Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/585 Esas 2023/433 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/585
Karar No: 2023/433
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2023/585 - 2023/433
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/585
KARAR NO: 2023/433
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2011/472 E. - 2021/6 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/01/2021 tarih ve 2011/472 Esas - 2021/6 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkilinin 01.06.2009 tarihinde işyeri tarafından temin edilen davalı ...'in taşımacılığını üstlendiği, ...'a ait, ...'ın sevk ve idaresindeki personel servis aracı ile evine gitmekte iken araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile meydana gelen kazada ağır biçimde yaralandığını, bacağının kırıldığını, çenesinde ve dişlerinde yaralanma meydana geldiğini, bu nedenle uzun süre tedavi gördüğünü ileri sürerek, 50.000,00 TL manevi tazminat ile şimdilik 100,00 TL iş ve güç kaybı ve 14.555,74 TL tedavi giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12.11.2013 tarihli dilekçesi ile iş ve güç kaybı nedeni ile tazminat talebini 209.860,35 TL'ye yükseltmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili, müvekkillerince daimi olarak servis işi yapılmadığını, olay günü bozulan servis aracının yerine hatıra binaen taşıma işi yaptıkları sırada başka bir aracın sıkıştırması nedeni ile kazanın meydana geldiğini, kusurun tamamının müvekkillerinde olmadığını, davacının emniyet kemerinin bağlı olmadığını, müterafık kusurun zararın oluşunda etkili bulunduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... .... Şti. vekili, davacının işçisi bulunduğu ... A Ş. ile aralarında taşıma sözleşmesi bulunduğunu, müvekkili Şirketin işleten sıfatının bulunmadığını, müvekkili adına taşıma yapan aracın arızalanması nedeni ile şoför tarafından çağrılan başka bir araçla yolcuların taşınmaya devam edildiği esnada kazanın meydana geldiğini, bu aracın şirket tarafından işletilen bir araç olmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2918 sayılı Kanunun 109/2. maddesine göre dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı, iş mahkemesinin görevli olabilmesi için uyuşmazlığın taraflarının işçi ve işveren veya işveren vekili olması, uyuşmazlığın iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanması gerektiği, somut olayda, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığı gibi uyuşmazlığın iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanmadığı, dolayısıyla görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu ve davalı tarafın görev itirazının yerinde görülmediği, Adli Tıp Kurumu raporuna göre dava konusu kaza nedeniyle davacının %56 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği, iyileşme süresinin 01.06.2009 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, her ne kadar SGK tarafından düzenlenen raporda davacının özürlülük oranının %5,30 olduğu belirtilmiş ise de bu raporun 01/12/2010 tarihinde düzenlendiği, davacının bu tarihten sonra da tedavisinin devam ettiği, ameliyatlar geçirdiği ve psikolojik yakınmaların başladığı, ATK'dan alınan raporların tarihleri gözetildiğinde kalıcı maluliyetin tespitinin artık kesinlik kazandığı anlaşılmakla İstanbul Adli Tıp Kurumu Üst Kurulundan alınan rapora itibar edildiği, olayın tek taraflı trafik kazası olduğu ve davacının araçta yolcu olarak bulunduğu, makine mühendisi ve aktüer bilirkişi raporunda 209.860,35 TL tazminat hesaplandığı, davacı tarafça bu rapordaki kusur oranına itiraz edilmekle birlikte dava dilekçesindeki talebin 209.860,35 TL olarak ıslah edildiği, araçta emniyet kemeri olup olmadığı kesin olarak ispat edilememiş ise de kaza tarihinde şehir içi ulaşım yapan servis minibüslerinde kemer takma zorunluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacının servis minibüsünde emniyet kemeri takmamasının müterafik kusur olarak kabul edilmediği, kaza tarihi itibariyle 6111 sayılı yasanın yürürlükte olmadığından tedavi giderlerinden SGK'nın sorumlu bulunmadığı, ilgili sigorta şirketinin dava dışı hastaneye 11.175,65 TL ödeme yaptığı, sigorta şirketi tarafından ödenmeyen 3.379,89 TL bakiye fatura bedelinin davacı tarafından ödendiğine ilişkin dekont makbuz gibi ödeme belgesi sunulmamış ise de davacının hastaneye karşı olan borcunun devam ettiği, bilirkişi raporuna göre de 5000 TL faturalandırılmayan tedavi gideri talep edebileceği de gözününe alındığında, davacının 14.555,54 TL faturaya dayalı tedavi gideri talebinin, 3.379,89 TL'lik kısmının yerinde görüldüğü, yaralanmanın derecesi, kusur durumu, kaza tarihindeki paranın alım gücü, tarafların mali ve sosyal durumları gözönüne alınarak 25.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun bulunduğu, davacının çalıştığı işyerine ait servis aracının, işyeri çalışanlarını evlerine götürmek üzere taşıma esnasında tek taraflı kaza yaptığı, 818 sayılı BK.nun 50, 51 ve 142. maddeleri hükmüne dayanılarak, zararın tümünün, müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açılacak bir dava ile istenilebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açılacak tek bir dava ile de talep edilmesinin mümkün bulunduğu, davalılardan araç maliki işleten sıfatı ile sürücü haksız fiil faili olarak zarardan 2918 sayılı yasanın 85. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu oldukları, taşımanın asıl taşıyıcı firmanın hatırına binaen bir kez yapılmış olmasının davalı gerçek kişilerin sorumluluğunu kaldırmayacağı, davalı ... taşıma işini ihbar olunan dava dışı ...'a alt yüklenici olarak vermesinin, anılan davalının sorumluluğunu kaldırmayacağı, taşıma, hatıra binaen bir defa yapılmış olsa da taşıma işini yapan araç malikinin, ... emir ve talimatı ile ... adına taşıma yaptığı, ... kusurlu sürücünün sebep olduğu kazada, işveren sıfatı ile kusursuz sorumluluk hükümlerine göre zarardan mesul olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 209.860,35 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının tedavi masrafları talebinin kısmen kabulüne, 3.380,09 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu trafik kazası sonucunda müvekkilinin uzun bir süre yatarak tedavi gördüğünü, tıbbi müdahalelere maruz kaldığını, daha sonra ise kaza nedeniyle meydana gelen rahatsızlıklarının hayatının her alanında etkisini gösterdiğini, kaza nedeniyle yüzünde sabit iz kalan müvekkilinin, psikolojik olarak da büyük zararlar gördüğünü, bu nedenle takdir edilen manevi tazminatın düşük kaldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davanın görevsiz mahkemede görüldüğünü, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlayacağını, mahkemece meydana gelen kaza sebebiyle, sürücü ya da davacının işvereni hakkında herhangi bir ceza soruşturması ya da kovuşturması başlatılıp başlatılmadığının araştırılmadığını, hükmün eksik incelemeye dayandığını, davaya konu kazanın meydana geldiği tarihle, taşıma işi ve bu kapsamda oluşacak tüm zararların, ihbar olunan ... .... Şti.'nin sorumluluğunda bulunduğunu, davaya konu trafik kazasının, bu Şirket tarafından yapılan ve koordine edilen taşıma işinin gerçekleştirilmesi esnasında meydana geldiğini, müvekkilinin dosya kapsamında işleten sıfat, işveren ya da kayıt maliki sıfatının bulunmadığını, dolayısıyla aracın maliki ya da işleteni olmayan müvekkili Şirketin, meydana gelen trafik kazasından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, buna rağmen mahkemece husumet itirazlarının reddedildiğini, davacının 01.06.2009 tarihinde maruz kaldığı iş kazasından ötürü Sağlık Kurulunca tespit edilen iş göremezlik derecesinin %5,30 olduğunu, dosya kapsamına göre davacının bu rapordaki %5,30 maluliyet oranına karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu nedenle Sağlık Kurulu raporunun, belirtilen kusur oranı yönünden kesinleştiğini, davacının tazminat talepleri yönünden hesaplama yapılacak ise bu hesaplamada davacı için kesinleşen %5,30 maluliyet oranının esas alınması gerektiğini, aksi kanaatte olunulması halinde meydana gelen kaza bir iş kazası olduğundan, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde yasal süreci tamamlaması için süre verilmesi, bu kapsamda Yüksek Sağlık Kurulundan rapor aldırılması, düzenlenecek rapora karşı davacının itirazı olması halinde maluliyetin tespiti sürecinin tamamlanması gerekirken, bu prosedürün yerine getirilmediğini, davacının, 01.06.2009 tarihinde maruz kaldığı iş kazasından ötürü Sağlık Kurulunca 03.02.2010 tarihinde ve kazanın hemen akabinde tespit edilen iş göremezlik derecesinin %5,30 olduğunu, Adli Tıp Kurumunun ise davacının maluliyet derecesini %56 olarak belirlediğini, raporlar arasında ciddi ölçüde çelişki bulunduğu halde mahkemece bu çelişkinin giderilmediğini, Adli Tıp Kurumu raporlarının kazadan 10 yıl gibi bir süre geçtikten sonra düzenlendiğini, 10 yılı aşkın süre içerisinde, davacının kazaya bağlı olmayan sağlık durumunun ve/veya bu sürede geçirdiği çeşitli rahatsızlıkların tespit edilen maluliyete etkisinin incelenmediğini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmadığını, hükmedilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, mahkemece hükmedilen vekalet ücretleri ile yargılama giderlerinin, tarifeye göre hatalı şekilde belirlendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, davanın görevsiz mahkemede görüldüğünü, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlayacağını, bu sebeple ceza yargılaması araştırılması yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, davaya konu trafik kazasının, Yargıtay'ca iş yeri olarak değerlendirilen taşıma işi esnasında gerçekleştiğini, bu sebeple davanın işverene açılması gerektiğinden husumet itirazını tekrar ettiklerini, davacının 01.06.2009 tarihinde maruz kaldığı iş kazasından ötürü Sağlık Kurulunca tespit edilen iş göremezlik derecesinin %5,30 olduğunu, davacının bu rapordaki maluliyet oranına karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, dolayısıyla Sağlık Kurulu Raporunda belirtilen kusur oranının kesinleştiğini, dava konusu iş kazasına ilişkin Sağlık Kurulunca tespit edilen iş göremezlik derecesi %5,30 iken Adli Tıp Kurumunun ise davacının maluliyet derecesini %56 olarak belirlediğini, iş göremezlik derecesini % 5,30 olarak belirleyen raporun olaydan hemen sonra %56 olarak belirleyen raporun ise kazadan yaklaşık 10 yıl sonra düzenlendiğini, 10 yıl sonra düzenlenen raporda, davacının geçen süredeki sağlık durumunun değerlendirilmediğini, mevcut sağlık durumu ile geçirilen kaza arasında illiyet bağının koptuğu hususunun göz ardı edildiğini, hükmedilen manevi tazminatın yüksek bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin servis taşımacılığını üstlendiği kurum çalışanı olan davacının, diğer davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen kazada yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde, araçta yolcu olarak bulunan davacının herhangi bir kusurunun bulunduğunun ispat edilemediği, tüm kusurun davalı sürücüde bulunduğu, davacının maluliyet oranının da usulüne uygun biçimde Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği, bu yönden mahkemece çelişkiyi giderecek biçimde rapor alındığı, dolayısıyla davalıların bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, işleten, sürücü ve taşıma sözleşmesinin tarafı olan davalıların, meydana gelen davacı zararından sorumlu bulundukları, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, kazanın meydana geldiği tarih ve davacının yaralanma derecesi gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminatın, somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, yargılama giderleri ve takdir edilen vekalet ücretleri yönünden de ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Alınması gerekli 16.274,20 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı ... ve ... vekilince istinaf başvurusunda yatırılan 4.068,55 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 12.205,65‬ TL bakiye harcın davalılar ... ve ...'tan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Alınması gerekli 16.274,20 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı ... ... Şirketi vekilince istinaf başvurusunda yatırılan 4.069,00 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 12.205,20 TL bakiye harcın davalı ... ... Şirketinden tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2023

Başkan
Üye
Üye
Katip


Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.





Full & Egal Universal Law Academy