Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/755 Esas 2023/563 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/755
Karar No: 2023/563
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/755 - 2023/563
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/755
KARAR NO: 2023/563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2022
NUMARASI: 2021/187 E. - 2022/777 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/09/2022 tarih ve 2021/187 E. - 2022/777 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirkete Nakliyat Emtea Sigortası ve ona tekaddüm eden ICC (A) Klozu hükümleri kapsamında sigortalı bir set/50 parçadan oluşan Asfalt Plant Tesisi emtiasının 1 no.'lu davalı akdi taşıyıcının (forwarder) taşıma taahhüdü altında, 2 no.'lu davalı fiili taşıyıcıya Ankara - Ukrayna arasında taşınmak üzere tam ve sağlam olarak teslim edildiğini, 22.12.2019 tarihinde sevkiyatın Ankara-Zonguldak ayağında 100 m3 kapasitesindeki ... ön üst köşe kısmının köprüye çarpması sonucu tankın ezilmek suretiyle ağır şekilde hasarlandığını, Gümrük Beyannamesinin halihazırda tanzim edilmiş olması, Ro Ro'ya yapılacak yüklemeyle ilgili olarak beyannamenin düzeltilmesiyle ilgili yeterli zamanın kalmaması ve araçların beklemesinden doğan park giderlerinden kaynaklı oluşacak yüksek maliyetler göz önünde bulundurularak, hasarlı tankın diğer 11 tır ile birlikte mevcut hali ile Ukrayna'ya sevk edildiğini, 22.12.2019 tarihinde alıcı firmanın tesisine varış yapan dorsede yüklü filler tankın hasarıyla ilgili olarak CMR belgesi üzerine "Tahliye esnasında siloda hasar (uzunluk 2 metre, genişlik 1,5 metre ve derinlik 0,3 metre) ve valfinde deformasyon olduğunun belirlendiği” şeklinde not düşülmek suretiyle hasarın kayıt altına alındığını, hasar ihbarı sonrasında yapılan ekspertiz çalışmasında, silonun Türkiye'ye getirilerek onarımının daha ekonomik olduğunun değerlendirildiğini, bu çerçevede malzeme, işçilik, gümrük vd. masraflar ile birtikte toplam hasar tutarının 97.025,39-TL olarak tespit edildiğini, %10 kar ilavesi ve hurda düşümü neticesinde hasar tutarının 105.743,93-TL'ye ulaştığını, anılan meblağın 04.05.2020 tarihinde sigortalıya ödendiğini, davalı taşıyıcıların CMR Konvansiyonunun 23-25. maddeleri hükümleri uyarınca %10 ilave kardan sorumlu bulunmadıklarından rücu tutarının 96.041,39-TL olduğunu, işbu davanın ticari dava olması hasebiyle zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması sebebiyle anlaşmamaya ilişkin son tutanağın da düzenlendiğini ileri sürerek, 96.041,39-TL'nin 04.05.2020 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... Şti. vekili, müvekkili şirketin dava dışı sigortalı ... A.Ş. ile yapılan anlaşma doğrultusunda, ilgili emtianın taşınması hususunda dava dışı .... Şti. ile anlaştığını, .... Şti.'nin ise taşıma işini diğer davalı ... Ltd. Şti.'ne verdiğini, meydana gelen olayda müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte meydana gelen olayda herhangi bir zarar kaleminin tespit edilmesi halinde, söz konusu zarardan .... Şti. ile ... Ltd. Şti.'nin birlikte sorumlu olacağını, husumetin hatalı olarak müvekkili şirkete yönlendirildiğini, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın zaman aşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı ... Ltd. Şti. vekili, hasar ihbarının süresi içerisinde yapılmadığını, meydana gelen hasarların gerçek sorumlusunun dava dışı sigortalı ve diğer davalı şirket olduğunu, zira davacının sigortalısı tarafından yükleme ve boşaltmanın tamamen kendi insiyatifleri ile taşıyıcının müdahalesine izin verilmeden yapıldığını, davacının sigortalısı ve davalı şirket tarafından fiili taşıyıcıya yükleme ve boşaltma için müdahale şansının dahi bırakılmadığını, davacı yanca sigorta kapsamı içerisinde olmadığı halde ödeme yapılmış olup, davacının rücu edebileceği bir alacağının bulunmadığını, müvekkili şirketin gıyabında ve tamamen tek taraflı olarak hazırlatılan ekspertiz raporlarında hatalı hesaplanan hasar bedellerini hiç bir şekilde kabul etmediklerini, iddia olunan hasar miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taşımaya konu emtianın davacı tarafından 12/12/2019 tanzim tarihli Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, sigortalının ... A.Ş. olduğu, dava dışı sigortalı ... A.Ş. tarafından, yine dava dışı ... isimli firma adına tanzim edilen 11/12/2019 tarihli faturanın CIP teslim şartlı düzenlendiği, CIP satış türünün, taşıma ve sigorta bedeli ödenmiş olarak yapılan satış ve teslim şeklini ifade ettiği, buna göre taşıma sözleşmesinin satıcı-gönderici tarafından yapılıp, alıcının taşıma sırasındaki hasar riskini karşılayacak sigorta poliçesinin de alıcı nam ve hesabına satıcı tarafından yaptırılmasının gerektiği, CIP satışta hasarın alıcıya geçmesi nedeniyle rizikodan sonra sigortacının, sigortalı konumundaki alıcıya ödemede bulunması gerekmekte olup, bu koşullar altında sigortacının halefiyet hakkının doğacağı, CIP satışa konu poliçede sigortalının, satıcı-gönderici olması durumunda, satış yapan sigortalıya sigorta bedelinin ödenmesinin, sigortalının mal bedelini tahsil edememiş olması şartına bağlı bulunduğu, bu kapsamda dava dışı ... A.Ş.'ne müzekkere yazılarak 11/12/2019 tarihli CIP teslim şartlı fatura bedelinin dava dışı ... isimli firmadan tahsil edilip edilmediğinin sorulduğu, müzekkereye verilen 08/06/2022 tarihli cevabi yazı ve ekindeki 30/09/2019, 02/12/2019 ve 03/12/2019 tarihli defter kayıtlarından, fatura bedelinin ... isimli firmadan tahsil edildiğinin tespit edildiği, 6102 sayılı TTK.'nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olmasının ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip bulunmasının gerektiği, sigortacının ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa, bu hakka ödediği bedel oranında halef olacağı, somut olayda alıcı ... isimli firma tarafından yapılan ödeme neticesinde, sigortalı ... A.Ş.'nin satılan mal üzerindeki menfaatinin sona erdiği, buna göre davacı sigorta şirketinin de sigortalıya sigorta bedelini ödeme ve TTK 1472. maddesinde düzenlenen sigortalının haklarına halef olarak rücu edebilme koşullarının oluşmadığı, taşıma süresince hasar ve zayi oluşması halinde tazminat alacaklısının satıcı değil alıcı olmasının gerektiği, halefiyete dayalı olarak açılan işbu davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu emtianın dava dışı sigortalı ... A.Ş. tarafından dava dışı ... isimli firma adına tanzim edilen 11/12/2019 tarihli fatura ile CIP satış/teslim hükümleri çerçevesinde satıldığını, yükün yolda hasara uğrayıp, alıcı adresinde onarımının Türkiye'de onarılmasına göre daha masraflı olduğu değerlendirilerek Türkiye'ye geri getirildiğini ve satıcı tarafından parça ve işçilik sağlanarak fabrikasında onarılıp, tekrar alıcıya ihraç edildiğini ve tam ve hasarsız şekilde teslim edildiğini, bir başka ifade ile satış bedeli tahsil edilmiş ise de taşıma sırasında filler siloda (yükte) oluşan hasarın, bizzat sigortalı tarafından onarımı yapılmak suretiyle giderildiğini, onarım masraflarının (parça - işçilik- Türkiye'ye geliş-gidiş nakliye masrafları vd. giderler) sigortalı uhdesinde kaldığını, fiili durumdan görüldüğü ve anlaşıldığı üzere hasar/zararın, yükün taşıyıcıya teslimi ile birlikte alıcıya geçmediğini, Yüksek Mahkemenin emsal kararlarının satış/teslim şekli yanında, yük üzerindeki menfaatin kimin uhdesinde bulunduğuna bakılması gerektiğine ve menfaatin devamı (varlığı) halinde sigorta sözleşmesinin ayakta tutularak poliçenin geçerliliğine karar verilmesi yönünde olduğunu, somut olayda ... (yük) hasarlı olduğundan teslim edilemediğini, Türkiye'ye geri getirilip onarımının Türkiye'de yapıldığını ve onarım masraflarının sigortalı tarafından karşılandığını, bu halde mahkemenin somut olayın özelliklerini nazara almayarak, satış bedelinin tahsil edilmesinden bahisle menfaat yokluğuna, devamında da poliçenin geçersizliğine karar vermesinin hatalı bulunduğunu, fiili durumda yük üzerindeki menfaatin sigortalının menfaati olduğunu, sigorta poliçesinin geçerli olup aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: 1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan zararın, zarar sorumlusu bulunan davalılardan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu malların dava dışı ... A.Ş. tarafından 11.12.2019 tarihli ve CIP teslim şartlı fatura ile Ukrayna'da mukim dava dışı ... Şirketine satıldığı, anılan teslim şartına uyularak ... A.Ş. tarafından temin edilen davalı .... Şti.'ne dava konusu taşıma işinin verildiği, bu amaçla .... Şti. tarafından ... A.Ş.'ne 13.12.2019 tarihli navlun faturasının düzenlendiği, .... Şti. tarafından da dava konusu taşıma işinin 09.12.2019 tarihli fatura ile yine dava dışı .... Şti.'ne verildiği, dava konusu hasarın da malların fiili taşıyıcı olan davalı .... Şti. uhdesinde iken yapılan taşıma sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Davacı ise dava dışı ... A.Ş. ile aralarında düzenlenen abonman ve spesifik sigorta sözleşmeleri uyarınca dava konusu malları taşıma rizikolarına karşı sigortalayan mal sigortacısı konumundadır. Dava konusu hasar da anılan bu spesifik sigorta poliçesinin teminat süresi içinde meydana gelmiştir.
Yine dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere, dava konusu malların hasarı, dava dışı satıcı ve aynı zamanda sigorta ettiren ... A.Ş. tarafından onarılmak suretiyle giderilmiş, sonrasında da mallar dava dışı alıcı ... Şirketine onarılmış hali ile tekrar gönderilmiştir.
16.04.2020 tarihli ekspertiz raporu ile belirlenen 105.743,93 TL hasar bedeli ise davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigorta ettiren ... A.Ş.'ne ödenmiş, bu amaçla düzenlenen 04.05.2020 tarihli ödeme dekontu ve bu ödeme karşılığında, ödenen miktarla sınırlı olmak üzere, ... A.Ş. tarafından "tüm dava ve takip haklarının" davacı sigorta şirketine devir ve temlik edildiğine dair 29.04.2020 tarihi ibraname ve temlikname, dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunulmuştur.
Ayrıca dava dışı ... A.Ş. tarafından mahkemeye hitaben yazılmış 08.06.2022 tarihli yazıdan ve ekindeki defter kayıtlarından, 11.12.2019 tarihli fatura bedelinin alıcı ... Şirketi tarafından, satıcı ... A.Ş.'ne ödendiği anlaşılmaktadır.
Taşıma ve sigorta ücreti ödenmiş olarak teslim anlamına gelen CIP teslimde, malların zilyetliğinin alıcıya gönderilmek üzere taşıyıcıya devredilmesi ile bu andan sonraki tüm işlemlerin riskine alıcı katlanır. Bu teslim şeklinde satıcı, malların belirlenen varış yerine taşınması için gerekli olan taşıma sözleşmesini yapmanın yanı sıra taşıma masraflarını da (navlun) ödemek zorundadır. CIP teslim şeklinin benzer teslim şekillerinden ayıran en önemli özelliği, satıcının malların taşınması esnasında ziya ve hasar riskine karşı alıcı yararına sigorta yaptırma ve sigorta primini de ödeme yükümlülüğü altında olmasıdır.
Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta da dava dışı satıcı ... A.Ş. tarafından, CIP teslim şekline uygun olarak, dava konusu mallar için taşıma rizikolarına karşı davacı sigorta şirketi nezdinde, yine dava dışı alıcı ... lehine sigorta yaptırılması gerekirken, kendisi lehine sigorta yaptırılmıştır. Normal şartlarda böyle bir durumda, ilk derece mahkemesince de karar yerinde hükme dayanak alınan Yargıtay 11. H.D.'nin 23.05.2019 tarih ve 2017/3866 E.- 2019/4119 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, satışı yapan sigortalıya sigorta bedelinin ödenmesi, sigortalının mal bedelini tahsil edememiş olması şartına bağlıdır.
Ancak somut uyuşmazlıkta fiili durum bu şekilde gerçekleşmemiş, dava dışı satıcı ... A.Ş., dava dışı alıcı tarafından kabul edilmeyen mallardaki hasarı kendisi giderdikten sonra, malları onarılmış hali ile tekrar alıcıya göndermiştir. Dolayısıyla her ne kadar somut uyuşmazlıkta CIP teslim şartlı bir satış söz konusu olsa da, onarım masrafları sigortalı satıcının uhdesinde kalmış, diğer bir deyişle fiili durumda yükün davalı taşıyıcıya teslimi ile birlikte tüm işlemlerin riski alıcıya geçmemiştir. O halde satış bedeli tahsil edilmiş olsa dahi onarım masraflarından kaynaklanan hasar/zararın, malların satış/teslim şeklinden bağımsız olarak, dava dışı sigortalı satıcı ... A.Ş.'nin uhdesinde kaldığı, dolayısıyla sigorta bedelinin kendisine ödenmesinde ve sigorta sözleşmesinin ayakta tutulmasında sigortalı ... A.Ş.'nin menfaatinin devam ettiği ve davacı sigortacının da dava dışı sigortalı ... A.Ş.'ne ödemede bulunmakla sigortalının haklarına halef olduğu kabul edilmelidir. Bu durum karşısında Dairemizce, ilk derece mahkemesince davacının dava konusu sigorta sözleşmesine dayanarak, halefiyet ilkeleri uyarınca talepte bulunamayacağının kabul edilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kaldı ki bir an için davacının düzenlediği poliçenin mal sigortası sözleşmesi olduğu, dava dışı satıcı ... A.Ş. tarafından da CIP teslim şartlı satış sözleşmesi uyarınca, dava konusu malların zilyetliğinin davalı taşıyıcıya teslim edilmesi anında, mal üzerindeki mülkiyet hakkının dahi dava dışı alıcıya geçtiği, dolayısıyla davacı sigorta şirketinin, dava dışı satıcı ... A.Ş.'ne yaptığı ödemenin bir hatır ödemesi olduğu ve davacıya sigorta sözleşmesine dayalı olarak halefiyet hükümlerine göre rücu hakkını vermeyeceği düşünülebilir ise de, davacı sigorta şirketince dava dilekçesinin ekinde sunulan 29.04.2020 tarihli ibraname ve temlikname ile işbu davada talep edilen hasar/zarar bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigorta ettiren ... A.Ş.'ne ödendiği, 04.05.2020 tarihli bu ödeme karşılığında, ödenen miktarla sınırlı olmak üzere, ... A.Ş. tarafından "tüm dava ve takip haklarının" davacı sigorta şirketine devir ve temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Dava dışı ... A.Ş.'nin 13.12.2019 tarihli navlun faturası ile aralarında taşıma sözleşmesinin bulunduğu anlaşılan davalı .... Şti.'den, bu taşıma sözleşmesine dayanarak dava konusu malların uğradığı hasar bedeline ilişkin talepte bulunabileceği tabiidir. Yine ... A.Ş.'nin aynı taşıma sözleşmesine veya haksız fiil hükümlerine dayanarak, malların fiili taşıyanı olan diğer davalı .... Şti.'nden talepte bulunup bulunamayacağının ise ayrıca değerlendirilmesi ve tartışılması gereklidir. Davacı sigorta şirketi ise 29.04.2020 tarihli ibraname ve temlikname ile ... A.Ş.’nin işbu zarardan doğan her türlü dava ve alacak haklarını, TBK.’nun 183. maddesinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine göre temlik almıştır.
Bu itibarla artık davacı sigorta şirketinin, halefiyet ile ilgili sınırlamalara bağlı kalmaksızın, sigorta ilişkisi dışında, alacağın temliki hükümlerine göre dahi ... A.Ş.’nin davalı taşıyıcılara karşı ileri sürebileceği tüm dava ve talep haklarına sahip olduğu, diğer bir deyişle alacağı temliki hükümleri uyarınca dahi davacı sigorta şirketinin aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir. Yargıtayın bir çok kararı ile yerleşmiş emsal uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay 11. H.D.'nin 10.02.2014 tarih ve 2013/16965 E.- 2014/2257 K.).
HMK'nın 341. vd. maddelerinde bir kanun yolu olarak düzenlenen istinafın amacı, ilk derece mahkemesince verilen kararın denetlenmesi ve kararın yerinde görülmemesi halinde yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasıdır. Burada temyizden farklı olarak ilk derece mahkemesi kararı yalnızca hukuka uygunluk yönünden değil maddi yönden de denetlenmektedir. İlk derece mahkemesi kararı yerinde değilse kural olarak istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırması ve ilk derece mahkemesi yerine gerekirse yeniden yargılama da yaparak karar vermesi gerekir. Ancak HMK'nın 353/1-a. maddesinde düzenlenen yargılamaya ilişkin bazı temel usul hatalarının bulunması halinde ise istinaf incelemesi sonunda yeniden karar verilmesi söz konusu olmayıp, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması hali de düzenlenmiştir. Gerçekten de ilk derece mahkemesince, taraflarca gösterilen delillerin hiç değerlendirilmeden karar verilmesi ve delillerin ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi halinde taraflar, maddi vakıa denetimi yönünden iki dereceli incelemeden mahrum kalacak ve adil yargılanma hakkının unsurlarından olan hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilecektir.
Bu durum karşısında mahkemece, somut uyuşmazlıkta davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, Dairemizce HMK'nın 353/1-a-6 maddesince davacı vekilinin yukarıdaki hususlara ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2-İstinaf kararının neden ve kapsamına göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 20/09/2022 gün ve 2021/187 E. - 2022/777 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2023
Başkan
Üye

Üye

Katip







Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy