Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/411 Esas 2023/394 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/411
Karar No: 2023/394
Karar Tarihi: 27.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/411
KARAR NO: 2023/394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : ... ...
ÜYE: ... ...
ÜYE: ... ...
KATİP: ... ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2020
NUMARASI: 2019/155 E. - 2020/471 K.
DAVACI: ... - (T.C. NO: -...)
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU: FSEK'e Dayalı Hak İhlali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2020 tarih ve 2019/155 E. - 2020/471 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı “...” arasında 20.11.2017 tarihinde düzenlenen mutlak lisans sözleşmesi gereğince “...” isimli esere ilişkin işleme (tercüme), çoğaltma ve yayma (satış) haklarının 5 yıl süreyle müvekkiline verildiğini, buna karşın davalı şirketin söz konusu kitabın “...” adıyla yapılan Türkçe tercümesini müvekkilinin izni ve onayı olmaksızın satışını yaptığının tespit edildiğini, bunun üzerine davalıya ihtarname gönderilerek eserin yayımlanmasının durdurulmasını talep edildiğini, ancak davalı şirketçe ihtarnameye olumsuz cevap verildiğini, müvekkilinin dava konusu kitaptan kaynaklı mali hakları 5 yıl süreyle devraldığını ve sözleşmeyi takiben müvekkili tarafından tercümesi yapılan orijinal eserin “...” ismiyle Kasım 2018’de ilk baskısının yapıldığını, davalı şirket 06.06.2002 tarihli sözleşme ile orijinal eserin işleme, çoğaltma ve yayma haklarının lisansını 3 yıl süre ile devralmış ise de, bu sürenin dolduğunu, sürenin bitimini takiben sözleşmeye konu hakların kullanımının müvekkilinin lisans sözleşmesinden kaynaklı telif haklarının ihlali olacağını, 2002 tarihli baskıların halen satılmaya devam edildiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 02.11.2018 tarih 300517 seri numaralı fatura karşılığı davalı şirketten satın alınan eserin üzerinde yer alan ... numaralı bandrole ilişkin bilgilerin müvekkili tarafından 17.12.2018 tarihli dilekçe ile Telif Hakları Genel Müdürlüğüne sorulduğunu, gelen cevapta söz konusu bandrolün bahsi geçen esere ait olmadığının tespit edildiğini, orijinal esere ait mali hakların müvekkilinin izin ve onayı olmaksızın kullanılmasının müvekkilinin telif haklarını ihlal ettiğini, eylemin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğunu ileri sürerek, FSEK ve TTK’nın ilgili maddeleri gereğince davalı şirketin iş ve eylemlerinin müvekkiline ait mali hakların ihlali ile haksız rekabet olduğunun tespitine, açılan belirsiz alacak davası talebinin kabulü ile çekişmeli eserin işlenip, çoğaltılıp yayımlanmasıyla ilgili olası lisans ücretinin tespit edilip üç katı tutarındaki telif tazminatının ihlal tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve davalı şirketin olası tecavüzünün men’i ile elde ettiği kazancın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin 06.06.2002 tarihinde kurulan sözleşme ile “...” adlı eserin tercüme, basım ve yayın haklarını devraldığını, müvekkilinin kendisine verilen 3 yıllık süre içerisinde davaya konu eserden 2002 yılında tek ve 3000 adet basım yaptığını, bunun dışında müvekkili tarafından başkaca bir basım yapılmadığını ve sözleşme hükümlerine riayet edildiğini, müvekkili ile lisans sahibi kurum arasındaki sözleşme incelendiğinde satış hakkının sınırlandırılmadığı ve süresiz olduğunun görüleceğini, davacı yanın lisans sahibiyle 20.11.2017 tarihinde kurmuş olduğu sözleşmede bu hakkın sözleşme bitiminden itibaren 1 yılla sınırlandırılmış olduğunu, müvekkili şirket ile asıl hak sahibi kurum olan “...” arasında gerçekleşen yazışmalarda her sene belirli tarihlerde güncel stok ve satış tablosunun hak sahibi ve temsilcisine raporlandığı ve bu raporlara karşı hiçbir itirazın olmadığını ve bunun sözleşmeye konu satım hakkının belirli bir süre ile sınırlandırılmadığının en açık ispatı olduğunu, hal böyle iken davacı tarafın asıl hak sahibi olan işletme ile bir sözleşme akdederek 02.01.2019 tarihinde gönderdiği ihtarnamede müvekkiline karşı olmadık ithamlarda bulunduğunu, davacı tarafça söz konusu ürünlerin bandrolsüz basım yapıldığını iddia edildiğini, ancak müvekkili şirkette basılan ve satışa çıkarılan tüm kitaplar üzerinde bandrol bulunmakta olduğu, Kültür Bakanlığından alınan bandrollerin sayısı ile satışa çıkarılan kitapların sayısının birbiriyle örtüştüğünü, davacı tarafından Kültür Bakanlığına iletilen bandrol bilgilerinin hatalı olduğunu, müvekkilinin davacının lisans ve telif haklarını ihlal etmediğini, tarafların tercüme eserlerinin farklı adlarla yayımlandığını, her ikisinin de yayınevleri ve tercümanlarının açıkça belirtilmiş olduğunu, müvekkilinin önceden yayınlamış olduğu eseri kendi eserinden sonra yayınlanan bir esere benzeterek karıştırmaya yol açmasının mümkün olmadığından haksız rekabetin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, sonucu aynen benimsenen bilirkişi heyet raporunda " Davacının sözleşmesi kapsamında, yalnızca kendi işlemesi olan “...” isimli eserle ilgili Türkçe diline çevirme, Türkçe dilinde basma, yayımlama ve satma haklarına sahip olduğu, davalının işlemesi olan “...” isimli eserle ilgili herhangi bir hakkının bulunmadığı, zira orijinal eserden yapılan her çevirinin, çevirenin işlemesi sonucu ayrı bir eser oluşturduğu, hatta bu kapsamda tarafların yayınladıkları eserlerin isimlerinin dahi farklı olduğu, davalının lisans aldığı dava dışı firma tarafından davalının lisans süresi içerisinde çoğalttığı nüshaların stoğunun eritilmesine zımnen muvafakat verdiğinin değerlendirilebileceği bu kapsamda davacı yönünden 5846 sayılı FSEK’ten kaynaklı hak ihlali oluşmadığı; davalı yayınevinin yayma hakkını sözleşme süresinden sonra da devam ettirmesinden kaynaklı hak takibinin ise davacının sözleşmesinde herhangi bir hüküm bulunmaması ve yalnızca kendi işlemesi olan “...” isimli eserle ilgili belli haklara sahip olması karşısında, dava dışı ... tarafından yapılabileceği, davacının sözleşmesi kapsamında, yalnızca kendi işlemesi olan “...” isimli eserle ilgili Türkçe diline çevirme, Türkçe dilinde basma, yayımlama ve satma haklarına sahip olduğu, davalının işlemesi olan “...” isimli eserle ilgili herhangi bir hakkının bulunmadığı, davalı yayınevinin yayma hakkını sözleşme süresinden sonra da devam ettirmesinden kaynaklı hak takibinin dava dışı ... tarafından yapılabileceği " şeklinde özetlenebilen görüşe aynen iştirak edildiği, davacının 5846 sayılı FSEK ten kaynaklı "işleme, çoğaltma ve yayma hakları" nın davalı tarafca ihlal edildiğine yönelik ve aynı şekilde TTK anlamında haksız rekabet oluştuğuna dair iddianın sabit olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, tercümeyi yapan kişinin işleme eser üzerinde hak sahipliğini devam ettirmekle birlikte, bu eseri ekonomik olarak değerlendirme hakkını sözleşme süresinin dolmasıyla yitireceği, davalı tarafın sözleşme süresinin bitiminden 18 yıl sonra gerçekleştirdiği yayımın müvekkilinin devraldığı mali hakları ihlal ettiği, sözleşmenin bitiminde mutlak lisansa konu mali hakların eser sahibine geri döneceği, satış hakkının da sürenin sonunda yitirileceği, bunun için eser sahibi ya da mutlak lisans sahibinden izin alınması gerektiği, müvekkilinin mali hakların tümünü devralması sebebiyle orjinal eser üzerinde de hak sahibi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin dava açma hakkı bulunduğunu, tecavüzün ref'i, önlenmesi ve tazminat davası açabileceğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, FSEK'e mali hakların ihlalinin ve haksız rekabetin tespiti, tecavüzün men'i ve maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı ile orijinal eserin sahibi dava dışı şirket arasında 2002 yılında imzalanan sözleşmenin ihlali iddiasıyla ilgili davacının dava açma hakkı bulunmadığı, davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan sözleşmede buna dair bir hüküm bulunmadığı, davacının orijinal eserin Türkçe dilinde basma, yayımlama ve satma hakkını 20.11.2017 tarihinden itibaren beş yıl süreyle devraldığı, öte yandan davalının imzaladığı sözleşmede öngörülen sürenin bitiminden sonra satış yapılmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığı gibi davalı firma stok ve satış durumunu dava dışı şirkete bildirip satılan kitap sayısı üzerinden telif hakkı ödemesi yaptığından dava dışı şirketin bu satışa zımni muvafakat verdiğinin anlaşıldığı, dava dilekçesinde belirtilen bandrol numarası ...şeklinde olup Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü yazı cevabında bandrollerin davalı şirkete ait olduğunun ancak hangi esere yapıştırıldığının bilgisinin verilmediğinin bildirildiği, davacı şirketin kendi sözleşme süresi içerisinde davalının dava konusu eseri çoğalttığını kanıtlayamadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu'na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 52,00-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 127,90-TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 25/04/2023
Başkan
...

Üye
...

Üye
...

Katip
...







Full & Egal Universal Law Academy