Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1597 Esas 2023/614 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1597
Karar No: 2023/614
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1597 - 2023/614
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO: 2019/1597
KARAR NO: 2023/614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ: Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15.10.2018
ESAS-KARAR NUMARASI: 2017/15 E., 2018/620 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı ile dava dışı ...A.Ş. arasında 01.09.2014 tarihinde özel güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığını, 22.09.2015 tarihinde ...A.Ş. tarafından yapımı ve güvenlik hizmetleri davalı tarafından üstlenilen ...İnşaatı şantiye sahasından kalıp malzemelerinin çalındığını, hırsızlık olan şantiyenin müvekkili tarafından inşaat all risk sigortası ile sigortalı olması nedeniyle müvekkili şirketin ilgili firmaya 16.888,75-TL ödeme yaptığını, sigortalının işyerinde oluşan zarardan dolayı sigortalıya ödemek zorunda kaldığı miktarın ödenmesi için öncelikle davalıya 15.01.2016 tarihli rücu talep yazısı ile borcun ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, fakat davalının herhangi bir ödeme yapmaması üzerine Ankara 8. İcra Müdürlüğü'nün 2016/9696 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davalının sigortalısı ...A.Ş. arasında güvenlik hizmeti alım sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme gereğince edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, 27.02.2015 tarihinde ...A.Ş.'ye şantiye risk analizi yaparak eksiklikleri belirttiğini, alınması gereken güvenlik önlemlerini ilettiğini, bu nedenle müvekilinin kusurunun bulunmadığını, çalındığı iddia edilen malların sahibi olan ... ile müvekkili arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığını, zimmeti yapılan herhangi bir eşyanın da mevcut olmadığını, ayrıca söz konusu şirketin hiç bir güvenlik önlemi almadığını, müvekkilinin hizmet vermediği kişinin zararlarından sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki söz konusu hırsızlığın poliçe teminatı kapsamında olmadığını, zira çalınan malların sigorta kapsamında olması için kapalı emniyetli ve kilitli bir depoda muhafaza edilmesi gerektiğini, davacının dava konusu olarak ifade ettiği olayın hırsızlık sonucu olup olmadığının net olmadığını, malzemelerin ya şantiyeye hiç gelmediğini ya da geldiğini, ancak çalışılırken "işi bitti" denilerek sahadan çıkartıldığını, bu nedenle yaşanıldığı iddia edilen olayda inşaat sahasında çalışan personelin ya da şeriklerinin kötüniyetli tutumundan kaynaklı olabileceği hususunu da mahkemenin takdirine bıraktıklarını, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin sorumluluğunun kusur ve miktar konusunda verilmiş kesinleşmiş mahkeme kararı ile sınırlı olduğunu belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince "...Somut olayda, davalı ile dava dışı sigortalı şirket arasında güvenlik hizmeti alım sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık olmadığı gibi, hırısızlık olayının meydana geldiği alanda davalının güvenlik hizmeti verdiğine dair de uyuşmazlık olmamakla beraber hırsızlık olayının meydana gelip gelmediği, gelmiş ise zarar miktarı ihtilaflıdır. Davacı tarafından dilekçesinde delil olarak poliçe ve hasar dosyası ile güvenlik hizmeti alım sözleşmesine dayanmış olup olaya ve zarara ilişkin başaca delil sunmadığı gibi, incelenen soruşturma dosyasında da, sadece malzemelerin sahibinin malzemelerin çalındığına ilişkin beyanı, olup dinlenen diğer güvenlik görevlilleri, hırsızlık olayını kabul etmedikleri gibi, malzemelerin söz konusu alanda bulunduğuna ve miktarına ilişkin bir kabulleri de bulunmamaktadır. Öte yandan yağmur ve bayram tatili nedeniyle inşaata ara verilen dönemde işlenen hırsızlık olayına ilikinde, miktar araç kullanılmadan taşınması mümkün olmayacak miktarda malzeme çalındığı iddia edilmiş olmasına rağmen, olay yeri inceleme tespit tutanağında da, buna ilişkin emare tespit edilememiş, sadece dağınık vaziyette bir miktar kalıp malzemesi varlığından bahsedilmiştir. Yine söz konusu şantiyeye ne miktarda kalıp malzemesi getirildiği ve ne miktarının çalındığına ilişkin bir tespitte bulunmamatadır. Malzeme sahibinin savcılık müşteki beyanı da, tek başına davayı ispatlamaya yeterli değilidir. Bu nedenle yargılmanın uzamaması için davacı tarafından ödeme yapılmış olsa dahi sonuca etkili görülmediğinden ödeme dekontunu sunması için süre verilmeksizin davanın reddine..." karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dosyaya sunulu hasar dosyası içinde olaya ilişkin olay yeri inceleme tutanakları, ifade tutanakları, sahaya ilişkin fotoğraflar, ekspertiz raporu başta olmak üzere bir çok delil yer aldığını, işbu hırsızlık olayına ilişkin savcılık dosyasının da mahkemeye bildirilmiş olup dosyada sadece mal sahiplerinin beyanının bulunmasının mümkün olmadığını;
Sahada görev yapan güvenlik görevlilerinin ifadesinde, sahanın çok büyük ve engebeli olması nedeniyle 200 metre mesafede bulunan kalıp malzemelerini görme imkanlarının olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen güvenlik amirinin böyle bir hırsızlığın gerçekleşmesi halinde güvenlik görevlilerinin muhakkak hırsızları görmesi gerekeceğini ifade ettiğini, güvenlik amirinin muhtemelen şirketini savunmak adına farklı bir beyan vermiş olduğunu, kaldı ki olayda kusurlu ve sorumlu güvenlik şirketinin çalışanlarının hırsızlık olayını kabul etmelerinin beklenemeyeceğini;
Yerel mahkemece verilen kararda, "hırsızlık olayında çalınan malzemelerin araç kullanılmadan taşınabilecek miktarda olmadığı ve olay yeri inceleme tutanağında buna ilişkin emare tespit edilemediği" gerekçesinin yer aldığını, ancak olaya ilişkin inşaat tüm riskler ekspertiz raporunda açıkça hırsızların, toprak olan yan yoldan kaba inşaatın yapımı için iskele ve kalıp malzemelerinin istiflendiği alana kadar ilerlediği, duvar yüksekliği 1,2-1,4 m olduğundan içeriye atlayarak plywood tahtaları, doka kirişler ve iskele takımlarını araca yükleyerek çaldığının ortaya konulduğunu, ayrıca ekspertiz ve bilirkişi raporlarıyla çalınan malzemelerin belirlendiğini, yaşanan hırsızlık olayı neticesinde şirketin hasarının 16.888,75-TL olduğunu, yerel mahkemece gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, TTK m 1472 uyarınca, inşaat bütün riskler sigorta poliçesindeki hırsızlık klozu kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin, olay nedeni ile sorumlu olduğu belirtilen davalıdan rücuen tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/15 E., 2018/620 K. sayılı dava dosyasında verdiği 15.10.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 135,50-TL harcın davacıdan alınıp Hazine'ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
05.04.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası'nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 06.04.2023
Başkan Üye Üye Katip




Full & Egal Universal Law Academy