Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/531 Esas 2023/474 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/531
Karar No: 2023/474
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/531 - 2023/474
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/531
KARAR NO: 2023/474
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2019/223 E. - 2020/288 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI
VEKİLİ:

DAVANIN KONUSU: Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Markanın Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/11/2020 tarih ve 2019/223 E. - 2020/288 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı ... tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının ... nolu “...” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı ... Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa marka başvurusunun müvekkili şirket adına tescilli ve tanınmış markalar ile tertip tarzı olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, başvurunun tescili halinde halk nezdinde iltibasa neden olacağını, markayı gören tüketicinin müvekkiline ait tanınmış markalar ile bağ kuracağını, markanın aynı tür mal/hizmetler için tescil edilmek istendiğini, müvekkili şirket adına tescilli ... sayılı "şekil" markasının stilinin davalı başvurusunda kullanıldığını ve bu anlamda iltibasın doğduğunu, dava konusu marka başvurusu dikkat çeken unsurunun kelime unsuru değil müvekkilinin ikonik kırmızı rengi ve yıllardır değiştirmeden kullandığı stilize kuyruklu C harfi olduğunu, bu durumun markalar arasında ayırt edilemeyecek bir benzerlik yarattığını, söz konusu renk ve biçim seçiminin, müvekkilinin yıllardır dünya çapında satışta olan, tüketici nezdinde eriştiği bilinirlik göz önüne alındığında tesadüf olmadığını, başvuru kapsamındaki 43. sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” nin müvekkilinin yıllardır faaliyet gösterdiği sektörle bağlantılı olduğunu, davalı tarafa ait marka başvurusunun TTK bakımından haksız rekabet de oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK'nın 2019-M-6906 sayılı kararının iptali ile ... başvuru numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, itiraza mesnet marka ile başvurusu arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerliğin mevcut olmadığını, YİDK kararının yerinde olduğunu, davacı şirketin tanınmış markalarının içecek için kullanıldığını, kendisine ait markanın ise Nazilli ilçesinde yer alan ev yemekleri, mantı ve baklava üretilen salon için kullanıldığını, bu sebeple markanın halk tarafından tanınmış marka ile ilişkilendirme ihtimalinin olmadığını, davacı şirketin tanınmışlığından haksız yarar sağlama ihtimalinin bulunmadığını, davacı şirketin markasının kırmızı renk olmasının söz konusu markanın tesciline engel olmaması gerektiğini, zira yiyecek sektöründe kırmızı rengin iştah açıcı renk olarak kullanıldığını, bu bağlamda sektörde birçok markanın kırmızı renkte olduğunu, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, başvurunun kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; tüm markalar bakımından işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, ancak "..." ibareli dava konusu marka ile itiraza mesnet ..." markaları arasında görsel olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, davacı markasının dar ve sınırlı bir çevrede değil, herkesçe tanınıp bilindiğinin mütalaa edilebileceği, "..." markasının uzun yıllardan bu yana kullanıldığı, ayırt ediciliğinin güçlü olduğu, kendine özgü yazım stili ile de yaygın olarak kullanıldığı ve bilindiği, bu yazım stilinde "..." kelimesinin başındaki "C" harfinin sağ alt kuyruğunun uzatılarak görsel anlamda ayırt edicilik oluşturulduğu, "..." markası ile stilize "..." markası karşılaştırıldığında; her iki markanın benzer yazım stili ile oluşturulduğu, bu hale göre davacıya ait stilize yazılmış "..." ibareli tanınmış markalarını bilen, bu yazım stilini davacı markaları ile özdeşleştiren makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, davaya konu "..." markasını "Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri" üzerinde gördüğünde, tanınmış meşrubat markası olan "..." nın marka sahibinin ya bizzat kendisi ya da lisans verdiği davalı şahsın "..." markası ile ticari faaliyette bulunduğu yönünde yanılsamaya düşeceği, davaya konu hizmetin özellikle görsel algı ile seçilip yararlanılabilen, tercih yapmak için detaylı araştırma gerektirmeyen, diğer mal ve hizmetlere göre ucuz ve sıradan bir hizmet türü olduğu dikkate alındığında, markaların yazım stilindeki benzerliklerinden kaynaklı görsel izlenimin iltibas tehlikesini tek başına oluşturacağının söylenebileceği, davacı markasının tanınmışlık derecesinin yüksek olmasının iltibas tehlikesini arttıran başkaca bir unsur olduğu, "..." markasının zihninde yer eden olumlu imajı ile hareket eden ortalama tüketicinin "..." ibareli stilize markayı gördüğünde zihnindeki bu olumlu imajı "..." markasına atfetme ve böylece bu markalı hizmetlerden yararlanma yönünde davranışta bulunabileceği, bu durumun davacı markalarının tanınmışlığından davalının haksız yere yararlanması neticesini doğuracağı anlaşıldığından gerek SMK'nın 6/1, gerekse 6/4 ve 6/5 maddesi hükmü koşullarının somut olayda oluştuğu, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 2019-M-6906 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında SMK'nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, SMK'nın 6/4 ve 6/5. maddesindeki koşulların oluşmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının "...” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet şekil ihtiva eden markaları arasında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davacının ... sayılı şekil markasının başvuruda aynen yer aldığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, davalının başvuru markasını gördüğünde taraf markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı oluşabileceği, davacı markalarının tanınmışlık düzeyinin somut uyuşmazlık yönünden iltibas tehlikesini artırdığı, taraf markaları arasına SMK'nın 6/1. maddesi anlamında iltibas koşulunun oluştuğu, uyuşmazlığa konu mal ve hizmetler konusunda uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmış denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor esas alınarak yerel mahkeme kararında tanınmışlığa dair yapılan değerlendirmelerde bir isabetsizlik bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davalı ... vekilinin tüm istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı ... alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı ... vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı ... uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 28/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy