Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1444 Esas 2023/479 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1444
Karar No: 2023/479
Karar Tarihi: 31.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO: 2020/1444 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO: 2023/479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: DR. ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2020
ESAS-KARAR NO: 2017/726 E 2020/603 K
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 31/03/2023
YAZILDIĞI TARİH: 18/04/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili aleyhine davalının Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2017/20319 ve 2017/20469 numaralı dosyaları ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığını, söz konusu icra takiplerine konu edilmiş olan bonoların müvekkilinin eski ortaklarından dava dışı ... tarafından hisselerini devir ettiği tarih olan 23.06.2017 tarihinden sonra, geçmiş tarihli olarak gerçeğe aykırı şekilde düzenlenerek davalıya verildiğini, ... ' nun şirket adına yetkilerinin hisse devir tarihi olan 23.06.2017 tarihi ile aynı tarihte sona erdirildiğini, şirketin davalıya herhangi bir borcu olmamasına rağmen, şirketin eski ortağı olan dava dışı ... tarafından müvekkilini zor durumda bırakılmak için bonoların düzenlendiğinin açık olduğunu, davalı ile müvekkili arasında her hangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, belirterek müvekkili firmanın davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takiplerine konu edilen bonoların iptaline ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davaya ve takibe konu senetlerin davacıya verilen borç karşılığı / nakdi borca karşılık alındığını, ihdas nedeninin de "nakden" olarak da gösterildiğini, senetlerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği iddiasının davacının şikayeti üzerine "kovuşturma yapılmasına yer olmadığına" dair karar verildiğini, davaya ve takibe konu senetlerin kambiyo evrakı niteliğinde olduğunu, tüm yasal unsurları taşıdığını, kayıtsız şartsız borç ikrarını taşıyan senetlerin davacı borçlu şirketin defterinde kayıtlarının bulunmamasının evrakların sebepten mücerretlik vasfına halel getirmeyeceğini, bildirerek davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; dava konusu bonolarda nakden bedel kaydı bulunmakta olup davacı/borçlu, bonolarda yer alan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı iddiasında bulunmadığı, iddia bonoların şirketin eski ortağı ve yetkilisi olan dava dışı kişi tarafından şirketteki yetkileri sona erdikten sonra eski tarihli olarak düzenlendiği davalıya verildiği, şirketin bu nedenle bu senetlerden dolayı borçlu olmadığı iddiasında bulunduğu, senedin sebepten mücerret olduğu, davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında bulunduğu, davacının bu hususu kanıtlamaya elverişli yazılı delil bildirmediği ve senetlerin davacının ticari defterlerine işlenmemiş olmasının sebepten mücerret borç ilişkisinin olmadığını kanıtlar nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ek karar ile de alınan ihtiyati tedbir kararının icra edildiği davalının alacağına kavuşmasının geciktirildiği % 20 kötüniyet tazminatına karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; müvekkil şirketin mali müşavirlik hizmeti veren bir firma olduğunu, davalı tarafın ise gerçek şahıs olup müvekkil şirket ile müşavirlik hizmeti anlamında iş ilişkisi bulunmadığını, bu hususun davalı tarafından da kabul edildiğini, davaya konu senetlerin ise müvekkil şirket eski yetkilisi tarafından davalıya keşide edilmiş olmasına rağmen, müvekkil şirketin hiçbir iş ilişkisi bulunmayan ve şirket yetkililerinin de tanımadığı davalıdan 180.000,00 TL bedelli borç almasını gerektirir fiili bir durum bulunmadığını, senet metninde yer alan "nakden" ibaresi ve davalının da iddia ettiği müvekkili şirkete 180.000,00 TL borç verildiği iddiasının hayatın olağan akışına tamamen aykırı bulunduğunu, dava dışı şirketin yetkili temsilcisi ...’nun, şirket yetkileri sona erdikten sonra müvekkili şirketi zarara uğratmak kastı ile davalı ile birlikte haksız ve kötü niyetli olarak davaya konu senetleri düzenlediklerini, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini , davalının ticari defter kayıtlarının incelenmediğini, davalının isticvap edilmediğini, müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacı şirketin eski temsilcisi tarafından davalı lehtara geriye dönük olarak keşide edilen senetlerin bedelsizliği iddiasının usulüne uygun delillerle kanıtlanıp kanıtlanamadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; iki ayrı icra takibine konu iki adet senetteki davacı-borçlu şirketi temsilen atılan imzaların, davacı şirket yetkilisinin senetlerin gerçek tanzim tarihlerinde şirket yetkilisi olmadığı, senetlerdeki tanzim tarihinin şirket yetkilisi olduğu tarihe denk gelecek şekilde geçmişe dönük olarak atıldığı ve senetlerin bedelsiz olduğu iddiasıyla İİK'nın 72. maddesi gereği açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı taraf dava konusu bononun yetkisiz temsilci tarafından imzalanan senetlerin bedelsiz olduğunu belirterek menfi tespit talebinde bulunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı şirketin şikayeti üzerine Dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda ‘’…Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/03/2018 tarihli ve 2018/22990 soruşturma, 2018/39292 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 05/06/2018 tarihli ve 2018/3584 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 01/04/2019 günlü kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası hisse devri sözleşmesi ile ortaklıktan ayrılan şüpheli Kenan'ın bu sözleşmedeki haklarından ayrı olarak haksız kazanç elde etmek amacıyla yakın arkadaşı diğer şüpheli (... ) ile birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde anılan şirketi dolandırmak için muhteviyatı itibariyle sahte bono tanzim edip etmediklerine yönelik yapılacak değerlendirme sonucu şüphelilerin hukuki durumlarının takdir ve tayininin gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir….’’ gerekçesiyle bozulmuş bozma kararı üzerine Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesince 2019/6034 D.işi. sayılı dosyası ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kaldırılmış, yargılamanın devam ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda; ceza mahkemesinin olası bir mahkumiyet kararının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. Maddesinde düzenlenmiş olup hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır. Ancak Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Dolayısıyla ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Bu nedenle yukarıdaki davalardaki maddi olgunun tespitine ilişkin Yargıtay kararının hukuk hakimini bağlayacağı gözetildiğinde ceza mahkemesi kararlarının beklenmesinde hukuki yarar bulunmaktadır.
Somut olay yönünden dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince mahkumiyet kararı verilmesi halinde ya da maddi vakıanın tespitini içeren bir kararın hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek ceza davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca kabulü ile yukarıda belirtilen ceza davasının sonucu bekletici mesele yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/726Esas, 2020/603Karar ve 06/10/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.'nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 31/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan...
e-imzalıdır
Üye...
e-imzalıdır
Üye...
e-imzalıdır
Katip...
e-imzalıdır



NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."


Full & Egal Universal Law Academy