Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/83 Esas 2023/350 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/83
Karar No: 2023/350
Karar Tarihi: 16.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/83 - 2023/350
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/83
KARAR NO: 2023/350
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2021
NUMARASI: 2016/878 E. - 2021/250 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/04/2021 tarih ve 2016/878 E. - 2021/250 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin dava dışı ... A.Ş. ile Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi düzenlediğini, sigortalının İtalyan üretici firmadan taş kesme makineleri satın aldığını ve kira sözleşmesi ile dava dışı.... A.Ş.’ye kiraladığını, nakliyeci firma davalı ... A.Ş. tarafından ... A.Ş.’ye teslim edilmek üzere makinelerin teslim alındığını, taşıma gerçekleştirilirken makinelerin kaydığını ve bir makinenin bıçağının hasar gördüğünü, bu hususun 19.11.2015 tarihli tutanakla belirlendiğini, ekspertiz raporu düzenlenerek hasarın teminat kapsamında olduğunun ve 14.768,00 Euro tutarında hasarın bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından 14.11.2016 tarihinde % 10 ilave bedelle dava dışı... A.Ş.'ye 16.244,80 Euro ödendiğini, dava hakkının halefiyet ilkesi gereğince müvekkili şirkete geçtiğini, rücu hakkı kapsamında davalı şirket tarafından ilgili meblağın müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, 14.768,00 Euro’nun 14.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirkete ait araç ile yapılan taşımada emteanın hasarlandığını, yüklemenin İtalya’daki fabrikada gerçekleştirildiğini, emtianın niteliği, yüklemenin uzmanlık gerektirmesi ve yükleme ile ilgili sorumluluklarının olmaması nedeniyle yüklemenin fabrika elemanları tarafından yapıldığını, araçta başka yük bulunmadığından müvekkili şirketin yüklemenin hatalı yapılmasıyla ilgili hasarlardan sorumluluğunun bulunmadığını, yükün teslim edileceği şantiyenin bulunduğu yer itibariyle hasarın oluştuğunu, ekspertiz raporunda elverişsiz yol koşullarının etken olduğunun belirtildiğini, hasarın oluşumunda müvekkili taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, emtianın teslim edileceği adresteki fiziki ve coğrafik koşulların ithalatçı firmanın yükleme hatası ile birleştiğini ve hasarın meydana geldiğini, ithalatçı firmanın yüklemeyi de bu koşullara uygun olarak yapması gerekmesine rağmen yeteri kadar önlem almayarak hasarın oluşmasına sebebiyet verdiğini, taşımanın tarihi ve güzergahı itibariyle uyuşmazlıkta CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun CMR'nin 23. maddesi kapsamında olduğunu, yapılan ödemenin fahiş olduğunu, değiştirilen makine bıçağının ekonomik değeri bulunduğunu, yapılacak hesaplamada bu değerin düşülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği ve sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, dava konusu uyuşmazlıkta, taşımanın İtalya - Türkiye arasında olması nedeni ile uluslararası taşıma kapsamında olup, CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, CMR'nin 17/IV-c maddesi hükmüne göre yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması aşamasında oluşacak ziya ve/veya hasardan taşıyıcı sorumlu olmayacağı, ancak, taşıyıcının bu özel sorumsuzluk sebebine dayanabilmesi için yükleme, istifleme veya boşaltmanın gönderen veya gönderilen veya bunlar adına hareket eden kişilerce yapılmasının gerektiği, karayolu taşımalarında yükleme satıcı tarafından yapılsa dahi, yükleme sonrasında taşımacının yüklenen malları, taşıma esnasında yol ve hava şartlarına uygun olacak şekilde yeterli düzeyde emniyete alması, gerekli bağlantılarının yapılması ve taşıma esnasında da hasarlanmaması açısından her türlü tedbiri alması zorunluluğunun bulunduğu, dosyada mevcut ve davalı tarafından hazırlandığı anlaşılan taşıma sözleşmesinin 3/g maddesinde; “yükleme ve istifleme sorumluluğu ile malzemelerin emniyetli yüklenmesi tarafınıza aittir” hükmü dikkate alındığında, bu maddeden de taraf olarak gönderen ve/veya gönderilen olduğunun anlaşıldığı, dava konusu taşımada, hasarlanan malın araca yüklenmesinin İtalya'daki satıcı tarafından yapıldığı, davalı tarafa ait taşımada kullanılan araçta, taşınan yükün dışında başkaca bir yükün olmadığının belirtildiği, yükleme ve/veya istiflemenin gönderen tarafından yapılmış olmasının taşıyıcının sorumluluğunu nihai anlamda bertaraf etmediği, taşıyıcının basiretli tacir gibi hareket ederek, yükleme ve istiflemeye nezaret etmesi, gördüğü eksiklikleri gönderene bildirip durumu taşıma senedine dercetmesinin gerektiği, yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri almaması halinde, ambalajlama ve istifleme yönünde oluşacak zarar ve/veya ziyadan dolayı, taşıyıcının, CMR'nin 17/IV maddesi gereğince müterafik kusurunun gündeme gelebileceği, somut uyuşmazlıkta; taşımacının yalnızca yükün aracına yüklenmesi ve istiflenmesine nezaret ile yüklenen yükün aracında gerekli bağlantılarının yapılaması ve sağlamlaştırılması sorumluluğu esas alındığında, davalı taşımacının sınırlı sorumluluğunun olduğunun kabulünün gerektiği, alınan bilirkişi raporları ve tüm diğer delillere göre, davalı tarafın yükleme/istiflemeye nezaret ile yükleme sonrasında yüklenen yükün aracında gerekli emniyet tedbirlerini almamış olması neticesinde oluşan hasardan %50 oranında müterafik kusurlu olduğu, 03.01.2021 tarihli rapor ve 17.03.2021 tarihli ek rapor ile yapılan hesaplama da dikkate alınarak hasar bedeli olan 14.768,00 Euro’nun % 50’lik kısmından (7.384,00 Euro) davalı tarafın sorumlu olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile toplam 7.384,00 Euro'nun 14.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dosyada çelişkili bilirkişi raporları bulunduğunu, neden üçüncü heyetten alınan raporun hükme esas alındığının açıklanmadığını, önceki bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasını talep ettiklerini, davalıya iletilen "Genel Şartlar" başlıklı sözleşmedeki yükleme ve istifleme sorumluluğuna ilişkin hükmün, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yanlış yorumlandığını, alıcı dava dışı... A.Ş.'nin fabrikasının ,,,'da olduğundan malı yüklemesinin fiilen imkansız olduğunu, sözleşmenin tarafı olmayan gönderene yükümlülük yüklenemeyeceğini, hükmün taşıyıcıya hitaben yazıldığını, davalının % 100 oranında kusurlu olduğunu, uygun istiflenmeme nedeniyle zararın meydana geldiğini, emtianın sabitlemeye rağmen taşıma esnasında zarara uğradığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sigorta poliçesinde sigortalının ... A.Ş. olmasına karşın ödemenin ... A.Ş.'ye yapıldığını, ... A.Ş.’nin yazılı talebi ve onayı olmadan ... A.Ş.'ye ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, böyle bir ödeme mevcut ise bu ödemenin “lütuf ödemesi” olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, lütuf ödemesinin rücuya tabi olmadığını, bu nedenle davanın tümden reddinin gerektiğini, kusur yönünden yüklemenin İtalya'da ve malın uzmanlık gerektirmesi nedeniyle fabrika elemanları tarafından gerçekleştirildiğini, yükleme sırasında şoförün fabrika dışına çıkartıldığını, taşımaya uygunluğa nezaretin sadece ambalaja ilişkin bulunduğunu, hasarın ise yüklemeden kaynaklandığını, müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, müvekkili için belirlenen % 50 kusur oranının fazla olduğunu, sovtaj bedeli düşüldüğünde müvekkilinden azami olarak 4.975 Euro talep edilebileceğini, alacağın Euro cinsinden karar altına alınmasına rağmen avans faizine hükmedildiğini, TL karşılığı ile avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, dava değerinin 52.482,51-TL olması ve talebin 1/2 sine hükmedilmesine rağmen, harç ve vekalet ücretinin buna göre hesaplanmadığını, Euro'nun hüküm tarihindeki değerinin de daha düşük olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: 1-Dava, nakliyat abonman sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davacı ...Sigorta A.Ş. ile dava dışı ... A.Ş. arasında 28078257 nolu Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesinin düzenlendiği, söz konusu poliçenin sigortalının yurt içi ve yurt dışı sevkıyatlarını sigorta kapsamına aldığı, bu poliçeye dayalı olarak davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı ... A.Ş.'nin taş kesme makinesinin İtalya'dan ...'a sevkıyatı sırasında hasarlanması nedeniyle dava dışı... A.Ş.'ye 14.11.2016 tarihinde 16.244,80 Euro ödendiği anlaşılmıştır.
Dairemizce, HMK'nın 353/1-b-3. maddesi uyarınca davacı şirkete müzekkere yazılarak varsa dava dışı... A.Ş.'ye yaptığı ödemeye ilişkin temliknamenin, yoksa davaya konu taşımaya ilişkin spesifik poliçenin gönderilmesi istenilmiş, davacı sigorta şirket tarafından verilen cevapta 14.11.2016 tarihli ödeminin sigortalı ... A.Ş. ile kiracı... A.Ş. arasında düzenlenen 64485 nolu Finansal Kiralama Sözleşmesi'nin 5.5 maddesi ve bu sözleşme uyarınca tanzim edilen ... numaralı Nakliyat Emtea Abonman Sigorta Poliçesi ile bu poliçe şartlarına göre düzenlenmiş 28078257 numaralı Nakliyat Abonman Poliçesi Kombine Poliçe Ekleri çerçevesinde yapıldığı bildirilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.06.2018 tarih ve 2016/12047 E.-2018/4971 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, rücu davası açılabilmesi için sigortacı ile sigortalı arasında bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekir. Somut olayda, davacı ile dava dışı sigortalısı ... A.Ş. arasında nakliyat abonman sigorta poliçesi bulunmaktadır. Bununla birlikte, dava konu taşımaya ilişkin spesifik bir poliçe dosyaya ibraz edilmemiştir. Sadece abonman sözleşmesinin bulunması, belirli bir taşımaya ilişkin kazadan önce bildiri ve bu bildirim sonucu düzenlenen spesifik poliçe olmadıkça, taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermez ve sigortacı da böyle bir rizikodan sorumlu olmaz. Bu husus aktif dava ehliyetine ilişkin olup, mahkemece re'sen nazara alınır. Zira abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasında, sigorta ile ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her bir taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir. Ancak, somut uyuşmazlık yönünden dosyaya ibraz edilmiş böyle bir spesifik poliçe bulunmamaktadır. Öte yandan, 14.11.2016 tarihinde yaptığı ödeme sonrasında, davacı sigorta şirketi yararına bir temlik beyanında da bulunulmamıştır.
Bu durumda, davacı sigorta şirketinin dava konusu ödemeye ilişkin rücu hakkının bulunmaması nedeniyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/04/2021 gün ve 2016/878 E. - 2021/250 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-İstinaf kararının neden ve şekline göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 896,28-TL harçtan mahsubu ile bakiye 716,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13/4. maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 2.300,00-TL bilirkişi ücreti, 88,50-TL posta gideri‬, istinaf aşamasında yapılan 227,50-TL posta giderleri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 2.778,10-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 5.028,83-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
10-Davacıdan alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,60-TL'nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/04/2023
Başkan

Üye

Üye

Katip












Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy