Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/357 Esas 2023/370 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/357
Karar No: 2023/370
Karar Tarihi: 24.03.2023

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/357 - 2023/370
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/357
KARAR NO: 2023/370
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2020
NUMARASI: 2019/189 E. - 2020/142 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLLERİ:
DAVANIN KONUSU: Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/09/2020 tarih ve 2019/189 E. - 2020/142 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirket tarafından “...” ibareli markanın tescili için yapılan ... sayılı marka başvurusunun ilânına, anılan başvurunun müvekkillerine ait “...” markası ile benzer olması, karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleri ile 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 5. ve 6. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu haksız rekabete ilişkin hükümleri uyarınca itiraz ettiklerini, söz konusu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca markalar benzer görülmediğinden karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, anılan karara karşı müvekkili şirket tarafından YİDK nezdinde itirazın dosyalandığını ve yapılan değerlendirme sonucunda işbu itirazın reddine karar verildiğini, oysa “...” ibareli marka başvurusunun müvekkili adına tescilli “...” markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve tescili halinde halk nezdinde iltibas yaratacağını, markaları meydana getiren asli ve ayırt edici unsurun “...” ibaresi olduğunu, ayrıca müvekkili markasında yer alan “...” ibaresi bir gün adı olduğundan, davalı yanın “...” ibaresi ile bağlantılı olduğunu, taraf markalarında yer alan her iki ibarenin de yurt dışında uzun zamandır “...” olarak ifade edilen indirim günlerinin Türkçe karşılığı olarak kullanılmakta olduğunu, markaların işaret ettiği kavramların aynı olduğunu ve kavramsal benzerliğin iltibasa neden olabileceğinin, davalı tarafın amacının müvekkilinin bilinirliğinden yararlanmak olduğunu, her iki markaya ait emtia incelendiğinde, kapsadıkları mal ve hizmetlerin birebir aynı/ilintili mal ve hizmetler olduğunun görüleceğini, SMK md. 6’nın aradığı markaların aynı veya benzer, ürün/hizmetlerin aynı veya benzer olması şartlarının bütünüyle gerçekleştiğini, müvekkili şirkete ait “...” ibareli markanın SMK’nın 6/5. maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, “...” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “...” markasının tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği markasının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, müvekkiline ait “...” markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan “...” ibaresinin tesadüfen seçildiğinin düşünülemeyeceğini, davalı yana ait “...” ibareli marka başvurusunun Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek 2019-M-6619 sayılı YİDK kararının iptali ile ... sayılı ... ibareli marka başvurusunun işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının SMK’nın 6/1, 6/4, 6/5, 6/9 maddelerine dayandırdığı tüm iddialarının haksız olduğunu, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, davacı yanın “...” ibareli markasının ayırt ediciliği düşük bir marka olduğunu, bu kapsamda ayırt ediciliği düşük markaların koruma kapsamı daha düşük olduğundan, 3. kişiler tarafından ufak eklemeler ve değişiklikler ile bu jenerik ifadelere ayırt edicilik kazandırılmasının ve farklılaştırılmasının mümkün olduğunu, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının kötüniyet iddialarının da haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı yanın dava konusu ... nolu “...” markasını tescil ettirmek istediği mal ve hizmet sınıflarının tamamının davacı muterize ait ... tescil nolu “...” markasının mal ve hizmet sınıflarıyla aynı/benzer olduğu, ancak markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalar arasında "..." ibaresi ortak olarak bulunsa da markaların bir bütün olarak ortalama tüketici algısında şekilleneceği, oluşturulan marka kompozisyonlarına göre her iki markada da salt "..." ibaresinin tek başına markanın esas unsurunu oluşturduğunun söylenemeyeceği, bir bütün olarak "..." ve "..." şeklinde tüketici nezdinde markasal algılarının oluşacağı, bu hale göre gerek görsel gerekse işitsel anlamda her iki markanın ortalama tüketici nezdinde benzer olduklarından söz edilemeyeceği, gerek davalı başvuru sahibine ait “...” markasının, gerekse davacı muterize ait “...” ibareli markanın, ortalama tüketici nezdinde, İngilizce’de “...” olarak bilinen indirim gününün karşılığı olarak algılanacağı, karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, itiraza mesnet "..." markasının da davalıya ait markaya benzemediği anlaşıldığından SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, davaya konu marka ile itiraza mesnet markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin fiili olarak davacı markaları ile iltibas oluşturacak şekilde markasal kullanım iddialarının davaya konu ve iltibas tehlikesi oluşturmadığı tespit edilen marka başvurusu bakımından davalı şirketin kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, iki marka arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğunu, bir tüketicinin aynı zamanda bir gün adı olan "..." ibaresini içeren "..." markasını "..." markası ile ilişkilindirmemesi, aralarında bağ kurmaması, markaların aynı işletmeye ait olduğu ve/veya marka sahibi işletmeler arasında idari/ekonomik bir bağ olduğu zannına kapılmamasının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, müvekkilinin tesilli markası ile dava konusu markaların ayırt edici unsurunun "..." ibaresi olduğunu, dava konusu markadaki "..." ibaresi ayırt ediciliği bulunmayan yardımcı unsur bulunduğunu, "... ..." ibaresini gören bir tüketicinin ilk kez müvekkili tarafından kullanılan ve yoğun kullanım sonucu belli bir tanınmışlık düzeyine ulaşmış bulunan "..." markası ile ilişkilendirmesi ve müvekkilinin ... konseptini farklı günleri de kapsayacak şekilde genişlettiğini düşünmesinin kaçınılmaz olduğunu, mahkemece kavramsal benzerliğe değinirken gerek "..." gerekse "..." markasının "..." ibaresine çağrışımda bulunmaları nedeniyle ayırt ediciliğinin düşük olduğuna kanaat getirmesinin hatalı bulunduğunu, “... = ...” özdeşliğinin belirlenmesinin hiçbir akademik dayanağının olmadığını, kararın emsallere uygun bulunmadığını, markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal benzerlikler olduğu tespit edilmesine rağmen bu benzerliklerin karıştırılma ihtimali için yeterli görülmemesinin doğru olmadığını, davalı tarafın anılan indirim dönemi için eskiden "..." ibaresini kullanırken müvekkilinin markasının tüketici nezdinde bilinirlik kazanması ve ciddi bir pazar oluşmasından sonra "..." şeklinde değiştirilmesinin hakkaniyete aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin ... nolu “...” ibareli marka başvurusu ile davacı şirkete ait ... tescil nolu “...” ibareli marka arasında kapsamlarında bulunan mal ve hizmetlerin aynı/benzer olduğu, ancak marka işaretlerinin biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK'nın 6/1. maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı, zira bir bütün olarak tarafların markalarının "..." ve "..." şeklinde olduğu ve ortalama tüketici nezdinde, İngilizce’de “...” olarak bilinen indirim gününün karşılığı olarak algılanacağı, itiraza mesnet "..." markasının da davalıya ait markaya benzemediği anlaşıldığından SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, marka başvurusu bakımından davalı şirketin kötüniyetli bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Başkan
Üye
Üye

Katip


Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.



Full & Egal Universal Law Academy