Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/213 Esas 2023/518 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/213
Karar No: 2023/518
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/213 Esas 2023/518 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/213
KARAR NO: 2023/518
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2019/214 Esas 2020/562 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ:
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 24/04/2019
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 05/04/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ... adına kayıtlı ... plakalı aracın müvekkili şirketin acentesi olan ... A.Ş. tarafından imzalanan ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı ile dava dışı ...’in karıştığı 30.12.2005 tarihli kaza sonucu başlatılan ilamlı icra sonucu müvekkili şirketçe 6.245,94.-TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin meydana gelen kazada poliçe süresi kapsamı dışında olduğuna ilişkin savunmaları mahkeme tarafından dikkate alınmadığı için haciz tehdidi altında ödendiğini, ancak müvekkil şirketçe poliçenin 28/05/2004-28/05/2005 tarihleri arasında düzenlendiğini her ne kadar 28/05/2005/-28/05/2006 tarihleri arasında yenilenmiş ise de söz konusu poliçe primlerin ödenmemesi nedeniyle 23/06/2005 tarihinde kökten iptal edildiğini, bu sebeple 2012 yılında ... ve kazada kusurlu araç sürücüsü ... aleyhine açılan davada ...’in söz konusu prim ödemelerini müvekkili şirketin acentesi olan ... Sigorta A.Ş.’ye ödediği ancak davalı acentenin aldığı primleri müvekkili şirkete yatırmadığı için poliçenin iptal edildiğinin tespit edildiğini, yapılan açıklamalar dahilinde davalı acenteye primlerin müvekkil sigorta şirketine aktarılmaması sebebiyle ilamsız icra takibi başlattığını ancak davalı tarafın haksız ve yersiz itirazı ile takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, alacak konusu ile ilgili kesin hüküm bulunduğu için davanın reddi gerektiğini, davanın zaman aşımına uğramasından dolayı reddi gerekeceğini, husumet yönünden davanın 2012/1512 Esas sayılı dosyasının ihbar olunanı ...’ya yöneltilmesi gerektiğini, davacı taraf mutlak haklı olduğunu düşünse idi acentelik sözleşmesinden kaynaklı taahhüt ve teminatlardan sorunu çözebileceğini, son karar tarihi olan 23/12/2013 tarihinden çok sonra yazılı talebi dahi olmadan icra yoluna başvurduğunu, davanın poliçe iptaline dayalı tazminatın rücuna ilişkin olduğunu ve davacının kendi kusurundan dolayı basiretli bir tacir gibi davranmayarak kendi hatasını müvekkili şirkete ödetmek istediğini, bunu yaparken de 11 yıl sonra ilamsız icra takibi başlatarak faiz yükü ile birlikte müvekkili şirketten tahsil etmeye çalıştığını, müvekkili şirketin borcu bulunmadığına delil olarak acentelik sözleşmesi genel işlem koşullarına göre tek taraflı yapıldığını müvekkili şirketin herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını ayrıca 2012/1512 esas numaralı dosyada gerekçesi olan teminat sınırları kapsamında kaldığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; TTK'nın poliçe primlerinin ödenmesine ilişkin ve prim ödenmemesi halinde izlenecek prosedüre ilişkin 1434 maddesinde sigortalıya bildirim yapılması hususu açıkça düzenlenmiş olup, dava konusu olayda sigortalıya bildirim yapıldığına dair bir delil sunulamadığı, bu nedenle davacı sigorta kesinleşen önceki yargı kararlarıyla sorumlu bulunduğu, yargılama konusu yaptığı tazminatları ilgililerine ödemek durumunda kaldığı, poliçenin düzenlenerek işleme alınmasına rağmen sonrasında iptaline gidilmesine ilişkin keyfiyetin sigortalıya bildirilmediği, yine toplanan delillerle sabit olup, sigorta şirketinin yasal bildirim yükümlülüğünü TTK hükümlerine uygun şekilde yerine getirmediği, sorumlu tutulması gerektiği, sigortanın sorumlu olması nedeniyle ödediği tazminatları davalı acenteye rücu etmek istediği anlaşılmış ise de, meydana gelen trafik kazası nedeniyle söz konusu hasar tazminatlarını geçerli bir poliçe varmış gibi ödediği, acente tarafından prim aktarımı yapılmadığı iddiasına ilişkin poliçenin iptali cihetine gidilmeden önce TTK'nın ilgili hükümleri uyarınca sigortalısına usulünce bildirim yapılmış olması halinde, sigortalının bu primi ödediğinin ortaya çıkmış olacağının ve poliçe iptaline gerek kalmayacağının açık olduğu, ancak davacı sigortanın bu kurallara riayet etmediği, sonucunda ise ödemek durumunda kaldığı tazminatları acenteye rücu etmesinin yerinde olmadığı, aktarılmayan prim tutarı olarak belirtilen 176,40 TL yönünden yapılmış bir takip ve talep bulunmadığı, oluşan sonuca sigortanın kendi kusuruyla sebebiyet verdiği, bu nedenlerle yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı yanın sözleşmeye aykırı davranışıyla müvekkilinin davaya konu tazminatı ödemeye sebebiyet verdiğini, bu nedenle ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu, mahkemenin müvekkili şirketin sigortalıya bildirim yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka uygun olmadığını, itiraz ve beyanlarının dikkate alınmadığını, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini,
Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı yanın ana paradan sorumlu olmadığı gözetilse dahi eylemi dolasıyla yargılamaya sebebiyet verdiğinden ve müvekkili şirketin yargılama gideri, vekalet ücreti, icra vekalet ücreti, faiz ve harçları ödemeye mecbur bıraktığından ilgili tutarları ödemekle sorumlu olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; acentelik sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/11515 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının ... Sigorta A.Ş., borçlusu ... ... A.Ş olup, 6.245,94 TL asıl alacak, 7.198.41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.444,5 TL'nin 28/05/2015 tarih ve 7371830 no'lu ZMMS poliçesinden kaynaklı alacağın tahsilinin talep edildiği, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu,
Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/277 Esas 2010/2034 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde davacısının ... Sigorta A.Ş., davalılarının ... ve ... olup, 28/05/2004- 28/05/2005 tarihleri arasındaki ZMMS poliçesi kapsamında ... plakalı maliki ...'e ait aracın sürücü ... idaresinde iken 30/12/2005 tarihinde meydana gelen kaza sonucu dava dışı araç sürücüsüne ödenen 6.245,94 TL tazminatın tahsiline yönelik olarak dava açıldığı, mahkemece Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/131 Esas 2007/557 Karar sayılı dosyasının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 05/11/2009 tarihli ilamı ile onandığı, davalı ... ile düzenlenen poliçenin geçerli olup olmadığı hususunun bu dosyada irdelenerek Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmiş olduğundan açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verildiği,
Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/131 Esas 2007/557 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı ..., davalıları ... Sigorta A.Ş. ve ... olup, davalılardan ...'a ait ... plakalı aracın 30/12/2005 tarihinde davacıya ait araca çapmasından ötürü uğranılan zararın tahsiline yönelik olarak davada mahkemece araç sürücüsü ve aracın ZMMS poliçesini yapan davalı ... Sigorta AŞ'nin sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından davalı sigorta şirketi tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 05/11/2009 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Sigorta hakemi ... ve hesap uzmanı ...'dan alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin yürürlüğe aldığı ve yıllarca çalıştığı acentenin düzenlemiş olduğu poliçe nedeniyle altına girdiği sorumluluğun yerine getirmesinde vaki mahkeme kararları da tevsik eder şekilde herhangi bir hukuki yanlışlığın bulunmadığını, hal böyle iken ancak kendisine aktarılmayan prim tutarının acente komisyonu (ki anılan tarihlerde %10 civarındadır) mahsup edildiğinde 176,40 TL prim tutarını poliçe tanzim tarihi olan 28/05/2005 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte talep edebileceğini, mahkemece bu görüşe itibar olunmadığı takdirde davacının ödeme yapmış olduğu meblağın toplam 6.245,94.-TL ve dava konusu icra takibine kadar ki işlemiş faiz tutarını 7.198,41 TL olduğu belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı yanca davalı yanın tahsil ettiği poliçe primlerini ödemediğinden bahisle acentelik sözleşmesi kapsamında dava dışı araç sürücüsüne ödenen tazminatın tahsiline yönelik olarak yapılan ilamsız icra takibine davalı yanın itirazı üzerine süresi içerisinde işbu dava açılmıştır.
İlk derece mahkemesinin de gerekçesinde belirtildiği üzere, davacı ve davalı arasında 14/06/2000 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığı, davalı yanca kasko poliçesi yapılan dava dışı ...'e ait aracın 30/12/2005 tarihinde dava dışı ...'e ait araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/131 Esas 2007/557 Karar sayılı dosyasında ... tarafından açılan davada sigorta poliçesinin geçerli olduğu ve davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde sorumluluğu bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verildiği, davalı sigorta şirketince sigorta poliçesinin prim ödemesi yapılmadığından bahisle geçerli olmadığının iddia edildiği, ancak söz konusu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği, davacı sigorta şirketi tarafından kesinleşen ilam gereğince dava dışı ...'e 6.245,94 TL ödeme yapıldığı, davacı yanca ödenen bu miktarın sigorta poliçesinin tarafı olan araç maliki ... ve sürücü ...'tan tahsili yönünde dava açıldığı, açılan davanın Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/277 Esas 2010/2034 Karar sayılı ilamı ile söz konusu tazminattan poliçe kapsamında davacı sigorta şirketinin sorumlu olduğu gerekçesiyle reddedildiği ve kararın kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı yanca, davalı acente tarafından düzenlenen sigorta poliçesi kapsamında ödemiş bulunduğu 6.245,94 TL'nin acentelik sözleşmesi kapsamında davalı yandan tahsili talep edilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı yanca acente tarafından düzenlenen ve prim aktarımı yapılmadığı iddia edilen poliçenin iptaline ilişkin olarak sigortalıya herhangi bir bildirimde bulunmadığı, davacı yanca usulüne uygun olarak sigortalısına prim ödemesi yapılmadığından poliçenin geçerli olmadığına yönelik ihbarda bulunulması durumunda söz konusu primin süresi içerisinde sigortalı tarafından acenteye ödendiğinin ortaya çıkacağından ve poliçenin de geçerliliğini korumasından ötürü davacı sigorta şirketinin poliçe kapsamında oluşan zarardan sorumlu olup, söz konusu ödediği zararı acentesinden talep edemeyecektir. Davacı yanın acentelik sözleşmesi kapsamında davalıdan ancak poliçe düzenlemesi esnasında tahsil edilen primin ödenmesini talep ve dava hakkı bulunmakla birlikte eldeki davanın itirazın iptali davası olup, takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, takip talebinde de prim tutarının tahsiline yönelik herhangi bir talep bulunmadığından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.05/04/2023

Başkan- Üye - Üye - Zabıt Katibi -

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy