Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1918 Esas 2023/495 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1918
Karar No: 2023/495
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2022/1918 Esas 2023/495 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1918
KARAR NO: 2023/495
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 2020/320 Esas 2022/577 Karar
NUMARASI: 30/06/2022
DAVACI :
VEKİLİ:
DAVALI :
VEKİLİ:
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 20/07/2020
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 31/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın ... Şubesi ile asıl kredi borçlusu .... A.Ş. ile 4 adet Kredi Çerçeve Sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmelerden 07.09.2012, 22.04.2103 tarihli 3 adet sözleşmede davalı...'ün müteselsil kefalet imzasının mevcut olduğu, kredi geri ödemesinde yaşanan sorunlar nedeniyle kredi hesaplarının kat edildiği ve sorumlulara Noter kanalıyla hesap kat ihtarnamesi keşide edildiği, verilen makul süre içinde borçlarının ödemeyerek temerrüde düşen müteselsil kefiller aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu tarafından ödeme emrine ve takibe konu borca edildiği ve arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığı, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğu, ödeme emrindeki borç tutarının mevcut, likit ve haklı bir tutar olduğu, rehinle temin edilmiş bir alacağın tahsili için alacaklının öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği benimsenmiş ise de, bu hükmün kefiller hakkında uygulanamayacağı yerleşmiş Yargıtay İçtihatları ile benimsenip kabul edildiği, kaldı ki, asıl borçlu hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlanırken, kefiller hakkında da genel haciz yoluyla ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız takibe başlanıldığı, rehinli takiple tüm borcun kapatılmasının da mümkün olmadığı belirtilerek başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin takip alacaklısına borcunun olduğu, ancak bu borcun ipotek ile teminat altına alındığı, alacaklının alacağı tahsil için öncelikle ipoteğe müracaat etme zorunda olduğu, şayet ipotek limitini aşan miktar varsa bu kısım yönünden ilamsız icra takibinin yapılabileceği, alacaklının müvekkil açısından ipotek limitini aşan bir alacağının olmadığı, müvekkilinin şahsi kefaletini taşıyan iki adet kredi sözleşmesinin bulunduğu, bu iki kredi sözleşmesi için iki ayrı ipotek tesisinin yapıldığı, bunun dışındaki kredi sözleşmelerinde müvekkili...'ün imzasının yer almadığı belirtilerek davacının haksız davasının reddi ile davacının %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosya kapsamı ve bankacı bilirkişi raporu-ek raporu esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile; Davalının Ankara 31. İcra Müdürlüğü'nün 2019/15262 Esas sayılı dosyasında 5.269.532,44 TL asıl alacak, 3.083.222,17 TL işlemiş faiz, 154.161,10 TL BSMV olmak üzere toplam 8.506.915,71 TL alacağa yönelik itirazının iptali ile, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %26 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine; Kredi borcunun son ödeme tarihinde ödenmemesi, ihtarname keşide edilerek buna göre icra takibi yapılmasına rağmen davalının likit olan borca haksız olarak itirazda bulunduğu belirlenmekle İ.İ.K.'nun 67/2. maddesi gereğince asıl alacağın %20'si oranında 1.701.383,14 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyanın alacak hesabı yönünden bilirkişiye tevdi edildiğini, bilirkişi tarafından sunulan 12.01.2022 tarihli rapor ile bir kısım inceleme ve değerlendirmeler yapılmış ancak hesaplama yönünden eksik belgeler bildirilerek hesaplama yapılmadığını, talep edilen belgelerin (mevcut olmasına rağmen) tekrar sunulduğunu, hazırlanan 31.05.2022 tarihli rapor ek rapor olarak nitelendirilmekte ise de esasen hesaplamaya dair ilk rapor olduğunu, icra takibine henüz konu edilmeyen alacak kartonları esas alınarak yapılan bir hesaplama olduğunu, yasal süresi içinde rapora itiraz ve beyanlarını sunduklarını, esaslı itirazlarına maddi hayata dayalı rapora rağmen mahkemece itirazlarını değerlendirilmediğini, ek rapor ve/veya faklı bir bilirkişi taleplerinin kabul edilmediğini, hükme esas alınan raporun tamamen hatalı olduğunu, takibe konu edilen alacağa değil konu edilmeyen alacağa ilişkin tamamen yanlış bir rapor olduğunu, davalı kefilin sorumlu olduğu krediler USD ve TL bazında olup farklı krediler olduğunu, takip taleplerine konu edilen tutar (fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile) TL kredilere ilişkin borç olduğunu, ancak bilirkişi takibe konu edilmeyen USD bazlı kredi kartonlarına ilişkin hesaplama yaptığını, TL kredilerdeki sorumluluğuna ilişkin bir hesaplama yapmadığını, bilirkişinin hem hatalı hem de eksik hesaplama yaptığını, bilirkişi tarafından...’ün sorumlu olduğu USD kredi üzerinden hesaplama yapıldığı, ancak şahsın sorumlu olduğu TL kredilerin hesaplamaya dahil edilmediği tespit edildiğini, öncelikle kefil...'ün sorumlu olduğu krediler USD ve TL bazlı olmak üzere farklı kartonlar olduğunu, bankaca yapılan takibin, fazlaya dair haklar saklı tutulmak kaydıyla açıldığını ve TL bazında mevcut olan kredilere olan kefaleti takip talebine konu edildiğini, bankaca kefilin USD cinsinden olan krediden kaynaklanan alacaklarının takibe konu edilmediğini, ek takip yapma hakkının olduğunu, hal böyle iken bilirkişi tarafından takip talebine konu edilmediğini, USD krediden olan sorumluluğu hesaplandığını, her iki kredi sorumluluk miktarları birbirine yakın olmakla birlikte tamamen farklı kredi kartonları olduğunu, bu nedenle yapılan hesaplama zaten takibe konu edilen alacağa ilişkin bulunmadığından başkaca bir inceleme /itiraz /esasa girilmeksizin dosyanın farklı bir bilirkişiye yahut aynı bilirkişiye tevdii ile takip talebine konu alacağa ilişkin rapor alınması gerektiğini, bilirkişi tarafından hatalı olarak, TL yerine USD kredi sorumluluğunun hesaplandığını, birlikte hesaplamada uygulanması gereken faiz oranlarının da hatalı olduğunu, raporda, ...’ün sorumluluğunun bulunduğu 2.250.000.-USD’lik krediye ait hesaplamanın takibe aktarılmadan önceki son yapılandırma tarihi olan 06.06.2017’den itibaren konu tarihteki bakiyenin (1.493.631,65.-USD) 3,53 kur baz alınarak TL karşılığı olan 5.269.532,44 TL üzerinden yapıldığı ve hesaplamaya konu temerrüt faiz oranının son yapılandırma kartonuna ait akdi faizin (%13) %100 fazlası olan %26 oranı üzerinden uygulandığının görüldüğünü, ancak davalı kefilin kefalet imzasının bulunduğu kredi sözleşmelerinin hükümleri ve banka mevzuatı gereği temerrüt faizi olarak 06.06.2017’ye kadar TCMB’ye bildirilen en yüksek faiz oranının %100 fazlası, 06.06.2017’den itibaren %50 fazlası uygulanmakta olup davalı kefilin sorumlu olduğu kredi yönünden merkez bankasına bildirilen ve düşen oranlar dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, bu kapsamda TL krediler dikkate alınmak suretiyle 01.11.2019 hesaplama tarihli bankanın takip talebinde; 22.09.2016 ihtarname tarihinden temerrüt tarihi olan 03.10.2016’ya kadar TCMB’ye bildirilen en yüksek faiz oranı olan %36, bu tarihten sonra ise kademeli temerrüt faiz oranları uygulandığını, bankaca yapılan hesaplama talep edilen asıl alacak, faiz ve diğer tutarlar haklı ve usul yasa aradaki sözleşme hükümlerine de uygun olduğunu, bilirkişiye hesaplama için talep ettiği ve bankaca gönderilen evraklarda sorumlu olduğu TL kredilere ait 27.09.2012 açılış tarihli ... ve 08.10.2012 açılış tarihli... hesap no.lu kartonlara dair bilgi verildiğini, talep edilmesi halinde konu kredilere ait detay bilgi de yerinde inceleme esnasında şubece de verilebileceğini, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama salt USD kredi için olduğundan baştan hatalı olup, tekrar rapor alınmasını, hesaplamanın davalının sorumlu olduğunu TL krediler için yapılması gerektiğini, hesaplamanın banka kat tarihi itibari ile yapılması gerektiğini, faiz oranı olarak bankanın uygulaması olan TCMB’ye bildirilen en yüksek faiz oranları üzerinden hesaplanan temerrüt faizlerinin kademeli olarak uygulanması gerektiğini, tahsilatların...’ün sorumlu olduğu TL kredilere yönelik takip talebinde yer alan hesaplamaya dahil edilmesi nedeni ile mükerrerlik yaratmamak adına USD kredi için yapılan hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini, hususlara doğrultusunda düzenlenmesi gerektiğini, faiz oranları yönünden de aradaki sözleşme ve banka mevzuatı gereği hesaplama yapılması ve takdir tabiki mahkemeye bırakılmasını, rapor takibe konu edilmeyen alacak hesabına dayalı olduğundan tümden hatalı olduğunu, düzenlenecek rapora tüm itiraz haklarının saklı kalmak kaydı ile beyan ve itirazlarının sunulduğunu, mahkemece esaslı itirazlarını hiç değerlendirilmediğini ve hatalı rapora dayanılarak verilen hükmün de hatalı olduğunu, dava değerinin bu büyüklükte olduğunu ve açıkça itiraz edilen rapora rağmen ek rapor dahi alınmadan aceleten karar verilmesini, açıklanan nedenlerle, yeni bir bilirkişiden rapor alınması ve /veya ek rapor alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, işin esasına girilmesini ve duruşmalı olarak yargılama yapılması usul ve yasa gereği olduğunu, yargılamanın duruşmalı olarak yapılması kaydı ile, delillerin toplanarak, davanın tümden kabulüne ve inkâr olunan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 31. İcra Müdürlüğü'nün 2019/15262 sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı banka tarafından, müteselsil kefiller..., ... ve.... Şti. Aleyhine 24.672.189.66 TL Asıl Alacak, 43.801.254,66 TL Temerrüt Faizi 2.190.052,73 TL İşlemiş Faizin BSMV olmak üzere toplam 720.663.507,05 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı davalı tarafın borca ve ferilerine süresinde itirazı sonucu takibin davalı yönünden durduğu, eldeki itirazın iptali davasının İİK'nun 67. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda açıklandığı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, ilk derece mahkemesi karar tarihi olan 30/06/2022 tarihinden sonra davalı borçlu vekili Av. ...'ün 06/03/2023 tarihinde UYAP üzerinden gönderdiği yazılı dilekçesi ile icra müdürlüğüne itirazlarından vazgeçtiğini bildirmiştir.
Dava tarihi itibarıyla, yasal süre içerisinde ödeme emrine itiraz edilmiş olmasına ilişkin itirazın iptali davasının dava şartı gerçekleşmiştir. Karar tarihinden sonra ise dava konusu Ankara 31. İcra Müdürlüğü'nün 2019/15262 sayılı takip dosyasında davalı vekilinin 06/03/2023 tarihinde UYAP üzerinden gönderildiği dilekçesi ile icra takibine itirazından vazgeçmiştir. Bir başka anlatımla, istinaf aşamasında itirazın iptali davasının koşulu olan borçluların ödeme emrine süresinde itiraz etmesine ilişkin dava şartı ortadan kalkmıştır.
Davacı vekili Dairemize sunduğu 08/03/2023 tarihli dilekçesi ile, davalıdan vekalet ücreti, yargılama gideri ve icra inkar tazminatı talebi bulunmadığını bildirmiştir.
Hal böyle olunca, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, karar tarihinden sonra davanın konusuz kaldığı gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı yararına icra inkar tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesine yer olmadığına, arabuluculuk ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin icra takibine itirazdan vazgeçme nedeniyle istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/06/2022 tarih ve 2020/320 Esas 2022/577 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 peşin harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL'nin harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının talebi bulunmadığından yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacının talebi bulunmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
2-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru gideri ve 77,00 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 297,70 TL istinaf giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucundaHMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/03/2023
Başkan- Üye - Üye Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy