Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/426 Esas 2023/425 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/426
Karar No: 2023/425
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/426 - 2023/425
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/426
KARAR NO: 2023/425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2019/144 E. - 2020/403 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/11/2020 tarih ve 2019/144 Esas - 2020/403 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkili şirketin seri markalarında kullanılan “...” ibaresinin, müvekkili markalarının esaslı, ayırt edici ve ortak unsuru olduğunu, davalı gerçek kişinin ise ... sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında görsel ve işitsel olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, emtia benzerliğine ilişkin koşulun da gerçekleştiğini, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğunu, müvekkiline ait “...” ibareli markaların yıllara dayalı tecrübe ve emek ile yüksek kalitede reklam ve tanıtımlar sayesinde tüketiciler nezdinde tanınmış marka haline geldiğini, davalı tarafın dava konusu markayı tescil ettirirken kötü niyetli davrandığını ileri sürerek, YİDK'in 2019-M-581 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet markaların farklı olduklarını, görsel ve işitsel olarak benzemediklerini, Aydın ilinin İncirliova ilçesinin ismindeki son kısım olan ... ibaresinden esinlenilerek dava konusu başvurunun türetildiğini, müvekkili başvurusunun yeni yapılan bir başvuru olmadığını, bu ibarenin iş birliği içerisinde bulunduğu ortağı üzerinde 2007 yılında tescilli bir markayken yenileme süresinin unutulmasından dolayı tescili düşmüş bir marka haline geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının "Şekil+..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait "..." ibareli tescilli markalar arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, aynı nedenle SMK'nın 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, dava konusu marka başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, müvekkil markalarındaki ayırt edici unsurun "..." ibaresi olduğunun ve taraf markalarının kapsamlarının aynı bulunduğunun belirtilmesine rağmen taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesinin düşük olduğu sonucuna ulaşıldığını, bu nedenle raporun kendi içinde çelişkili bulunduğunu, buna rağmen mahkemece anılan raporun hükme esas alındığını, mahkeme kararının aksine müvekkiline ait seri markalar ile dava konusu başvurunun, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan birbirine benzediklerini, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda dikkate alınmamışsa da davalının markasının çıkış noktasının İncirliova'daki zeytinyağı ve incir kalitesi olduğu ve marka korumasının yenilenmesinin unutulması savunmasının huzurdaki davada yerinin bulunmadığını, müvekkiline ait markaların, yıllara dayalı tecrübe ve emek ile yüksek kalitede reklam ve tanıtımlar sayesinde tüketiciler nezdinde tanınmış marka haline geldiğini, dolayısıyla davalının, müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanacağını, davalı tarafın, dava konusu markayı tescil ettirirken kötü niyetli davrandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin 26.01.2018 tarihinde ... sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 29. sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanına davacının "..." ibareli markalarına dayalı olarak karıştırılma tehlikesi, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, davacının önceki gerekçelerle bu karara yaptığı itirazın da YİDK'in 30.01.2019 tarih, 2019-M-581 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, YİDK kararının davacıya 06.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK'nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru kapsamında 29. sınıftaki "Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsler" malları yer almaktadır. Davacının, marka başvurusuna itirazına ve işbu davasına dayanak markaları ise 29. sınıftaki yağ emtiasında tescillidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip bulunup bulunmadığı, hammadde-mamul ilişkisinin olup olmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, içinde gıda mühendisi de bulunan bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan "Yenilebilir bitkisel yağlar." malları, davacının itirazına mesnet markanın kapsamındaki mallarla benzer olup, bunun dışında kalan mallar yönünden ise emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmemiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru yeşil renk ile yazılmış "..." ibaresi ile yaprak deseni şeklinden oluşmaktadır. Başvuruda yer verilen şekil unsurunun ayırt ediciliğe etkisi geri planda olup, başvurunun asli unsuru "..." ibaresidir. Davacının itirazına mesnet markaların asli unsurunu ise "..." ibaresi oluşturmaktadır. Zira markalarda farklı olarak yer verilen ibarelerin ayırt ediciliğe katkıları bulunmamaktadır. Buna göre, davacı markalarının asli unsurunu oluşturan "..." ibaresinin, dava konusu başvurunun da ilk iki hecesini oluşturduğu, "..." ibaresinin, Türkçe'de bilinen bir anlamının olmadığı ve kapsamındaki mallar yönünden ayırt edici bulunduğu, dava konusu başvurunun da bilinen bir anlamının olmadığı, markaların başlangıç kısımlarındaki aynılığın tüketiciler nezdinde dikkati çekeceği, başvurunun sonuna eklenen "va" ekinin de ayırt ediciliği sağlamaya yeterli olmadığı gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalarının görsel ve işitsel yönden bıraktıkları genel izlenim yönünden benzer oldukları, tüketicilerce dava konusu başvurunun, davacı markalarının uzantısı, yeni bir versiyonu, davacı markasının yeni biçimde oluşturulmuş bir serisi olarak algılanma ihtimalinin bulunduğu, bunun da markaların karıştırılmasına yol açacağı, SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği, diğer bir deyişle taraf markaları arasında SMK'nın 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmış, akis yöndeki mahkeme kabulü yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, itirazlarına dayanak markaların tanınmış olduğu ileri sürülmüş ise de dosya kapsamındaki deliller ile davacı markalarının tanınmışlığının ispat edilemediği, yine ispat edilemeyen dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığı iddiasının da yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında, başvuru kapsamında yer alan "Yenilebilir bitkisel yağlar." malları yönünden SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğu, bunlar dışındaki mallar yönünden ise markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığı, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 16/11/2020 gün ve 2019/144 Esas - 2020/403 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın Kısmen KABULÜ ile YİDK'in 30.01.2019 tarih, 2019-M-581 sayılı kararının, "Yenilebilir bitkisel yağlar." malları yönünden İPTALİNE,
3-Dava konusu ... sayılı markanın, "Yenilebilir bitkisel yağlar." malları yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden TERKİNİNE,
4-Fazlaya dair istemlerin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 135,50 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 135,80 TL tebligat ve posta masrafı, istinaf aşamasında yapılan 27,50 TL tebligat ve posta masrafı, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.125,40 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranı takdiren 1/3 kabul edilerek bu orana tekabül eden 708,47 TL'ye, 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 797,27 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından ilk derece yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip



Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.





Full & Egal Universal Law Academy