Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/785 Esas 2023/332 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/785
Karar No: 2023/332
Karar Tarihi: 13.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/785 - 2023/332
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO: 2020/785 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO: 2023/332 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
ESAS NO: 2016/619 E 2020/124 K
DAVACI
VEKİLLERİ
DAVALI:
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU: Bankacılık işlemi
KARAR TARİHİ: 13/03/2023
YAZILDIĞI TARİH: 03/04/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, ciro yoluyla müvekkilinin eline geçen davalı bankadan edindiği çek defterinin ... çek nolu ve 26/07/2013 keşide tarihli 100.000,00 TL bedelli çekin bankaya ibrazında karşılığının bulunmaması nedeniyle karşılıksız işleminin yapıldığını, çekin davalı banka tarafından ... adına basıldığını, çeke dayalı icra takibi başlatıldığını, ancak borçlunun piyasaya olan yüklü miktardaki borçları sebebiyle tahsilata yönelik sonuç alınamadığını, keşideci adi ortaklığın ve ciranta olan diğer firmanın da herhangi bir malvarlığının bulunmadığını, davalı bankanın Çek Kanunu kapsamında çek hesabı açarken göstermesi gereken özeni, basireti ve dikkati göstermediğini, davalı bankanın çek karnesi verirken borçlunun mali tablosunu incelemediğini, çek karnesi isteyen firma hakkındaki icra dosyalarının dikkate alınmadığını, tüzel kişiliğe haiz olmaması nedeniyle çek hesabı açılmaması gereken adi ortaklık adına çek hesabı açarak müvekkilinin zararının oluşmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL'nin işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkemece 20.12.2016 tarihli duruşmasında verilen ara karar uyarınca dava değerini 50.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı firmaya çek karnesi vermesi işleminde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının keşideci firmalara güvenerek çeki aldığını, yeterli ve gerekli araştırmayı yapmadığından kusurlu olduğunu, illiyet bağının kesildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, kusur oranının yapılan teknik inceleme sonrasında hukuki oran belirlenmesinde öncelikle, dava dışı şirketlerden karşılıklı ticari ilişkinin kurulmasında ve çekin dava dışı ortaklıktan kabulünde davacının da %50 kusurunun bulunduğu, dava dışı şirketlerin iki ortaklıktan oluşup birinin mali durumunun daha iyi ve diğerini ekonomik yönden tolere ederek çekin ödenmemesinin tahmin edilememesi nedeniyle davacının yine %50:2= %25 sorumluluğu daha üstlenmesi gerektiği, dava dışı şirketlerin bilançolarının çek defteri düzenlenirken durumlarında eleştirilecek bir durumunun olmaması ve icra dosyalarında bir aciz vesikası düzenlenen durumun olmadığı nedenleriyle %25-%15=%10 'a davalı kusurunun indirildiği, dava dışı şirketlerden birinin ortaklarından birinin ödenmemiş çeklerinin bulunduğu ve düzenlenen çekin de düzenlendiği tarih itibariyle bu ortağın en az 4-5 adet yazılmış çeki bulunmasına rağmen çek defteri düzenlenmesinde %10:2=%5 kusur nispetine göre davalı bankanın 100.000,00 TL bedel üzerinden ıslah edilmiş davada 5.000,00 TL sorumluluk miktarı değerlendirildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Adi ortaklık adına çek karnesi verilmesinin hukuken olanaklı olmadığı, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konuda mahkemece kusur değerlendirmesi yapılmasının doğru olmadığı, davalı bankanın gerekli araştırmayı yapmayarak özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, emsal karar ve bilirkişi raporları gözardı edilerek mahkemece karar verildiği, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğu,
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, hukuki yarar ispat edilmedikçe kısmi dava açılamayacağı, mahkemece yargılama harç ve giderlerinin hatalı hesaplandığı, davacı yanın bir zararının bulunması halinde bu zararını dava dışı adi ortaklığa karşı iletmesi gerektiği, çek defteri verilmesi sebebiyle bir zarara uğradığı hususunu ispat etmesi gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davalı bankanın Çek Kanunu gereğince özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, Çek Kanunu gereğince bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava dışı İpek-Serel adi ortaklığının davalı bankadan edindiği çek defterinin ... çek nolu ve 26/07/2013 keşide tarihli 100.000,00 TL bedelli ...'nın lehtarı olduğu cirantasının davacı şirket bulunduğu, çekin keşide tarihinde ibrazına rağmen karşılıksız olduğunun yazıldığı görülmüştür.
Davacı vekili yargılama sırasında davayı sorumluluklarına esas miktarın bu örnek raporlarında incelenmesiyle davalı sorumluluğunun %50'ye denk geleceği kanaatiyle davadaki talebini 50.000,00 TL'sına artırmıştır.Ancak davacı yan davada zararının 100.000,00 TL olduğunu da bildirmektedir.
20/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; asıl borçlu adi ortaklık hakkındaki icra takibi aciz vesikasına bağlanmamış olsa da icra dosyası alacağının tahsilinin dava tarihi itibariyle sağlanamadığı, davacı zararının doğduğu, davalı bankanın çek defteri verilmesinde adi ortaklığı oluşturan şirketlerden .....A.Ş'nin mali görünümünün zayıf olmasına rağmen ve diğer ortak ...'in ortağı...'a ait protestolu senet kaydı olmasına rağmen adi ortaklığa hesap açılmasının ve çek karnesi verilmesinin kusurlu yönler olduğu ve orana göre %50 kusurun değerlendirildiği açıklanmıştır.
İtirazlara dair ek rapor alınmış, rapor sonucunda herhangi bir değişiklik olmamıştır.
6100 sayılı HMK’nin 266. maddesinde; “(1)Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir ” düzenlemesi yapılmıştır.
Mahkemece uyuşmazlığın özel bir uzmanlık gerektirdiği görüşü ile bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, HMK’nın 282. maddesi uyarınca bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe belirleyebilir ilkesinden hareketle yeniden kusur oranlarının belirlenmesi yoluna gidilmiş ise de dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeyi içerdiği ve hükme esas alınması gerektiği halde mahkemece gerekçeli kararda belirtildiği şekilde dosya kapsamı itibariyle yeniden kusur belirlemesi yoluna gidilmesi doğru değildir.
27.10.2022 tarih 2020/4-65 E. 2022/1387 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere davacı yanın uğradığı zarar miktarı bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere 100.000,00 TL olup tazminattan indirim oranının bu miktar üzerinden yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü, davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddi ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
3-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/02/2020 tarih 2016/619 Esas 2020/124 Karar sayılı kararın HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
4-a)Davanın KABULÜ ile,
50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.415,50TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan 855,39TL harcın mahsubu ile bakiye 2.560,11TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
c)Davacı taraf kendisini yargılamada vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 9.200TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davacı tarafından yatırılan 85,39TL peşin harç, 29,20TL başvuru harcı, 770,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 884,59TL harç gideri ile bilirkişi, tebligat, posta giderinden oluşan 1.306,80TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
f)HMK'nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 341,55TL harçtan peşin alınan 85,39TL harcın mahsubu ile bakiye 256,16TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
9-HMK'nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
10-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK'nun 362/1.maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 13/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan


Üye


Üye

Katip




NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."


Full & Egal Universal Law Academy