Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/485 Esas 2023/431 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/485
Karar No: 2023/431
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/485
KARAR NO: 2023/431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : ... ...
ÜYE: ... ...
ÜYE: ... ...
KATİP: ... ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2018/487 E. - 2020/291 K.
DAVACI: ... -
VEKİLİ:
DAVALI: 1 -... - ...
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2018/487 Esas - 2020/291 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkilinin 1984 yılında dondurma sektörüne ... markası ile giriş yaptığını, Kosova, Arnavutluk, Bosna, Makedonya gibi Balkan ülkelerinin yanı sıra Kıbrıs ve Kuzey Irak pazarında da yer aldığını, ... sayılı "..." ibareli markanın müvekkili adına tescilli bulunduğunu, davalı Şirketin ise ... sayılı "... ...+şekil" ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olan markanın “... ...” ibaresinden oluştuğunu, müvekkilinin markasının ise “...” ibareli olduğunu, markaların görsel ve işitsel olarak benzer bulunduklarını, öte yandan marka kapsamları arasında da benzerlik olduğunu, dolayısıyla markaların karıştırılacağını, ortalama seviyedeki tüketici nezdinde mal ve hizmetlerin aynı işletmeden geldiği ve aralarında ekonomik-işletmesel bağ bulunduğu kanaatinin doğacağını, müvekkili markasının tanınmış marka haline geldiğini, bu nedenle davaya konu olan markanın müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-8562 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markası arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “... ...” ibareli başvurusu ile davacı markasının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan hiçbir benzerlik ihtiva etmediğini, markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, "..." ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, davacı markasının tanınmış olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının "... ...+şekil" ibareli marka başvurusu ile davacının "..." ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru markasında yer alan şekil işareti ve ... ibaresinin, dava konusu başvuruyu davacının markasından görsel olarak da farklılaştırdığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının bulunmadığı, kötü niyetli başvuru yapıldığı iddiasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkeme kararının aksine müvekkil şirkete ait marka ile davalıya ait markanın, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan birbirine benzediklerini, müvekkiline ait markanın yıllara dayalı tecrübe ve emek ile yüksek kalitede reklam ve tanıtımlar sayesinde tüketiciler nezdinde tanınmış marka haline geldiğini, davalı tarafın, dava konusu markayı tescil ettirirken kötü niyetli davrandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin 01.12.2017 tarihinde ... sayılı "... ...+şekil" ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 30. sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanına davacının ... sayılı "..." ibareli markalarına dayalı olarak karıştırılma tehlikesi gerekçesiyle itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, davacının önceki gerekçelerle bu karara yaptığı itirazın da YİDK'in 10.10.2018 tarih, 2018-M-8562 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, YİDK kararının davacıya 12.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK'nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru kapsamında 30. sınıftaki "Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez" malları yer almaktadır. Davacının ... sayılı markası ise 29. ve 30. sınıflardaki "Dondurulmuş ürünler, yani dondurulmuş sebzeler, dondurulmuş hamur işleri, buz meyve ve buz ürünleri yani buz kremler, yenilebilir buzlar." mallarını kapsamaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip bulunup bulunmadığı, hammadde-mamul ilişkisinin olup olmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, içinde gıda mühendisi de bulunan bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan "Dondurmalar, yenilebilir buzlar." malları, davacının itirazına mesnet markanın kapsamındaki mallarla benzer olup, bunun dışında kalan mallar yönünden ise emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmemiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru el yazısı ile yazılan "..." ibaresi ile bu ibarenin altında yine aynı formatta yazılan "..." ibaresi ve bu ibarenin yanında ise karikatürize edilen ... figürü şeklinden oluşmaktadır. Davacının itirazına mesnet marka ise el yazısı ile ve büyük harflerle yazılan "..." ibaresinden meydana gelmiştir. Görüldüğü üzere taraf markalarında "..." ibaresi, asli unsur olarak kullanılmıştır. Her ne kadar dava konusu başvuruda farklı olarak "..." ibaresine yer verilmiş ise de bir bütün olarak ... ateşi anlamına gelen başvuruda, "..." ibaresinin asli unsur konumu değişmemiştir. Öte yandan, yukarıda benzer olduğu kabul edilen mallar yönünden "..." ibaresi, tanımlayıcı veya tasviri bir nitelik taşımadığından ayırt ediciliği haizdir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/2782 E., 2013/2949 K. sayılı ilamında da bu ibarenin ayırt edici olduğu kabul edilmiştir. Dava konusu başvuruda yer verilen şekil unsuru da tali unsur konumunda yer aldığından, dava konusu başvuru ile davacı markasının görsel, işitsel ve anlamsal yönden bıraktıkları genel izlenim yönünden benzer oldukları, tüketicilerce dava konusu başvurunun, davacı markasının uzantısı, yeni bir versiyonu, davacı markasının yeni biçimde oluşturulmuş bir serisi olarak algılanma ihtimalinin bulunduğu, bunun da markaların karıştırılmasına yol açacağı, SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği, diğer bir deyişle taraf markaları arasında SMK'nın 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmış, akis yöndeki mahkeme kabulü yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, itirazlarına dayanak markanın tanınmış olduğu ileri sürülmüş ise de dosya kapsamındaki deliller ile davacı markalarının tanınmışlığının ispat edilemediği, yine ispat edilemeyen dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığı iddiasının da yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında, başvuru kapsamında yer alan "Dondurmalar, yenilebilir buzlar." malları yönünden SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğu, bunlar dışındaki mallar yönünden ise markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığı, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 07/10/2020 gün ve 2018/487 Esas - 2020/291 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın Kısmen KABULÜ ile YİDK'in 10.10.2018 tarih, 2018-M-8562 sayılı kararının, "Dondurmalar, yenilebilir buzlar." malları yönünden KISMEN İPTALİNE,
3-Dava konusu ... sayılı markanın, "Dondurmalar, yenilebilir buzlar." malları yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden TERKİNİNE,
4-Fazlaya dair istemlerin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 144,00 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL tebligat ve posta masrafı, istinaf aşamasında yapılan 23,50 TL tebligat ve posta masrafı, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.085,60 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranı takdiren 1/3 kabul edilerek bu orana tekabül eden 695,20 TL'ye, 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 767,00 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı .... Tic. Ltd. Şti. tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 132,90 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı takdiren 1/3 kabul edilerek bu orana tekabül eden 88,60 TL'nin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiye kısmın anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı ... tarafından ilk derece yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen taraflara iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2023

Başkan
...

Üye
...

Üye
...

Katip
...








Full & Egal Universal Law Academy