Anayasa Mahkemesi Numara 9/2003 Dava No 5/2004 Karar Tarihi 16.12.2004
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 9/2003 Dava No 5/2004 Karar Tarihi 16.12.2004
Numara: 9/2003
Dava No: 5/2004
Taraflar: Lefkoşa Türk Belediyesi vd ile KKTC Cumhuriyet Meclisi arasında
Konu: 39/2003 Sayılı Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Yasasının Anayasaya aykırı olup olmadığı
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 16.12.2004

-D.5/2004 Anayasa Mahkemesi 9/2003

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Metin A.Hakkı, Mustafa H.
Özkök, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.
-
Anayasanın 147. maddesine göre açılmış iptal davası.


Davacı: Lefkoşa Türk Belediyesi ve/veya Lefkoşa Türk
Belediye Başkanı, Başkan Yardımcısı, Belediye
Meclisi Üyeleri ve Lefkoşa Şehri Türk Hemşehrileri,
Lefkoş-a

- ile -

Davalı: KKTC Cumhuriyet Meclisi, Lefkoşa

A r a s ı n d a.


Davacı namına: Avukat Ali Fevzi Yeşilada
Davalı namına: Kıdemli Savcı Behiç Öztürk
Ek Davalı Kıbrıs Türk Belediy-eler Birliği
namına: Avukat Serhan Çınar.


------------


H Ü K Ü M

KONU:
4 Haziran 2003 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 39/2003 Sayılı Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Yasasının 3, 4, 22(1)(A), (B) ve (C) maddelerinin ve Geçici -1(1) maddesinin Anayasanın 1, 8, 33, 36 ve 119. maddelerine aykırı olup olmadığı.



I. OLAY:
39/2003 sayılı Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Yasası, 27 Mayıs 2003 tarihinde, Cumhuriyet Meclisi tarafından kabul edilerek 4 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazete-de yayımlanmıştır. Bu Yasa ile KKTC'deki tüm belediyelerin Kıbrıs Türk Belediyeler Birliğinin asil üyesi olması kabul edilmiştir. Davacı Lefkoşa Türk Belediyesi, KKTC'deki en büyük belediye olup birliğin üyesi olmayı arzu etmemektedir ve Yasanın kendisin-i zorunlu olarak üye yapan kuralının Anayasaya aykırı olduğunu öne sürmektedir. Davacıya göre belediyelerin birliğe zorunlu olarak üye olmalarını öngören kuralı Anayasanın 33(2) ve 119(2) maddelerine aykırıdır. Çünkü 33(2) madde yurttaşların derneklere ü-ye olmaya zorlanamayacağını belirtmiştir. 119(2) madde ise yerinden yönetim ilkesini benimsemiştir. Bu nedenle Davacı, ilgili Yasa maddelerinin iptali için önümüzdeki davayı açmıştır. Davacının bu iddialarına karşı Cumhuriyet Meclisini temsil eden Başsav-cılık, ön itirazlarda bulunarak Davacının bu davayı açmaya yetkisi olmadığını iddia etmiştir. Başsavcılık ön itirazların reddedilmesi halinde ise Yasanın söz konusu Anayasa maddelerine aykırı olmadığı görüşünü savunmuştur.

II. İDDİALARIN GEREKÇELERİ:
- a) Davacının iddialarının gerekçeleri:
Yerel yönetimlerin karar organları seçimle oluşturulmaktadır ve kamu tüzel kişiliğe haizdirler. 33(2) madde yurttaşların derneklere üye olmaya zorlanamayacağını belirtmiştir. Anayasanın 119(2) maddesi ise yer-el yönetimlerin kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasa ile düzenleneceğini hükme bağlamıştır. Dava konusu Yasa maddeleri ve/veya kuralları bu ilkelere aykırıdır. Davacı, kamu tüzel kişiliğe haizdir ve karar orga-nları seçimlerle oluşturulmuştur. Yerel yönetimlerin karar organlarının kararı aranmaksızın, belediyelerin Kıbrıs Türk Belediyeler Birliğinin asil üyesi olduğu kuralını koymuştur. Bu düzenleme belediyelerin karar organlarının iradesini ortadan kaldırmakt-a ve onları bir birliğe üye olmaya zorlamaktadır. Yasanın düzenlemesi yerinden yönetim ilkesine de uygun değildir. Bu nedenle Yasanın ilgili maddeleri Anayasanın 1, 8, 33, 36 ve 119. maddelerine aykırıdır.

Davalının iddialarının gerekçeleri:
Davalının ö-ne sürdüğü ön itirazların gerekçeleri şöyledir: Anayasamızın 147. maddesi hangi kuruluşların Anayasa Mahkemesinde dava açabileceğini belirtmiştir. Bunlar kurum, kuruluş ve sendikalardır. Davacı bir belediyedir ve kamu tüzel kişisi olarak tanımlanması ge-rekir. Davacıyı 147. maddede yer alan kurum, kuruluş veya sendika olarak tanımlamak mümkün değildir. Bu nedenle Davacının iptal davası açma yetkisi yoktur.

Davalının ikinci ön itirazına göre Anayasanın iptal davası açma hakkı tanıdığı kurum, kuruluş vey-a sendikaların dava açma yetkisi, kendi varlık ve görev alanları ile sınırlıdır. Yasanın tüm belediyeleri zorunlu olarak Belediyeler Birliğine üye yapması, belediyelerin varlık ve görev alanları ile ilgili olmayıp bunun dışında bir iştir. Bu nedenle iptal- davası açmaları mümkün değildir.



Davanın esasında ise Davalı 39/2003 sayılı Yasanın Anayasanın 119. maddesi veya diğer maddeleri ile çelişmediğini, dolayısıyla Anayasaya aykırı olmadığını iddia etti.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
39/2003 sayılı Kıbrıs- Türk Belediyeler Birliği Yasası
"Madde 3:
Bu Yasanın amacı, belediyeler arasındaki
ilişkileri, işbirliğini ve eşgüdümü etkin bir
kurumsal yapıya kavuşturmak üzere tüm belediye-
lerin doğal üye olacağı kamu tüzel kişiliğini
haiz bir birlik oluştu-rmak ve bu birliğin
hukuki statüsünü düzenlemektir."

"Madde 4:
Belediyeler Yasası uyarınca oluşturulan ve
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları
içerisinde faaliyet gösteren tüm belediyeler,
Birliğin asil üyeleridir."


"Madde 22:
- (1)Üye belediyelerin ödeyeceği aidat;(A)Her belediye, o yılın ilk altı ayında, Belediyeler Yasası uyarınca belediyelere devlet yerel gelirle-
rinden o yıl için ayrılan payın %0.75'ini Belediyeler Birliğine aidat olarak öder.(B)Her Belediye, o y-ılın son altı ayında, bir önceki yılda tahsil ettiği özkaynak gelirlerinin %0.75'ini Belediyeler Birliğine aidat olarak öder.(C)Yukarıdaki (A) ve (B) bendle-rinde öngörülen aidatlar, Birliğin talebi üzerine belediyelere ayrılmış Devlet gelirleri payınd-an Bakanlıkça kesilerek Birliğe aktarılır."-


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 1:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti,
demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü
ilkelerine dayanan lâik bir Cumhuriyettir."


Eşitlik
"Madde 8:
(1) Herkes, hiçbir ayırım gözetilme-ksizin,
Anayasa ve yasa önünde eşittir. Hiçbir
kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık
tanınamaz.
(2) Devlet organları ve yönetim makamları,
bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik
ilkesine uygu-n olarak hareket etmek ve
ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
(3) Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa
ve yasalar ile elde ettikleri veya edecek-
leri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek
ortadan kaldırılamaz-."


Dernek Kurma Hakkı
"Madde 33:
(1) Yurttaşlar, önceden izin almaksızın, dernek
kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanıl-
masında uygulanacak şekil ve usuller yasada
gösterilir. Yasa, ulusal güvenliğin, -kamu
düzeninin ve genel ahlâkın korunması amacıyla
sınırlar koyabilir.
(2) Hiçbir yurttaş, herhangi bir derneğe üye
olmaya veya herhangi bir dernekte üye kalmaya
zorlanamaz.
(3) Dernekler, yasanın öngördüğü- durumlarda,
yargıç kararıyla kapatılabilir; ulusal
güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın
korunması bakımından gecikmede sakınca bulunan
durumlarda da, yargıç kararına kadar, yasanın
açıkça yetkili kıldığ-ı merciin emriyle
faaliyetten alıkonulabilir."






Mülkiyet Hakkına Ait Genel Kural
"Madde 36:
(1) Her yurttaş, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir. Bu haklar, kamu yararı amacıyla
ve yasa ile sınırlanabilir.
(2) Mülkiyet- hakkının kullanılmasına, kamu
güvenliği, genel sağlık, genel ahlak, kent
ve ülke planlaması veya herhangi bir
malvarlığının kamu yararı için geliştirilmesi
ve faydalı kılınması veya başkalarının hakla-
rının korunması için kes-in olarak gerekli
kısıntı veya sınırlamalar yasa ile konabilir.
(3) Malvarlığının ekonomik değerini fiilen azaltan
kısıntı ve sınırlandırmalar için derhal tam
bir tazminat ödenir; anlaşmazlık halinde
tazminatı hukuk mahkemesi sapta-r.
(4) Yukarıdaki (2). ve (3). fıkra kuralları,
herhangi bir verginin veya para cezasının
tahsili, herhangi bir hükmün yerine getirilmesi,
sözleşmeden doğan bir yükümün yerine getirilmesi
veya can veya malın tehlikeden korunması am-acı
ile yasa ile konmuş kuralları etkilemez.
(5) Devletin, 159. maddede belirtilen taşınmaz
mallar üzerindeki hakkı saklıdır."


Yerel Yönetimler
"Madde 119:
(1) Yerel yönetimler, bölge, belediye veya köy ve
mahalle halkının yerel -olarak gereksinmelerini
karşılamak üzere kuruluş ilkeleri yasa ile
belirtilen ve karar organları seçimle
oluşturulan kamu tüzel kişileridir.
(2) Yerel yönetimlerin kuruluş ve görevleri ile
yetkileri, yerinden yönetim ilkesin-e uygun
olarak yasa ile düzenlenir.
(3) Yerel yönetim organlarının seçimleri 68.
maddedeki ilkelere uygun olarak dört yılda
bir yapılır."


İptal Davası
"Madde 147:
(1) Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisinde temsil
- edilen siyasal partiler, siyasal gruplar ve
en az dokuz milletvekili veya kendi varlık ve
görevlerini ilgilendiren alanlarda diğer kurum,
kuruluş veya sendikalar bir yasanın, kararna-
menin, tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğünün, -
Cumhuriyet Meclisi kararının, yönetmeliğin
veya bunların herhangi bir kuralının Anayasanın
herhangi bir kuralına aykırı veya ona uygun
olmadığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde
doğrudan doğruya iptal davası açabilirler.
(2) An-ayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal
davası açma hakkı iptali istenen yasanın,
kararnamenin, tüzüğün, Cumhuriyet Meclisi
İçtüzüğünün, Cumhuriyet Meclisi kararının,
yönetmeliğin veya bunların herhangi bir
kuralının Resmi -Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak doksan gün sonra düşer."


V. İNCELEME:
Öncelikle ön itirazları inceleyip karara bağlamamız gerekmektedir. Başsavcılığın öne sürdüğü ön itirazların ilkine göre Anayasamızın 147. maddesi kimlerin iptal davası -açabileceklerini belirlemiştir. 147. maddeye göre kurum, kuruluş veya sendikaların iptal davası açma yetkisi vardır. Başsavcılık belediyelerin kurum, kuruluş veya sendika olmadıklarını, kamu tüzel kişisi olduklarını, bu nedenle iptal davası açamayacaklar-ını öne sürmektedir. Başsavcılık belediyelerin kurum, kuruluş veya sendika kabul edilemeye-ceğini kanıtlamak için büyük çaba harcamıştır. Ancak ilk bakışta öne sürülen bu argümanların zayıf yönleri olduğu dikkati çekmektedir. Önce derhal akla şu soru ge-lmektedir. Belediyelerin kamu tüzel kişisi olması, onların aynı zamanda kurum, kuruluş veya sendika olamayacağını gösteriyor mu? Şüphe yok ki Anayasamızın 147. maddesinde diğerlerinin yanısıra "kamu tüzel kişileri"'nin de iptal davası açabileceklerini bel-irterek, konuya açıklık getirmesi daha iyi olurdu. Anayasa Koyucu kendine özgü nedenlerle bunu yapmamış ve sınırları çok daha açık olan "kurum ve kuruluş" demekle yetinmiştir. "Kurum ve kuruluş" sözcüklerini tanımlamak ve sınırlarını saptamak kolay değil-dir. Yasaların ve içtihatların bu sözcükleri yeterince tanımladığını söyleyemeyiz. Anayasa Mahkemesinin bu sözcükleri belediyeleri dışlayacak şekilde tanımlaması doğru olabilir mi? Böyle bir yorumu yapmadan önce dava açma hakkının Anayasada yer alan en -temel haklardan biri olduğunu ve dar bir yorumun Anayasadaki bu temel hakkı zedeleyebileceğini anımsamak zorundayız. Anayasanın "kurum ve kuruluş" gibi geniş bir ifadeyi tercih etmesinden böyle bir daraltmayı amaçlamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle biri-nci ön itirazı reddederiz.

İkinci ön itiraz için söylenebilecekler de birinciden pek farklı değildir. Belediyeler Birliği belediyelerin görevlerini daha iyi yapmaları için kurulan bir kuruluştur. Birliğe üye olmanın belediyenin görevi dışında bir iş ol-duğu kanısına varmak mümkün değildir. Belediyelerin zorunlu olarak bir birliğe üye olmaları konusunda iptal davası açamayacakları yorumunu yapmak, dava açma özgürlüğünü gereksiz yere daraltacak ve bu özgürlüğü temel haklardan biri olarak kabul eden Anayas-amızın ruhuna ters düşecektir. Bu nedenle ikinci ön itirazı da reddederiz.

Şimdi de davanın esasını inceleyebiliriz. Acaba KKTC'deki tüm belediyeleri zorunlu olarak Belediyeler Birliğinin üyesi yapan bir yasa maddesi Anayasamıza
aykırı mı? Anayasamız-da buna engel olacak bir hüküm veya bir ilke var mı? Davacı avukatının görüşüne göre Yasanın ters düştüğü maddeler özellikle Anayasanın 33(2) ve 119. maddeleridir.

Bu maddeleri incelemeye başlamadan önce altını çizmek gerekir ki Davacının iddiası -Belediyeler Birliğini oluşturmanın Anayasaya aykırı olduğu değil, bu Birliğe zorunlu olarak üye olmanın Anayasaya aykırı olduğudur. Yani Birliğe üye olma konusunda belediyeler özgür kalsa Anayasaya herhangi bir aykırılık olmayacaktır.

Anımsamamız ge-reken diğer bir husus da şudur. Anayasa Mahkemeleri yerindelilik denetimi yapmaz. Yani yasanın yerinde bir yasa olup olmadığı, iyi mi kötü mü olduğu konuları ile ilgilenmez. Anayasa Mahkemesi Anayasa Koyucunun iradesini doğru bir şekilde ortaya çıkarmay-a çalışır. Daha sonra Yasanın anlamını dikkate alır ve iki irade arasında bir çelişki olup olmadığını saptar. Burada Yasanın anlamı son derece açık. Belediyeleri zorunlu olarak Belediyeler Birliğinin üyesi yapmış. Acaba Anayasada bunu engelleyen bir il-ke var mı? Anayasanın 33(2) maddesi şöyledir:

Dernek Kurma Hakkı
"Madde 33:
(1) Yurttaşlar, önceden izin almaksızın, dernek
kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanıl-
masında uygulanacak şekil ve usuller yasada
- gösterilir. Yasa, ulusal güvenliğin, kamu
düzeninin ve genel ahlâkın korunması amacıyla
sınırlar koyabilir.
(2) Hiçbir yurttaş, herhangi bir derneğe üye
olmaya veya herhangi bir dernekte üye kalmaya
zorlana-maz.
(3) Dernekler, yasanın öngördüğü durumlarda,
yargıç kararıyla kapatılabilir; ulusal
güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın
korunması bakımından gecikmede sakınca bulunan
durumlarda da, yargıç kararına kada-r, yasanın
açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle
faaliyetten alıkonulabilir."
33. madde dernek kurma hakkını düzenleyen bir maddedir. 33(2) madde yurttaşların derneklere üye olmaya ve üye kalmaya zorlanamayacağını belirtmektedi-r. Açıkça görülüyor ki bu madde derneklerin özgürlüğünü değil, bireylerin derneklere üye olma konusundaki özgürlüğünü düzenlemiştir.

Bireylerin derneklere üye olma konusundaki özgürlüğü
ile derneklerin kendi aralarında veya bir üst kuruluş karşısındaki- özgürlükleri farklı konulardır. Burada şu soruyu sorabiliriz. Acaba Anayasa Koyucu 32(2) maddeyi kabul ederken derneklerin ve bu arada yerel yönetimlerin bir birliğe üye olmaları konusunu da zımnen düzenlemiş olabilir mi? Bu soruya olumlu yanıt verme ol-anağı bulunmadığı görüşündeyiz. Çünkü 32. maddede veya Anayasanın genelinde 32. maddenin anlamını genişletmemizi haklı kılacak bir ifade yoktur. Tüzel ile gerçek kişilerin hak ve özgürlükleri doğal olarak birbirinden farklıdır. Bunlar Anayasalarda ayrı -ayrı düzenlenmesi gereken konulardır. Nitekim bizim Anayasamız da bu iki konuyu farklı bölümlerde düzenlemiştir. Anayasa Koyucu bireylerin derneklere üye olmaları konusunu düzenlediği gibi yerel yönetimlerle ilgili bölümde belediyelerin bir üst kurula üy-e olma konusunu da düzenleyebilirdi. Veya bu konuya açıklık getiren bir cümleyi diğer maddelere ekleyebilirdi. Bunu yapmadığına göre belediyelerle ilgili bir yasaklama koymamış ve karar verme yetkisini Yasama Meclisine bırakmıştır. Dolayısıyle Yasada 33-(2) maddeye aykırılık olmadığı görüşündeyiz.

Davacının ikinci iddiası dava konusu Yasanın yerinden yönetim ilkesine aykırı olduğudur. Bu konuyu düzenleyen Anayasanın 119. maddesi şöyledir:


Yerel Yönetimler
"Madde 119:
(1) Yerel yönetim-ler, bölge, belediye veya köy ve
mahalle halkının yerel olarak gereksinmelerini
karşılamak üzere kuruluş ilkeleri yasa ile
belirtilen ve karar organları seçimle
oluşturulan kamu tüzel kişileridir.
(2) Yerel yönetimlerin kurul-uş ve görevleri ile
yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun
olarak yasa ile düzenlenir.
(3) Yerel yönetim organlarının seçimleri 68.
maddedeki ilkelere uygun olarak dört yılda
bir yapılır."

Anayasamıza göre yerel -yönetimler halkın yerel gereksinimini karşılamak için kurulur ve yerinden yönetim ilkesine uygun olarak görev yapar. Acaba yerinden yönetim ilkesinin anlamı nedir? Anayasamız önce yerel yönetimlerin halkın yerel ortak gereksinimlerini karşılamak için kur-ulduğunu belirtmiş ve daha sonra yerinden yönetim ilkesine uygun olarak çalışmaları gerektiğini vurgulamıştır. Buna göre halkın temizlik, çarşı düzeni, su temini gibi yerel ortak gereksinimleri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yerel yönetimler tara-fından karşılanacaktır. Şu halde Anayasamız, bu hizmetlerin merkezden yönetilerek karşılanmasını doğru görmemektedir. Bundan daha doğal birşey de olamaz. Çünkü yerel ortak hizmetlerin merkezden değil hizmetin yapılacağı yerden halka götürülmesi daha uyg-undur. Hizmetin bu şekilde daha iyi yerine getirileceği düşünülmüş olmalıdır. Belediyenin halka götürdüğü yerel ortak hizmetlerden birini belediyenin elinden alıp merkezden yönetmeye kalkmak yerinden yönetim ilkesine ters düşebilirdi. O zaman bunu öngör-en Yasanın Anayasamızın 119. maddesine ters olup olmadığını tartışabilirdik. Halbuki burada böyle bir durum yoktur. Belediyeler Birliği Yasası, halkın yerel ortak gereksinimini karşılarken, belediyenin halka götürdüğü hizmetleri elinden alarak merkeze taş-ıyan bir Yasa değildir. Dolayısıyla Yasanın Anayasada yer alan bu ikinci ilkeye de aykırılığı yoktur.

Davacı yukarıdaki iddialarına ek olarak Yasanın belediyeleri Birliğe zorla üye yapmakla yetinmediğini, Birliğe aidat ödenmesini de zorunlu hale g-etirdiğini, halbuki Belediye Meclisi kararı olmadan belediye bütçesinden harcama yapılamayacağını öne sürdü. Şüphe yok ki bu iddiada haklılık payı vardır. Ancak Belediye Meclisinin kararı olmadan harcama yapılamayacağı Anayasada değil, yasada yer alan bi-r ilkedir ve Yasama Meclisinin yeni bir yasayla eski yasayı değiştirmesi mümkündür.

Özetle Davacı, Yasanın Belediye Meclislerinin karar alma özgürlüğüne müdahale ettiğini, belediyeleri herhangi bir birliğe üye olmaya zorlamanın doğru ve âdil olmadığı-nı ve bu gibi nedenlerle Yasanın hatalı olduğunu öne sürmüştür. Değindiğimiz gibi Anayasa Mahkemeleri yerindelilik denetimi yapmamaktadır. Tartışma konusu Yasanın diğer yasalarda yer alan ilkelere ters olup olmadığı da önemli değildir. Çünkü Yasama Mecl-isinin yeni yasayla eski yasalardaki ilke ve düzenlemeleri değiştirmesi mümkündür. Yasama Meclisinin Anayasada yer alan ilkelere aykırı bir yasa yapması mümkün değildir. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi burada Yasa Anayasada yer alan ilkelere ters deği-ldir. Davacı, Anayasada Yasanın ters düşebileceği bir ilke bulunduğunu Mahkememize gösterememiştir.

Sonuç olarak 39/2003 sayılı Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Yasası, Anayasada yer alan derneklere üye olmaya ilişkin ilkeye veya yerinden yönetim ilk-esine aykırı değildir. Davacının şikâyet konusu yaptığı, zorunlu olarak üye olmanın ters düşeceği bir ilke ise Anayasada yoktur.
Bu nedenle Yasanın Anayasaya aykırı olmadığı görüşündeyiz.





Taner Erginel Metin A. Hakkı
- Başkan Yargıç




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç

16 Aralık 2004

-


13



-


Full & Egal Universal Law Academy