Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/2029 Esas 2023/466 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2029
Karar No: 2023/466
Karar Tarihi: 31.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO: 2022/2029 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO: 2023/466
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: DR.... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2022
ESAS-KARAR NO: 2022/382 E 2022/723 K
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 31/03/2023
YAZILDIĞI TARİH: 18/04/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2021/14063 Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, takibe dayanak bononun taraflar arasındaki taşınmaz satışını konu alan protoKol kapsamında bedelsiz kaldığını belirterek müvekkilinin icra takibi nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, talep edilen asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı, davacı tarafın aracılığı ile 2014 yılında ... parselde bulunan taşınmazı kaynı namına satın aldığını, taşınmazın alım için pazarlık safhasında davacının avukat olduğunu, avukatlık ünvanını kullanarak ... Belediyesinde tanıdıklarının olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgede imar çalışmalarının yapılacağını, imar çalışması yapılırken tanıdıkları vasıtası ile taşınmazı park alanı olarak imar planına dahil edeceğini beyan edip taşınmazın imar planında park olarak niteliğinin değişmesinden sonra ... Belediyesine dava açacağını ve yaklaşık 3 kat daha fazla alacağını taahhüt ve beyan edip, tüm imar sürecinin 18 ay içerisinde kesinleşeceğini beyan ederek aksi bir durumunda taşınmazı kendisinin iade alacağını ve taşınmazı satış bedelinin iki katı bedel ile kendisi tarafından taşınmazın geri alınacağını beyan ederek taşınmazın davalıya satılması için aracı olmuş ve taşınmazın davalıya o dönem (88.000,00 USD bozdurup ) 156.000,00 TL bedelle satılmasını sağladığını, sonradan öğrendiği üzere imar planı iptal edildiğini ve ... Belediyesine karşı aslında herhangi bir dava da açılmadığını, şahıstan vermiş olduğu taahhütleri yerine getirmesini talep ettiğini, ancak davacının kendisini bilgilendirme yükümlülüğüne aykırı davranarak doğru bilgi vermediği gibi sürekli oyaladığını, araya tanıdıkların girmesi ile 2020 yılında davacıya ait avukatlık ofisinde davaya delil kılınan taşınmazın devir koşullarını ve davacının ödemeyi nasıl ne şekilde yapacağına ilişkin protokol metnini kendisinin hazırlaması üzerine imzaladığını, protokol metninde de görüleceği üzere 05.10.2020 tarihli 100.000,00 TL ve 20.10.2020 tarihli 175.000,00 TL bedelli iki senet borçlu tarafından imzalanıp tarafına verildiğini, borçlu 05.10.2022 tarihli senedini, senedin vade tarihinde 80.000,00 TL ödemesini yaptığını, 20.10.2020 tarihinde ise 20.000,00 TL ödemesini yaptığını, 175.000,00 TL bedelli senedin bedelini tarafına ödemediğini, kendisine noter vasıtası ile göndermiş olduğu ödememe protestosuna dahi cevap vermediğini, 175.000,00 TL bedelli senedi icraya koyması için avukata verdiğini, icra aşamasında borçlunun avukatı ile görüşerek 175.000,00 TL lik icra dosyasının kapatılması ve ilave 30.000,00 TL ödeyeceğini söylediğini, kendisinin söz konusu parayı kabul etmeyeceğini, davacının ilk 2014 yılından 2020 yılına kadar geçen sürede zarara uğrattığını sonrasında ise 2020 yılında hazırlamış olduğu protokole uymayarak ikinci kez zarara uğrattığını, 2020 yılından bu yana 175.000,00 TL değer kaybı farkını ödemesini talep ettiğini, davacının bu talebini geri çevirerek huzurdaki davayı açarak protokole uymayacağını ve borcunun olmadığını beyan ettiğini, davacı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu senedin taraflar arasındaki protokol kapsamında satış bedelinin teminatı olarak verildiği, davacının 05.10.2020 tarihinde 05.10.2020 tarihli 100.000,00 TL'lik senet için kısmi ödeme açıklaması ile davalının hesabına 80.000,00 TL gönderdiği, 16.10.2020 tarihinde 05.10.2020 tarihli 100.000,00 TL'lik senedin kalan son ödemesi açıklaması ile davalının hesabına 20.000,00 TL gönderdiği, Ankara 58. Noterliği'nin ... nolu 23.05.2022 tarihli ve ... nolu 30.05.2022 tarihli ihtarlarında davacının davalıya tapuda devir için gerekli işlemleri yapması için kesin süre verdiği ve bu sürede devir işlemi gerekleşmediğinden sözleşmenin feshedildiği, dava konusu senedin bedelsiz kaldığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı tarafından;
Mahkemece menfi tespit davasının arabulucuk dava şartı yerine getirilmeksizin açıldığı hususunun gözden kaçırıldığı, davacı yanca taşınmazın bir kısmının bedelinin ödendiği, 175.000,00 TL’lik bedelli senedin ödenmediği, ödememe protestosuna yanıt verilmediği, davacı yanca dava konusu senedin vadesinde ödenmemesi ile protokol ile bağlı olunmadığının açıkça ortaya konulduğu, davacı hakkında Ankara CBS’nin 20222/249751 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğu, mahkemece bu dosya incelenmeksizin eksik inceleme ile karar verildiği, davacı yanın protokol şartlarına zamanında uymayarak zarara sebebiyet verdiği, davacının kendi eylemleri ile protokolün feshine sebebiyet vermesi nedeniyle icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bononun bedelsiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu 10.09.2020 düzenleme 30.10.2020 ödeme tarihli 175.000,00 TL senedin üzerinde nakden yazılmış olduğu ve üzerinde teminat kaydı bulunmadığı, ancak her iki tarafın da kabulünde olan imzası taraflarca inkar edilmemiş protokolde ödeme planı isimli kısımda 05.10.2020 tarihli 100.000,00 TL tutarlı senet ve 30.10.2020 tarihli 175.000,00 TL tutarlı senedin yazıldığı devamında " senetler ... nam ve hesabına ödenecek, ödeme işlemine mukabil tapu devri gerçekleşip senetler iade edilecektir. Her ödeme sonrası ilgili senet iade edilecektir" yazıldığı ve altının taraflarca imzalandığı, dava konusu senedin iş bu protokole istinaden satış bedelinin teminatı olarak verildiği anlaşılmıştır.
Dava kambiyo senetlerinden olan bonoya dayalı, bononun teminat olduğu iddiasında bulunulması nedeniyle kıymetli evraka ilişkin hükümlerin irdeleneceği menfi tespit istemine ilişkin olup, kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanununda düzenlenen, TTK 4. madde gereği mutlak ticari davalardandır.
Davacı yanca dava dilekçesinde harca esas değer olarak 175.000,00 TL bono bedeli gösterilmiş olup talep konusu bölümünde Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2021/14063 E. sayılı dosyası ile borçlı olunmadığının tespitiyle ferileri ile birlikte takibin iptalinin talep edildiği, sonuç ve istem bölümünde de aynı talepte bulunulduğu, mahkemece hüküm kısmında takibe dayanak bonodan borçlu olunmadığının tespitine karar verildikten sonra takibin iptaline de karar verildiği, takipte talep edilen ferileri ile birlikte toplam miktarın 190.280,14 TL olduğu, mahkemece hüküm kısmında 175.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesinde ''Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır. Gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talep olunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz. Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır. '' hükmü bulunmakta olup aynı Yasa'nın 30. maddesinde de ''Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır. '' hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda mahkemece, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek, davacı yanca takipte talep edilen alacak yönünden talepte bulunulduğuna göre eksik harcın tamamlattırılması için işlem yapılması, eksik harcın tamamlanmaması halinde HMK'nın 150.maddesi (eski HUMK 409.maddesi) hükmü uyarınca dava dosyasının işlemden kaldırılması, bu maddede öngörülen süre içerisinde harcı yatırılmak suretiyle dava dosyasının yenilenmesi halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesi, üç aylık süre içerisinde harç yatırılmak suretiyle dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, ilk derece mahkemesi tarafından eksik yargı harcı ikmal edilmeden hüküm kurulması hali, HMK'nun 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle re'sen incelenerek Aynı Kanunun 353/1. fıkra (a-4) maddesinde yer alan "diğer dava şartlarına aykırılık bulunması" şeklindeki düzenleme gereğince, yargı harçlarının ikmali için ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/382 Esas 2022/723 Karar sayılı 24/10/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.'nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 362/(1).g.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 31/03/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan...
e-imzalıdır

Üye...
e-imzalıdır

Üye...
e-imzalıdır

Katip...
e-imzalıdır






NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."


Full & Egal Universal Law Academy