Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/334 Esas 2023/75 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
Esas No: 2022/334
Karar No: 2023/75
Karar Tarihi: 23.02.2023

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/334 Esas - 2023/75
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO: 2022/334
KARAR NO: 2023/75
HAKİM: ...
KATİP:...
DAVACI : ...
VEKİLİ: Av. ...
DAVALI : 1- ....
Av. ....
: 2-....
DAVA: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/08/2022
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 17/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin ... sayılı "... ...", "... ...", "...", "... ...", "... ...", "... ...", "...", "... ...", "...", "...", "..." ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "..." ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı ...’e başvuruda bulunduğunu, ...kod numarasını alan başvurunun, ... Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından ... Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak ... tarafından reddine karar verildiğini, oysa davacının kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar özellikle gıda ürünlerinin üretimi ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, ... ve dünya çapında bu sektörde tanınmış ve önde gelen firmalardan biri olduğunu, “...” markasının ... nezdinde ... sayı tahtında “tanınmış marka” statüsüne alınmış bir marka olduğunu, bu markanın aynı zamanda ... nezdinde 23.02.2000 tarihinde ... sayı ile koruma altına alındığını, davacının “...” ayırıcı unsurlu ticaret unvanının da davacı adına 58 yıldır tescilli olduğunu, davacının ürettiği ürünlerin, oluşturduğu markaların tümünde “...” ibaresinin kullanılmakta olduğunu, davacının halihazırda ... nezdinde ...., ... nezdinde 1299 adet “...” ibaresini de ihtiva eden tescilli markasının mevcut olduğunu, bu markalardan “... ...”, “... .....”, “... ....”, “... ....”, “... ...., “... ....”, “... ....”, “... ...., “... ....”, “... ...”, “... ..." ibareli olanların da ... nezdinde tanınmış marka statüsüne alınmış bulunduğunu, ayrıca “...” markasının davacının iştirakleri adına da gıda emtiaları dışında kalan mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğunu, davacının “...” markasının tanınmışlığının emsal ve kesinleşmiş yargı kararları ile de kabul edildiğini, yani davacının “...” ibaresiyle seri, tanınmış ve ... ölçekte korunan markalar yaratmış olduğunu, “...” markasının tüm dünyada bilinen bir marka statüsünde olup ayırt ediciliği en yüksek ve koruma alanı en güçlü markalardan biri olduğunu, hal bu iken dava konusu edilen “...” markasının tesciline davacının tanınmış/seri “...”li markalarına dayalı olarak dosyaladığı itirazların ... tarafından reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira “...” ve “...” esas unsurlu markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, ...’ın yerleşik içtihatlarında markaların başlangıç unsurlarının daha önemli olduğunun kabul edildiğini, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların başlangıç kısımlarının da birebir aynı olduğunu, ayrıca dava konusu edilen markanın 22, 23, 24 ve 29. Sınıflarda tescilinin istediğini, davacının muhtelif markalarının ise bu sınıflara giren emtialarda tescilli olduğunu, dolayısıyla "..." markasını gören ortalama tüketicinin aklına doğrudan davacının “...” markasının geleceğini, ayrıca taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin ortalama algı ve dikkat seviyesine sahip olduğunu, dava konusu edilen markada davacının tanınmış ve seri “...” markasının aynen yer almasının ortalama tüketicilerin bu markayı davacının markalarının serisi olarak algılanmasına sebebiyet verebileceğini, davalı firmanın dava konusu edilen markayı tescil ettirerek davacının tanınmış markaları üzerinden haksız kazanç elde etme gayesi içerisinde olduğunu, ayrıca bu markası ile davacının “...” ibareli tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceğini ve itibarını zedeleyeceğini, ayrıca davalı firmanın davacının tanınmış markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, basiretli bir tacir gibi davranmayan davalının markasını tescil ettirirken kötü niyetinin açık olduğunu, davalı ...’in huzurdaki davaya konu işleminin de emsal kararlarına aykırılık teşkil ettiğini, dolayısıyla dava konusu edilen ... kararının idari işlemlerde “....” ve “... olması gerektiği yönündeki temel hukuk ilkesiyle de çeliştiğini belirterek, ... ve ...’nun ... sayılı kararının iptaline ve ...sayılı "..." ibareli markanın tescil edilmi olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmasına ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden farklı olduklarını, tüketicilerin dava konusu edilen markayı yapay parçalara bölerek içinden sadece “...” ibaresini seçip işareti bu şekilde algılamasının makul ve beklenebilir olmadığını, bu nedenle çekişme konusu emtialar açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, nitekim ... ... “...-...” markaları ile ilgili .... sayılı ilamında; “…her iki markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle değerlendirilmesi gerekirken, karar gerekçesinde benimsendiği şekilde “...” ibaresinin hecelere bölünerek ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde iltibas tehlikesine yol açılacağı sonucuna varılması isabetsiz görüldüğünden kararın davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir..” şeklinde ifade ettiği içtihadının somut uyuşmazlığa da emsal nitelikte olduğunu, davacının SMK m. 6/4 ve m. 6/5 hükümlerinde aranan şartların somut olayda gerçekleştiğini ispatlayamadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalıya usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, ...’den davalı şirkete ait ...sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davalı başvurusu olan ...sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak ... tarafından alınan ... sayılı kararın iptali ve ... istemlerine ilişkindir. İptali istenen ... kararının davacıya 22/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 17/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 03/01/2022 raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; "...1) Davacının hem davasına, hem de itirazlarına mesnet aldığı ...ve ...sayılı markalar ile, sadece (...) davasına mesnet aldığı ... sayılı markalar özelinde, karşılaştırılan işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, 2) Davacının hem davasına hem de itirazlarına mesnet aldığı ...sayılı marka özelinde, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 3) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, gıda ile ilintili emtiaların hitap ettiği alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen/seçicilik seviyesinin düşük olduğu, 4) Yukarıda yer verilen değerlendirmelerden dolayı, davacının sadece, hem davasına hem de itirazlarına mesnet aldığı ...sayılı markası özelinde, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar yönünden, karşılaştırılan markalar arasında iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, 5) Davacının “...”li markasının tanınmışlığı göz önüne alındığında, davacının “markasının tanınmışlığı”na ilişkin iddialarının dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen, sadece 29. Sınıftaki emtialar yönünden tesciline engelinin/hükmüne etkisinin (kısmen) olabileceği, 6) Davacının “kötü niyetli tescil” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 7) Dava konusu edilen 21.06.2022 tarihli ve ... sayılı ... kararının, (4) ve (5) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile kısmen uyumlu olmadığı, 8) Davacının markanın hükümsüzlüğü talebinin (4) ve (5) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olduğu..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun "..." ibaresinden oluştuğu, kapsamında 22, 23, 24, 29.sınıftaki "22 Halatlar, ipler, ip merdivenler, hamaklar, balık ağları. Çadırlar, tenteler, brandalar, yelkenler, araç örtüleri (araç şeklini almamış olanlar). Tekstilden mamul ambalaj torbaları. Kauçuk ve sentetik olmayan döşeme doldurma malzemeleri (yün, pamuk dahil). Tekstil amaçlı sentetik elyaflar, işlenmemiş büküm elyafları, cam elyaflar. 23 Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler. 24 Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. 29 Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri." hizmetlerinin bulunduğu, itiraza ve hükümsüzlüğe dayanak markaların ise "... ...", "... ...", "...", "... ...", "... ...", "... ...", "...", "... ...", "...", "...", "..." ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 01-45.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 22, 23, 24 ve 29. Sınıflara giren emtiaların tamamı, davacının hem davasına hem de itirazlarına mesnet aldığı ... sayılı markasının kapsamında birebir yer almaktadır. Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta, davacının ... sayılı markası özelinde, emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "..." ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı "... ...", "... ...", "...", "... ...", "... ...", "... ...", "...", "... ...", "...", "...", "..." ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının davasına/ itirazlarına mesnet aldığı markaları “...” ibaresini tek başına, ... veya başkaca kelime unsurlarıyla birlikte ihtiva eden işaretlerdir; davacının "..." görselli markasında düz yazım karakterindeki siyah renkli büyük harflerle yazılmış olan “...” ibaresi işaretin tek unsurudur, davacının "... ...", "... ..." ve "..." görselli markalarında “...” ibaresi, ... sembolüyle ve “...” cins ismiyle birlikte, "... ..." ve "..." görselli markalarında, tasviri/tanımlayıcı birer ibare/cins isim olan “...” ve “...” kelimeleriyle birlikte esas unsur olarak kullanılmıştır.
Davacının markalarından "... ..." ve "... ..." görselli işaretlerde, “...” ibaresinin tek başına esas unsur olduğunu söylemek mümkün değildir; bu işaretlerde kullanılmış olan renk ve ... unsurları, işaretlerin genel görünümünde ve algılanan imajında, “...” ibaresinin tek başına ön plana çıkmasını engellemektedir. Aynı şekilde, davacının "..." görselli markasında, “...” ibaresi üç kere tekrarlanmış ve birleşik olarak aynı yazım karakterindeki harflerle yazılmış olduğundan, bu markada tek bir “...” ibaresinin esas unsur olarak algılandığını söylemek mümkün görülmemektedir; işarette kullanılmış olan kelime bütünleşik olarak algılanmaktadır. Davacının diğer markalarında kullanılmış olan “...” sembolünün işaretlerin markasal hüviyette ayırt ediciliğine katkısı düşüktür, zira; böyle, basit ... unsuru yanında büyük puntolarla/baskın özelliklerde yazılmış ve konuşlandırılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Ayrıca; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, renk ve ... içeren karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Aynı şekilde, davacının bir kısım markasında geçen “...”, “...” ve “...” ibarelerinin tasviri/tanımlayıcı kelimeler olması nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliği bulunmadığından, bunların da markaların esas unsurunun tespiti esnasında dikkate alınması mümkün görülmemiştir. Davacının markalarda ortak olarak geçen “...” ibaresinin, ...’deki yerleşik ve bilinen anlamı nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin düşük olup olmadığı değerlendirildiğinde ise, bu ibarenin bahsi geçen anlamı itibariyle somut uyuşmazlık konusu olan emtialar açısından somut ayırt ediciliğinin yeterince yüksek olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu edilen marka ise renk, ... ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva eden karma bir markadır; işaretin sol baş tarafına iki renkli üçer adet paralel çizgiden müteşekkil bir “...” işareti konuşlandırılmış, bunun yanına da düz yazım karakterindeki siyah renkli kalın ve büyük harflerle “...” ibaresi yazılmıştır. Öncelikle; davacının “...” unsurlu markalarında olduğu gibi, bu işarette de görüntünün/... unsurunun “sözden daha yüksek sesle konuştuğu” söylenememektedir; işarette kullanılmış olan ... unsuru, alelade bir “...” işaretidir ve genel görünümü itibariyle işarete katmakta olduğu markasal hüviyetteki ayırt edicilik, bilinen herhangi bir dilde yerleşik bir anlamı haiz olmayan “...” ibaresine nispeten çok düşüktür. Dolayısıyla; dava konusu edilen markada geçen “...” kelime unsurunun, markanın esas unsuru olduğu tespiti yapılabilmektedir.
Taraf markalarında geçen “...” ve “...” ibarelerinin aralarında sadece iki harf farklılığı vardır, ibarelerin başlangıç kısımları, harf dizinleri de aynı olacak şekilde birebir aynıdır ve bu ayniyet, ibarelerin görünüşlerini ve okunuşlarını yakın benzer kılmaktadır. Aralarında tek harf değişikliği olan sözcüklerin esas unsur olarak kullanıldığı markalar arasında benzerlik olduğu hususunda ...’ın artık iyice yerleşmiş bir içtihatı vardır. Ayrıca; ortalama bir tüketici, dilbilgisi kurallarından kaynaklı olarak markaların başlangıç seslerini oluşturan ibarelere normal şartlarda daha fazla dikkat etmekte olup, tüketiciler markaların başlangıçlarında yer alan ilk unsurlara, soldan sağa okuma alışkanlığı nedeniyle, daha fazla odaklanmaktadırlar. Zaten; yerleşik içtihatlara göre de potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır. Davacının “...”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “...”lı markasıyla karşılaştığında bu markaları “görsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” ihtimal dahilindedir.
Bütün bunlara göre taraf markalarının başlangıç kısmında ortak olan ve aynı biçimde okunan “...” ibaresinin varlığının, markaları kulakta bıraktıkları “...” itibariyle işitsel açıdan da yakınlaştırdığı değerlendirilmiştir. Taraf markalarında ortak olan bu ibarenin, yukarıda incelenen yerleşik/bilinen anlamından ve “...” ibaresinin yine yukarıda değinilen “anlamsızlığı”ndan dolayı, markaların tüketici zihninde yarattığı algının farklılaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuçta; somut olayda, davacının hem davasına, hem de itirazlarına mesnet aldığı ... sayılı markalar ile, sadece (...) davasına mesnet aldığı ... sayılı “...” ibaresi esas unsur olarak ihtiva eden markaları özelinde, karşılaştırılan işaretlerin görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olay açısından bakıldığında; davacının hem davasına, hem de itirazlarına mesnet aldığı ... sayılı markalar ile, sadece (...) davasına mesnet aldığı ... sayılı markaları özelinde, taraf markalarında ortak olarak geçen/markaların esas unsuru olan kelimelerin başlangıç kısmında yer alan “...” ibaresinin ortaklığından hareketle, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal yönlerden benzediği, davalının markasının, davacının bu markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının, sayılan markalarından hem davasına, hem de itirazlarına mesnet aldığı ... sayılı markası özelinde, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialarla ayniyet/benzerlik/türdeşlik şartının da gerçekleştiği, ayrıca davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 29. Sınıftaki gıda ile ilintili ürünlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin de düşük olduğu gerçekleri gözetildiğinde, davacının bu markası özelinde, markalar arasında iltibas tehlikesinin doğduğu, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialarda “.../...” esas unsurlu işaretlerin markasal hüviyette farklı kişi ve kuruluşlar tarafından kullanılması halinde tüketicilerin söz konusu emtiaların aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, tüketicilerin/alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle somut olayda, davacının hem davasına hem de itirazlarına mesnet aldığı ... sayılı markası özelinde, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar açısından iltibas tehlikesinin/ karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın kapsamına alınmak istenilen, sadece 29. Sınıfa giren emtialar yönünden tesciline/hükmüne engel/etkisi olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, ... ...'nun ... sayılı kararının iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan ... talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-... ...'nun ... sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan ... talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 3.492,90 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde...Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2023
Katip ....
¸


Hakim ....
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 179,90.-TL
Posta Masrafı 513,00.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.800,00.-TL
Toplam 3.492,90-TL




Full & Egal Universal Law Academy