Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/975 Esas 2023/581 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/975
Karar No: 2023/581
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/975 Esas 2023/581 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/975
KARAR NO: 2023/581
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN: ... ...
ÜYE: ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP: ... ...
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/12/2020
NUMARASI: 2017/866 Esas 2020/709 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ:
DAVALI :
VEKİLİ
DAVA:Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Alacak
DAVA TARİHİ: 20/12/2017
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 15/04/2023
Taraflar arasındaki bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankada bulunan her iki davacıya ait hesaplardan 01/12/2010 tarihinde davacıların bilgisi dışında başkalarının hesaplarına havale işlemi yapıldığını, işlemi yapanlar hakkında Ankara 17.Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, güven kurumu olan bankanın hesaplar ile ilgili tüm güvenlik önlemlerini alması gerektiğini belirtip, toplam 10.940,00 TL nin 02/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; banka merkezinin İstanbul'da bulunduğunu Ankara Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı için davaların ayrılması gerektiğini, para transferi ile ilgili işlemlerin müşteri numarası ve şifre kullanılarak yapıldığı gibi, davacıların tüm güvenlik önlemleri konusunda bilgilendirilmiş olması nedeni ile kendilerinin kusursuz olup, davacıların ağır kusurlu olmaları nedeni ile kendilerinden talepte bulunulamayacağını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; bankaların güven kuruluşları olup, hesaplarla ilgili tüm güvenlik önlemlerini alması gerektiği, dava dışı ...'nun banka tarafından gönderilen mesajların davacılara uluşmasını engelleyip kendisine yönlendirdiğini, bu işlemlerde davacıların katılımı yada hiç bir kusurları olmadığı gibi davalı bankanın zarara neden olan ... ile birlikte davacılara karşı oluşan tüm zarar nedeni ile sorumlu olduğu kabul edilip, Davacı ...Şirketi yönünden; .100,00 TL'nin davalı bankadan alınıp davacı şirkete ödenmesine, Davacı alacağına paranın hesaptan çekildiği 01/12/2010 tarihi ile davalı bankaya başvuru tarihi olan 02/12/2010 tarihleri aralığı için şirkete ait hesap türüne davalı tarafından uygulanan mevduat faizi oranında, 02/12/2010 tarihinden sonra ise değişen oranlı avans faizi uygulanmasına, Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa iadesine. Davacı ... yönünden; 1.840,00 TL'nin davalı bankadan alınıp davacı ...'a ödenmesine, davacı alacağına paranın hesaptan çekildiği 01/12/2010 tarihi ile davalı bankaya başvuru tarihi olan 02/12/2010 tarihleri aralığı için şirkete ait hesap türüne davalı tarafından uygulanan mevduat faizi oranında, 02/12/2010 tarihinden sonra ise değişen oranlı avans faizi uygulanmasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların alacağının zamanaşımına uğradığını, yerel mahkeme tarafından zamanaşımı itirazlarının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıların bilgi ve izinleri dışında hesaplarından internet bankacılığı aracılığı ile gerçekleştirildiğini iddia ettikleri işlemlerin üzerinden, öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıldan fazla bir zaman geçtiği dikkate alındığında, dava dilekçesinde talep olunan sözde alacak/tazminat ve talep hakları zamanaşımına uğradığını, zira davacıların 02.12.2010 yılında müvekkili banka şubesine başvurduğunu, bu anlamda davacıların, iddialarına göre kendisine karşı sözde haksız fiil ika edildiğini en geç 02.12.2010 tarihlerinde öğrendiğini, bu tarihten itibaren 1 yıllık süre geçtiğini, davacıların sözde alacak/tazminat ve talep hakları zamanaşımına uğradığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekmekte iken kabulüne karar verilmesi açıkça hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından zamanaşımı itirazlarının davacıların hesaplarından para transferi yapılan ... aleyhine "bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle hırsızlık" suçundan açılan Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında ceza zamanaşımı dikkate alınarak reddedildiğini, ceza zamanaşımının; müvekkili banka çalışanlarının suç teşkil eden bir eylemde bulunmamaları ve müvekkili banka çalışanları hakkında yürütülen herhangi bir soruşturma olmaması karşısında müvekkili bankaya karşı uygulanmasının haksız ve hatalı olduğunu, davacının haksız fiil olarak nitelendirdiği fiil ve davranışların, müvekkili bankanın davacıya yönelik olan (sözde hukuka uygun olmadığı iddia edilen) davranışları olduğunu, davacının bu fiil ve davranışlar için geçmişte yaptığı olduğu bir başvuru ve/veya başlatılmış bir soruşturma/ceza yargılaması bulunmadığı için, uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin huzurdaki davada uygulanması gerek kanunun lafzına gerekse de amacına aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının bu nedenle kaldırılmasının gerektiğini, yerel mahkeme tarafından eksik inceleme neticesinde karar verildiğini, karar bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın davaya konu işlemlerin gerçekleşmesinde asli kusurlu olduğu belirtilerek hatalı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkili banka kendisinden beklenen özen yükümlülüğü gereği hareket ettiğini, yerel mahkeme kararının bu sebeple kaldırılması gerektiğini, internet şubesi hizmetlerinden yararlanması konusunda düzenlenen bankacılık hizmet sözleşmesinin ilgili maddeleri gereği bankaca verilecek hizmetlerden yararlanma hakkının münhasıran kendisine ait olduğunu, bankaca verilen şifrenin gizli kalması için gerekli dikkat ve özeni göstereceğini, kendine özel bu bilgileri herhangi bir 3. şahıs ile paylaşmayacağını ve bu bilgilerin herhangi bir 3. şahıs tarafından kullanımının sonuçlarından kendisinin sorumlu olduğunu beyan, kabul ve taahhüt ettiğini, mevduatın, hak sahibinin talebi üzerine derhal ödenmesini emretmekte, bunun aksine hareket edilmesinin ise cezalandırılacağını hükme bağlandığını, mevduat sahibinin hakkını kullanmasının şu yada bu şekilde engellenmesinin bu yasanın emredici hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini ve cezayı gerektirdiğinin açık olduğunun, müvekkili bankanın ilgili mevuzata uygun davrandığını ve böylece kendisinden beklenen özeni azami şekilde gerçekleştirdiğini gerçeğin eksik inceleme nedeniyle göz ardı edildiğini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının tehiri icra talepli olarak yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı bankada bulunan davacılara ait mevduat hesaplarından davacıların bilgisi dışında başka hesaplara havale yapılması nedeni ile oluşan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu işlemlere ait SMS dökümleri, EFT işlemlerine ilişkin belgeler, Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/60 Esas 2019/365 Karar sayılı dosyası vs. deliller dosya arasında mevcuttur.
Yargılama sırasında bir bankacı bir elektronik mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan alınan bilirkişi kök ve ek raporlarda özetle; davacıların davalı banka nezdinde mevduat hesapları bulunduğu 01.12.2010 tarihinde davacı şirket hesabından “...” açıklaması ile 8.100,00 TL ve 1.000,00 TL olmak üzere toplam 9.100,00 TL, 01.12.2010 tarihinde davacı ...'nün hesabından “...” âçıklaması ile 1.840,00 TL ... adına havale yapıldığı Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesince davacının kullanmış olduğu ... nolu GSM hattının 01/12/2010 tarihinde sim kart değişikliği yapılarak internet bankacılığı işlemleri sırasında banka tarafından bildirilen mesajların davacıya gelmesinin engellendiğinin tespit edildiği,somut olayda davaya konu işlemlerin dava dışı üçüncü kişi tarafından davacının sim kartı değiştirilerek gerçekleştirildiği
gerçekleşmesi olası riskleri öngörebilmek ve gerekli önlemleri, sim kartın yenilenmesinin kendisine bildirilmesi konusunda her türlü tedbiri, SMS ile onay şifresi uygulamasında SMS sistemin risklerinin araştırılarak buna göre bankanın uyguladığı sistemde gerekli her türlü tedbiri, sim kart değiştirilerek işlem yapılmasının önüne geçilmesi hususunda gerekli önlemleri alması gereken davalı Bankanın, davacıların hesaplarını korumakta yeterli güvenliği sağlayamadığı,güven kurumu olarak müşterilerince kendisine tevdii edilen mevduatı korumakla yükümlü olması dolayısıyla davacıların uğramış olduğu zararın oluşmasında davalı bankanın asli kusurlu olduğu, davacıların zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğu belirtilmiştir.
Ankara 17.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/60 Esasa 2019/365 karar sayılı ilamı ile,sanık ...'nun katılan ...'nün olay tarihinde kullanmış olduğu ... nolu GSM hattının 01/12/2010 tarihinde İstanbul ilinde faaliyet gösteren ... isimli ... bayiinde sim kart değişikliği yapılarak internet bankacılığı işlemleri sırasında banka tarafından bildirilen mesajların katılana gelmesinin engellenerek, katılanın internet bankacılığı kullanılmak suretiyle ... nezdinde bulunan kendisi adına olan hesabından 1840,00TL paranın, sanık ... adına olan... şubesinde bulunan hesaba EFT ile gönderildiği, yine katılanın yetkilisi olduğu müşteki ...Şti'ne ait şirket hesabından 15.700,00TL paranın yine aynı sanık ...'nun... şubesinde bulunan hesabına transfer edildiği ve 03.05.2011 tarihli fotoğrafları içerir tutanakta görüldüğü üzere suçtan elde edilen paraların sanık tarafından çekildiği, sanığın da savunmasında katılan ve müşkeki kuruma ait paraları kendisinin çektiğini ikrar ettiği anlaşıldığından sanığın cezalandırılmasına karar verildiği kararın 08.05.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacı yan davalı bankada bulunan hesabından bilgisi ve onayı olmadan dava dışı üçüncü kişinin hesabına para transferleri yapıldığını iddia etmiş, davalı yan ise yapılan işlemde kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacıların davalı bankada hesabı bulunduğu, davacıların hesabından internet bankacılığı yoluyla üçüncü kişiler hesabına para transferlerinin yapıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacıların internet bankacılığı yolu ile hesabından para transferleri yapılmasında bilgi ve onayının olup olmadığı, bilgi ve onayı yok ise yapılan işlemlerde taraflardan hangisinin hangi oranda kusurlu olduğu, hususlarından kaynaklanmaktadır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, 4 Aralık 2013 tarihli 28841 sayılı tebliğinde; 5 maddenin 3. fıkrasına göre; Banka, kendi alanına giren konularda sahtecilik ve dolandırıcılık olaylarını önleyici çalışmalar yapmak, güvenlik önlemleri saptamak, ilgili taraflar arasında gerekli bilgi paylaşımının sağlandığından emin olacak şekilde mekanizmalar kurmak ve sağlanan bilgi paylaşımının etkinliğini takip etmekle yükümlüdür.
Bankalar birer güven ve itimat kurumları olduklarından kural olarak hafif kusurlarından da sorumludurlar. Bankalar, müşterilerinin kişisel bilgilerini korumakla mükelleftir. Bankaların, internet bankacılığında müşterilerinin güvenliğini sağlayacak güvenlik enstrümanlarını kullanması zorunludur.
Bankalar; faaliyet alanları, kuruluşları, yönetimleri, iç denetim sistemleri, finansal raporlamaları, öz sermayeleri, sermaye yeterlik oranları ve bağımsız denetimleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile düzenlenen güven kuruluşlarıdır. Bankaların hukuki sorumlulukları, başta TBK olmak üzere birden fazla mevzuatta düzenlenir. 6102 sayılı TTK uyarınca, tüm tacirlerin ticari işleriyle ilgili olarak basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği düzenlenir. Bankalar, kamu nezdinde güven uyandıran kuruluşlar olarak kendi faaliyet alanlarının gerektirdiği ölçüde basiret ve özenle davranmalıdır. Kamu nezdinde oluşturulan bu güven bankaların işlemlerinde sıradan bir tacirden daha yüksek bir özen göstermelerini gerektirir. Güvenin korunması ilkesi, güvenen nezdinde bir güven unsurunun oluşmasına sebebiyet veren güvenilenin, yarattığı bu güvene uygun davranışlarda bulunması ve bunun sonuçlarına da katlanması anlamı taşır. Bankalar, yükümlülüklerini yerine getirirken objektif özen ile davranmak durumunda olup birer itimat kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından da sorumludurlar. Bankaların, sözleşmeden kaynaklanan veya bu kapsamda değerlendirilen borçlarını, hiç ya da gereği gibi yerine getirmemelerinin sonucu Borçlar Kanunu’nda genel hatlarıyla açıklanmıştır. Buna göre alacaklı hakkını kısmen veya tamamen alamamış ise borçlu olan taraf, kendisinde hiçbir kusur olmadığını ispat edemedikçe bundan dolayı doğan zararı karşılamak zorundadır. Bankaların, kendilerine güvenen müşterilerine, onların yakınları olan üçüncü kişilere ve bilgi almak ya da ilişki kurmak amacıyla kendilerine başvuran kişilere karşı koruyucu nitelikte bir özen borcu vardır.
Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulu 19/12/2019 gün ve 2017/11-131 2019/1935 karar sayıl ilamında " ...Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir (Battal, Ahmet: Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara, 2001, s. 106). O hâlde, bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmeler de geçerli değildir. Zira sorumsuzluk sözleşmesi hükümlerine sınırlama getiren ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK) 99/2. ve 100/3. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı TBK) 115/3. ve 116/3.) maddeleri gereğince, özel kanun ile kuruldukları ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanındığı için bankaların, hafif kusurlarından dolayı ortaya çıkan sorumluluğunu kaldıran sözleşme hükümleri geçersiz olacaktır.
Dosya kapsamından,davacıların davalı banka nezdinde bulunan hesaplarından dava dışı ...'nun davacı ...'nün olay tarihinde kullanmış olduğu ... nolu GSM hattının 01/12/2010 tarihinde İstanbul ilinde faaliyet gösteren ... isimli ... bayiinde sim kart değişikliği yaparak internet bankacılığı işlemleri sırasında banka tarafından bildirilen mesajların davacı ...'a gelmesinin engellenerek, davacının internet bankacılığı kullanılmak suretiyle ...nezdinde bulunan hesabından 1.840,00TL'nin ... adına olan... şubesinde bulunan hesaba EFT ile gönderildiği, yine davacı ...'ın yetkilisi olduğu davacı ...Şti'ne ait şirket hesabından 9.100,00 TL'nin dava dışı ...'nun... şubesinde bulunan hesabına havale edildiği,davalı banka tarafından SMS gönderilmiş ise de,sim kart değişikliği yapılarak şifrelerin davacıya gelmesinin engellenerek davacının mobil bankacılık hesabına giriş yapıldığı, davacı ...'ın telefonla bu bilgiyi başkalarıyla paylaştığına dair bilginin bulunmadığı,Ankara 17.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/60 Esasa 2019/365 karar sayılı ilamı ile, ...'nun davacı ...'nün olay tarihinde kullanmış olduğu ... nolu GSM hattının 01/12/2010 tarihinde İstanbul ilinde faaliyet gösteren ... isimli ... bayiinde sim kart değişikliği yapılarak internet bankacılığı işlemleri sırasında banka tarafından bildirilen mesajların katılana gelmesinin engellenerek,internet bankacılığı yoluyla hesabından havale yapıldığına karar verilerek dava dışı ...'nun cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, davalı bankanın sim kart değiştirilerek işlem yapılmasının önüne geçilmesi hususunda gerekli önlemleri almadığı, işlemlerin davalı bankanın fraud (riskli işlemler, dolandırıcılık) izleme sistemlerinde alarm oluşturması gerektiği, işlemlerin davalı banka tarafından da olağan dışı ve şüpheli oldukları şekilde değerlendirilerek ilave güvenlik süreci uygulaması gerektiği,bankanın internet bankacılığı ile ilgili alınabilecek tüm önleyici tedbirleri almadığı yazılımında güvenlik açığı bulunduğu, dava konusu işlemlerin bu açıktan faydalanılarak gerçekleştirildiği, son teknolojik gelişmeler ışığında bu işlemlerin banka tarafından önlenmesinin mümkün olduğu güven kurumu olan davalı banka, basiretli tacir gibi davranmayarak davacıların hesabından yaplan Eft işlemi sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek davacının bilgisi dışında para çıkışına sebep olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davalı bankanın davacıların hesabından aktarılan paradan sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 Sayılı Kanun ile değişik 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4 ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 61. maddesi ). Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK'nın 386. ve 387. (818 sy. BK'nın 306 ve 307.) maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa'nın 570/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın yararı ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam ettiğinden dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığına ilişkin savunma ve istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının mevduatındaki hesaplarından usulsüz yapılan işlemlerden davalı banka ağırlaştırılmış özen yükümlülüğü çerçevesinde sorumlu olduğundan davalı bankanın sorumlu olmadığına ilişkin savunmasına da itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 747,31 TL harçtan peşin alınan 127,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 619,78‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.13/04/2023

Başkan- ... Üye - ... Üye - ... Zabıt Katibi -...
... ... ... ...




Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy