Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1686 Esas 2023/696 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1686
Karar No: 2023/696
Karar Tarihi: 12.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO: 2019/1686
KARAR NO: 2023/696
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ: Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17.05.2019
ESAS-KARAR NUMARASI: 2018/459 E., 2019/462 K.
DAVACI:
VEKİLİ: Av. ... - (E-tebligat)
DAVALI:
VEKİLİ: Av. ... - (E-tebligat)
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili, davacının güvenlik hizmeti işlerini davalı şirkete ihale ettiğini, dava dışı işçilerin kendilerine eksik ücret ödendiği gerekçesiyle asıl işveren sıfatıyla müvekkilini dava ettiklerini, mahkemece 2013 yılı Ocak ve Şubat ayı eksik ödemeden doğan farkın en yüksek banka mevduat faizi ile hesaplanarak işçilere ödenmesi gerektiğine karar verildiğini, iş sözleşmeleri nedeniyle davalı tarafından ödenmesi gereken bu ödemelerin davacı kurumca ödendiğini, davalının ödenen tazminattan sorumlu olduğunu ileri sürerek 14.172,84-TL'nin ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı işçilerin ücretlerinin davacı idare tarafından asgari ücretin %50'sine düşürüldüğünü, bu durumda müvekkili şirketin bir iradesi ve itiraz hakkının bulunmadığını, dava dışı işçilerin ücretlerini haksız olarak düşüren davacı idarenin, kendi kusurlu kararından kaynaklanan zararı davalı şirkete yükletmesinin haksız ve hakkaniyete aykırı olduğunu, işçilerin fark ücretlerinden davacı idarenin tek başına sorumlu olduğunu, davacı idarenin, davalı şirket ile işçileri arasında imzalanan iş sözleşmelerinde ücret kısmının boş bırakılması nedeni ile dava dışı işçilere ücret farkı ödemek zorunda kaldığını, davalı şirketin iş sözleşmelerini eksik düzenlemesi nedeni ile ücret farkından davalı şirketin sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de işçilerin ücret sözleşmelerinde ücret kısmının boş bırakılmadığını, işçilerin bizzat kendi el yazıları ile kendilerine doldurtulduğunu, işçilerin hiç birinin itirazda bulunmadığını, bu nedenle ücret farklarından davalı şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı idarenin ödediği alacağa ilişkin davalı şirketi temerrüde düşürmediğinden faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, davacı tarafın avans faiz talebinin yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince "...Davacının kuruluş kanununda özerk bir KİT olduğu belirtildiğinden, özel hukuk hükümlere tâbi olduğu, işletme niteliği itibariyle tacir sıfatının bulunduğu sabittir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesinde " Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur." hükmüne yer verilmiştir. Davacı asıl işveren, anılan madde hükmüne dayalı sorumluluğu nedeniyle dava dışı işçiye ihbar ve kıdem tazminatı vs. ödemiş ise de, davacının bu tazminatlardan sorumluluğu, anılan Yasa maddesine göre işçilere karşı olan bir sorumluluk olup, taşeron ile asıl işveren arasındaki birbirlerine karşı olan sorumluluğu içermeyen anılan düzenlemenin dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2013/8379 esas, 2014/3068 Karar sayılı ilamı)
...
Anılan kesinleşmiş mahkeme kararlarının dayanağı işçilerin 2013 yılı Mart ayı itibariyle ücretlerine ilişkin iş sözleşmelerine muvafakatları bulunduğu, ancak 2013 yılı Ocak ve Şubat ayı ücretlerine ilişkin işçilerin muvafakatı olmadığından bu dönem için önceki şartname kapsamında asgari ücretin %100 fazlası ödenmesi gerektiği belirlenmiştir. Dosya kapsamındaki şartname inceleniğinde (2013 yılı ocak ve şubat aylarına ilişkin) ücretlerin asgari ücretin % 50 fazlası olacağı belirlenmiş ise de yüklenici/davalı ile işçiler arasındaki iş sözleşmelerinin bu yönde düzenlenmediği kesinleşen iş mahkemesi kararlarıyla sabittir. İşçiler tarafından açılan davalar neticesinde davacı idare 2013 yılı ocak ve şubat aylarına ilişkin ödemeleri önceki dönem şartnamesine göre asgari ücretin %100 fazlası olarak yapmak zorunda kalmıştır. Davacının ödeme yapmasına sebep olan olgu davalının dava dışı işçilerle şartnamaye göre iş sözleşmesi yapmamasıdır. Kaldı ki dosya kahsamındaki belgelerden davalının bir önceki dönemde de alt işveren olduğu, bu bağlamda 2013 yılından nceki dönemde ücretlerin asgari ücretin %100 oranında olduğunu bilmektedir. Her ne kadar bilirkişi raporuyla fark ücretlerden dolayı davalı yüklenicinin sorumluluğu olmadığı belirtilmiş ise de davaya konu dönemde geçerli olan teknik şartnamenin 10.10 maddesinde "Havalimanında çalıştırılacak Müdür, Amir ve Özel Güvenlik personelinin ücreti asgari ücretin %50 fazlasından az olamaz. Yönetici ve personeline yüklenicinin maaş olarak yapacağı fazla ödemelere ilişkin herhangi bir sorumluluk DHMİ'ye yüklenemez." şeklinde düzenlemenin yer aldığı, yine şartnamenin 10.11 maddesinde personele ilişkin sorumluluğun yükleniciye verildiği açıktır. Hal böyle olunca bilirkişi raporundaki kanaat yerinde görülmeyerek davacının yaptığı ödemeler icra dosyaları kapsamında sabit olduğundan 14.172,84-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dava dışı işçilerin ücretlerinin, davacı tarafından asgari ücretin %100'ünden %50'sine düşürüldüğünü, dava dışı işçilerin ücretlerinin düşürülmesinde müvekkili şirketin bir iradesi ve itiraz hakkı bulunmadığını, işçilerin ücretlerini haksız olarak düşüren davacı idarenin, kendi kusurlu kararından kaynaklanan zararı müvekkili şirkete yükletmesinin haksız ve hakkaniyete aykırı olduğunu;
Davacının, müvekkili şirketin iş sözleşmelerini eksik düzenlemesi nedeni ile ücret farkından müvekkil şirketin sorumlu olduğunu iddia ettiğini, oysa işçilerin ücret sözleşmelerinde ücret kısmının boş bırakılmadığını, işçilerin bizzat kendi el yazıları ile kendilerine doldurtulduğunu, hiçbirinin bu madde kapsamında itirazda bulunmadıklarını, bu nedenle ücret farklarından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını;
Alınan bilirkişi raporunda, müvekkili şirketin dava konusu alacaktan sorumlu olmadığına, davacı idarenin dava dışı işçilere ödemiş olduğu ücret farklarını müvekkili şirkete rücu edemeyeceğine kanaat getirilmiş olmasına rağmen mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın kabulüne karar verildiğini;
Davacının, ödediği alacağa ilişkin müvekkili şirketi dava açmadan önce temerrüde düşürmediğinden faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, ayrıca davacı tarafın avans faiz talebinin yerinde olmadığını, müvekkili şirket aleyhine karar verilmesi halinde yasal faize hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
1-Dava, mahkeme kararına dayalı olarak dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 23.09.2021 tarih ve 2021/697 E., 2021/355 K. sayılı kararında; "İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir." görüşüne yer verilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/8037 E., 2014/1827 K.; 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K; 19.10.2015 tarih ve 2014/9196 E., 2015/6667 K. sayılı kararlarında açıklandığı üzere;
Sebepsiz zenginleşmede, TBK'nın 117/2. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Bu durumda, mahkemece, davacı vekilince, davadan önce davalının TBK'nın 117. maddesi hükmüne uygun olarak miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia edilmediği ve ihtarname sunulmadığı gözetilerek, kabulüne karar verilen alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını faizin başlangıç tarihi yönünden düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin sair istinaf sebeplerinin reddine.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/459 E., 2019/462 K. sayılı dava dosyasında verdiği 17.05.2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
"DAVANIN KABULÜ ile;
1-14.172,84-TL'nin 02.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 968,14-TL harçtan, dava başında davacı tarafından yatırılan 242,04-TL harcın mahsubu ile bakiye 726,10-TL harcın davalı taraftan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; 35,90-TL başvurma harcı ve 242,04-TL peşin harç toplamı 277,94-TL'nin davanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; 56,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 450,00-TL bilirkişi ücreti toplamı 506,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T'nin 13/1. maddesi uyarınca davacı lehine taktir edilen 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı lehine vekalet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,"
III-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
12.04.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası'nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13.04.2023
Başkan ... Üye ... Üye ... Katip ...
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır





Full & Egal Universal Law Academy