Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/934 Esas 2023/490 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/934
Karar No: 2023/490
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/917 - 2023/489
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/917
KARAR NO: 2023/489
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2018/4 E. - 2020/354 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüzün Tespiti, Tecavüzün Durdurulması,
Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/11/2020 tarih ve 2018/4 Esas - 2020/354 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılar arasındaki traktör, iş makineleri, ekipmanları, yedek parçalarının dağıtımına ilişkin bayilik sözleşmeleri ile servis sözleşmeleri çerçevesinde davalıların 1998 yılından bu yana Bolu, Karabük, Bartın, Zonguldak bölgelerinde ve 2009 yılından itibaren Konya bölgesinde müvekkili ürünlerinin satış ve dağıtımı ile servis hizmetlerini sağladıklarını, 25.05.2016 tarihinde davalılardan ...’un talebi ile sözleşmelerin feshedildiğini ve fesih protokolü imzalandığını, davalıların davacı ile yapılan sözleşmeler sona ermeden müvekkilinin rakibi .... A.Ş. ile davacının faaliyet alanlarında bayilik için uzlaşma sağlandığını ve 26.05.2017 tarihinde de rakip şirket ile bayilik sözleşmesi imzaladığını, henüz taraflar arasında bayilik sözleşmesi devam ederken davalıların davacının mallarını kötüleyerek müvekkilinin müşterilerini ...’a yönlendirdiklerini, davalılardan ...’un ... Traktör bayii olarak ... ... adlı kişi tarafından 17 Mart 2017 tarihinde konulan videoyu 22.03.2017 tarihinde https... adresinde paylaştığını, söz konusu videoda davacının ... markalı traktörünün ... markalı traktör ile itiştiğinin görüldüğünü, ayrıca “....!(...) sloganı ile müvekkili markasının tanınmışlığından yararlanıldığı gibi davacının marka haklarına da tecavüz edildiğini ve markanın itibarına zarar verildiğini, davalıların ayrıca https://... adresinde de ... ... ibaresini kullanmaya devam ettiklerini, davacının ... markasının ... sayısı ile 12,35 ve 37.sınıflarda tescilli olduğunu, ayrıca davacının ... sayılı markalarının da bulunduğunu, Ankara 2.FSHHM’nin 2016/339E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da benzer uyuşmazlıkta müvekkili markalarına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, dava konusu davalılar eylemlerinin de markaya tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, markaya tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, kaldırılmasına, 100.000,00 TL manevi ve 10.000,00 TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 364.445,37.-TL'ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, davacı ile davalılar arasında imzalanan sözleşmelerin haksız dayatmalar nedeni ile davalılar için çekilmez hale geldiğini, sözleşmenin feshedilip teminatların nakde çevrileceği tehdidi altında kalan davalıların davacı şirketin tek taraflı uygulamalarına itiraz edemediklerini, davalıların bu durumlardan şikayeti üzerine davacı şirketin sözleşmeyi karşılıklı feshetmeyi önerdiğini ve davacının tek taraflı hazırladığı fesih protokolünü davalıların imzalamak durumda kaldığını, davalıların teminat mektubunun gecikmeli olarak verildiğini, dosyaya sunulu internet paylaşımları ile ilgili raporda yapılan tespitleri kabul etmediklerini, söz konusu videonun dava dışı ... ... isimli kullanıcı tarafından yayınlandığını, davalı ... tarafından söz konusu videonun paylaşılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece, davacı adına tescilli ... markalarının, aynı şekilde kapsamında yer alan traktör emtiası üzerinde davalı taraflarla akdedilen bayilik sözleşmelerinin fesih tarihinden sonra da https:/... sosyal medya hesabında kullanıldığı, taraflar arasında 25.05.2016 tarihli fesih sözleşmesi imzalandığı, dolayısı ile davalı ...'un davacının markalarını bu tarihten sonra kullanımının SMK'nın 29. maddesi gereğince marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalı ..."un sosyal medyadaki paylaşımları nedeni ile davacının itibarının zarara uğradığı, tecavüzün varlığı ve kapsamı dikkate alınarak 5.000,-TL manevi tazminatın davalı ...'tan alınarak davacıya ödenmesinin hakkaniyete uygun olacağı, ancak bu tecavüz nedeni ile bilirkişi raporunun aksine davacının maddi anlamda zarara uğradığını ispat edemediği, davacının sosyal medyadaki aleyhe paylaşımlar nedeni ile sadece manevi tazminat talebinin yerinde olduğu, sosyal medyadaki paylaşımların davalı ... tarafından yapıldığı dolayısıyla diğer davalıların bundan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı ...'un davacı markalarına tecavüzünün tespitine, tecavüz fiillerinin durdurulmasına, muhtemel tecavüzün önlenmesine, kaldırılmasına, davacı vekilinin maddi tazminat talebinin reddine, davacı vekilinin manevi tazminat talebinin kabulü ile, 5.000,00-TL manevi tazminatın davalı ...'tan alınarak davacıya verilmesine, davalılar ... ve ... ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemenin, sosyal medyadaki paylaşımların, davalı ... tarafından yapıldığı gerekçesiyle, diğer davalıların sorumlu olmadığına ilişkin tespitinin, Sınai Mülkiyet Kanunu, TTK ve Medeni Kanun hükümlerine aykırı olduğunu, davalı ...'un, marka tecavüzü teşkil eden haksız rekabet fiilini davalı tüzel kişiler adına hareket eden veya etmesi gereken organın üyesi veya ortağı olması hasebiyle tüzel kişi davalı şirketlerin de bu kişinin fiillerinden dolayı müteselsilen sorumlu olduklarını, mahkeme kararının, HMK hükümlerine de aykırı olarak gerekçesiz bulunduğunu, maddi zarara ilişkin müvekkili delillerinin dikkate alınmadığını, takdir edilen manevi tazminatın da çok düşük olduğunu, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu ve bu çelişkilerin giderilmediğini, davalı ... ... … Ltd.Şti.'nin bölge ve ciro olarak daha büyük bayi olup davalının kötü niyetli biçimde özellikle defterlerini ibraz etmediğini, yine davalı ... Kuyumculuk … Ltd.Şti. defterlerinin de sunulmadığını, bu sebeple, ticaret odasından, bu ölçekte şirketlerin yıllık karlılığının sorulması ve buna göre karar tesis edilmesi gerekirken aksine yönelik kararın kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, kabul edilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğunu, kaldı ki davacının marka hakkına tecavüz teşkil eden bir eylemin de bulunmadığını, tecavüzün kimin tarafından gerçekleştirildiğinin bile belli olmadığını, paylaşılan videonun müvekkilince paylaşılmadığı gibi marka hakkına da tecavüz oluşturmadığını, dolayısıyla manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketler yönünden hem maddi ve manevi tazminatın hem de marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve kaldırılması taleplerinin reddine karar verildiği halde bu talepler yönünden müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, yine müvekkili ... yönünden de vekalet ücretinin eksik hükmedildiğini, vekalet ücreti hesaplanırken davacının ıslahının dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:Dava, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı tarafça, taraflar arasındaki sözleşmelerin sona ermesinden sonra davalıların internet üzerinden davacı markasına tecavüzde bulunulduğu iddia edilmiş, davalı tarafça söz konusu paylaşımlar kabul edilmemiş, mahkemece de yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak davalı tarafça, internet paylaşımlarının kendilerine ait olmadığı savunulmasına rağmen, mahkemece söz konusu sosyal medya hesabının davalılara ait olup olmadığı, davalılara ait ise hangi davalıya ait bulunduğu yönünde bilgisayar mühendisi bilirkişiden bir rapor alınmamış, yetersiz bulunan tespit bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmiştir. O halde, mahkemece davalıların söz konusu paylaşımın kendilerine ait olmadığı yönündeki savunması üzerinde durulup, bilgisayar mühendisi bir bilirkişiden, söz konusu paylaşımların kime at hesaptan yapıldığı hususunda bir bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, her ne kadar davacı tarafın, maddi zarara uğradığını ispat edemediği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.11.2019 tarih, 2019/264-7545 E.K. Sayılı ilamında da kabul edildiği üzere markaya tecavüzün varlığı halinde markaya tecavüz eyleminin, marka sahibinin iktisadi menfaatinin muhtemel zarar görme tehlikesine yol açması nedeniyle davacının maddi zarara uğradığının kabulü gereklidir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kabulü yerinde olmayıp, davalı Şirketlerin defterlerinin incelenmesi, bu kapsamda HMK'nın 220/3 maddesinin gözetilmesi, şayet bu yolla da davacı zararının hesaplanması mümkün olmazsa TBK'nın 50. maddesi uyarınca davacının zararının belirlenmesi, dava konusu eylemin yalnızca davalı ... tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması halinde TTK'nın 632. maddesinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususların araştırılmaması da doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, somut uyuşmazlığın çözümünde esasa etkili delil niteliğinde olan yukarıdaki hususların değerlendirilmediği anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülebilmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 05/11/2020 gün ve 2018/4 Esas - 2020/354 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekili ile davalılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4- Davacı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 7.847,00 TL, davalılar tarafından yatırılan 85,38 TL nispi istinaf karar ve karar harçlarının istek halinde taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
8-İİK'nın 36/5. maddesi uyarınca yasal şartların oluşması nedeniyle ve istinaf kararının neden ve şekline göre, icranın geri bırakılması için davalılardan alınan 6.375,00 TL tutarlarındaki nakdi teminatın GERİ VERİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2023

Başkan
Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy