Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1389 Esas 2023/541 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1389
Karar No: 2023/541
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO: 2022/1389 (ESASTAN RET )
KARAR NO: 2023/541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2022
ESAS-KARAR NO: 2020/212 E - 2022/446 K
DAVACI:
VEKİLİ: Av. ...
-UETS
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
YAZILDIĞI TARİH: 09/05/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkiliyle davalı arasında 20.08.2015 tarihli anlaşma gereğince, müvekkiline akaryakıt satıp teslim edeceğini, alınacak akaryakıt bedeline karşılık 16.09.2015 ve 30.09.2015 keşide tarihli ve 400.000,00TL bedelli iki ayrı çeki davalıya verdiğini, akaryakıt sevkiyatının yapılmadığını belirterek bedelsiz kalan çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında çeklerin bankaya ibrazı üzerine davacı keşideci tarafından çeklerin bedeli ödenerek dava istirdada dönüşmüştür.
SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davalı vekili; müvekkilinin çekleri dava dışı .... Ş.teslim aldığını, anılan şirketin davacıdan alacaklı olduğunu, çeklerin bu şekilde verildiğini bilen davacının iyiniyetli ciro yoluyla hamile karşı davayı açtığını, dava dışı şirket ile tarafların ticari defter kayıtları incelendiğinde gerçeğin anlaşılacağını bildirerek davanın reddine ve davanın .... Ltd. Ş.'ne ihbar edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece; Ankara BAM 22.Hukuk Dairesinin 2017/1377 esas 2018/242 karar sayılı 23/02/2018 tarihli kabul kaldırma kararı doğrultusunda; bilirkişi rapor ve ek raporları ile dosya kapsamı bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ve davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, dava konusu iki adet çekin davacı şirket tarafından keşide edildiği, lehtar hanesinde davalı şirketin isminin bulunduğu, davalı şirketin usulünce tutulmakla sahibi yararına delil olma özelliği taşıyan ticari defter ve kayıtlarında söz konusu iki adet çeke ilişkin kaydın ve yine dava dışı .... Şti. ile olan ticari ilişkisinin bulunduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından bilirkişi incelemesi için tam olarak ibraz edilmeyen ticari defter ve kayıtlarında dahi davacı şirketin dava dışı .... Şti.'ne 940.499,90 TL tutarında borçlu olduğu, davacının özellikle davalı arasında ticari bir ilişki bulunmamasına karşın imzası inkar edilmeyen dava konusu iki adet çeki keşideci sıfatıyla imzaladığı, çeklerde lehtar olarak yer alan davalı şirketin söz konusu çeklerde lehtar olarak yer almasının sebebinin, davacının borçlu olduğu dava dışı şirket ile kendisi arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak tarafların anlaşması karşılığında 3.şirket yerine kendilerinin lehtar olarak yazıldığı savunmasının aksi ispat külfeti kendisinde olan davacı tarafça kanıtlanamamış olmakla, davanın reddine karar verilmiş hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporları hatalı olup taraflar arasındaki ve taraflar ile dava dışı ... şirketi arasındaki ilişki tam ve doğru olarak tespit edilemediğini, ilk tespitte müvekkili şirketin, dava dışı ... şirketinden 940.499,00-TL alacaklı olduğuna dair tespit yapılmış akabinde yapılan ikinci tespit ise ilk tespitin tamamen tersi bir şekilde müvekkil şirketin dava dışı ... şirketine 940.499,00-TL borçlu olduğu şeklinde olup mahkemenin gerekçeli kararında da ikinci tespit yani hatalı tespite dayanarak müvekkilinin dava dışı şirkete borçlu olduğu ve tarafların ticari ilişkisinden kaynaklı olarak 3.şirket yerine davalının isminin yazıldığının aksinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davayı reddettiğini, bilirkişi raporunda müvekkilinin alacaklı olduğu yönünde de tespit bulunduğunu, mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığı ve dava dışı şirketin kayıtlarına itibar edilemeyeceğinin açık olduğunu, davalının müvekkilinden alacaklı olmadığına ilişkin mahkeme içi ikrarı karşısında mahkeme tarafından herhangi bir araştırma yapılmasına gerek kalmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık; davanın temel ilişkiye dayalı olarak avans olarak verilen çeklerin bedelsizliği nedeniyle borçsuzluğun tespiti talep edilmişken, davalı savunması sonrası çekler nedeniyle taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı iddiasına dayanılmasının HMK 29. Maddesi gereğince davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamaların gerçeğe uygun yapılması yükümlülüğüne aykırılık teşkil edip etmediği, lehtar hanesi açık olarak verilen çeklerin, çekleri alan tarafından kendi isminin yazılıp yazılamayacağı, davalının çeklerin bedelsizliğini bilebilecek kötü niyetli hamil olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı şirket vekili dava dilekçesinde; davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında akaryakıt alım satımı için avans olarak davalıya iki adet çek keşide ederek verdiğini; davalının mal teslimini yapmaması nedeniyle, bedelsiz kalan çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu çeklerde davacı şirket keşideci davalı lehtar hamil konumundadır. Çeklerdeki imza davacı tarafından kabul edilmektedir. Bu yönde bir anlaşmazlık yoktur.
Davalı şirket vekili; müvekkilinin çekleri dava dışı ... ....Şti.'den teslim aldığını çeklerdeki lehtar hanesine müvekkilinin adının yazıldığını, müvekkiliyle davacı arasında akaryakıt alım satım ilişkisinin bulunmadığını, iyiniyetli hamil olduğunu savunmuş, davacı şirket vekili bu savunma karşısında cevaba cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiasının tam tersi olarak bu kez müvekkili şirketle davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davalı tarafından bu durumun ikrar edildiği, keza müvekkili ile davalıya ait ticari defter kayıtları incelendiğinde herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığının açık bir şekilde ortaya çıkacağı iddiasında bulunmuştur.
Bu durumda her iki tarafın beyanına göre taraflar arasında çekler nedeniyle ticari ilişki bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Mahkemece ilk kararda taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, davanın da münhasıran çekler nedeniyle borçsuzluğun tespitine ilişkin bulunması nedeniyle davacının dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve çeklerin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, İstinaf incelemesi aşamasında Dairemizce 2017/1377 esas 2018/242 karar sayılı 23/02/2018 tarihli ;’’…avans olarak verilen çekler karşılığı akaryakıt tesliminin yapılmayarak çeklerin bedelsiz bırakıldığı iddiasına dayalı açılan menfi tespit davasında; davalının, çekleri dava dışı ....Ş.' den alarak lehdar hanesine kendi ismini yazdığını açıklaması karşısında, davacının da başlangıçta temel ilişkiye dayanarak açtığı davayı cevaba cevap dilekçesiyle; HMK.'nın 29/1. maddesi hükmüne aykırı olarak davanın dayanağı vakıalardan farklı olarak taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı iddiasına dayandırmış iddianın bu niteliği gözetildiğinde ispat külfetinin davacıda olduğu, lehtar hanesinin boş olup olamadığı, sonradan anlaşmaya aykırı doldurulup doldurulmadığı, davalı ile ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı hususlarının yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Davacı keşidecinin, davalı hamile karşı ancak TTK'nun 687. maddesinde yazılı koşullarla def'ilerini ileri sürebilir. İspat külfeti davacıda olup, davacının öncelikle çekleri davalıya verip vermediği aralarında temel ilişkinin bulunup bulunmadığı, davalı dışında başkasına verilmesi halinde davalının lehtar hanesine adının yazılmasının anlaşmaya aykırı olup olmadığı ve davacının öncelikle çekleri verdiği kişiye borçlu olmadığını bildiği, davalı hamilin ayrıca çekleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin kanıtlaması gerekir…’’ gerekçesiyle kabul kaldırma kararı verilmiş, kaldırma kararı doğrultusunda yapılan inceleme sonucu:
6102 sayılı TTK'nun 778. Maddesi yollamasıyla 680. Maddesi gereğince Açık ticari senet eksik unsurları tamamlanınca sanki baştan beri doldurulan içeriği vermiş gibi işlem göreceği, açık ticari senette keşideci ile senedi elinde bulunduran arasında yapılan anlaşma ile eksik unsurların doldurulmasının senedi teslim edilen kişiye bırakıldığı, tarafların anlaşmaları sonucu bononun lehdar hanesine açık bırakılarak bir başkasına tevdiinin mümkün olduğunun kabulüyle, çeki alan kişi lehdar hanesini kendi adını yazabileceği gibi isterse yine lehdar hanesi açık olarak başka bir kişiye vererek açık kısmının o kişi tarafından doldurulmasına imkan sağlanabileceğinin kabulüyle somut olayda, davacı tarafından çeklerin lehtar hanesi açık bırakılarak imzalanmak suretiyle dava dışı ... .... Ş. verildiği, davalının da çeki anılan şirketten alarak lehdar hanesine kendi ismini yazdığı bu hususun çeklerin geçerliliğini etkilemeceğinin, davacının davalı hamile ancak TTK'nun 687. maddesinde yazılı koşullarla def'ilerini ileri sürebileceğinin kabulüyle ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının öncelikle çekleri verdiği kişiye borçlu olmadığını, davalı hamilin bildiğini ayrıca bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlaması gerekeceğinin kabulüyle yapılan bilirkişi incelemesi sonucu davacının dava dışı şirkete borçlu olduğu ve davalının kötüniyetli hamil olduğunun kanıtlanamamasına göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, yargılamanın HMK'da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK'nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 13/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan...
e-imzalıdır


Üye...
e-imzalıdır


Üye...
e-imzalıdır


Katip...
e-imzalıdır


NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."


Full & Egal Universal Law Academy