Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/197 Esas 2023/459 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/197
Karar No: 2023/459
Karar Tarihi: 24.03.2023

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/197 Esas 2023/459 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/197
KARAR NO: 2023/459

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2020
NUMARASI: 2019/580 Esas 2020/625 Karar
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/10/2019
KARAR TARİHİ: 24/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 05/04/2023
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedeli için sigorta şirketine başvurduğunu, arabuluculuk görüşmesi sonunda anlaşma sağlanamadığını, kaza tarihindeki rayiç değerin hesaplanarak davalıdan alınması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL'nin arabuluculuk görüşmesinin sonlandığı tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 54.161,98 TL'ye artırmıştır.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde müvekkilinin araç bedelini ödediğini beyan ettiğini, bu nedenle ödenen araç bedeli için dava açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, zarar görenlerin dava yoluna gitmeden ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğunu, davacının ise müvekkiline usulüne uygun başvuruda bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin temerrüte düşmediğini, avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacıya ait aracın dava dışı sürücünün sevk ve idaresinde iken kırmızı ışıkta yaya geçidinden geçmeye çalışan yayaya çarpması neticesinde maddi hasara uğradığını, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile araç hasar bedelinin 54.161,98 TL olduğunun belirlendiği, davalının oluşan zarardan kaza tarihinde geçerli olan kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğu, dava tarihinden önce davalı yana yapılan ön başvurunun tebliğine ilişkin kayıtların sunulmadığı, dava tarihi itibariyle davalının temerrüde düştüğü, araç hususi olduğundan temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 54.161,98 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun notlar kısmında aracın sahibi şirket ile sürücü arasında bir bağ bulunmadığını, şirketin faaliyet alanı içerisinde de kiralamanın da bulunduğu ticari sicil gazetesinde belirtilmiş olup buna istinaden poliçe özel şartları gereği hasar bedeli üzerinden %50 muafiyet uygulandığı, ilgili poliçenin 8. sayfasında tüzel kişi sürücü klozu ile sigortalanan araç sahibi tüzel kişiliğin faaliyet konusunda araç kiralama var ise; araç sadece firma sahibi, ortağı, firmada bordrolu çalışan işçileri, eşi ve çocukları tarafından kullanılabileceğini, kullanım şekli uyarı klozu şartları saklı kalmak kaydıyla bu kişiler dışında başka kişilerce kullanımı sırasında hasar oluşmasında her hasarda hasar bedeli üzerinden %50'sinin sigortalı tarafından karşılanması kaydıyla müşterek sigorta uygulanacağını, poliçenin tüzel kişi sürücü klozu kapsamında aracı kullanabilecek kişilerin belirtildiğini, bu kişiler dışında bir kişi tarafından aracın kullanılması halinde hasar bedelinin %50'sinin sigortalı tarafından karşılanacağını, dava konusu trafik kazasında ise sürücünün poliçede belirlenen kişilerden olmadığının açık olduğunu, kabul anlamına gelmemekle ve kusur oranı dahil olmak üzere aşamalardaki itirazlarını yineleyerek hesaplanan hasar bedeline tümüyle itiraz ettiklerini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kaza tespit tutanağı, kasko sigortalı aracın hasarlı fotoğrafları, araç ruhsatı, kasko sigorta poliçesi, yargılama aşamasında makine mühendisi bilirkişiden alınan 05/03/2020tarihli rapor, kasko ekspertiz raporu, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtları, araç özet bilgileri, davacı şirketin ticaret sicil kayıtları, davacı tarafından sigorta şirketine yapılan başvuru dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, meydana gelen trafik kazasında davacıya ait aracın sürücüsünün kavşağa yaklaştığı sırada kendi yönünde yeşil ışık yansa da hızını azaltması, yerleşim yeri içi hız limitleri içerisinde seyretmesi, yayayı görüp uyarı anlamında korna çalarak tedbir alması ve fren tedbiri ile yayaya çarpmaya engel olması gerekirken kazanın oluşumundaki duruş mesafesi de dikkate alındığında aksine hareketle karıştığı kazada %15 oranında kusurlu olduğu, dava dışı yayanın ise kendi yönünde yanan kırmızı ışıkta yolun karşısına geçmemesi ve geçiş önceliğini davacı aracına tanıması gerekirken aksine davranışı nedeniyle meydana gelen kazada %85 oranında kusurlu bulunduğu, sigortalı aracın pert total olmayıp, araçta kdv dahil 54.161,98 TL hasar oluştuğu, sürücünün ehliyetli olup, alkollü olmadığı, hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı tarafından bila tarihli dilekçeyle şirkete ait aracın arkadaşının kullanımında bulunduğu sırada kazaya karıştığı, aracın hasara uğradığı belirtilmiştir.
Davalı şirkete yazılan yazıya verilen 07/01/2019 tarihli cevapta hasar dosyası kapsamında davacı başvurucuya herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracının karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının aracının davalı tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, poliçe vade süresi içeresinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, sigortalı aracın meydana gelen trafik kazası sonucu hasara uğradığı, hasar bedelinin, davalının yazı cevabı karşısında, davalı tarafından ödenmediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacı aracında meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında olup olmadığı, hasar poliçe teminatı kapsamında ise hasar miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde; dava dilekçesinin 3. bendinde "Kazadan sonra müvekkil gerekli belgeleri hazırlayarak davalı sigortaya müracaat etmiştir. Ancak sigorta şirketi araç bedelini ödemiştir." ibaresine yer verilmiş ise de, dilekçenin tamamından davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödemediği, anılan hususun maddi hata sonucu dava dilekçesine dercedildiği anlaşılmıştır. Nitekim yargılama aşamasında davalı sigorta şirketine yazılan müzekkereye verilen 07/01/2019 tarihli cevabi yazıda da hasar dosyası kapsamında davacı başvurucuya herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir. Bu durumda davacının ödenmeyen hasar bedelinin tazmini için işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan ilk derece mahkemesince işin esasına girilmesi isabetlidir.
Öte yandan, dava konusu sigortalı araca ait kasko sigorta poliçesinde tüzel kişi sürücü klozu bulunmakta olup, sigortalanan araç sahibi tüzel kişiliği faaliyet konusunda araç kiralama varsa aracın sadece firma sahibi, ortağı, firmada bordrolu çalışan işçileri, eşi ve çocukları tarafından kullanılabileceği, bunlar dışında kişilerce kullanımı sırasında hasara uğrarsa hasarın %50'sinin sigortalı tarafından karşılanmak kaydıyla müşterek sigorta uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.
Dava konusu trafik kazası sırasında davacı tüzel kişiliğe ait sigortalı araç, poliçede yer alan tüzel kişi klozunda aracı kullanması gereken kişiler dışında, davacı şirket sahibinin arkadaşı tarafından kullanılmakta ise de, kasko sigorta poliçesinde yer alan anılan klozun uygulanabilmesi için ilk şart, sigortalanan araç sahibi tüzel kişiliği faaliyet konusunda araç kiralamanın bulunması gerekmektedir. Davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarından ise araç kiralama faaliyet alanı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu hasar bedeli yönünden ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece kasko sigorta poliçesinde yer alan tüzel kişi sürücü klozu koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, müşterek sigorta uygulamasının mümkün olmadığı gözetilerek ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle sigortalı araçta meydana gelen hasarın tamamından davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 3.699,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.242,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.457,8‬0 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 24/03/2023
Başkan - Üye - Üye - Zabıt Katibi -


Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy