Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/456 Esas 2023/469 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/456
Karar No: 2023/469
Karar Tarihi: 06.04.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/456 - 2023/469
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/456
KARAR NO: 2023/469
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2021
NUMARASI: 2020/129 E. - 2021/32 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2020/129 E. - 2021/32 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ve davalı... tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin "..." ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin "..." ibareli marka başvurunsa anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin markaları arasında iltibas bulunduğunu, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan SMK'nın 6/5 maddesindeki koşullarında oluştuğunu, davalı Şirketin "..." ibareli başka başvurularının da müvekkilinin itirazı üzerine reddedildiğini, ayrıca "..." ibareli kullanımları ve başvuruları nedeniyle açtıkları davaların devam ettiğini, davalı Şirketin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK'nun 2020-M-911 sayılı kararın iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı... vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu markanın bir bütün olarak "..." ibaresinden oluştuğunu, “...” ibaresinin “...” ibaresinin kısaltması olarak yaygın kullanımı bulunmadığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde sayılan şartların gerçekleşmediğini, kötü niyet iddiasının da yersiz olduğunu, diğer yandan müvekkilinin 8 yıldır “...” ibaresini ticaret unvanında, online internet sitesinde ve mağazalarda kullandığını, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini ıslah ederek dava konusu başvurunun, davcıya ait "..." ibareli markalarla piyasada uzun bir süredir çekişme yaşanmaksızın birlikte var olan "..." ibareli markalarının serisi mahiyetinde bulunduğunu, piyasada barışçıl şekilde birlikte var olma ilkesiyle getirilen koruma kapsamından yaralanması gerektiğini, müvekkili tarafından ... ibaresinin 8 yılı aşkındır kullanıldığını, davacının bu kullanımlara karşı sessiz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markları arasında, başvuru kapsamında yer alan 35. sınıf tüm hizmetler yönünden SMK'nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, somut olayda SMK'nın 52. maddesinde düzenlenen 5 yıllık süre geçmediğinden sessiz kalma yoluyla hak kaybı şartlarının bulunmadığı, SMK'nın 6/5 maddesindeki koşulların ve kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı... vekili, dava konusu "..." ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet "..." ibareli markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkinlendirme ihtimali de dahil karıştırmaya yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, cevap dilekçesinin kısmen ıslahı yoluyla genişletilen savunmalarının değerlendirilerek yeniden inceleme yapılması gerekirken ilk derce mahkemesince ıslah talepleri hakkında karar verilmeden tahkikatın sonlandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu marka başvurusu ile ilgili olarak, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğrayıp uğramadığının, piyasada birlikte var olması ilkesi yerine hatalı bir şekilde SMK'nın 25/6 maddesi uyarınca markanın hükümsüzlüğü davasının açılması için öngörülen hak düşürücü süre kapsamında değerlendirildiğini, ancak anılan hükmün YİDK kararının iptali ile açılan hükümsüzlük davalarında uygulanabilir olmadığını, ıslah dilekçesiyle birlikte ileri sürülen birlikte var olma savunmaları gereğince yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, müvekkilinin 2011 yılından beri "..." ibaresini markasal olarak kullandığını, davacının ise ilk kez 2019 yılında müvekkiline karşı bu kullanımlarından kaynaklı dava açtığını, davacının müvekkilinin kullanımlarına 8 yılı aşkın süre sessiz kaldığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin bahsi geçen "..." ibareli kullanımlarının serisi mahiyetinde olduğunu, diğer yandan taraf markaları arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin 35. sınıf hizmetlerde tescili için, ... sayılı ve “...” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davacı Şirketin "..." ibareli markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet iddiasıyla başvuruya yaptığı itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, davacı Şirketin bu karara karşı aynı vakalara dayalı olarak yaptığı itirazının da YİDK'ın 2020-M-911 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı vekiline 21.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 09.04.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan tüm hizmetler bakımından, SMK'nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğu, aynı Kanun'un 6/5 maddesindeki şartların ve kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup, kararı istinaf edenlerin sıfatı ve istinaf itirazları gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, taraf markaları arasında SMK'nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 35. sınıf hizmetler davacının itirazına mesnet markaları kapsamında da yer aldığından somut olayda emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiği anlaşılmıştır.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu başvuru, beyaz zemin
üzerine siyah renkle yazılmış “...” ibaresinden oluşmaktadır. Dava konusu başvuruda başkaca bir kelime unsuru veya şekil unsuru bulunmadığından, dava konusu başvurunun asli unsurunu bir bütün olarak "..." ibaresi oluşturmaktadır. Davacının itirazına mesnet ... sayılı markası "..." , diğer markaları ise "..." ibarelerinden oluşmaktadır. Dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet ... sayılı marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı açıktır. Davacının "..." asıl unsurlu markaları ile dava konusu başvurunun karşılaştırılmasında da; dava konusu başvurunun asli unsurunun bir bütün olarak "..." ibaresinden oluştuğu, her ne kadar davacı tarafça başvuruda yer alan "..." ibaresinin "..." ibaresinin kısaltması olduğu bu nedenle başvurunun asli unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu ileri sürülmüşse de, mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere" ..." ibaresinin "..." ibaresinin kısaltması olarak yaygın kullanımı bulunmaması nedeniyle ilgili tüketici nezdinde iddia edilen şekilde algılanması mümkün olmadığından davacının bu iddiasının yerinde bulunmadığı, buna göre dava konusu başvuruyu oluşturan "..." ibaresi ile davacının "..." asıl unsurlu markaları arasında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, taraf markalarının sadece ilk hecesinin aynı olmasının, işaretlerin bütünü itibariyle bıraktığı izlenim farklı bulunduğundan iltibasa sebebiyet vermeyeği kanaatine varılmış, taraf markaları arasında emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleşmesine rağmen, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, SMK'nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Ayrıca, Dairemizce taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı kanaatine varıldığından, davalı Şirketin cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle dayandığı savunmalarının değerlendirilmesi sonuca etkili bulunmadığından, davalının bu savunmalarının incelenmesi gerekli görülmemiştir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, taraf markaları arasında emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmesine rağmen, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, SMK'nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değilse de HMK.'nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalılar ... ... Şirketi ile... vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK 'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar ... ... Şirketi ile... vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 gün ve 2020/129 E. - 2021/32 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40-TL’nin düşümü ile kalan 125,50-TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine'ye irad kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 15.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı... tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30-TL posta masrafı ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 197,4‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı Türk Patent ve Marka Kurumuna verilmesine,
7-Davalı ... ... Şirketi tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı Şirkete verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2023

Başkan

Üye

Üye
Katip




















Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy