Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1335 Esas 2023/798 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1335
Karar No: 2023/798
Karar Tarihi: 03.05.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1335 - 2023/798
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO: 2019/1335
KARAR NO: 2023/798
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ: Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI: 2017/247E., 2018/866K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI :
VEKİLİ
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili, taraflar arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, davacının davalı şirketin Ankara İli Polatlı ilçesinde gerçekleştireceği “...” için davalı şirketi krediye hazırlayacağını ve yatırımı gerçekleştirmesi için banka kreditör veya finans kuruluşlarından kredi sağlanmak üzere müşavirlik, danışmanlık ve aracılık hizmeti verildiğini, bu sözleşme ile davalının müvekkili şirket yetkilisine kredi tahsisi için gerekli her türlü yetkiyi de verdiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve proje için finansman bulduğunu, “...” için 09/12/2013 tarihinde ... şubesinden 1.500.000 USD yatırım kredi finansmanı sağladığını, söz konusu miktarın 27.12.2013 tarihinde davalının hesabına yatırıldığını, vermiş olduğu hizmet karşılığı müvekkilinin kredinin %3'ü+ KDV si kadar olmak üzere 53.100,00 USD ye hak kazandığını, kısmi olarak toplam 110.900,00 TL ödemede bulunulduğunu, yapılan ödemlerin de akdi ilişkiyi ortaya koyduğunu, davalının ödediği miktarlar ödeme tarihindeki kur üzerinden USD'ye çevrildiğinde müvekkiline 39.017, USD ödeme yapıldığını, 14.083,00 USD alacağının kaldığını, yapılan ödemelerinde öncelikle faize mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 6.4. maddesinde danışmanlık ücretinin kredinin sağlanarak şirketin hesabına yatırılmasından sonra 7 gün içerisinde nakden ve defaten ödenmemesi halinde müvekkilinin danışmanlık bedelirini ve ek olarak %25 ceza ödemeyi peşinen kabul ettiğini, bu nedenle ücret alacağının %25'i olan 11.250,00 USD cezai şartın da muaccel olduğunu, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 2.7 maddesi gereğince müvekkilinin tanıştırdığı taraflar arasında 5 yıl içersinde kredi temine ilişkin yeni bir sözleşme imzalanması halinde de, hizmet bedelinin sözleşmenin 3. maddesi gereğince belirlenen esaslar çerçevesinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının 05/08/2014 tarihinde ... nezdinde 375.000 Euro kredi kullandığını, bu nedenle de 11.250,00 Euro+KDV olmak üzere 13.275 USD alacaklarının olduğunu, sözkonusu alacakların ödenmesinin ihtarname ile talep edildiğini ancak davalının ödememesi üzerine icra takibinde bulunduklarını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının "Danışmanlık ve Ödeme Taahhüt Sözleşmesi” kapsamında alacak talep ettiğini, sözleşmenin TBK'nun 27. maddesi gereğince hükümsüz olduğunu, Kredi verme işinin 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu ile bankaların faaliyet alanı içerisinde kaldığını, Bankaların kredi verme şartlarının bulunup bulunmadığını kendisinin değerlendirip buna göre kredi sağladığını, bankalara tanınan faaliyet alanına ilişkin olarak aracılık ve komisyonculuk sözleşmesi akdedilmesi ve böyle bir hizmetin verileceğinin vaadi açıkça yasaya aykırı olduğunu, sözleşmenin kesin olarak hükümsüz olduğunu, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse bile davacının kredi sağlanmasında aracılık hizmeti verdiğini kanıtlaması gerektiğini, davacının iddiasını ispatlayamadığını, krednin kullanılmasına ilişkin elinde belge olmadığını ikrar ettiğini, müvekkilinin yapmak istediği faaliyetlere ilişkin kredi sağlamak için içlerinde ...'ın da bulunduğu beş bankaya bizzat kendisinin kredi başvurusu yaptığı ve araştırmalarda bulunduğunu, tüm bu aşamaların tamamlanmasından çok sonrada davacı şirket yetkilisi ile tanışan müvekkili şirket ortaklarına, davacının danışmanlık yapabileceğini ve kredi ve sermaye bulabileceğini belirten önerisi üzerine faydası olabilir gözü ile baktıklarını ancak davacının ne projenin hayata geçirilişinde, ne sürecin ilerleyişinde hiç bir katkıda bulunmadığını, gelişen süreçte müvekkili şirket ortaklarının tamamen kendi çabaları ile projelerini tanıttıklarını, projeye sermaye koymayı kabul eden bir ortak bulduklarını, müvekkili şirketin finansal olarak güçlendiğini ve bankalar nezdinde kredisi yüksek hale geldiğini, kullanılan kredinin Avrupa Kalkınma Finansmanı olduğunu, TURSEFF onayını alan projeler için verilen kredi olduğunu, müvekkilinin güçlü yapısı ile hiç bir sorun yaşamadan kredi kullandığını, esasen geçersiz olduğu belirtilen sözleşmede bazı bankaların hariç tutulduğunun görüleceğini, sözleşmenin 6.6 maddesinde ...'ında hariç tutulan bankalar arasında olduğunu, davacının vermediği bir hizmetin bedelini talep edemeyeceğini, %25 ceza alacağının da yasal dayanağı olmadığını, yine davacının faize ilişkin taleplerinin de yasal dayanağı olmadığını, davacının alacağını hesaplama yöntemini de kabul etmediklerini, davacının tesadüfen öğrendiğini iddia ettiği 375.000 Euro kredi yönünden %3 alacak iddiasınında yersiz olduğunu, zira sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının sözleşmenin 2.7 maddesi gereğince 5 yıllık süredeki kredilerden ücret talebinin kabul edilemeyeceğini, sözleşmede böyle bir vaad olmadığını, davacının inkar tazminatı talebinin de haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince "... Toplanan delillere, devacının gerek davalı ile gerekse dava dışı banka çalışanı ile yaptığı email yazışmalarına, davalı vekili tarafından da e mail yazışmalarının "edimin yerine getiridiğini ortaya koymayan bir kaç yazışma" olarak kkabul edilmesine, davalının inkar etmediği, kredi temini sırasında davacının edmini yerine getirdiğini gösteren "Teşekkür Belgesi" mahiyetindeki yazıya ve sözleşme içeriğine göre; Sözleşme TBK'da borcun kaynakları arasında sayılarak, TBK'nun 1. Maddesinde sözleşmenin " Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı kabul edilmiştir. Sözleşme özgürlüğü sınırsız olmayıp kanun öngörülen sınırlar içersinde kullanılabilir. Kanunda aksi kararlaştırılmadıkça sözleşmeler hiç bir şekle tabi değildir. Sözleşmenin yazılı olarak yapılmasına ilişkin şekil şartını bulumaması halinde, sözleşmenin yazılı olarak yapılması HMK kapsamında davanın ispatı açısından önemlidir. Öte yandan yazılı şekilde hüküm altına alınan sözleşmenin bazı uygulanmayacağı iddiası karşı tarafça kabul ediilmedikçe ancak yazılı şekilde ispat edilebilir. Bir diğer durum ise HMK'nun 199. Maddesi " (1) Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir." belge kavramını tanımladıktan sonra, HMK'nun Madde 202 maddesi "delil başlangıcı davramına yer vererek " (1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir." düzenlemesine yer verilmiştir. Dolayısı ile "delil başlangıcının" varlığı halinde tanık dinlenebileceği gibi, tarfalarca belge içeriğinin kabulü halinde belgedeki iddilarının varlığı kabul edilir. TMK'nun 6. Maddesi gereğince Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Bir tarafın iddiasını kanıtlması halinde ise aksini ispat yükü karşı tarafa aittir. Bu kapsamda edimin yerine getirildiği çerçevesinde verilen bir belge, edimin yerine getirildiğine dair ispat için yeterli olup, bu durumda edimin yerine getirilmediğinin aksini iddia eden kanıtlamakla yükümlüdür.
Bu çerçevede; taraflar arasında imzalandığına ilişkin uyuşmazlık konusu olmayan "Danışmanlık ve Ödeme Taahhüt Sözleşmesi" imzalanmış olup sözleşme ile davacı "... A.Ş'nin Ankara Polatlı'da gerçekleştireceği "..." projesi için şirketi krediye hazırlayarak, kefalet, ipotek, ve diğer teminatları karşılığında danışmanın (Kendisinin) belirlediği, Yurt içi/ Yurt Dışı bir banka, kreditör veya diğer finans kuruluşları, Uluslararası Şirketler, tarafından kredilendirilmesi hususunda, ücreti mukabilinde müşavirlik hizmetleri ve şirkete kredi temini için münhasıran görevlendirilmiştir." , sözleşmeden edimin ne şekilde yerine getirileceği hususu açıklanmış olup davacının edimleri daha çok yol gösterme, gerekli dosyaların hazırlanması, görüşmelerin yapılması hususunda aracılık edilmesi, toplantı ve görüşmeler organize edilmesi ve benzeri her türlü hizmetin yerine getirilmesi olarak sayılmış olup, sözleşme kapsamında davacının vekaleten davalı nam ve hesabına işlem yapmasına ilişkin bir yetki bulunmadığından, sözleşmenin ifası açısından davacının bizzat davalını nam ve hesabına işlem yapması sözleşmenin ifası için aranan bir şart değildir. Kaldı ki 2.6. Maddesinde, davalının Banka ve Finansal Kurumlar ile sözleşmeden sayılan bankalar haricinde görüşme yapmasına ilişkin kısıtlamalar getirilmiş ve ... A.Ş de davalının, danışmanın onayı alınmadan görüşülemeyecek bankalar arasında sayılmıştır. Ayrıca davalı tarafından 20/11/2012 tarihli belgeyi düzenleyerek, davacının kendisi adına ... için kredi temini konusunda ...ile adlarına görüşme yapmaya teklif vermeye, teklif almaya, sunulan tekliflere öneri getirmeye, yeni teklifler sunmya, adlarına proje ile ilgili toplantılar yapmaya, bu toplantılarda kedilerini temsilen davacı şirket temsilcisine temsiil etme yetkisi verilmesi, akabinde yetkinin kaldırıldığına ilişkin delil sunulmaması karşısında, taraflar arasında sözleşmenin ifasına yönelik çalışmaların varlığını kanıtladığı gibi, Davalı tarafından davacıya verilen teşekkür belgesi, ... tarafından 5.000.000 USD limitli Gene kredi sözleşmesi kapsamında, 1.500.000,00 USD kredinin kullandırılması karşısında, taraflar arasında ve davacı ile banka çalışanı arasında yapılan yazışmalar karşısında davacının edmini yerine getirdiğinin kabulü gerekmiştir. Öte yadan davalı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin kanuna aykırı olduğu ve kredi alınmasına aracılık hususunda sözleşme yapılmayacağı iddia edilmiş ise de, davacı Danışmanlık şirketi olup, şirketin amacı doğrultusunda danışmanlık faaliyeti yürütmüş olup, Davacının kredi sağlamasına ilişkin görüşmelerin yürütülmesi sırasında ve evrakların düzenlenmesi aşamasında görev alması Bankalar Kanununca yasaklanan bir faaliyet olmadığından, davalının sözleşmenin geçerizliği ve eksik borç iddiası da yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafından sözleşme kapsamında edimini yerine getirmiş olup, davalı sözleşmenin 3. Maddesi gereğince hizmet bedelini ödemekle yükümlüdür. Sözleşmede, hizmet bedeli olarak onaylanan kredinin %3 oranında aracılık ve komisyon bedeli kararlaştırlmış olup davalı ... A.Ş ... kullanılan 1.500.000,00 USD kredinin %3'ü kadar danışmanlık ve müşavirlik ücretinden sorumludur. Sözleşmenin 6.4. Maddesinde borcun muaccel olacağı tarih düzenlenerek danışmanlık bedelinin sözleşme konusu kredinin onaylanıp şirket hesabına yatırılmasından itibaren 7 gün içersinde ödeneceği kararlaştırıldığından, ayrıca temerrüdü düşürülmesine gerek olmaksızın davacı söz konusu bedel işlemiş faizi ile talep edebillir. Ayrıca aynı maddede ücretin öngörülen sürede nakden ve defaten ödenmemesi halide %25 ceza koşulu getirildiğinden, söz konusu hüküm tarafların tacir olması nedeniyle tarafları bağlayacağından davacı %25 oranında cezai şartı ve sözleşmede açıkça düzenlenmiş olmasına göre cezai şart ve ücretin temerrüt faizini talep edelir. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya ve taraflarca itiraz edilmeyen ödeme miktarlarına göre yapılan ödemeler mahsup ediliğinde, davacının takip tarihi itibariyle, davacının 1.500.000 TL bedelli kredi yönününde hizmet komisyonu alacağı bakiye bedeli 14.083,00 USD, işlemiş faizi 2.981,87 USD, ceza koşulu alacağı 11.250,00 USD işelmiş faizi 1049,49 USD toplam 29.364,36 USD olduğunan davalının bu miktar üzerinde itirazının iptali ile takibin devamına asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD Para birmi ile açılmış bir yıl vadeli mevdut hesabına (fiilen) ödediği en yüksek faiz oranında işleiş faizi ile tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davalının kullanmış olduğu 375.000 EURO kredi yönünden ise; Yukarıda da belirtildiği üzere tarafların serbest iradesi ile yaptıkları sözleşme kanuna, ahlaka aykırı olmadıkça bağlar. Taraflar sözleşmede belirli şartlarda danışmanın ücreti hak edeceğini kabul ettikleri durumda, danışman tarafından edimin yerine getrilip getirilmediği araşırılmaksızın, danışmanın ücreti hak ettiğinin kabulü gerekir. Bilirkişi tarafından davacının söz konusu sözleşme kapsamında davacının edim yerine getirmediğinden bahisle ücrete hak etmeyeceği iddia edilmiş ise de, ücreti hak edip etmeyeceği sözleşme çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinden bilirkişinin bu yöndeki mütalası mahkememizce yerinde görülmemiştir. Buna göre Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.7 maddesinde davalının Polatlı'da yapacağı biyogaz tesisi için sözleşmenin sona ermesinden itibaren 5 yıl içerisinde herhangi bir fınansal anlaşma imzalar ise Şirket tarafından verilen hizmetler iş bu sözleşme hükümlerine göre gerçekleşmiş gibi danışmanın hizmet bedelinin müşteri tarafından 3.maddede belirtilen esaslar dahilinde ödeneceği kararlaştırılmış olup, ilgili maddede, daanışmanın sonradan alınan kredi sırasında danışmanlık hizmeti vermeksizin ücreti hak edeceği kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından, ... Şubesinden 05/08/2014 tarihinde 375.000 Euro kredi kullanmış olup, sözlleşmenin 2.7 maddesi kapsamında kulladırılan bu kredi nedeniylede ücret talep etme hakının bulunuduğunun kabulü gerekmiştir. Bilirkişi tarafından alternatifli olarak hazırlanan raporda taraflarca miktarına hesap edilmeyen rapora göre davacının 375.000,00 Euro olarak kullanılan kredi yönünden de, talep edebileceği komisoyon bedeli 11.250,00 Euro olarak tespt edildiğinden bu miktar ve 697,00 Euro işlemiş faizi olmak üzere 11.947,09 Euro üzerinden takibin devamına asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının EURO Para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevdut hesabına (fiilen) ödediği en yüksek faiz oranında işleiş faizi ile tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davalı takibe haksız olarak itiraz ettiğinden ve alacak likit olduğundan toplam alacağın takip tarihindeki TL kurunun %20 si oranında icra inkar tazminatının davalından tahsline karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiş, reddedilem miktar yönünden davacı kötü niyetli görülmediğinden..." denilerek Davanın kısmen kabulü ile itirazının kısmen iptali ile takibin, 1.500.000,00 USD krediye ilişkin olarak;14.083,00 USD Hizmet komisyonu/ücreti alacağı, 2.981,87 USD işlemiş faizi 11.250,00 USD Ceza koşulu 1.049,49 USD Faiz Tutarı olmak üzere toplam 29.364,36 USD üzerinden devamı ile 25.333,00 USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD para ile açılmış bir yıll vadeli mevduat hesabına (fiilen) ödediği en yüksek faiz oranın uygulanmasına; 375.000,00 Euro Krediye İlişkin Olarak ise, 11.250,00 Euro Hizmet Komisyon bedeli, 697,09 Euro İşlemiş faizi olmak üzere toplam 11.947,09 Euro üzerinden takibin devamına 11.250,000 Euro asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro para ile açılmış bir yıll vadeli mevduat hesabına (fiilen) ödediği en yüksek faiz oranın uygulanmasına, 30.794,66 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, özetle, mahkemece delillerinin toplanmadığını, eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını, geçersiz sözleşmeye dayalı talepte bulunulamayacağını, hizmetin verildiğinin ispat edilemediğini, aksine banka cevabi yazılarından kredinin kullanımına davacının aracılık etmediğinin anlaşıldığını, kredi kullandırılması ile ilgili bankaların tek yetkili olduğunu, davalının gerçekleştirmeye çalıştığı proje ve kapsamı ile ilgili bilgi ve belgelerin toplanmadığını,KDV talebinin haksız olduğunu, davacı tarafından bakiye alacak için fatura düzenlenmediğini beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, hizmet alım sözleşmesi kapsamında alacak istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/247E., 2018/866K. sayılı dava dosyasında verdiği 24/12/2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.496,60 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 2.624,15 TL'nin mahsubuyla kalan 7.872,45 TL.'nin davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
03/05/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası'nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2023
Başkan Üye Üye Katip



Full & Egal Universal Law Academy