Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/907 Esas 2023/579 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/907
Karar No: 2023/579
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/907 Esas 2023/579 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/907
KARAR NO: 2023/579
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN: ... ...
ÜYE: ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP: ... ...
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2018/136 Esas 2019/1055 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ:
DAVALILAR:
VEKİLLERİ:
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 20/02/2018
KARAR TARİHİ:13/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 15/04/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka şubesi ile davalı şirket arasında imzalanan 26/04/2011 tarihli 50.000.000 TL limitli 24/07/2012 tarihli 10.500.000 TL limitli, 07/02/2014 tarihli 18.750.000 TL limitli sözleşmelere istinaden şirkete krediler kullandırıldığını, diğer davalıların bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, tüm borçlulara gönderilen 20/12/2017 tarihli ihtarla borcun ödenmesi talep edilmesine rağmen ödenmediğini, borçlu ...'ın şirket ortağı olduğunu, kefalet için eş muvafakatnamesinin bulunduğunu, ...'ın sorumluluğunun 26/04/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, bu tarih itibariyle de kefalet için eş muvafakatnamesinin alınmasına gerek olmadığını, borcun ödenmemesi üzerine başlatılan takibe davalı itirazlarının haksız olduğunu belirterek davalıların itirazlarının iptali ile %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmelerini istemiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde varlığı iddia edilen nakdi ve gayrinakdi alacakların detaylarının ödeme emrinde olmadığını, deposu istenen teminat mektuplarının açıklanmadığını, teminat altına alındığı düşünülen risklerin gerçekleşme ihtimalinin olup olmadığının bilinemediğini, takip talebinde borçluların asıl borçlu mu kefil mi olduklarının açıklanmadığını, kefil olduklarını gösteren sözleşmelerin görülemediğini, talep edilen %36 akdi faiz ile %72 temerrüt faizinin fahiş olduğu gibi hesaplanan faizlerin de fazla olduğunu, bu nedenle haklı olarak borca itiraz edildiğini belirterek haksız davanın reddi ile davacının %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;davalı ... ... Şirketi'nin 350.083,04 TL asıl alacak, 49.097,07 TL işlemiş faiz, 2.615,52 TL BSMV, 288,37 TL masraf olmak üzere toplam 402.084,00 TL'ye yapmış olduğu itirazın,
Davalı ... ... Şirketi'nin meri teminat mektupları yönünden 966.884,00 TL ile çek sorumluluk tutarı olan 9.150,00 TL'ye yapmış olduğu itirazın,
Davalı ...'ın nakde çevrilen teminat mektubundan kaynaklı 350.083,04 TL asıl alacak, 31.657,30 TL faiz, 2.072,52 TL BSMV, 288,37 TL masraf olmak üzere toplam 384.094,29 TL'ye yapmış olduğu itirazın yerinde olmadığı anlaşılmakla davalıların bu miktarlara yapmış oldukları itirazlarının iptaline, nakdi alacak likit, itirazların da haksız olması nedeniyle inkar tazminatının davalılardan alınmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar vermiştir, davanın kısmen kabulüne, Davalı ... ... Şirketi'nin 350.083,04 TL asıl alacak, 49.097,07 TL işlemiş faiz, 2.615,52 TL BSMV, 288,37 TL masraf olmak üzere toplam 402.084,00 TL'ye yapmış olduğu itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %72 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV'si ile birlikte tahsiline, Davalı ... ... Şirketi'nin meri teminat mektupları yönünden 966.884,00 TL ile çek sorumluluk tutarı olan 9.150,00 TL'ye yapmış olduğu itirazın iptali ile bu tutarların davalıdan tahsili ile faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, Davalı ...'ın nakde çevrilen teminat mektubundan kaynaklı 350.083,04 TL asıl alacak, 31.657,30 TL faiz, 2.072,52 TL BSMV, 288,37 TL masraf olmak üzere toplam 384.094,29 TL'ye yapmış olduğu itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %72 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV'si ile birlikte tahsiline, Nakdi alacak toplamı olan 402.084,00 TL üzerinden hesaplanan %20 tazminat tutarı olan 80.416,80 TL'nin davalılar ... Sanayi Limited Şirketi ile ...'dan (...'ın bu miktarın maksimum76.818,86 TL'sinden sorumlu tutulması) tahsili ile davacıya verilmesine, davacının tüm davalılar yönünden fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın ... Şubesinden kredili müşterilerden ...'ne 26.04.2011 tarihli 50.000.000,00-tl, 24.07.2012 tarihli 10.500.000,00-tl, 07.02.2014 tarihli 18.750.000,00-tl bedelli genel kredi sözleşmelerine/taahhütnamelerine istinaden ticari krediler kullandırıldığını, diğer davalılar ... ve ... da sözü edilen genel kredi sözleşmelerini/ taahhütnamelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduklarından imzaladıkları meblağ kadar asıl alacak ve asıl alacağın ferilerinden müvekkili bankaya karşı hukuken sorumlu olduğunu, davalı borçlulara Gebze 3.noterliğinin 20.12.2017 tarih ve ... yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek ilgili hesapların kat edildiği ve borcun 1 gün içerisinde ödenmesi aksi halde yasal takibe geçileceği sorumluluk miktarı da belirtilerek ihtar edildiğini, borçlular tarafından ödeme olmaması sebebiyle haklı olarak dava konusu icra takibi başlatıldığını, gerekçeli karara dayanak bilirkişi raporlarının taraflarınca kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, gerekçeli karara dayanak bilirkişi raporlarında kefil ...'ın 24/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi'nde imzası olmaması nedeniyle nakde tazmin edilen 350.000,00-tl miktarlı teminat mektubundan sorumlu olmadığı belirtildiğini, ancak ...'ın imzasının bulunduğu 26/04/2011 tarihli 50.000.000,00-tl bedelli genel kredi taahhütnamesi'nin "kefalet ve kefillerin sorumluluğu" başlıklı 17.maddesinin sondan bir önceki paragrafında açıkça bu taahhütnamenin daha önce açılmış tüm hesapları kapsadığı gibi bundan böyle açılacak bütün kredi hesaplarını da kapsadığı kayıt altına alındığını, tarafların serbest iradesiyle imzaladığı sözleşme/taahhütname hükümleri gereği kefil ...'ın taahhütnameden sonra verilen teminat mektubunun tazmininden sorumlu olduğunu, bu hususun inceleme dışı bırakılarak hüküm tesis edildiğini, yerel mahkeme kararının "kısmen reddine" yönelik kısmının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı banka ile asıl borçlu .... Şti. lehine ... ve ... müteselsil kefaleti ile26.4.2011 tarihinde 50.000.000,00TL Taahhütname ve davacı banka ile asıl borçlu ..., Şti. ve kefil ... kefaleti ile 24.7.2012 tarihinde 10.500.000,00 TL ve 7.2.2014 tarihinde 18.750.000,00 TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi düzenlenerek krediler kullandırıldığı, borçluların sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesi üzerine Gebze 3. Noterliği 'nin18.12.2017 tarihli ... yevmiye numaralı ihtarnameler keşide edildiği ve 18.12.2017 itibariyle kredi ilişkisinin kesildiği, kredinin kesildiği tarihe kadar hesap edilen banka alacağının noter ihtarname masrafı ile birlikte 7 gün içinde ödenmesinin istenildiği davalı ... İnş. Taah. Tic. ve San. A.Ş.'nin, Genel Kredi Sözleşmesinde yer almayan adresine gönderilen ihtarnamenin 25.12.2017 tarihinde muhtara tebliğ edildiği, kefil ...'ın tahhütnamede firma adresi olarak görülen adresine gönderilen ihtarnamenin 25.12.2017 tarihinde iade edildiği ve kefil ...'ın Genel Kredi Sözleşmesinde yer almayan adresine gönderilen ihtarnamenin 23.12.2017 tarihinde iade edildiği görülmüştür.
Davacı ....... ... Şubesi ile davalı kredi borçlusu .... A.Ş. Jehine müşterek borçlu müteselsil kefil ... ve ...'ın imzaları alınarak alınan Genel Kredi Sözleşmeleri imzalanmış olup bu sözleşmelerden sadece 26.04.2011 tarihli sözleşmede ... ve ... müteselsil kefil bulunmakta olup ileri tarihli sözleşmelerde müteselsil kefil olarak sadece ...'ın bulunduğu ... eşi ... tarafından verilen eş muvafakatine göre 24.07.2012 tarihinde asıl borçlu şirket için 10.500,00 TL kefalet için eş muvafakatnamesi verildiği görülmüştür.
Ankara 10. İcra Müdürlüğü'nün 2018/1569 E. sayılı dosyası ile davacı banka tarafından davalılar aleyhine toplam 1.755.997,27 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine süresinde itiraz üzerine işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
6100 Sayılı HMK'nın "Duruşma yapılmadan verilecek kararlar" başlıklı 353/(1)-a.6.maddesinde de (Değişik: 22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yargılamanın açıklığı ilkesini kabul edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 294. ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 20/05/2019 tarih ve 2018/2385 Esas 2019/3954 Karar sayılı emsal içtihatı).
HMK'nın 26.maddesinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiş olup 26.maddede hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, ancak duruma göre talep sonucunun daha azına karar verilebileceği, HMK'nın "Hükmün Kapsamı" başlıklı 297/2.maddesinde ise, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve terdide tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Somut davada davacı yanca davalı ... hakkında müteselsil kefili olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödemediği yapılan icra takibine itiraz ettiği belirtilerek itirazın iptali davası açıldığı halde ilk derece mahkemesince bu davalı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden bu davalı yönünden Dairemizce denetim yapılması mümkün değildir.
6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesi "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesini içermektedir. Anılan hüküm kamu düzenine ilişkin olup, re'sen gözetilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddeleri gereğince mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da inceleme sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay'ca denetlenebilecektir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ve davacının tüm davalılar yönünden fazlaya ilişkin istemine karar verilmiş olup, davalı ... yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gibi, davalı ... yönünden karar verilmediği halde kısa kararın 1-c fıkrasında davalı kefiller ... ile ... icra inkar tazminatından müşterek ve müteselsilen sorumlu tutuldukları gerekçeli kararda hüküm fıkrasının 1-c maddesinde icra inkar tazminatından sadece davalı ...'ın sorumluluğuna yönelik hüküm kurulmak suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmıştır.
Bu durum ise gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşmasına sebep olup HMK'nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil etmekte ve 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesini gerektirmektedir.
Hal böyle olunca, 6100 Sayılı HMK'nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa'nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 11/02/2019 tarih ve 2018/136 Esas 2019/1055 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2023
Başkan- ... Üye - ... Üye - ... Zabıt Katibi-...
... ... ... ...






Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy