Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/373 Esas 2023/377 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/373
Karar No: 2023/377
Karar Tarihi: 24.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/373
KARAR NO: 2023/377
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : ... ...
ÜYE: ... ...
ÜYE: ... ...
KATİP: ... ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2020
NUMARASI: 2019/258 E. - 2020/234 K.
DAVACI: ... - (T.C. NO: ...)
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/10/2020 tarih ve 2019/258 E. - 2020/234 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin ... sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirket tarafından "..." ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığınca davalı itirazının yerinde görülerek bir kısım hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, sadece "..." kelimesi dikkate alınarak karıştırılma ihtimalinin değerlendirildiğini, oysa müvekkili markasının bir bütün olarak ayırt edici nitelikte olduğunu, müvekkili başvurusu ile davalı Şirket markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, kendine özgü şekil ve renk ile oluşturulan müvekkili başvurusunun davacı markaları ile karıştırılmayacağını, “...” ibaresinin bir isim tamlaması olduğunu, dolayısıyla kelimelerin ayrı ayrı değerlendirilmesinin ve markada asli unsurun "..." ibaresi olduğunun kabul edilemeyeceğini, davalı Şirketin eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet iddialarının ... tarafından haksız bulunmasına karşın bu markaların ayırt edici nitelik kazanmışçasına karar verilmesinin kendi içinde çelişki barındırdığını ileri sürerek, YİDK'in 2019-M-6828 sayılı kararının iptaline, müvekkili başvurusunun reddedilen 35. ve 37.sınıflardaki hizmetler yönünden de tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, taraf markalarının iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili markaları ile davacı başvurusu arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece, dava konusu ... sayılı marka başvurusundan çıkartılan hizmetlerin redde mesnet alınan davalı Şirkete ait ... sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan hizmetlerle aynı/ aynı tür hizmetler oldukları, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer bulundukları, her iki markada müşterek bulunan "..." ibaresinin markaların esas unsurlarını oluşturduğu, bu ibarenin bir ağaç türü olup kavramsal olarak dava konusu hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, tasviri niteliğinin bulunmadığı, dava konusu markada "..." ibaresi yer alsa da, markasal mizanpajda "..." ibaresinin görsel olarak ön plana çıkartılması ve bu hususun şekil unsuru ile desteklenmesi neticesinde, tek başına "..." ibaresinin bir bütün olarak markasal mizanpajda bağımsızlığını koruduğu, dolayısıyla bir bütün olarak "..." ibaresinden ziyade, tek başına "..." ibaresinin de redde mesnet markalar ile benzerlk değerlendirmesi bağlamında karşılaştırılması gerektiği, gerek ortalama tüketici, gerekse nispeten daha bilinçli tüketici nezdinde, dava konusu marka başvurusunun, davalı Şirkete ait redde mesnet markaların serisi yeni bir marka olduğuna ilişkin yanılsama oluşacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni ayırt etmeleri halinde dahi, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşecekleri, bu hale göre, somut olayda SMK'nın 6/1 maddesi koşullarının gerçekleştiği, dolayısıyla davaya konu edilen YİDK kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, gerek YİDK gerekse yerel mahkemenin, müvekkili markasını incelerken yalnızca "..." ibaresini göz önünde bulundurduklarını, dava konusu markaların hem umumi intibadan, hem de biçimsel ve görsel açıdan bıraktığı etkilerin dikkate alınmadığını, oysa markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olup olmadığı hususunda yapılacak bir incelemede, asli ve ayırt edici unsurların tespit edilmesi ve benzerlik incelemesinin bu unsurlar üzerinden yapılması gerektiğini, “...” ibaresinin bir bütünü ifade ettiğini, ortalama tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanması adına beyaz zemin üzerine lacivert, sarı ve yeşil renklerin yer aldığı kendine özgü şekil ve renk çalışmasıyla oluşturulduğunu, itiraza gerekçe gösterilen içinde "..." ibaresi geçen markalarda ise "A" harfinin farklı bir çalışma ile hazırlandığını ve yanına da şirkete ait alan adının iliştirildiğini, yazı fontları ve logoları dahil birbirinden tümüyle farklı redde mesnet markalar ile “...” ibaresinin uzaktan yakından bir alakasının bulunmadığını, "..." ibaresinin "..." ibaresinden az bir farkla markada konumlandırılışının bu gerçeği değiştirmeyeceği, son dönem Yargıtay kararları doğrultusunda ayırt ediciliğin ve işaretlerin karıştırılma ihtimalinin tespitinde belirleyici olan unsurun; markanın münferit unsurlarından daha ziyade markanın bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "...+şekil" ibareli başvuru ile redde mesnet "..." asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira taraf markalarının asli unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu ve markalarda farklı olarak yer alan ve tanımlayıcı nitelikteki "..." ile "..." ibarelerinin ayırt ediciliğe katkılarının olmadığı, bunun dışında başvuruda yer verilen şekil unsurunun da ayırt ediciliği sağlamaya yeterli bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 7251 sayılı Kanun'la değişik 353/1-b.3 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu'na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2023

Başkan
...

Üye
...

Üye
...

Katip
...







Full & Egal Universal Law Academy