı Anlaşması bulunduğu, sözleşmenin imzalanmasından evvel 22.10.2010 tarihinde yayınlanan, Rüzgâr Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği hükümleri uyarınca, davacı tarafından davalı tarafa teklif mektubu sunulmuş olduğu, teklif mektubu içeriğine göre, RES Katkı Payı tutarının, teklif yılından ödemeye esas üretim yılına kadar TÜİK tarafından Ocak ayında açıklanan yıllık Tüketici Fiyat Endeksi oranında güncelleştirerek takip eden yılın Ocak ayı sonuna kadar...ödemenin kabul ve taahhüt ederiz." ifadelerinin yer aldığı, davalı tarafça teklif mektubundaki bu ifade esas alınmak suretiyle, teklif mektubunun verildiği 2011 yılından, tesislerin geçici kabulünün yapıldığı 2015 yılına kadar, teklif yılının verildiği tarih esas alınmak ve birim fiyatında 2011 yılından 2015 yılına kadar her yıl güncellenmek suretiyle, 2015 yılına ait 28.01.2016 tarihli faturanın tanzim edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki 27.03.2015 tarihli Rüzgâr Katkı Payı Anlaşmasının 3. maddesinde RES katkı payının hesaplama şekli tarif edilmiş, yine RES katkı payını hesaplamaya esas tarihin de, tesislerin geçici kabul tarihinin olduğu hususu belirlenmiş olup, esasen bu hususta bir anlaşmazlık da bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; birim fiyatın tespitinde davalının uyguladığı gibi teklif yılının mı, yoksa geçici kabul tarihinin mi esas alınacağı, eş söyleyişle, teklif yılındaki birim fiyat olan 5,08 TL'nin tesislerin geçici kabulünün yapıldığı 2015 yılına kadar her yıl güncellenmek suretiyle mi birim fiyatın tespit edileceği, yoksa 5,08 TL birim fiyatın, yalnızca 2015 yılındaki TÜFE oranı esas alınmak suretiyle güncellenerek güncellenmiş birim fiyat esas alınmak suretiyle mi hesaplama yapılacağı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; ödenecek RES katkı payının hesaplanması, 3 farklı yerde tariflenmiş olup, bunlar; davacı tarafından sunulmuş olan Teklîf Mektubu, taraflar arasında imzalanan RES Katkı Payı Anlaşması ve Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliğidir.
Somut olaydaki ihtilafın çözülmesi için; hesaplamanın hangi yönteme göre, yani Yönetmelik ve Anlaşmada tariflendiği şekilde mi, yoksa Teklif Mektubunda tariflendiği şekilde mi yapılması gerektiği hususunun aydınlatılması gerekmektedir.
Davacı tarafça teklif mektubunun sunulmasından sonra, taraflar arasında 27.03.2015 tarihli RES Katkı Payı anlaşması imzalanmış olup, sözleşmede RES Katkı Payının hesabı, teklif mektubundaki hesaplamadan farklı olarak düzenlenmiştir.
Davalı tarafça RES Katkı Payının hesabı ile ilgili teklif mektubundaki ibarelerin aynen sözleşmeye geçirilmesi mümkünken, farklı bir hesap şeklini içeren sözleşme imzalanmış olup, her ikisi de tacir olan tarafların, serbest iradeleriyle imzalamış oldukları anlaşma hükümleri ile bağlı oldukları açıktır. Taraflar arasındaki anlaşmada, davacının sunduğu teklif mektubuna, sadece 3. maddede, toplam RES Katkı Payı tutarının hesaplanması ile ilgili kr* E* TÜFE formülünde, kr değerinin açıklanması sırasında yer verilmiştir. Buna göre, davacı tarafça sözleşmenin imzalanmasından önce sunulan 2011 tarihli teklif mektubunun, farklı bir hesap şekli içeren sözleşmenin imzalanmasından sonra hesap şekli yönünden hükümsüz kaldığı anlaşılmış olup, serbest iradesiyle imzalamış olduğu sözleşmenin davalı yönünden de bağlayıcı olacağı, RES Katkı Payı ile ilgili faturaların, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesi uyarınca, 5,08 TL birim fiyatın, yalnızca 2015 yılındaki TÜFE oranı esas alınmak suretiyle güncellenerek, güncellenmiş birim fiyat esas alınmak suretiyle hesaplama yapılması gerekirken, davacı tarafından davalıya sunulan sözleşme öncesi teklif mektubundaki belirlemelere göre hesaplama yapılmak suretiyle davacıdan fazla miktarda tahsilat yapıldığı anlaşılmıştır. (Benzer yönde karar için bkz. Ankara BAM 23. HD., 21.02.2019 Tarih ve 2017/1552 Esas ve 2019/272 Karar)
Mahkememizce sözleşmenin 3. maddesine göre RES katkı payının hesaplanması ve bu yönde değerlendirilme yapılması amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, denetime ve dosya kapsamına uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınan raporda özetle; 5,08 TL birim fiyatın, geçici kabul başlangıç tarihi olan 2015 yılındaki TÜFE oranı esas alınmak suretiyle güncellenerek ve güncellenmiş birim fiyat esas alınmak suretiyle yapılan hesaplama neticesinde, 2015 yılı için ödenmesi gereken katkı payının KDV dahil, 4.717.100,82 TL olduğu, davalı tarafından 2015 yılı için tanzim edilen 28.01.2016 tarihli faturanın 6.425.588,35 TL olduğu nazara alındığında, davacının 1.708.487,53 TL bakımından fazla ödeme yaptığı belirtilmiş olmakla, belirlenen bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalının dava tarihinden evvel temerrüde düşürmediği bu nedenle dava tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılması gerektiği" belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile, 1.708.487,53 TL'nin 22.03.2016 dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirketin 22.09.2010 tarihli "Rüzgâr Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği" hükümleri kapsamında gerçekleştirilen yarışmada sunduğu teklifi ile ... RES projesi için, Karaman TM'nin 154 kV barası üzerinden sisteme bağlantı hakkı kazandığını,
Davacı şirketin Yönetmelik ekinde yer alan teklif mektubu ile sunduğu teklifi ile teklif yılından ödemeye esas üretim yılına kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından Ocak ayında açıklanan yıllık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) oranında güncelleştirilerek (Kümülatif) hesaplanan RES katkı payı tutarını ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu teklifi üzerine müvekkili ile davacı şirket arasında 16.12.2011 ve 27.03.2015 tarihli iki adet RES Katkı Payı anlaşması imzalandığını, müvekkilince RES Katkı Payı Anlaşması gereğince Yönetmelik ve ekleri olan Taahhütname, Teklif Mektubu Formu ile Anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda RES katkı payı faturalarının hesaplandığını,
İlk derece Mahkemesince, RES katkı payı anlaşması ve teklif mektubunun aynı Yönetmeliğin aynı tarihte yayımlanan ekleri olduğu göz ardı edilerek, anlaşmanın 3. maddesine göre RES katkı payının hesaplanması gerektiği yönünde yapılan değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, Yönetmelik, ekleri ve içeriği birbirinden ayrı değerlendirilerek, aralarında hukuken var olmayan hiyerarşik bir ilişki kurmak suretiyle anlaşmaya öncelik verilmesinin hukuka uygun olmadığını, Mahkemece eklerin Yönetmeliğin bütünlüğü içerisinde yer aldığı ve aynı tarihte yayımlandıkları gözardı edilerek sanki teklifin sunulmasından sonra davanın taraflarınca serbestçe tartışılıp farklı hükümler içeren bir sözleşme düzenlenmiş gibi değerlendirmeler yapıldığını, Yönetmeliğin ekinde basılı olarak yer alan katkı payı anlaşmasının imzalanması, Yönetmelik gereği zorunlu olup, müvekkili kurum veya davacı şirketin söz konusu anlaşma üzerinde oynama yapma imkânı da bulunmadığını,
Yarışma Yönetmeliği uyarınca, yönetmelik ekinde yer alan teklif mektubu söz konusu yarışmaların asli unsuru olup kapalı zarf ile teslim edildikten sonra sunulan teklifte değişiklik yapılamayacağını,
Davacı tarafından yarışma sırasında imzalanarak müvekkil kuruma sunulan, Yönetmelik eki taahhütname ile müvekkili kurumca gönderilen RES katkı payına ilişkin faturaya itiraz edilmeden ödeme yapılacağının hükme bağlandığını,
Davacı tarafça taahhütname, teklif mektubu formu ve anlaşma içerikleri önceden bilinerek teklif verildiğini, Yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca, yarışma sırasında sunmuş olduğu teklifin tüm şartları ile birlikte davacı şirket için bağlayıcı olduğunu, davacının teklifinde yer alan hesap şekli ile bağlı olmadığının kabulünün, diğer istekli firmalar bakımından haksız rekabet teşkil edeceğini ve yarışmanın sonucuna dahi etki edebilecek, hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağını,
Müvekkilince Yönetmeliğe uygun şekilde yapılan hesaplama ile düzenlenen dava konusu RES katkı payı faturalarında hukuka aykırılık bulunmadığını, Yönetmelik ve anlaşmanın ilgili maddelerindeki formülde de bir çarpan olarak yer alan TÜFE'nin, dava konusu anlaşmanın yıllara yayılan bir anlaşma olması nedeniyle verilen teklif rakamının yıllar içinde yaşanan ekonomik değişimler karşısında güncellenmesi için öngörüldüğünü,
Şayet RES katkı payının davacı şirketçe iddia olunduğu ve yerel mahkeme kararında hatalı olarak itibar edildiği şekilde uygulanacağı düşünülürse, yıllara yayılan sürecin enflasyon ve fiyat değişimleriyle birlikte, müvekkili kurumun hak ve menfaatlerini zedeleyici mahiyette olacağını ve teamül haline gelen enflasyon uygulamaları açısından da tutarsızlık oluşacağını,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki RES Katkı Payı Anlaşmasının uyarlanması, bunun mümkün olmaması halinde taraflar arasındaki RES Katkı Payı bedeli ile ilgili muarazanın giderilmesi, her iki durumda da fazla ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.'nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.'nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 116.706,78 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 29.176,68 TL'nin mahsubuyla kalan 87.530,10 TL.'nin davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
01.04.2023 tarihinde, HMK'nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza



Full & Egal Universal Law Academy