Anayasa Mahkemesi Numara 9/1992 Dava No 5/1992 Karar Tarihi 30.06.1992
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 9/1992 Dava No 5/1992 Karar Tarihi 30.06.1992
Numara: 9/1992
Dava No: 5/1992
Taraflar: İzzet Rıza Yalın ile BRT Kurumu
Konu: 50/83 sayılı BRT Kurumu Yasasının 37. maddesinin Anayasaya aykırılığı durumu
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 30.06.1992

-D.5/92Anayasa Mahkemesi: 9/92

Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Başkan, N. Ergin Salâhi, Aziz Altay, Celâl Karabacak, Taner Erginel.

Yüksek İdare Mahkemesi tarafından 129/90 s-ayılı başvuruda (Müstedi: İzzet Rıza Yalın ile M/aleyh: Bayrak Radyo Televizyon Kurumu L/şa. arasında) sunulan konu.

Davacı Müstedi tarafından Hüseyin Celâl
Davalı Müstedaaleyh tarafından Ümit Özdil
Amicus Curie olarak Başsavcı Yardımcısı Yaşar Boran.

---------------

K A R A R

KONU:
50/83 sayılı Bayrak Radyo-Televizyon Kurumu Yasasının (bundan sonra metin başka türlü gerektirmedikçe ilgili yasa olarak anılacaktır) 67.maddesindeki "sürekli personel, Emeklilik Yasası kuralları çerçeves-inde Yönetim Kurulu tarafından emekliye ayrılır" söz dizisinin Anayasanın 121. ve 160.maddelerine aykırı olup olmadığı.

OLAY:
Havale isteminde bulunan Müstedi tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme huzurunda başlattığı yar-gısal bir işlemle BRT Kurumu Yönetim Kurulunun aldığı ve kendisini mecburi emekliye sevkeden 27.6.1990 tarih ve 3 DYKK 79/90 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi isteminde bulundu. İşbu havale- maksatları bakımından olaylar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:



Müstedi 1963 yılından beri BRT bünyesinde çalışmakta idi. Yüksek İdare Mahkemesine başvurduğu 9.7.1990 tarihi itibarıyle 52 yaşında olan Müstedi bir ara BRT'de Haberler Amiri olarak görev- yaptı. Müstedi bu göreve BRT Kurumu Yönetim Kurulu tarafından 1985 yılında atandı. Müstedi o zaman bu atamayı kabul etmişti. Bu statüde görev ifa ederken Müstedi mevkiinin gerekenlerini yerine getirmesinde kendisine BRT yetkililerince engel olunduğu ge-rekçesiyle BRTK aleyhine YİM 71/1987 sayılı başvuruyu dosyaladı. Bu başvuru henüz sonuçlanmadan BRTK yetkilileri Hüseyin Çobanoğlu isimli bir şahsı Müdür Muavini (Yayın) mevkiine atadı. Müstedi bu atama kararına karşı YİM 76/89 sayılı başvuruyu dosyaladı-. Bu başvuru henüz sonuçlanmamıştır. YİM 71/87 sayılı başvurunun duruşması Haziran 1990 tarihinde tamamlandı ve hüküm için süresiz ertelendi. Hüküm henüz daha verilmeden BRTK Yönetim Kurulu BRTK
240-241192/90 sayılı kararı ile Müstediyi mecburi emekliy-e sevketti ve bu kararını Müstediye 27.6.1990 tarihli bir yazı ile bildirdi.

Müstedi sözü edilen BRTK Yönetim Kurulunca alınan ve kendisini mecburi emekliye sevkeden kararın hatalı olduğunu iddia ederek Yüksek İdare Mahkemesine başvurdu. Başvurunun duru-şması tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi huzurunda yapıldığı sırada, Müstedi, kendisini mecburi emekliye sevketme yetkisini BRTK Yönetim Kuruluna veren 50/83 sayılı BRTK Yasasının 67.maddesinde yer alan "sürekli personel, emeklilik Yasası kuralları çerçev-esinde Yönetim Kurulu tarafından emekliye ayrılır" kuralının Anayasanın 121.maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü ve konunun Anayasa Mahkemesi olarak Yüksek Mahkemeye sunulması isteminde bulundu. Yüksek İdare Mahkemesi de ilgili Yasa kuralının taraflar ar-asındaki ihtilâfın hallinde "ilk bakışta" etken olduğu kanaatına vardır ve istem uyarınca havale istemini kabul ederek önümüzdeki havaleyi yaptı.

II.İDDİANIN GEREKÇESİ:
1.Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
İlgili Yasanın 67.maddesi Anayasa-nın gerek 121. ve gerekse 160.maddeleri açısından incelemelidir. Bir kamu görevlisi veya personelin yetkili kuruluşlar tarafından, mevzuata uyulmak koşuluyle, zorunlu emekliye sevkedilebileceği kabul edilmektedir. Müstedi 1963 yılından beri ilgili Yasanı-n yürürlüğe girdiği 1983 yılına kadar BRT Kurumunda kamu görevi yapmaktadır. KKTC Anayasası yürürlüğe girmezden önce BRT'de çalışan Müstedinin kamu görevlisi olduğu tartışma konusu değildir. Müstedi ayni görevi 1983'den sonra da yürütmüştür. O halde kam-u görevi niteliğinde olan bu hizmetin devam ettiğinin ve müstedinin kamu görevlisi statüsünün de sona ermediğinin kabul edilmesi gerekir. BRT Kurumundaki asıl ve sürekli görevler kamu görevlilerinin eliyle yürütüldüğüne ve Müstedi de bütün ilgili zamanlar-da asıl ve sürekli bir kadroda olduğuna göre Anayasanın 121.maddesinin 2.fıkrası hükümleri ışığında mecburi emekliye sevkedilmesi ancak bağımsız bir organ olan Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından yapılabilirdi. 50/83 sayılı Yasanın BRT Kurumundaki asıl ve s-ürekli personeli "Kamu görevlisi" saymaması önemli değildir. Aksi takdirde Anayasanın 120.maddesi anlamındaki kamu görevlileri geçirilecek herhangi bir yasa ile kamu personeli durumuna düşürülebilir.

Anayasanın 160.maddesi kamu görevlilerinin hakların-ı saklı tutmuştur. 1963'den beri kamu görevlisi statüsü ile hizmet veren müstedinin bu hakları elinden alınamaz. Müstedinin BRT Kurumu Yönetim Kurulu tarafından yapılan atamayı kabul edip Kurumda çalışmaya devam etmesi Anayasanın 160.maddesi ile güvence -altına alınan hakkından feragat ettiği anlamına gelmez.




2. Müstedaaleyhin iddiasının gerekçesi şöyledir:
Anayasanın 121.maddesinin 2.fıkrasını 120.maddenin hükümleri ışığında okumak gerekir. Anayasanın 120.maddesi kamu görevi yapanları "kamu görevl-isi" ve "kamu personeli" diye ayırarak iki ayrı zümre yaratmıştır. Kamu personeli için de, kamu görevlisinde olduğu gibi, ifa ettiği hizmetlerinde asalet ve süreklilik aranmaktadır. Kamu görevlileri "Devletin genel yönetim ilkelerine göre yürütmekle yükü-mlü olduğu kamu hizmetinde" görev yaparlarken, kamu personeli "kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerin genel yönetim ilkelerine göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinde" görev yapmaktadırlar.

BRT Kurumu 50/83 sayılı yasa i-le kurulan bir Kamu Tüzel kişidir. Bu durumda Müstedinin statüsü kamu görevlisi değil de kamu personeli statüsüdür. Anayasanın 121.maddesinin 2.fıkrası sadece kamu görevlilerinin ilgili durumlarını düzenlemektedir. Kamu personelinin ilgili durumlarını d-üzenleyen Anayasanın 121.maddesinin 3.fıkrasıdır. Bu durumda Anayasanın 121.maddesinin 2.fıkrası Müstediye uygulanamaz.

KTFD Anayasanın 95.maddesi Radyo ve Televizyon istasyonlarının Devlet eli ile kurulacağını öngörmekte idi. KKTC Anayasasının 130.mad-desi ise radyo ve televizyon istasyonlarının kuruluş ve yönetimlerinin yasa ile düzenlenmesini öngörmektedir. Diğer bir ifade ile radyo ve televizyon istasyonlarının kuruluş ve yönetimleri 1975 Anayasası tahtında Devletin tekelinde iken, 1985 KKTC Anayasa-sı ile, bunlar Devletin tekelinden çıkarılmış ve gerek kuruluşu ve gerekse yönetimlerinin yasa ile düzenlenmesi öngörülmüştür. 50/83 sayılı Yasa da böyle bir düzenleyici yasadır.



Anayasanın 160.maddesi kamu görevlileri ile kamu personelinin haklarını- koruduğu doğrudur. Ne var ki kişi kendi isteği ile bu korunan haklardan feragat edebilir. Nitekim ilgili yasanın geçici 3.maddesinin 2.fıkrası yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamu görevlisi olarak nitelendirilenlere ilgili yasanın kapsamı içinde -kalıp kalmamaları için opsiyon hakkı tanımıştı. Müstedi opsiyon hakkını kullanmamış ve BRTK'deki görevine devam etmişti. 1985 tarihinde Haberler Amiri mevkiine atanmış ve müstedi bu atamayı da yazılı olarak kabul etmişti. Bu durumda Anayasanın 160.madde-si ile anayasal güvence altına alınan haklarından feragat etmiş sayılmalıdır Anayasanın 160.maddesi ile saklı tutulan haklardan ilgili kişi daima feragat edebilir.

3.Başsavcılığın görüşlerinin gerekçesi özetle şöyledir:
Başsavcılık Müstedaaleyhin görüş -ve iddialarını benimsemektedir. Ek olarak şunu da belirtmekte yarar vardır ki aslında Anayasaya aykırılık konusu ilgili Yasanın 67.maddesinden ziyade 10.maddenin 4.fıkrası olması gerekirdi. Yönetim Kurulunun müstedi durumunda olan kamu personelini zorunl-u emekliye çıkarma yetkisi veren ilgili Yasanın 10.maddesinin 4.fıkrasıdır. Havale konusu edilen 67.madde daha ziyade zorunlu emekliye ayrılma durumlarında ilgili kişinin emeklilik haklarının nasıl düzenleneceğine mütedairdir.

III.İLGİLİ YASA METİNLERİ:
-"Madde 67.
Sürekli personel, Emeklilik Yasası kuralları çerçevesinde Yönetim Kurulu tarafından emekliye ayrılır ve sözkonusu Yasada kamu görevlileri için öngörülen emeklilik hak ve menfaatlerinden, sağlıklarında kendileri, ölümleri halinde e-ş ve çocukları aynen yararlanırlar."




IV.İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 121.
(1)Kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri yasa ile düzenlenir-.
(2)Kamu görevlilerinin atanmalarını, onaylanmalarını, sürekli ve emeklilik hakkı kazandıran kadrolara yerleştirilmelerini, terfilerini, nakillerini, emekliye sevklerini, uyarma ve kınama cezasını gerektiren disiplin işlemleri dışın-da, azil ve görevden uzaklaştırma dahil diğer tüm disiplin işlemlerini yapmak üzere tarafsız ve bağımsız organ veya organlar kurulur. Bu organ veya organların kuruluşu ve işleyişi, belirli kamu görevlileri kesimi için, hizmet özellikleri gö-zetilerek ayrı düzenlemeler yapılmasına olanak tanıyacak biçimde, yasa ile düzenlenir.
Yargıçlar, savcılar, silahlı kuvvetler mensupları ve polis mensupları hakkındaki kurallar ile bu Anayasanın bu konudaki diğer kuralları saklıdır.
- (3)Diğer kamu personelinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri, bu personelin bağlı oldukları kurumlarca yürütülen hizmetlerin özelliklerine göre yasalarla -düzenlenir.
(4)Kamu görevlileri ile diğer kamu personeli hakkında yapılacak disiplin kovuşturmalarında isnat olunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve savunma için belli bir süre tan-ınması gereklidir. Bu ilkelere uyulmadıkça, disiplin cezası verilemez ve disiplin kararları yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz.
Yargıçlar ve savcılar hakkında bu Anayasanın kuralları saklıdır.
(5)Üst kademe yöneticiliği yapan -kamu görevlileri, ilgili bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanının imzalarını taşıyan üçlü kararname ile atanırlar. Bu konudaki kurallar yasa ile düzenlenir.
(6)Cumhuriyet Meclisi seçim gününün Resmi Gazete'de ilânından başlayarak, seçim sonrası-nda yeni Bakanlar Kurulunun göreve başlayacağı güne kadar kamu hizmetlerinde, kamu kuruluşlarında ve kamu iktisadi teşebbüslerinde, işçi dışında atama yapılamaz; terfi, nakil ve barem ayarlamaları tamamen durdurulur.
Bu kuraların nasıl -ve hangi koşullarla uygulanacağı yasa ile düzenlenir."


"Madde 160.
(1)Bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu görevlisi bulunan herhangi bir kişi, bu tarihten sonra, kendisine bu tarihe kadar uygulanan ayni hizmet koşullarına- bağlı olmak hakkına sahiptir. Bu hizmet koşulları, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte veya ondan sonra, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kamu görevlisi bulunduğu sürece, herhangi bir kişi aleyhine değiştirilemez.
Bu maddede belirtil-en kamu görevlileri yeni bir atama işlemine gerek olmaksızın görevlerine devam ederler.
(2)Bu madde amaçları bakımından, kamu görevlisi, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kamu hizmetinde herhangi- bir hizmeti gören kişiyi anlatır ve bu Anayasa ile diğer kamu personeli olarak tanımlanan kişileri de kapsar.
Bu madde amaçları bakımından hizmet koşulları, bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan yürürlükteki mevzuat uyarınca saptanmış- ücret, izin, azil, görevden uzaklaştırma, emeklilik maaşı, ikramiyeleri ve benzeri hakları kapsar."


V.İNCELEME:
Tarafların ileri sürdükleri sav ve görüşler ile ilgili yasa ve Anayasa metinleri incelenerek gereği düşünüldü.

Havale konusu kuralın, ilki-n, Anayasanın 121.maddesi açısından incelenmesi uygun görülmüştür.

Bütün ilgili zamanlarda müstedinin yaptığı görevin kamu nitelikli olduğuna kuşku yoktur. Ayrıca onun 50/83 sayılı Yasanın yürülüğe girdiği tarihe kadar gerek KKTC Anayasasının 121.maddes-i ve gerekse KTFD Anayasanın 93.maddesi anlamında bir kamu görevlisi olduğu da kabul edilen olgular arasındadır.
KTFD Anayasası kamu görevlisi ile kamu personeli arasında bir ayırım yapmış değildi. Buna mukabil KKTC Anayasası ise, her iki zümrenin yaptığ-ı görevin kamu görevi olmasına karşın 120.maddesinin 2.fıkrası ile "kamu görevlisi" dışında bir de "kamu personeli" zümresinin varlığını öngörmektdir.

Anayasanın 120.maddesinin 1.fıkrası hangi görevlerin sadece kamu görevlileri eliyle yürütüleceğini beli-rlemektedir. Bu fıkraya göre Devletin genel yönetim ilkelerine göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asıl ve sürekli görevler ancak "kamu görevlileri" eliyle yürütülebilir. Müstedi ilgili zamanlarda Devletin değil de kamu tüzel k-işiliği olan BRT Kurumunun asıl ve sürekli kadrolarında görev ifa etmekte idi.

BRT Kurumunun sunduğu hizmetin kamu görevi olmasına karşın bunun Anayasanın 120.maddesinin 1.fıkrasının öngördüğü "Devletin genel yönetim ilkelerine göre yürütmekle yükümlü ol-duğu bir hizmet" olup olmadığı bu havalede üzerinde kurulması gerekmemektedir. Nedeni ise Anayasanın 130.maddesidir. KTFD Anayasanın 95.maddesi radyo ve televizyon istasyonlarının Devlet eliyle kurulmasını öngörmekte idi. Buna göre Devletin dışında başk-a kuruluşlarca radyo ve televizyon istasyonu kurulması olanak dışı idi. KKTC Anayasasının 130.maddesinin 1.fıkrası ise radyo ve televizyon istasyonlarının kuruluş ve yönetimlerinin düzenlenmesini yasaya bırakmıştır. Bundan da artık radyo ve televizyon is-tasyonlarının sadece Devlet eliyle değil de yasanın cevaz vereceği kurum ve kuruluşlar eliyle de kurulabileceği anlaşılmaktadır.





1985 öncesi dönemde KTFD Anayasasının 95.maddesinin hükümleri ışığında BRT'nin asıl ve sürekli kadrolarında çalışanların -verdikleri hizmet gerek KTFD Anayasasının 93 gerekse KKTC Anayasasının 120(1)maddeleri anlamında "kamu görevi" idi. Ancak 1985 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra özellikle bu anayasanın 113, 120 ve 130.maddelerinin hükümleri ışığında BRTK'nin asıl v-e sürekli kadrolarında çalışanların verdikleri hizmetin Anayasanın 120(1) maddesinde öngörülen ve Devlet eliyle yürütülen "kamu görevi" olamıyacağı açıktır. Bu durumda 50/83 sayılı Yasa ile kurulan ve kamu tüzel kişiliği olan BRT Kurumunun verdiği hizmeti-n Anayasanın 120.maddesinin 2.fıkrasının öngördüğü kamu hizmeti olduğuna ve bu Kurumun asıl ve sürekli kadrolarında çalışanların - Müstedi de dahil- kamu personeli sayılmasına hükmetmek gerekir. Müstedinin yakınma konusu yaptığı ve "kamu görevlisi" olması- nedeniyle Anayasanın 121.maddesi hükümleri ışığında zorunlu emekliliğe ancak bağımsız bir organ olan Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından sevkedilebileceği doğrultusundaki görüş ve iddiasında, kendisinin, ayni maddenin öngördüğü "kamu görevlisi" olması gerek-tiği koşuluna haiz olmaması sonucu, herhangi bir haklılık payı olamaz. Sonuç olarak havale konusu kuralın Anayasanın 121.maddesinin 2.fıkrasına aykırılığından söz edilmesi olası değildir.

Müstedinin ikinci bir iddiası ise havale konusu kuralın Anayasanı-n 160.maddesine aykırı olduğu doğrultusundadır.

Metni yukarıya çıkarılan Anayasanın 160.maddesi Anayasanın yürürlüğe girdiği 7 Mayıs 1985 tarihinden önce kamu görevlisi olan kişilerin bu tarihe kadar uygulanan ayni hizmet koşullarına haiz olacağını öngör-mektedir.



Tarafların müşterek beyanları ile müstedinin 50/83 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 22.7.1983 tarihine kadar bir kamu görevlisi olduğu olgusu kabul edilmektedir. Müstedi, 50/83 sayılı Yasanın, hükümleri ne olursa olsun ve BRT Kurumundaki hiz-metin türüne bakılmaksızın yasadan önceki "kamu görevlisi" statüsünü değiştiremiyeceğini iddia etmektedir. Bu görüş ve iddia ile hemfikir olmamıza olanak yoktur. Gerek KTFD ve gerekse KKTC Anayasalarının ilgili maddeleri kamu görevlilerinin bu Anayasalar-ın yürürlüğe girmelerinden önce sahip oldukları haklarını saklı tuttukları bir gerçektir. Ne var ki kamu görevlilerine KTFD Anayasanın 131., KKTC Anayasasının 160.maddeleri ile verilen bu anayasal güvence ilgili kamu görevlisinin bu haktan isteği dışında -yoksun bırakılamıyacağı güvencesidir. Ancak bu meselede olduğu gibi bir kamu görevlisi haiz olduğu bir statüden kendi serbest iradesiyle ayrıldıktan sonra sözü edilen anayasal güvenceden artık söz edemez.

50/83 sayılı Yasa yürürlüğe girmesiyle BRT Kurum-unun "asıl ve sürekli" görevlerinde o vakte kadar çalışan kamu görevlilerinin kamu personeli statüsüne dönüştüğü kuşkusuzdur. Ancak ilgi Yasanın Geçici 3.maddesinin 2.fıkrası BRTK de kamu personeli olarak çalışmak istemiyenlere Kurumdan ayrılıp Devlet kad-rolarında istihdam edilmeyi isteme hakkı bahşedildiğinin gözardı edilmemesi gerekir.

Müstedi ilgili Yasanın sözü edilen geçici maddesi hükümlerinden yararlanmak istemedi ve Kurumdaki görevine devam etti. Hatta BRTK Yönetim Kurulu tarafından 1.1.1985'den- itibaren Haberler Amiri mevkiine atandı ve müstedi bu atanmayı da yazılı olarak kabul etti.




A.M. 21/78 sayılı davada bir kişinin anayasal haklarından feragat etmeye hakkı olduğu vurgulanmıştır. Sözü edilen davanın 4.sayfasında konu ile ilgili olara-k şunlar yer almaktadır:
"Ancak kişiler kendilerine tanınan anayasal haklardan, Anayasada aksine hüküm bulunmadığı hallerde serbestçe isteklerini kullanarak feragat edebilirler. Bu hususta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1197/62 sayılı başvuruda- Yearbook 5, s.88'de şunları söylemektedir.
'Whereas it must nevertheless be made clear that this position was in no way the result of unilateral action by the only State concerned in the affair, the Federal Republic of Germany - Spain in- any case not being a Party to the Convention - but of an arbitration clause subscribed to by the party concerned . . . . . . Whereas the inclusion of an arbitration clause in an agreement between individuals amounts legally to partial ren-unciation of the exercise of those rights defined by Article 6(1); Whereas nothing in the text of that Article nor of any other Article of the convention explicitly prohibits such renunciation;
-Konunun duruşması esnasında davacı Cumhuriyet devrinde Kıbrıs Anayasa Mahkemesinin ve daha sonra K.T.F.Devleti Yüksek Ma-hkemesinin benzeri konuda karar verdiğini ileri sürdü. Hakikaten, Cumhuriyet devrinde Anayasa Mahkemesi The Co-operative Grocery of Vasilia davasında Kooperatif Yasasının 53.maddesinde yer alan kooperatif üyeleri arasındaki herhangi bir anlaşm-azlığın kooperatif mukayyidi veya onun tayin edeceği başka kişiler tarafından karara bağlanması hususundaki hükmün Anayasaya aykırı olmadığına karar verdi. Daha sonra A.M. 5/76 sayılı havalede Yüksek Mahkeme de ayni yasanın aynı maddesi hakkında a-ynı kararı verdi. Gerek Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin gerekse K.T.F.Devleti Yüksek Mahkemesinin vermiş olduğu kararlarda karara bağlanan husus ihtilâf konusunun Mukayyit veya onun tayin edeceği kişi veya kişiler tarafından karara bağl-anmasını öngören hükmün Anayasaya aykırı olmadığıdır. Gerek Anayasa Mahkemesi gerekse Yüksek Mahkeme kişinin anayasal haklarından feragat etmeye hakları olduğu hususunda karar vermiştir."

Ayni davanın 5.sayfasında da feragat konusunda şu gö-rüşlere yer verildi.

"Anayasamızın 27.maddesinin (2).fıkrası kişinin medeni hak ve yükmlülüklerinin karara bağlanmasında yasa ile kurulan bağımsız, tarafsız ve yetkili bir mahkeme tarafından makul bir süre içinde adil ve açık bir surette davanı-n dinlenmesi hakkına sahip olduğu öngörülmektedir. Buna rağmen İnsan Hakları Mahkemesi kişinin mahkemeye başvurma hakkı olduğu hususunda karar vermiştir. Golder davasında da İnsan Hakları Mahkemesi kişi serbestçe istediği takdirde kendisine ver-ilen mahkemeye başvurma hakkından feragat edebileceğini belirtti. Ancak böyle bir feragatın kişinin baskısız ve serbestçe kullanılan isteği üzerine yapılması gerektiği hususunda karar vermiştir."


Yukarıda yapılan alıntılardan da anlaşılabil-eceği gibi müstedi kendisine anayasal güvence olarak verilen haktan, yani "kamu görevlisi" olarak kalma ve o statünün bahşettiği haklardan kendi serbest iradesi ile, en azından 1.1.1985 tarihinde BRTK Yönetim Kurulu tarafından yapılan atama teklifini kabul- etmekle, feragat etmiştir. Bu durumda Anayasanın 160.maddesinin ona herhangi bir yarar sağlayacağını iddia etmek olası değildir.

Başsavcılık tarafından ileri sürülen görüşlerde büyük bir dereceye kadar haklılık payı olmasına rağmen, yukarıda söylenenle-rin ilgili yasanın 10.maddesinin 4.fıkrası için de aynen geçerli olduğuna şüphe yoktur. Ancak havale konusu edilen madde Yasanın 10.maddesinin 4.fıkrası olmadığına göre bu fıkra için spesifik olarak bu havalede bir karar verme olanağı yoktur.

Havaleyi s-onuçlandırmadan bir hususa değinme gereğini duyduk. Anayasaya aykırılığı nedeniyle havalesi istenen bir yasa maddesi veya kuralının taraflar arasındaki ihtilâfın hallinde etken olması gerekir. İlgili madde veya kuralın etken olup olmadığı hususunda durak-sama olması halinde ilkin o konuda duraksamayı ortadan kaldıracak bir karara varılması gerekmektedir.

SONUÇ:
Sonuç olarak 50/83 sayılı Bayrak Radyo - Televizyon Kurumu Yasasının 67.maddesindeki "sürekli personel, Emeklilik Yasası kuralları çerçevesinde Y-önetim Kurulu tarafından emekliye ayrılır" söz dizisinin Anayasanın 121.maddesinin 2.fıkrasına veya 160.maddesine aykırı olmadığına oybirliği ile karar verildi.




(Salih S. Dayıoğlu)(N. Ergin Salâhi)
BaşkanYargıç







(Aziz Altay) -(Celâl Karabacak) (Taner Erginel)
Yargıç Yargıç Yargıç


30.6.1992






































-1


-12-



-


Full & Egal Universal Law Academy