Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1505 Esas 2023/786 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1505
Karar No: 2023/786
Karar Tarihi: 03.05.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
ESAS NO: 2019/1505
KARAR NO: 2023/786
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ......
KATİP: ... ...
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/1312 Esas-2019/372 Karar
DAVACI: ... -...
VEKİLİ: Av. ...- (e-tebligat)
DAVALI: ...
VEKİLİ: Av. ...- (e-tebligat)

Taraflarca yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin uzun süreden beri üyesi olduğunu ancak davalı kooperatifte meydana gelen usulsüzlükler nedeniyle üyelerinden iradesi dışında senetler alındığını, müvekkilinden, davalıdan hiç mal almadığı halde ihtiyaç kredisi kullandığından bahisle 01.09.2014 vade tarihli 17.500,00 TL bedelli senet alındığını, senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davalının müvekkili hakkında henüz takibe geçmediğini ancak borcu ödemesi hususunda yazı gönderdiğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kesin delil niteliğindeki senede dayalı olarak alacaklı olduğunu, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, davanın haksız açıldığını savunarak davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi'nce "...Dava şartlarından birisi de dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmasıdır. Dava hakkı hukuki yararla sınırlıdır. Tespit davasında hukuki yarar da, başka şekilde hukuki korunmanın sağlanamaması halinde vardır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili 12/09/2013 düzenleme tarihli, 01/09/2014 vade tarihli, 16.952,44 TL bedelli, ... numaralı kredi borç senedinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkememizce celp edilen davalı kooperatif kayıtları dikkate alındığında ... nolu senet bedelinin 10/09/2014 tarihinde 19.219,36 TL olarak ödendiği olarak ödendiği anlaşılmıştır. İşbu dava ise 10/04/2015 tarihinde açılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22/01/2016 tarihli 2014/19-674 esas, 2016/76 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere borçlu borcunu ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması gerekmektedir. TBK'nın 77. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca dava açılması gerekmektedir. Dosya kapsamına göre hukuki yararın dava şartı olması ve mahkemece her aşamada gözönüne alınması gerekmesi nendeniyle HMK'nın 114/1-(h) ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan davacının davasının usulden reddine, mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmediği için davalının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararları olamayacağından İİK'nun 72/4 maddesinde yazılı tazminat koşulları bulunmadığından davalının % 20 oranında tazminat isteminin de reddine " karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davayı tam ıslah ederek istirdat davası olarak yeni dava dilekçesi verdiklerini, bu dilekçenin yeni bir dava dilekçesi olduğunun belli olduğunu, Yargıtay 13. ve 19. Hukuk Daireleri'nin bu yönde kararları olduğunu, davaya devam edilerek esas hakkında yeni karar verilmesi gerekirken davanın reddinin doğru olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece lehlerine %20 tazminata karar verilmesi gerektiğini, kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Uyuşmazlık; davalı kooperatif üyesi olan davacının kendisinden usulsüzlük sonucu alındığını iddia ettiği dava konusu senetten dolayı borçlu olup olmadığı hususlarında toplanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK'nın "Islahın zamanı ve şekli" başlıklı 177. maddesi,
"(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
(2) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir." hükmünü içermektedir.
Dava konusu edilen senedin dava tarihinden önce ödenmiş olduğunun davalı kooperatifçe bildirilmesi üzerine davacı vekili; 11.03.2019 tarihli dilekçe ile menfi tespit davasını tamamen ıslah edip davalı kooperatiften 19.219,00 TL'nın istirdadına karar verilmesini talep ettikten sonra, istinafa konu karar verilmiştir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, HMK'nın 177. maddesi uyarınca, ıslahın bir tarafın mahkemeye karşı, yazılı veya sözlü olarak, tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile yapılacağı, ıslahın tamamlanmasının karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne bağlı olmadığı, somut olayda da, davacı vekilinin, davaya istirdat davası olarak devam etmek istediklerine ilişkin ıslah beyanında bulunduğu (dilekçe ile) gözetilerek, tarafların delillerinin bu çerçevede toplanıp değerlendirilmesi gerekirken, davacı tarafından sunulan ıslah dilekçesinin dava dilekçesindeki tüm unsurları da taşıdığı gözardı edilerek, İİK'nın 72. maddesindeki menfi tespit davasına ilişkin ilke ve açıklamaları içerir Hukuk Genel Kurulu kararı esas alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK'nın 353/(1)-a.4.ve 6. maddeleri uyarınca, esasını incelemeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarda gerekçesi ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a-4. ve 6.maddeleri gereğince, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/1312E., 2019/372K. sayılı dava dosyasında verdiği 10/04/2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2- Davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3-Peşin alınan istinaf karar harçlarının taraflarına iadesine,
4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
03.05.2023 tarihinde; HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2023

Başkan ...
e-imza
Üye ...
e-imza
Üye ...
e-imza
Katip ...
e-imza





Full & Egal Universal Law Academy