Anayasa Mahkemesi Numara 8/2005 Dava No 5/2006 Karar Tarihi 07.12.2006
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 8/2005 Dava No 5/2006 Karar Tarihi 07.12.2006
Numara: 8/2005
Dava No: 5/2006
Taraflar: Yavuz Türkmen ile Başsavcılık
Konu: Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B(1),75(1) ve 75(4) Maddelerinin Anayasanın Başlangıç Kısmına ve 1. Maddesine aykırı olup olmadığı
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 07.12.2006

-D.5/2006 Anayasa Mahkemesi 8/2005
(Lefkoşa Dava No: 3134/2004)

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK- MAHKEME HUZURUNDA

Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Başkan, Nevvar Nolan, Mustafa H. Özkök,
Seyit A. Bensen, Necmettin Bostancı.

Anayasanın 148. maddesi hakkında.


Havale eden: Yavuz Türkmen
-- ile -
Aleyhine Havale Edilen: Başsavcılık


A r a s ı n d a.


Havaleyi yapan Sanık namına: Avukat Ergin Ulunay
İddia Makamı namına: Başsavcı Yardımcısı Osman Talat Naim Enginsoy.


----------------------------


K A R A R


KONU: 29/1989 sayılı Yasa ile- tadil edilmiş olan Fasıl 262 Poliçeler Yasasının 74B(1), 75(1), ve 75(4) maddelerinin Anayasanın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:

Sanık 18.11.2004 tarihinde Lefkoşa Kaza Mahkemesinde aleyhine dosyalanan 3134/2004 s-ayılı bir dava ile, 29/89 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 262 Poliçeler (Değişiklik) Yasasının 75(4) maddesine aykırı karşılıksız çek keşide etmekle ve aynı Yasanın 74B(1) ve 75(1) maddelerine aykırı karşılıksız çek kesip düzeltme işlemlerini yerine get-irmemekle itham olundu. Davanın duruşması esnasında sözü edilen Fasıl 262 Poliçeler Yasasının tadilatla yürürlüğe konan maddelerinin, Anayasanın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine aykırı olduğunu iddia etti. Davayı gören Kaza Mahkemesi ise, Anayasanın 148-. maddesine istinaden iddianın karara bağlanmasında etken olduğu kararına varıp davayı Anayasa Mahkemesine havale etti ve Anayasa Mahkemesi kararını verinceye kadar işlemleri durdurdu.

II. İDDİALARIN GEREKÇELERİ:

Tarafların iddialarının gerekçeleri şöyl-edir:

1. Sanığın iddialarının gerekçesi:
Birleşmiş Milletler öncülüğünde yapılan Kişisel ve Siyasal Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme (International Covenant on Civil and Political Rights) 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (On-ay) Yasası ile KKTC tarafından kabul olunmuş ve yürürlüğe konmuştur.

1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de 39/62 sayılı Yasa ile Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından Kıbrıslı Türkler henüz Kıbrıs Cumhuriyetinde ortak iken 1962 yılında kabul olunmuş olma-sı hasebiyle KKTC'yi de bağlar. Sözü edilen 1950 İnsan Hakları Konvansiyonunun 4. protokolü, KKTC tarafından kabul olunmuş olmamasına rağmen yine de KKTC'yi bağlamaktadır.

Anayasanın Başlangıç Kısmı ve I. Maddesi inter alia KKTC'nin Sosyal Adalet -ve Hukukun Üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyet olduğunu öngörmektedir. Sözü edilen konvansiyonlar hiçbir kimsenin akitten doğan bir mükellefiyeti yerine getirmemesinden ötürü hapis cezasına çarptırılamayacağına amirdir. Çek de bir akittir. - Karşılıksız çek kesen kişiyi bu gibi durumlarda hapis cezasına çarptırılabileceğini öngören Poliçeler Yasasının 74B(1), 75(4) ve 75(1) maddeleri bu açıdan Anayasaya aykırıdır.

2. Başsavcılığın iddilarının gerekçesi:
Anayasa Mahkemesi geçmişte A.-M. 11/2001 (D. 1/2002) ve A.M. 8/90 (D.6/90) sayılı konuya şamil kararları vermiş ve yakınma konusu yapılan yasa maddelerinin Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir. Keza yakınma konusu yapılan Yasa maddelerinin Anayasanın Başlangıç Kısmı veya I. Mad-desine veya herhangi bir maddesine aykırılık teşkil etmemektedir.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:

Fasıl 262 Poliçeler (Değişiklik) Yasası'nın

74 B.(1)Karşılığı olmadığı için çeki ödemeyen muhatap banka, hesap sahibinin kendisinin veya vekil veya temsilci-lerinin elinde bulunan o bankanın bütün çek karnelerini geri vermesini bu maddenin (2)'inci fıkrası gereğince düzeltme işlemlerini yerine getirmeden bir yıl süre ile çek keşide edemeyeceğini ve aksine davranışların cezai müeyyideler gerektireceğini, ibraz -tarihini izleyen beş iş günü içinde, iadeli taahhütlü mektupla hesap sahibine bildirir. Mektubun bir sureti aynı gün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez Bankasına gönderilir.

75. (1) Bu Yasanın 74B maddesinin (1)'inci fıkrası uyarınca banka tarafından -yapılan ihbarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten başlayarak on iş günü içinde düzeltme işlemlerini yerine getirmeyenler veya geçerli bir sebebe dayanmaksızın, çek karnelerini geri vermeyenler bir suç işlemiş olurlar ve mahkumiyetleri halinde 6.000 YTL (-Altı Bin Yeni Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya altı yıla kadar hapis cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilirler.

Bu Yasanın 74 B maddesinin (2)'nci fıkrasında belirtilen düzeltme işlemi yapılmadığı halde 74 C maddesindeki bir yıllık- süre içinde veya bu maddenin (4)'üncü fıkrası gereğince hükmolunan süre içinde çek keşide edenler, çek hesabı açtıranlar, fiillerinin başka bir suç sayılıp sayılmadığına bakılmaksızın bir suç işlemiş olurlar ve mahkumiyetleri halinde 6.000 YTL (Altı Bin -Yeni Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya altı yıla kadar hapis cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilirler.

75 (4) İbraz edildiğinde, karşılığı bulunmaması nedeniyle ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir suç işlemiş olurlar ve mahkumiyetl-eri halinde 6.000 YTL (Altı Bin Yeni Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya altı yıla kadar hapis cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilirler.
Mahkeme ayrıca işlenen suçun niteliğine göre üç yıla kadar bankalarda çek hesabı açmasının ve çek -keşide etmesinin yasaklanmasına karar verebilir. Yasaklama kararı bütün bankalara duyurulmak üzere Merkez Bankasına bildirilir.


IV. İLGİLİ ANAYASA MADDELERİ:


KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ANAYASASI
BAŞLANGIÇ

Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve -özgürlükleri için savaşım vermiş büyük Türk Ulusunun ayrılmaz bir parçası bulunan;

Anavatanından koparıldığı 1878 yılından bu yana ulusal varlığına ve yaşam hakkına yöneltilen ve özellikle 1955 yılından sonra silahlı tedhiş, saldırı ve sindirme biçiminde- yoğunlaştırılan olaylar karşısında, birlik ve bütünlük içinde, yetkin bir toplum olarak direnişini örgütlemiş olan;

Toplumsal hak ve özgürlüklere sahip olmadan, bireysel hak ve özgürlüklerin sözkonusu olamayacağını, Anavatanın doğal, tarihsel ve andlaşm-alardan doğan yasal garantörlük hakkını kullanması suretiyle Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin sonuçlandırdığı ve Kıbrıs Türklüğüne huzur, barış, güvenlik ve özgürlük ortamı içinde yaşama imkanı sağlayan Barış Harekatının yapıldığı 1974 yılına kadar sür-en acı deneyimlerle saptamış bulunan; ve

Tarihten, uluslararası andlaşmalardan, insan hakları beyanname ve sözleşmelerinden doğan bütün hakları elinden alınmak ve Kıbrıs'taki varlığı tamamen yok edilmek istenen; 21 Aralık 1963 tarihinden sonra bütün org-anları, yasa dışı yollarla Kıbrıs Rumlarının tekeline giren, oluşum biçimi yanında, izlediği politikalarla da sadece Kıbrıs Rumlarının devleti haline gelen, Pan-Helenist yayılmacılığa hizmet eden, ırkçı ve ayırımcı düşünce ve eylemlerle andlaşmalardan ve A-nayasa esaslarından tamamıyla ayrılarak meşruluğunu yitirmiş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında, kendi kaderini tayin etme hak ve özgürlüğünü kullanarak, dünya ve tarih önünde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini ilan etmiş bulunan,

KIBRIS TÜRK HAL-KI

Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olarak;

15 Kasım 1983 tarihinde, büyük bir coşku ve oybirliği ile kabul edilen Bağımsızlık Bildirisini yaşama geçirmek;

Kendi yurdunda tam bir güven ve insanca bir düzen içinde varlığını sürdürmek;

İnsan hak v-e özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren çok partili, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini gerçekleştirmek; ve

Atatürk ilkelerine bağlı kalmak ve özellikle O'nun "Yurtta barış, dünyada barış" il-kesini yaygınlaştırmak amaçları ile,

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Meclisinin yaptığı bu Anayasayı, 15 Kasım 1983 tarihinde kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Anayasası olarak kabul ve ilân eder; ve

Asıl güvencenin yurttaşların gönül ve- iradelerinde yer aldığı inancı ile, özgürlüğe, adalete ve erdeme tutkun evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.

Devletin Şekli ve Nitelikleri
Madde 1
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine d-ayanan laik bir Cumhuriyettir.

Anayasaya Aykırılık Konusunun Mahkemeler Tarafından Yüksek Mahkemeye İletilmesi
Madde 148
(1)İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere, herhangi bir mahkeme işlemindeki bir taraf, bu işlemin herhangi bir safhasında bu işlemdek-i uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığını ileri sürebilir ve bunun üzerine, mahkeme bu konuyu, Anayasa Ma-hkemesine sunar ve bu konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir karar verilinceye kadar sözkonusu işlemi durdurur.
Ancak Anayasa Mahkemesince herhangi bir yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığı konus-unda aynı veya benzeri bir konuda daha önce karar verilmişse, mahkeme konunun Anayasa Mahkemesine iletilmesinin reddine karar verebilir.
(2)Anayasa Mahkemesi kendi kararına sunulan bir konuyu, tarafları dinledikten sonra inceler ve kararını verir. Alına-n karar konuyu sunan mahkemeye bildirilir.
(3)Anayasa Mahkemesinin, bu maddenın (2). fıkrası gereğince verdiği herhangi bir karar, konuyu sunan mahkemeyi ve ilgili tarafları bağlar. Alınan karar, yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa veya kararın herh-angi belli bir kuralının Anayasaya aykırı olduğu yolunda ise, sözkonusu yasa veya karar veya sözkonusu yasa veya kararın herhangi belli bir kuralı, Anayasa Mahkemesince aksine karar verilmedikçe yalnız sözkonusu mahkeme işlemine uygulanmaz.


V. İNCELEME:-

Bu davanın kökeninde yatan olguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

Sanık, 18.11.2004 tarihinde Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nde aleyhine dosyalanan 3134/2004 sayılı bir dava ile 2 itham içeren ve teferruatı celpnamede gösterilen suçları işlemek-le itham edilmiştir. Sanık aleyhine getirilen ithamlar aynen şöyledir:

"İTHAM OLUNDUĞU SUÇ
Dava
29/89 Sayılı yasa ile tadil olunan Fasıl 262 Poliçeler (Değişiklik) Yasasının
75(4). maddesine aykırı karşılıksız çek keşide etme.

SUÇUN TAF-SİLATI
Sanık, 9/8/2004 tarihinde Lefkoşa'da, Kıbrıs Vakıflar Bankası Ltd. Şubesine ibraz edilip edildiğinde karşılığı bulunmadığı nedeni ile ödenmeyen 336281 seri numaralı Barbaros Kesikli adına yazılı 20.000.000.000 TL'lik çek keşide etti.

İTHAM- OLUNDUĞU SUÇ
Dava
29/89 Sayılı yasa ile tadil olunan Fasıl 262 Poliçeler (Değişiklik) Yasasının
74 B(1) ve 75(1) maddelerine aykırı karşılıksız çek kesip düzeltme işlemlerini yerine getirmeme.
SUÇUN TAFSİLATI
Sanık, birinci davada tafsilatı veril-en çek ile ilgili olarak Bankanın kendisine yapmış olduğu 9/8/2004 tarihli bildirimi 28/8/2004 tarihinde almış olduğu halde yasanın öngördüğü 10 iş günü içinde düzeltme işlemlerini yerine getirmedi."


Dava, Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nde, duruşma için -tayin olunduğu 13.7.2005 tarihinden önce her iki tarafın müşterek talebi ile birkaç kez tehir olunmuş ve duruşma için tayin olunduğu 13.7.2005 tarihinde sanık avukatı Mahkeme'ye müracaat ederek ithamnamenin dayandığı 29/1989 sayılı Yasa ile tadil edilmiş o-lan Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 75. maddesinin 4. fıkrası ile 75. maddenin 1. fıkrası ve 74. maddenin B(1) fıkrasının Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine aykırı olduğu iddiasını yapmıştır. İddiasına devam ederek Anayasa'nın 148. maddesine ist-inaden alt Mahkeme'deki işlemlerin durdurularak konunun Anayasa Mahkemesi'ne havalesini talep etmiştir. Bunun üzerine İddia Makamını alt Mahkeme'de temsil eden Savcı Yardımcısı, havale talebine cevap vermek için Mahkeme'den bir tehir talep etmiş, Mahkeme -de davayı 21.7.2005 tarihine ertelemiştir. 21.7.2005 tarihinde dava tekrar ele alındığında Savcı Yardımcısı konunun Anayasa Mahkemesi'ne havalesine karşı çıkmış ve müracaatın reddolunmasını talep etmiştir. Savcı Yardımcısı talep edilen havaleye karşı çık-arken 29/1989 sayılı Poliçeler (Değişiklik) Yasası'nın, Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 74 ve 75. maddelerine getirdiği tadilâtın daha önce iki kez A.M 8/90 (D.6/90) ve A.M 11/2001 (D.1/2002) sayılı kararlar ile Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine- aykırı olduğu iddiası ile konunun Anayasa Mahkemesi'ne havale edildiğini, neticede bu maddelerin Anayasa'ya aykırı olmadığına Anayasa Mahkemesi'nce karar verildiğini, bu havalelerin birinde havaleyi yapan avukatın yine bu davada havaleyi isteyen aynı avuk-at olduğunu ve aynı iddiayı o davada da yapıp bilâhare bu nokta üzerinde Anayasa Mahkemesi'nce karar verilmeden iddiasını geri çektiğini belirtmiş ve konunun tekrar Anayasa Mahkemesi'ne havaleye gerek olmadığını iddia etmiştir. Neticede alt Mahkeme, taraf-ları dinledikten sonra kararını 28.7.2005 tarihinde verip, konunun davanın karara bağlanmasında etkisi olacağı görüşünü benimseyerek alt Mahkeme'deki işlemleri durdurmuş, Anayasa'nın 148. maddesine istinaden konuyu Anayasa Mahkemesi'ne havale etmiştir. Bu- konudaki tutanaklar aynen şöyledir:

"............... BU MAHKEME; Anayasanın 148. maddesinin 2. fıkrası
tahtında aşağıdaki soruyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahkemeye
Anayasa Mahkemesi olarak sunar:-

Poliçeler (Değişiklik) -Yasası'nın, 74B (1) ve 75 (4), 75 (1)
Maddelerinin Anayasa'nın başlangıç kısmına ve 1. maddesine aykırı
olup olmadığı.

Mahkeme, keza sunulan sorunun Anayasa Mahkemesi olarak Yüksek
Mahkeme tarafından karara bağlanıncaya değin işb-u davanın
durudurulmasını emreder."


Havale, Anayasa Mahkemesi tarafından 26.10.2006 tarihinde ele alınmış, ve o oturumda havaleyi yapan sanık avukatı 29/1989 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın tadil olunmuş şekli ile- 75(1) ve 75(4) maddelerine aykırılık teşkil ettiği iddiasını açıp, bunun haricindeki iddialarını geri çekmiştir. Bir başka deyişle sanık avukatı, tadil edilmiş şekli ile Fasıl 262'nin 74. maddesine aykırılık iddiası üzerinde ısrarlı olmamış Anayasa'ya ay-kırılık iddialarını 75. madde ile sınırlamıştır. Sanığın Anayasa Mahkemesi'ndeki duruşmada yaptığı iddiaları şöyle özetlemek mümkündür
KKTC Anayasası beynelminel hukuku veya milletlerarası hukuku tanır ve KKTC'de uygulanmasını öngörür. Birleşmiş Milletle-rin öncülüğünde yapılan "Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme" (International Covenant on Civil and Political Rights) Anayasa hükümlerine uygun olarak 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasası ile KKTC'de kabul -olunmuş ve 2.8.2004 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmasını müteakip 29/2004 sayılı Yasa'nın 5. maddesi uyarınca KKTC'de yürürlüğe konmuştur. Bu Yasa'nın 11. maddesi aynen şöyledir:

"Hiç kimse yalnız sözleşmeden doğan bir yükümü yerine getirmemiş-
olması sebebi ile hapsolunamaz."


Sanık avukatının iddiasına göre, 29/2004 sayılı Yasa'nın 53. madde hükümlerine göre Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça metinleri aynı geçerliliğe haiz-dir. Dolayısıyla Türkçe tercüme olan 29/2004 sayılı Yasa'da tercüme hatası var ise 53. maddede belirtilen diğer 5 lisandaki metin geçerlidir. Sözleşmenin İngilizce metin'deki 11. madde aynen şöyledir:

"Article 11
No one shall be impriso-ned merely on the ground of inability to
fulfil a contractual obligation."

Bu iddiasına ek ve paralel olarak sanık avukatı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin KKTC'yi, sözleşmeyi kabul etmesi neticesi bağladığını, bunun hükümlerinin yasala-rımız arasında yer aldığını (39/62 sayılı Yasa) bu sözleşmeye ek bir 4. protokol olduğunu, bu 4. protokolün KKTC tarafından kabul edilmemiş olmasına rağmen KKTC'yi yine de bağladığını, bunun 1. maddesinin de 29/2004 sayılı Yasa'nın 11. maddesine benzer bir- madde içerdiğini, beynelminel hukuk olması hasebiyle KKTC'de bağladığını, dolayısıyla sanık aleyhine getirilen ithamın bir karşılıksız çek kesme olmasına rağmen, çekin de bir nevi sözleşme olduğu üzerinde durup, ödenmemesi nedeni ile mahkûmiyeti halinde h-apse gönderilemeyeceğini iddia etmiştir. Sanık avukatı, Mahkeme'ye yaptığı hitabesi esnasında daha da ileri giderek, yukarıda sözü edilen beynelminel sözleşmelerin Fasıl 262'nin 29/1989 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile 75. maddesini ortadan kaldırd-ığını, artık bu maddede öngörülen eylemin gerçekleşmesi halinde bu eylemin suç dahi teşkil etmediği üzerinde durmuştur. Tablonun tamamlanması için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 4. protokolünün 1. maddesinden de alıntı yapmak yerinde olacaktır. Bu m-adde de aynen şöyledir:

"Article 1
No one shall be deprived of his liberty merely on the ground of
inability to fulfil a contractual obligation."

Sanık avukatının yaptığı bu iddiaları sağlıklı bir şekilde değerlendirmek -için ikiye ayırmak yerinde olacaktır. Şöyle ki;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 4. protokolünü
KKTC'nin kabul etmediğini veya bu protokola taraf olmadığını sanık avukatı teslim etmiştir. Buna rağmen KKTC'nin bunun içeriği ile bağlı olduğunu iddia etm-iştir. Bu gibi durumlarda beynelminel hukuk kaidelerine göre hiçbir bağımsız Devlet, kendi rızası olmaksızın hiçbir sözleşme hükümleri ile bağlı değildir, meğer ki, ilgili sözleşme o Devlet için yeni obligasyonlar ihdas etmeyip "Customary International La-w" diye vasıflandırabileceğimiz prensipleri anlaşma haline dönüştürmüş olsun (Codify). KKTC 4'üncü protokolü kabul etmediğine göre bunun içeriği ile bağlı değildir ve bu protokolün içeriğinin "Customary International Law" teşkil ettiği hususunda sanık avu-katı doyurucu bir biçimde Mahkemeyi tatmin etmemiştir. Protokolün 1'inci maddesi, 29/2004 sayılı Yasa'mızın 11'inci maddesi ile içerik olarak benzer olmakla beraber, Protokolün diğer maddelerinin Customary International Law teşkil edip etmediği tartışma k-onusudur, mesela bir ülkede bulunan ecnebilerin top yekün sınırdışı edilmesini yasaklayan 4'üncü maddesi.

2) Bunun tam aksine, Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'ni (International Covenant on Civil and Political Rights) KKTC Devleti 29/2004 sayılı y-asa ile KKTC Anayasası'na uygun olarak kabul etmiştir ve içeriği KKTC'yi bağlamaktadır. A fortiori, bu Mahkeme A.M. 3/2006 (D.3/2006) sayılı kararında International Covenant on Civil and Political Rights'ı başka beynelminel sözleşmeler ile birlikte, 15 -Kasım 1983 tarihli ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi'nin oybirliği ile kabul ettiği KKTC'nin Kuruluş Kararı ve Bağımsızlık Bildirimi'nde Türkçe isimlerini vererek Kıbrıs Türk halkının tanıyıp kabul ettiğini dünyaya haykırdığını söylemiştir. Bu durumda- Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin hükümlerinin KKTC'yi bağladığına kuşku yoktur.

Sanık avukatının Anayasa'ya aykırılık iddiasını değerlendirip karara bağlamak için bir yandan 29/2004 sayılı (Onay) Yasası'nın 11'inci maddesi ile Sözleşmenin orij-inal metinlerinden olan İngilizce metni ile birlikte okunması ve değerlendirilmesi diğer yandan 29/1989 sayılı Tadil Yasası'nın Fasıl 262 Poliçeler Yasası'na getirdiği tadilat ile birlikte karşılaştırılıp tezekkür edilmesi gerekmektedir. Bunu yaparken ilk- işlem sanık aleyhine getirilen ithamlarda öngörülen ve tadil olunmuş şekli ile Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 75 (1) ve 75 (4) maddelerinde öngörülen eylemin 29/2004 sayılı (Onay) Yasası'nın 11'inci maddesinde öngörülen eylemin aynısı olup olmadığının kar-ara bağlanması gerekmektedir. Bir başka deyişle 11'inci maddede geçen "sözleşme" tabiri Poliçeler Yasası'nda sözü edilen 'çek'i kapsar mı?
Bu hususun incelenip karara bağlanması gerekmektedir.

KKTC'de sözleşmelerle ilgili mevzuat Fasıl 149 Sözleşm-eler Yasası'nda düzenlenmiştir. Sözü edilen bu Yasanın 2(2)(h) maddesi bir sözleşmeyi aynen şöyle izah etmektedir:

"an agreement enforceable by law is a contract."

Buna göre ilk nazarda çek bir anlaşmadır. Ancak normal bir anlaşmada oldu-ğu gibi iki kişi arasında yapılmayıp bir yandan çeki kesen ile diğer yandan leyhine çek kesilene ilâveten, ortada bir de çekin üzerine kesildiği veya keşide edildiği kişi veya müessese olan banka vardır. Leyhine çek kesilen kişi, isterse çeki bir başkasın-a ciro eder, o da bir başkasına ciro eder ve bu müteaddit defalar tekrarlanabilir. Bir başka deyişle çek klasik anlamda bir anlaşma değildir. Neticede çeki kesen kişi, ileride hiç tanımadığı ve çeki kendine ciro edildiğinden yasal olarak elinde bulundura-n bir kişi ile muhatap olabilir. Nitekim Fasıl 262'nin 73. maddesinde çekin izahı şöyledir:

"73. A cheque is a bill of exchange drawn on a banker payable on
demand.
Except as otherwise provided in this Part, the provisions of -this
Law applicable to a bill of exchange payable on demand apply to a
cheque."


Çeklerle ilgili mevzuat Fasıl 262 Poliçeler Yasa'sı ile düzenlenmiştir. Bu Yasanın 3(1) ve 3(2) maddesinde poliçe ise şu şekilde izah edilmiştir:

- "3. (1) A bill of exchange is an unconditional order in writing,
addressed by one person to another, signed by the person giving
it, requiring the person to whom it is addressed to pay on demand
or at a fixed or determinable futur-e time a sum certain in money to
or to the order of a specified person, or to bearer.

(2) An instrument which does not comply with these conditions,
or which orders any act to be done in addition to the payment of money,
-is not a bill of exchange."


1928'de yürürlüğe giren ve kök olarak İngiltere'nin 1882 Bills of Exchange Act'a dayanan Fasıl 262, 75. maddesi ile çeki kesen kişiye çeki durdurma hakkı verirken, bu hak çeki kesen kişiden 29/1989 sayılı Tadilat Yasas-ı ile geri alınmıştır. (Bak: A.M. 4/91, (D. 4/91)) Dolayısıyla çek daha özel bir statü kazanmıştır ve A.M. 4/91 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına göre çek 'koşulsuz bir ödeme emridir.'

Meclis 29/1989 sayılı Tadilât Yasası'nı geçirdikten sonra 2004- yılında 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasası'nı yapmıştır. 29/1989 sayılı Fasıl 262'yi tadil eden Yasayı da 2004 yılında geçirilen 29/2004 sayılı Yasa ile zımnen olsun tadil etti mi? Ve 'çek'i' 'sözleşme' kapsamına aldı mı? - Karar verilmesi gereken husus budur. Yasaların tefsir prensipleri ile konuya bakıldığında bu sualin cevabı hayır veya menfi olmalıdır, çünkü Meclis 29/2004 sayılı Yasa yürürlükte iken, 2006 yılında 34/2006 sayılı Poliçeler (Değişiklik) Yasası'nı yapmış v-e 29/1989 sayılı Yasa ile tadil olunan Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 75. maddesini (yani bu havalede, havaleyi yapanın yakınma konusu yaptığı aynı maddeyi) inter alia tadil edip orada öngörülen eylemin veya suç teşkil eden eylemin cezasını artırmıştır. M-eclis, bir yandan Poliçeler Yasası'nda karşılıksız çek kesme eyleminin cezasını artırırken, diğer yandan çek bir sözleşmedir, 29/2004 sayılı Yasa'nın 11'inci maddesi'nin kapsamındadır, suç teşkil etmez, veya o suçtan mahkum olan kişi hapislik cezasına çarp-tırılamaz, diyemezdi ve demedi. Bir başka deyişle Meclis, 29/2004 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde öngörülen 'sözleşmeden' Fasıl 262'de kastedilen 'çek'i, ayrı tutmuştur. Konuya şamil bu tefsir prensibi Maxwell on the Interpretation of Statutes'da şöyle ka-leme alınmıştır:

"If, therefore, earlier and later statutes can reasonably be construed
in such a way that both can be given effect to, this must be done."
(Bak: 12th ed, 1969 baskısı, sayfa 191).


Yukarıdakiler muvacehesin-de 29/89 sayılı Yasa ile tadil edilmiş şekli ile Fasıl 262 Poliçeler Yasasının, 75(1) ve 75(4) maddelerinin Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine aykırı olmadığı görüşündeyiz.


(Metin A. Hakkı) (Nevv-ar Nolan)
Başkan Yargıç




(Mustafa H. Özkök) (Seyit A. Bensen) (Necmettin Bostancı)
Yargıç Yargıç - Yargıç




EK GÖRÜŞ:
Sanık, 29/89 sayılı (Değişiklik) Yasası ile değiştirilen Fasıl 262, Poliçeler Yasasına aykırı olarak karşılıksız çek keşide etmek ve karşılıksız çek kesip düzeltme işlemlerini yerine getirmemek suçları ile itham ed-ildi. Dava dinlenmek üzere Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna gittiğinde Sanık Avukatı, sanık aleyhine getirilen davalara konu suçları düzenleyen Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 75(1), 75(4) ve 74 B(1) maddelerinin Anayasa'nın başlangıç kısmına ve 1. maddesine- aykırılığını ileri sürdü ve Anayasa Mahkemesine havale edilmesini talep etti. Savcı Yardımcısı talep edilen havaleye karşı çıktı ve müracaatın reddolunmasını talep etti. Mahkeme, tarafların iddialarını dinledikten sonra sanık avukatının talep ettiği haval-enin yapılmasını uygun ve adil olacağına karar verdi ve konuyu karara bağlanmak üzere Anayasa Mahkemesi olarak Yüksek Mahkemeye havale etti.

Anayasa Mahkemesi A.M.8/90 (D.6/90) ve A.M.11/2001 (D.1/2002) sayılı davalarda verdiği kararlarda ayni konuyu etra-flıca inceledi ve sözü edilen Yasa maddelerinin Anayasanın 1. maddesine aykırı olmadığına karar verdi. O havaledeki kararlarda belirtilen görüşleri ve varılan sonucu bu dava bakımından da aynen benimserim.
Sayın Mahkeme Başkanının okuduğu çoğunluk kararınd-a verilen hükümle ve varılan sonuçla hemfikirim. Sadece çoğunluk kararında sözü edilen 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasası ve Fasıl 262 Poliçeler Yasasının Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanmasını uygun görmedim.

Davanın- duruşmasında, Sanık avukatı 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasasının bir Anayasa kuralı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini ve sözü edilen Onay Yasasının veya 11. maddesinin 29/89 sayılı (Değişiklik) Yasası ile deği-ştirilen Fasıl 262, Poliçeler Yasasının 75(1) ve 75(4) madde hükümlerini iptal edip etmediğini Anayasa Mahkemesini yorum yapmaya davet etmiştir.

Anayasanın 149. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, KKTC Anayasasının herhangi bir kuralını yorumlamak münhasır- yetkisine sahiptir.

Tezekkür edilmesi gereken ilk husus konu 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasası'nın bir Anayasa kuralı veya mevzuatı olup olmadığıdır. Konu Yasa KKTC Meclisi tarafından geçirilmiş olup 2.8.2004 tarihinde Re-smi Gazete Ek.I'de yayınlanmıştır. Uluslararası Andlaşmaları Uygun Bulma ile ilgili Anayasanın 90. maddesinin (5). fıkrası aynen şöyledir:

"90.(5)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Uluslararası
andlaşmalar yasa hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykır-ılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemeye başvurulamaz."

Yukarıda alıntısı yapılan Anayasanın 90. maddesinin (5). fıkrasının anlamı ve amacı gayet açıktır. 90(5) maddesine göre uluslararası andlaşmalar yasa hükmündedir. Yasal-ardan farkı sadece anayasaya aykırılığı ileri sürülemez. Yorumu istenen 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasası da bir yasadır ve diğer yasalarla ayni kapsamdadır. Ancak Uluslararası andlaşmalar iç hukukta yer alan yasalardan daha- üstün bir konumda olduğu görüşü hakimdir (Gör: A.M.11/93 (D.9/94). 90(5) maddesine göre de bu madde uyarınca uluslararası andlaşmalar anayasa kuralı veya mevzuatı olarak değerlendirilemez.

Yukarıda belirtilenlerden anlaşılacağı gibi konu uluslararası an-dlaşma anayasa mevzuatı sayılmaz.

Konu uluslararası andlaşma anayasa kuralı veya mevzuatı sayılmadığına göre 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasasının Fasıl 262 Poliçeler Yasasının ilgili madde hükümlerini iptal edip etmediğini- yorumlamamız gerekmediği görüşündeyim. Uluslararası andlaşmalar anayasa mevzuatı veya o seviyede kural veya mevzuat sayılmadığına göre 29/2004 sayılı (Onay) Yasasının veya 11. maddesinin Fasıl 262 Poliçeler Yasasının ilgili madde hükümlerini iptal edip et-mediğine karar vermek veya yorumunu yapmak havaleyi yapan İlk Mahkemeye düşmektedir.

Sonuç olarak KKTC Meclisi tarafından geçirilip 2.8.2004 tarihinde Resmi Gazete Ek.I'de yayımlanan 29/2004 sayılı Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi (Onay) Yasası KKTC -anayasasına göre anayasa kuralı veya mevzuatı sayılmamaktadır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi olarak yorum yapmamız gerekmediği görüşündeyim.




Seyit A. Bensen
Yargıç


VI. -SONUÇ:
Bu durumda ve netice olarak 29/1989 sayılı Yasa ile tadil olunmuş şekli ile Fasıl 262'nin 75(1) ve 75(4) maddelerinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmına ve 1. maddesine aykırı olmadığına, çekin 29/2004 sayılı Yasa'da öngörülen anlamda 'sözleşme-' olmadığına karar verilir ve davanın bırakıldığı yerden, duruşmasına devam edilmek üzere alt Mahkeme'ye iadesine emir verilir.




(Metin A. Hakkı) (Nevvar Nolan)
Başkan - Yargıç




(Mustafa H. Özkök) (Seyit A. Bensen) (Necmettin Bostancı)
Yargıç Yargıç Yargıç



7 Aralık 2006






-







17






Full & Egal Universal Law Academy