Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/187 Esas 2023/29 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
Esas No: 2022/187
Karar No: 2023/29
Karar Tarihi: 26.01.2023

T.C. ...3. FİKRİ ... SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
...
3. FİKRİ ... SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO: 2022/187
KARAR NO: 2023/29
HAKİM: ... ...
KATİP: ... ...
DAVACI : ... - (T.C.:...)
VEKİLİ: Av. ... - ...
DAVALILAR: 1- ... -...
Av. ... -...
: 2- ... (Mersis:...) ...
Av. ... - ...
DAVA: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ: 16/05/2022
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2023
DAVA:
Davacı vekili 16/05/2022 harç tarihli dava dilekçesi ... duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin... nezdinde ...sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun... resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin ... sayılı ... "... ..." ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın reddedildiğini, bu ret kararına karşı davalının yeniden inceleme taleplerinin... ... sayılı ... kararı ile nihai olarak itirazın kısmen kabulü ile başvurunun 43. Sınıftaki bir kısım mal ... hizmetler yönünden reddedildiği, oysa “...” markasının gerçek hak sahibinin davacı şahıs olduğunu, bu ibarenin davacının soyadı olmasından dolayı davacı tarafından markasal hüviyette kullanılmasının olağan bir durum olduğunu, lokantacılık sektöründe “...” markasının 1973 yılında, yani davalı firmadan önceki tarihlerde davacı tarafından kullanılmaya başlandığını, davacının bu markasal kullanımlarının aynı adreste günümüzde de devam ettiğini, nitekim davacı adına tescilli ..., ... ... ... sayılı “...”lu markaların da mevcut olduğunu, davalının itirazlarına mesnet gösterdiği ...sayılı markanın davalıya 12.07.2019 tarihinde devredilmiş bir marka olduğunu, yani davacının tescilsiz marka kullanımından doğan gerçek hak sahipliğinin davalıdan çok önceki tarihlerde gerçekleşmiş olduğunu, nitekim davalının bu markada geçen “... ...” ismiyle de bir alakası olmadığını, davacının önceki tarihlerde tescilli “...”lu markalarının hükümsüzlüğü için davalı firma tarafından açılmış olan davanın huzurdaki uyuşmazlığa bir etkisinin olamayacağını, nitekim davalının söz konusu davayı davacının bu markalarına dayalı hak iddialarında bulunmasının önüne geçmek için açmış olduğunu, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markalar incelendiğinde de, davacının markasının “...” emtiası için tescil edilmek istendiğini, davalının bu markaya itirazlarının ise “...” emtiası yönünden yapılmış olduğunu, tüketiclerin ise “...” ... “...”yi karıştırma ihtimallerinin bulunmadığını, davalının 2021 yılından beri “...”lu yeni marka başvuruları dosyalıyor olmasının davalının iyi niyetli olmadığının açık bir tezahürü olduğunu belirterek, ... ... Marka Kurumu Yeniden İnceleme ... Değerlendirme Kurulu’nun ... sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ... dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı... vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı firmanın devir yoluyla dahi olsa ... sayılı markanın sahibi olduğunu ... bu markaya dayalı olarak, bu markayla benzer olan markaların tesciline itiraz etmesinin hukuka uygun olduğunu, dava konusu edilen markadaki ... unsurunun işaretin genel görünümünü değiştirmeyen, standart, marka algısı yaratmayan bir ... olduğunu, dolayısıyla bu markada esas unsurun “...” ibaresi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, kısmı red işlemine mesnet alınan davalı markasının da aynı ibareyi esas unsur olarak ihtiva ettiğini, zaten de bu hususun davacı tarafından da kabul edildiğini, markaların kapsamına giren 43. Sınıftaki hizmetlerin de aynı olduğunu, davalının marka işlem dosyasına sunduğu delillerden davalının “... ...” markasını yiyecek ... içecek sağlanması hizmetlerinde yoğun bir şekilde kullandığının görüldüğünü, dolayısıyla davalının “...” ibaresi üzerinde davacıdan öncelikli olarak gerçek hak sahibi olduğunun kabulünün gerektiğini, davacının gerçek hak sahipliği müessesesine dayalı olarak kendi markasının tescilini talep edemeyeceğini, davacının müktesep hak iddialarına mesnet aldığı ... sayılı markanın halihazırda dava dışı üçüncü bir kişi olan “... Gıda Tur. Teks. İnş. San. ... Tic. Ltd. Şti.” adına tescilli olduğunu, davacının başkasının sahip olduğu markaya dayalı olarak müktesep hak iddiasında bulunmasının da mümkün olmadığını, davacının müktesep hak iddialarına mesnet aldığı diğer markalarının da tescil tarihleri itibariyle müktesep hak kriterlerini karşılamadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu edilen markanın ilanına itirazlara karşı görüş bildirirken dayanmamış olduğu “tescilli markalardan kaynaklanan kazanılmış hak” iddialarına, huzurdaki ... kararının iptali talepli dava esnasında dayanamayacağını, zaten de davacının bu iddialarına mesnet aldığı ... sayılı markanın, dava dışı üçüncü bir kişi olan “... Gıda Tur. Teks. İnş. San. ... Tic. Ltd. Şti.” adına tescilli olduğunu, davacının başkasının sahip olduğu markaya dayalı olarak müktesep hak iddiasında bulunmasının da mümkün olmadığını, zaten de söz konusu markanın yenilenmeme sebebiyle 11.04.2018 tarihi itibariyle hükmünü yitirmiş olduğunu, davacının müktesep hak iddialarına mesnet aldığı diğer markalarının da tescil tarihleri itibariyle müktesep hak kriterlerini karşılamadığını, ayrıca bu markaların ... Esas No.lu dosyası kapsamında yargılaması süren hükümsüzlük davasına konu olduklarını ... bu yargılama sonucunda söz konusu markalarının hükümsüzlüğü yönünde bir karar inşa edilmiş olduğunu, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların “...” ibaresini esas unsur olarak ihitva etmeleri nedeniyle görsel, işitsel ... kavramsal açılardan ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, ayrıca taraf markalarının 43. Sınıfa giren aynı/aynı tür hizmetlerde kullanılacağını, “...” ibaresinin lokantacılık hizmetlerinde ... çapında davalı firma tarafından kullanıldığını ... tanıtıldığını, davacının söz konusu markayı yerel bir coğrafyada kullanıyor olmasından dolayı bir hak sahipliği iddia edemeyeceğini, ayrıca davacının ileri sürdüğü markasal kullanımların başka kişilere ait olduğunu, davalının “...” ibareli markasal kullanımlarının ise 1988 yılında başladığını ... devam eden süreçte yaygınlaştığını, davalının ..., ...adresinde yerleşik işletmesinin adının 1988 yılından beri “... ...” olduğunu, 1997 yılında kurulan “... Gıda Tur. İnş. Oto. San. ... Tic. Ltd. Şti.”nin bu markayı kullanmaya devam ettiğini ... açtığı şubeleri ile kullanımını yaygınlaştırmaya başladığını, söz konusu şirketin tescilsiz olarak kullandığı markasını ... sayı tahtında tescil ettirmek üzere dosyaladığı başvurunun bazı nedenlerle tamamlanamadığını, ..., ...adresindeki işletmenin 07.10.2009 tarihinde “... ... Gıda San. ... Tic. Ltd. Şti.”ne, 26.08.2010 tarihinde ...’e, 28.11.2011 tarihinde de davalı firmaya devredildiğini, davalının bu tarihten itibaren “...”lu markayı tescilsiz ... kesintisiz olarak bizzat kullandığını, ... uzantılı alan adını da 30.01.2011 tarihinde kendi adına tescil ettirdiğini, daha sonra 2021 yılında alan adını ... şeklinde güncellediğini, “...” markasının 43. Sınıfa giren hizmetlerde ilki ... sayılı marka olmak üzere davalı adına muhtelif markalar kapsamında tescilli olduğunu, davalının halihazırda ...’da bu markasının kullanıldığı 7 ayrı şubesinin de bulunduğunu, davalının bu markanın tanıtımı için yoğun emek ... çaba harcadığın ... masraflar yaptığını, bunun neticesinde davalının bu markasının, logosunun ... ticaret unvanının tanınmışlık vasfını kazandığını ... davalının uyuşmazlık konusu edilen markanın gerçek hak sahibi olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA ... DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ... savunmaları dinlenmiş, davaya konu... ...’nun ... sayılı kararı ile davacıya ait ...kod nolu marka başvuru dosyası ... davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ... özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ... hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ... Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ... Kabul
Dava, davacı başvurusu olan ...sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak... tarafından alınan ... istemine ilişkindir. ... kararının davacı başvuru sahibine 15/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, son günün hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle 16/05/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ... işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 09/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; "...1) Davalı firmanın tescilli markası yönünden, karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel, kavramsal açılardan ... genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı, 2) Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen/markanın reddedildiği 43 sınıftaki tüm hizmetler açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 3) Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen hizmetlerin hitap ettiği ortalama alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin düşük olmadığı, 4) (1) ... (3) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (2) nolu bentte yer alan tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında, karıştırılma/iltibas ihtimalinin bulunmadığı, 5) Davalı firmanın “...” tanıtma vasıtası üzerinde, “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri” açısından, yoğun, ciddi ... önceki tarihli tescilsiz kullanımları nedeniyle gerçek hak sahibi olduğu, 6) Davalının tescilsiz markasal kullanımlarının dava konusu edilen marka ile benzer olduğu, bu kullanımların dava konusu edilen markanın kısmen reddedildiği 43. Sınıftaki “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri”nde gerçekleşmiş olduğu, .... nolu bentlerde yer alan tespitlerden dolayı, davalının “gerçek hak sahipliği” iddiasının dava konusu edilen markanın “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri” yönünden tesciline engelinin/etkisinin olabileceği, 8) Davacının “gerçek hak sahipliği” iddialarının dava konusu edilen kendi markasının tesciline bir etkisi olamayacağı, 9) Davacının önceki tarihlerde tescilli markalarından kaynaklanan ... korunması gereken müktesep (kazanılmış) bir hakkının bulunmadığı, 10) Dava konusu edilen 14.03.2022 tarihli ... ... sayılı ... kararının, (4) nolu bentteki değerlendirme hariç, bu değerlendirmeler ile kısmen çelişmediği/uyumlu olduğu..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ... önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ... aynı zamanda başvuru ... markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ... hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ... hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ... hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ... satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru'nun "... ..." ibaresinden oluştuğu, kapsamından çıkartılan 43. sınıftaki "43. sınıf Yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ... çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri." mal ... hizmetlerin yer aldığı, itiraza mesnet markanın "... ..." ibaresinden meydana geldiği ... koruma kapsamlarında 43. sınıflardaki bir kısım mal ... hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre karşılaştırılan markalar arasında davacının markasının kısmen reddedildiği hizmetlerin tamamı açısından, somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği tespit ... kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ... bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ... bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ... kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "... ..." ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı "... ..." ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının tescil ettirmek istediği marka, renk, ... ... kelime unsurlarını ihtiva eden karma bir markadır; işarette şaha kalkmış bir at üzerinde bir insan figürü, dikey çizgiler ihtiva eden bir elips figürü ... bu elipsi çevreleyen beyaz bir kemer üzerinde koyu renkli büyük harflerle alt alta gelecek şekilde yazılmış “... ...” kelime unsurları kullanılmıştır. Davacının markasında kullanılmış olan ... unsurunun/ kompozisyonunun işarete kattığı ayırt ediciliğin, işarette kullanılmış olan “... ...” kelime öbeğinden daha düşük seviyede kaldığı söylenememektedir. Zira; her ne kadar, ... ... unsuru yanında baskın kelime unsurları ihtiva eden markalarda “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ise de, davacının markasında kullanılmış olan ... unsurlarının “...” olduğunun ... işarette geri planda kaldığının ... markanın genel görünümü itibariyle “...” kelimesinin tek başına ön plana çıktığının kabulü mümkün görülmemiştir. Diğer bir ifadeyle; işarette geçen ... unsuru, orijinal bir kompozisyonu haiz, özellikli bir ... olduğundan, “.../...” bir ... olarak nitelendirilemediğinden, işarete kattığı ayırt ediciliğin “...” kelimesinden daha düşük seviyede kaldığı söylenemeyecektir.
Davalının kısmi redde mesnet markası ise renk ... ... unsurlarından yoksun bir kelime markasıdır; işarette “...” ... “...” kelimeleri, düz yazım karakterindeki siyah renkli büyük harflerle alt alta gelecek şekilde/iki ayrı satırda yazılmıştır. Bu ibarelerden “...” kelimesine nispeten daha büyük puntolarla ... kalın harflerle üstte yazılmış olan “...” kelimesinin, “...” kelimesinden ziyade ilk bakışta/ön planda algılandığı sonucuna varılmıştır.
Sonuçta; davacının markasındaki ... unsurunun ... davalının markasındaki “...” ibaresinin baskınlığının katkısıyla, işaretlerde ortak olarak kullanılmış olan “...” ibaresinin mevcudiyetinin işaretleri görsel açıdan benzer kılmaya yetmediği, işaretlerin bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimlerin, tümüne hakim olan görünüşlerin ... ayırıcılıklarını vurgulayan imajların yeterli derecede farklılaştığı kanaatine varılmıştır.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu farklılıklar, işitsel açıdan bakıldığında da, aynı sonucu vermektedir. Taraf markalarında “...” ibaresi ortak olsa da, davalının markasının “... ...” şeklindeki okunuşu, markaların kulakta bıraktıkları “tını”ları işitsel açıdan da yeterince farklılaştığı kanaatine varılmıştır.
Markaların anlamsal olarak incelemesine geçildiğinde; işaretlerde ortak ... uyuşmazlık konusu olan “...” ibaresi, yaşadığımız toplumda iyi bilinen, ... ...’da yaşamış bir halk ozanının adıdır ... “... ...” olarak bilinen ünlü bir edebiyat eseri de mevcuttur. Ayrıca “...” kelimesi, toplumumuzda sıklıkla rastlanan bir soyadı olarak da kullanılmaktadır. Yani; taraf markalarında ortak olan “...” kelimesi, taraflarca yaratılmamış, orijinal olmayan bir ibaredir ... değinilen yerleşik anlamları itibariyle, markasal hüviyette soyut ayırt ediciliğinin düşüklüğünden bahsedilebilecektir. Dolayısıyla; somut olayda da, dava konusu edilen markadaki gibi, “ticari dürüstlük kuralları” içerisinde kalan bir şekilde, yani başkaca renk ... kelime unsurlarıyla bir arada/ bütünleşik bir kompozisyon içerisinde kullanılan “...” ibaresinin, bu markayı davalının markasından yeteri derecede farklılaştırdığı, bu markanın tüketici zihninde oluşturduğu ilk algının, bütünleşik kompozisyonu ... bu kompozisyon içerisinde “... ...”na atıf yaptığı düşünülebilen “şaha kalkmış at üzerindeki insan figürü” itibariyle, davalının bir şahsın ismini/soy ismini markalaştırmış olduğu algısı yaratan kelime markasından farklılaştığı kanaatine varılmıştır. Bütün bunlara göre; taraf markalarının görsel, işitsel ... anlamsal açılardan benzer olmadığı sonuç ... kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK'nin 6/3 Maddesi Yönünden Yapılan Değerlendirme
6769 sayılı SMK’nın “...”nin düzenlendiği 6. maddesinin 3. fıkrasında; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde başvuru tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ... bunları ispat etmesi gerekmektedir.
Tescil, bir markanın daha özel hükümlerle korunmasını sağlar. SMK, istisnai olarak, marka hakkının tescile dayanmadan ilk kullanım yoluyla da elde edilebileceğini ... korunabileceğini de kabul etmiştir. Ancak, bu hakkın ne zaman ... nasıl oluşabileceğinin kriterlerini düzenlememiştir. 6769 sayılı SMK’nın “...” başlıklı 6. maddesinde, marka olarak tescil ettirilmek istenen işaret üzerinde tescil başvurusundan önce hak kazanmış kişilerin hukukunu korumaya yönelik hükümler bulunmaktadır. Söz konusu maddenin 3. fıkrasına göre bir işaret üzerinde, bu işaretin –üçüncü bir kişi tarafından-marka olarak tescili amacıyla başvurusu yapılan tarihten veya başvuru tarihinde belirtilen rüçhan tarihinden önce, bir hak elde edilmiş ise, bu hakka sahip kişi, söz konusu işaretin tesciline itirazda bulunabilir. Bu hüküm, işaret üzerinde ilk kullanma yoluyla haksız rekabet hükümlerine göre kazanılan hakkı üstün tutmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda hak sahibinin işaretin sonradan bir başkası tarafından kullanılmasını yasaklaması TTK 57/5 ... 58/I, b’den kaynaklanmaktadır.
İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (SMK 6/3) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal .../veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal .../veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ... garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ... korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi”ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz. Ayrıca, yeni tarihli ... içtihatlarında;”.....‘gerçek hak sahipliği’ ilkesi uyarınca, marka tescilinden önce tescil kapsamındaki mal ... hizmetler yönünden markaya konu işaretin veya ibarenin yerelden daha geniş coğrafyada ... ciddi surette markasal kullanımı ... bu kullanımla markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandıranlar, markaya konu işaretin veya karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzerinin başkalarınca marka başvurusuna konu edilmesi halinde marka tescil başvurusuna itiraz etme ya da markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır.” denilmekle; eskiye dayalı gerçek hak sahipliği iddialarının SMK 6/3 maddesi hükmüne konu koruma kapsamından yararlanabilmesi için; markasal bir kullanım olmasının, bu kullanımın ciddi seviyelerde olmasının, tescil kapsamına giren mal ... hizmetlerde kullanılmış olmasının ... yerelden daha geniş bir coğrafyada gerçekleşmesinin şart olduğu yönünde içtihat oluşturulmuştır.
“Gerçek hak sahipliği” ilkesi, yani marka hakkının tescil ile kurulduğu/korunduğu temel ilkesinin istisnası, markasını tescil ettirmeden kullanmak/korumak isteyen kişilerin, o markayı daha önceden fiilen ihdas ... istimal ettiğini ... piyasada maruf hale getirdiğini ispat etmesi halinde uygulanan bir ilkedir. Yani gerçek hak sahipliği iddialarının, tescilsiz markanın fiilen ihdas edildiği ... yoğun bir biçimde kullanımı sonucu piyasada tanınmış hale gelmediği hususlarının kanıtlanmasına dayanması gerekir. ...’ın artık iyice durulmuş olan içtihatlarına göre de bu kullanımın, “ciddi/yoğun bir kullanım” olması gerektiği de, tartışmasızdır. Yani; bir işaret üzerinde hak iddia edebilmek için, üçüncü kişinin tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullanmak ... belli bir oranda bilinir hale getirmek gerekmektedir.
Davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/3 bendi kapsamında incelenmesi esnasında sırayla; Markaların ayniyeti/benzerliği, Markaların üzerinde kullanıldığı/kullanılacağı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği, Davalının davaya konu tescilsiz marka üzerinde korunması gereken öncelikli bir hakkının bulunup bulunmadığı durumu üzerinde durulacaktır.
SMK m. 6/1 hükmü kapsamındaki inceleme esnasında, davacının markasında yer alan işarette kullanılmış olan ... unsurunun/kompozisyonunun işarete kattığı ayırt ediciliğin, “... ...” kelime öbeğinden daha düşük seviyede kalmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak; davalının tescilsiz markasal kullanımları, SMK m. 6/1 hükmüne dayalı iddialarına mesnet aldığı ...sayılı görselli tescilli markasından bir hayli farkı özellikleri haizdir; zira davalının tescilli markasında, “...” ibaresine nazaran daha büyük puntolarda ... kalın harflerle, işaretin üst kısmına konuşlandırılmış şekilde kullanılmış “...” ibaresi, işarette ilk anda/baskın olarak algılanan unsur iken, davalının tescilsiz markasal kullanımlarında, “...” ibaresi tanıtma vasıtasının baskın/tek unsuru olarak kullanılmıştır. Bu ibarenin bir kısım kullanımlarda baş harfinin “bir tabak üzerine yerleştirilmiş çatal, bıçak ... kaşıktan oluşan şekilin “K” harfini andırır biçimde tertip edilmiş hali”yle kullanılmış olmasının, bu tespiti değiştirebilecek bir etkisinin olmadığı düşünülmektedir. Dolayısıyla; karşılaştırılan işaretlerin, davalının tescilli markasındaki durumun aksine, “...” ibaresinin ortaklığı sebebiyle yakınlaşıyor olduğu, bu yakınlaşmanın; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ... bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davalının “...”lu markasal kullanımlarını görmüş ... tanımış olan bir tüketicinin, davacının “...”lu markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması ... karıştırması” ihtimalinin doğduğu sonucuna varılmıştır.
Davalının markasal kullanımlarının davacının markasını tescil ettirmek istediği “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri”nde gerçekleştiği, diğer hizmetlerde ise gerçekleşmediği, bu hizmetlerin de “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri”nden giderdikleri ihtiyaçlar, hedeflenen tüketici profilleri, birbirleri yerine ikâme imkanları olmaması itibariyle farklılaştığı, dolayısıyla benzer/türdeş emtialar olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Son olarak; davalının davaya konu tescilsiz marka üzerinde gerçek hak sahipliği durumu incelendiğinde; Davalı firmanın, gerek davacının ...sayılı markanın... işlem dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinin ekinde, gerekse dava dosyasına sunduğu delillerden; davalının dava dışı kişilerden devir aldığı ..., ...adresinde yerleşik işletmenin adının 1988 yılından beri “... ...” olduğu, 02.04.1998 tarihinde alınan ...’nde işletmenin adının “... ... ...” olarak geçtiği, davalının bu markayı söz konusu tarihten günümüze kadar kullanmaya devam ettiği ... açtığı şubeleri ile kullanımını yaygınlaştırdığı, davalının seleflerinin tescilsiz olarak kullandığı markasını 2006 yılında tescilli hale getirmeye teşebbüs ettiği, davalının 2010 yılında devraldığı işletmede “...” markasını tescilsiz ... kesintisiz olarak bizzat kullandığını tevsik edebildiği, keza ... uzantılı alan adını 30.01.2011 tarihinde kendi adına tescil ettirdiği, 2011-2019 yılında kestiği çok sayıdaki faturada "... ... ..." şeklinde hizmet markası kullanımlarının bulunduğu görülmekle; bu belgelerden davalı firmanın, “...” markasına, “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri” yönünden kesintisiz, ciddi ... yoğun kullanım sonucunda markasal hüviyette korunması gereken ekonomik bir değer kazandırdığının yeterli nitelikte, nicelikte ... içerikte delil ile ispat edilebildiği sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak; somut olayda davalının gerçek hak sahipliğinden doğan haklarının, davacının ...sayılı markasının (sadece) “yiyecek ... içecek sağlanması hizmetleri” açısından tesciline engel olabileceği kanaatine varılmıştır.
Davacının “...” ibaresi üzerinde önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği ... önceki tarihlerde tescil edilmiş markalarından kaynaklı müktesep hak iddiaları yönünden değerlendirme:
ÖNCELİKLE; SMK m. 6/3 hükmünde ifadesini bulan “gerçek hak sahipliği” müessesesine dayalı hak iddiası, üçüncü kişilerin yaptığı marka başvuruları veya edindikleri tescillere karşı ileri sürülebilecek itiraz .../veya marka sahibine karşı hükümsüzlük gerekçeleri olup, davacının kendi başvurusuna ilişkin “gerçek hak sahipliği” durumundan faydalanarak, SMK m. 6/1 hükmünden kaynaklanan tescil engelini aşmasını sağlaması mümkün değildir28. Davalının hüküm ifade eden/kısmi redde mesnet alınan markası, kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla hükümsüz kılınmadığı/iptal edilmediği sürece, davalının bu markasına dayalı olarak “benzer” markaların benzer emtialarda tescilini engellemesi hukuken mümkündür. Davacının ileri sürdüğü “önceki kullanımlardan kaynaklanan gerçek hak sahipliği iddiası” ancak ... sadece davalının markasına karşı, bu iddia ile ikame edilmiş bir hükümsüzlük/iptal davasında dinlenebilir. Bu sebeple; davacının “...” markası/tanıtma vasıtası üzerinde, gerçek hak sahipliği iddiasının, dava konusu edilen ...sayılı marka başvurusunun tescili açısından bir etkisinin olamayacağı kanaatine varılmıştır. Bundan sonra; .... sayılı kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir. Buna göre bir kazanılmış haktan söz edilebilmesi için;
✓Kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, bir başka deyişle kullanım ... tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi,
✓Bu markaya dayalı olarak yapılan başvurunun da, kazanılmış hak teşkil eden markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ... tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması (‘zira, önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise, bu artık yeni bir marka olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu gibi kabul edilemez’),
✓Son olarak da, sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi, şartları hepsi birden aranmaktadır. Ayrıca, müktesep hakka ilişkin ilkeler uygulanırken, başvuru sahibinin, son başvurusuna konu işaretin, davalı veya bir başkasına ait tescilli markalara yanaşmaması ... onlarla iltibas oluşturma çabasına girmemesi gerekir. Yani; önceki tarihte tescilli olan markaların serisi niteliğindeki bir ibarenin marka olarak tescil olunabilmesi için, aynı veya benzer olarak başkası adına tescil olunmuş marka ile yakınlaşma ... benzeştirme amacı taşımaması, bir başka deyişle haksız rekabet ... iltibas tehlikesine yol açılmaması gerekir. Nitekim, ...’ın bu husustaki diğer bir emsal kararında da; “...başlangıçta karşı çıkılmaması nedeniyle farklı kişiler adına tescil edilmiş mükerrer markaların varlığı halinde, işaretler arasında benzeştirme, yakınlaştırma (...) amacını taşımayan sonraki tarihli seri markaların da tescili mümkün olacaktır. Bir işletme ile özdeşleşmiş temel markaların zaman içindeki değişiklik ... gelişmelere uyum sağlaması ... temel vasfını koruyarak seri markalar yoluyla kendini yenilemesi ... bir anlamda çoğalması zorunlu ... gerekli olabilir...” hususlarına hükmedilmiştir.
Her şeyden önce, davacının müktesep hak iddialarının, yukarıda alıntı yaptığımız ... emsal kararında yer alan birinci kriter olan; “kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, bir başka deyişle kullanım ... tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi” kriteri ile uyuşup uyuşmadığının tespiti için, öncelikle, davacının müktesep hak iddiasına mesnet aldığı markalarının, dava konusu markasının başvuru tarihi olan 06.02.2020’den geriye dönük 5 yıl hesaplandığında, yani 06.02.2015 tarihinden önce tescile bağlanmış olması gerekir. Davacının müktesep hak iddialarına mesnet aldığı markalarının, tescil tarihleri incelendiğinde ise, davacıya ait...sayılı markanın 29.03.2016 tarihinde, ... sayılı markanın ise 28.03.2019 tarihinde tescil olduğu, dolayısıyla davacının markalarının, bu tarihten önce tescile bağlanmadığı görülmektedir. Yani ... kararında bahsi geçen müktesep hak kriterlerinden birincisi ile uyumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuçta; davacının, önceki tarihlerde tescilli markalarından gelen ... himaye görmesi gereken bir müktesep hakkının somut olayda bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, ... ...'nun ... sayılı kararının 43.sınıf "geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, konferans ... çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakım (kreş) hizmetleri. Hayvan için geçici barınma sağlama hizmetleri." emtiaları ile sınırlı olarak iptaline, fazlaya dair istemlerin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-... ...'nun ... sayılı kararının 43.sınıf "geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, konferans ... çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakım (kreş) hizmetleri. Hayvan için geçici barınma sağlama hizmetleri. " emtiaları ile sınırlı olarak iptaline,
3-Fazlaya dair istemlerin reddine,
4-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen kısım itibariyle davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ... aşağıda dökümü gösterilen 3.064,38 TL yargılama giderinden payına düşen 1.532,19 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ...Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/01/2023
Katip ...
¸


Hakim ...
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.


Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 291,48.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.600,00.-TL
Toplam 3.064,38-TL







Full & Egal Universal Law Academy