Anayasa Mahkemesi Numara 8/1983 Dava No 7/1983 Karar Tarihi 17.06.1983
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 8/1983 Dava No 7/1983 Karar Tarihi 17.06.1983
Numara: 8/1983
Dava No: 7/1983
Taraflar: Akıle Arca vd ile Aysel Ergün vd
Konu: Fasıl 6, Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasasının 16. maddesinin (c) fıkrasının Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 17.06.1983

-D.7/83 Anayasa Mahkemesi 8/83
(Dava No. 902/81)
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın- 114(1) maddesi tahtında.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 902/81 sayılı davasında (Davacı:
1. Akıle Arca, Lefkoşa, 2. Soner Arca, Lefkoşa ile Davalı:
1. Aysel Ergün, Lefkoşa, 2. Recai Ergün Lefkoşa arasında) 1.4.1983 tarihinde sunulan konu.


Müstedi namına: -Rıfat Çomunoğlu.
Müstedaaleyh namına: Kıvanç M. Riza.
Amicus curiae olarak Başsavcı namına: Mustafa Arıkan.


--------------

K A R A R
KONU:
Fasıl 6, Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasasının 16. maddesinin (c) fıkrasının Anayasanın 1, 7, 37, 38 ve 39. maddeler-ine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzurunda açılan 902/81 sayılı davada Mahkeme davacılar lehine ve davalılar aleyhine konu taşınmaz malın tahliyesi ve bir miktar ara kâr için hüküm verdi. Hükümlü borcun ödenmesi için davacılar b-ir menkul eşya müzekkeresi ısdarını sağladılar. İcra yolu ile tahsil edilmesi istenen miktar müzekkerede TL911,105 olarak gösterildi. Müzekkerenin icrası için kimyager olan davalıların laboratuvarındaki alet edavata el konulması yönüne gidilince davalıla-r mahkemeye istida yolu ile müracaat ederek alet edavata dokunulmamasını istediler. İstida, duruşma için mahkeme önüne geldiğinde davalılar Fasıl 6, Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasasının 16(c) maddesinin Anayasanın 1, 7, 37, 38 ve 39. maddelerine aykırı oldu-ğunu ileri sürdüler. Lefkoşa Kaza Mahkemesi de Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen Yasa maddesinin huzurundaki ihtilâf konusunu karara bağlamakta etkisi olabileceği kanaatına vardı ve konuyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi ola-rak, sundu ve Anayasa Mahkemesinin kararına dek İstidanın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
16. maddenin (c) fıkrasına göre bir meslek için gerekli olan ve kıymeti KL50.'yı geçmeyen alet edavat -icradan muaftır. Böylelikle bir meslek için gerekli alet edavatın kıymeti KL50.- veya bunun altında ise, bunlar icradan muaf tutulacak halbuki başka bir meslek için gerekli alet edavatın kıymeti KL50.-nın üstünde ise bunlar icraya tabi olacaktır. Bu böyl-e olduğuna göre de Yasanın 16(c) maddesi meslekler arasında Anayasanın 7. maddesine ters düşen bir ayrıcalık yaratmaktadır. Ayrıcalık olmaması için icradan muaf tutulan alet edavatın herhangi bir kıymet ile sınırlı tutulmaması gereklidir.

Bir borçlunun -mesleği için gerekli alet edavatın alınınca onun çalışma özgürlüğüne müdahale edilmiş olur ve böylelikle Anayasanın 37. maddesine aykırılık ortaya çıkar.

Bir meslek sahibinin mesleği için gerekli olup da kıymeti KL50.-nın üstünde olduğu için alet edavatı-na el konulacak olursa Anayasanın 38. maddesinde öngörülen yaşam düzeyinin sağlanması önlenmiş olur. Bu gibi alet edavata el konulması bu maddenin içerdiği kuralın amaç ve ruhuna ters düşer. Bir meslek sahibinin alet edavatının alınıp götürülmesi onun in-sanlık ve meslek onurunu rencide eder.



Bir meslek sahibinin belirtildiği şekilde alet edavatına el konulması Anayasanın 39(1) maddesinde öngörülen çalışma hak ve ödevine müdahale olduğu gibi 39(2)'nin öngördüğü çalışma hayatının kararlılık içinde geliş-mesini de zedeler.

2. Müstedaaleyhin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Anayasa Mahkemesi yasa yapmaz. Yasanın 16. maddesinin (c) fıkrasında müstedinin istediği kısım çıkarılırsa yasa tadil edilmiş olur. Madde 16(c) bir bütündür; bir kısmı çıkarıl-ınca manası ve kanun koyucunun niyet ve istediği değiştirilmiş olur. Yasanın kıymet itibarı ile öngördüğü KL50.- limit makul olmamakla beraber bunu değiştirmek Anayasa Mahkemesinin yetkisi dahilinde değildir. Madde 16(c) Anayasaya aykırı ise o zaman ihti-lâfın hallinde etkenliği de ortadan kalkmış olur ve bidayetten havalenin yapılmaması gerekirdi.

Her halükârda Anayasaya herhangi bir aykırılık yoktur. Madde 16(c)'nin içerdiği kural herkese şamildir ve Anayasanın 7. maddesine aykırı değildir.

Anayasan-ın 37. maddesi, kamu yararına getirilebilecek sınırlamalar dışında, herkesin istediği işi yapabilmesini ve buna mani olunmaması gayesini güder. Bu madde kişinin başkasının parasını gasbedip de bununla iş yapmasını öngörmez.

Anayasanın 38. maddesi sadece- davalılar ve borçlular için değildir, davacılar ve alacaklılar için de insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi öngörür.

Anayasanın 39. maddesine göre davacı alacaklının da çalışma hakkı ve ödevi vardır. 39. madde kapsamındaki tedbirleri alacak olan k-işiler değildir Devlettir.


Başsavcılığın iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Müstedilerin kendilerinin üzerine dayandığı Yasanın 16(c) maddesi Anayasaya aykırı bulunursa uygulanamaz. Fıkra bir bütündür ve bölünemez. Sadece kıymet takdirini göster-en kısmı kalkacak olursa manası kalmaz. Tüm fıkra kalkınca da müstedinin tüm alet edavatı icraya tabi olacaktır. Havale gerekli değildi ve yapılmamalı idi. Anayasaya aykırılık yoktur.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasasının 16(c-) fıkrası aynen şöyledir:

"16.Aşağıdaki eşyalar icraya tabi olmayacaktır:
.................
.................
Borçlunun meslek, sanat, zanaat, ticaret veya işi için kesin olarak gerekli olan ve kıymeti KL50.-yı geçmeyen kitap, alet, edavat, kap ve kacak-."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 1.
Kıbrıs Türk Federe Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayana lâik bir cumhuriyettir.


Madde 7.
Her Türk Yurttaşı, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, yasa önünde e-şittir.
Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.

Madde 37.
Her Türk yurttaşı dilediği alanda çalışma özgürlüğüne sahiptir. Özel girişimler kurmak serbesttir. Yasa, bu özgürlüğü, ancak kamu yararı amacıyle sınırlayabilir.
Dev-let, özel girişimlerin ulusal ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.


Madde 38.
Ekonomik ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma ilkesine ve her Türk yurttaşı için i-nsanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlanması amacına göre düzenlenir.
Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu amaçla, ulusal tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek- ve kalkınma plânlarını yapmak Devletin ödevidir.

Madde 39.
Çalışma her Türk yurttaşının hakkı ve ödevidir.
Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve malî tedbirlerle çalışanları koru-r ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici tedbirleri alır.
Angarya yasaktır.
Ülke gereksinmelerinin zorunlu kıldığı alanlarda, yurttaşlık ödevi niteliği alan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve koşulları, demokratik ilkelere uygun olarak yasa ile -düzenlenir."


V. İNCELEME:
Sunulan soru ile ilgili yasa metinleri ve Anayasa kuralları ve tarafların öne sürdüğü iddia ve gerekçeler incelendi ve gereği görüşülüp düşünüldü.

Daha önce de belirtildiği gibi yapılan havalede Fasıl 6, Hukuk Muhakemeleri Us-ulü Yasasının 16. maddesinin (c) fıkrasının Anayasanın 1, 7, 37, 38 ve 39. maddelerine aykırı olup olmadığı sorulmuşsa da yapılan duruşma sırasında havalenin yapılmasını talep etmiş olan müstedi bu fıkranın tümünün değil de icradan muaf tutulan alet edavat-ın herhangi bir kıymet ile sınırlı tutulmasının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü ve söz konusu fıkranın icradan muaf tutulan eşyayı herhangi bir kıymet ile sınırlı tuttuğu nisbette Anayasaya aykırı bulunmasını istedi. Sözü edilen fıkranın Anayasanın -7. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasanın 7. maddesi her Türk yurttaşının, ayırım gözetilmeksizin, yasa önünde eşit tutulmasını ve kimseye ayrıcalık tanınmamasını öngörmektedir. Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasasının 16. maddesinin (c) fıkrası- her borçlunun meslek veya işi için gerekli olan ve kıymeti KL50.-yı geçmeyen alet edavatını icradan muaf tutmakta ve böylelikle borçlular arasında ayırım yapmamaktadır. Bu fıkranın Anayasanın 7. maddesinin öngördüğü eşitliği bozduğu veya bu maddeye ters -düştüğü söylenemez.

Anayasanın 37. maddesi çalışma özgürlüğünü hükme bağlayan maddedir. 38. madde ekonomik ve sosyal hayatın tam çalışma esasına uygun olarak düzenlenmesini ve bu düzenlemede herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış düzeyi sa-ğlanması amacını öngörmektedir. 39. madde ise çalışmanın her Türk yurttaşının hakkı ve ödevi olduğunu saptar ve Devletin çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi ve işsizliğin önlenmesi için tedbirler almasını öngörür-.

Temel hak ve özgürlükler mutlak olmayıp ilgili maddede veya 6. maddede gösterilen nedenlerle kısıtlanabilir. Bir kısıtlama yapıldığında ise yapılan kısıtlamanın Anayasanın cevaz verdiği bir kısıtlama olup olmadığının incelenip kararlaştırılması gereki-r. Ancak bu yapılmazdan önce de bir kuralın kısıtlama getirip getirmediğinin incelenmesi gerekir. Mevzuatın belli bir temel hak veya özgürlüğe olabilecek uzak bir etkisi bu hakkın bir kısıtlaması olarak sayılamaz. Kısıtlama sayılabilmesi için bu etkinin- mevzuatın direkt ve kaçınılmaz bir neticesi olması veya böyle bir neticeyi yasa koyucunun niyet etmiş olduğunun söylenebilmesi gerekir. Sair bir deyimle ilgili mevzuatın belli bir hak veya özgürlüğe kısıntı getirmiş sayılabilmesi için böyle bir hakkın ve-ya özgürlüğün kullanılmasına direkt veya yakından müdahale etmiş olması gerekir.




Hükümlü bir borcun icrası ile ilgili konu fıkranın Anayasanın 37, 38 ve 39. maddelerinin öngördüğü temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına direkt ve yakından müdahale e-ttiği söylenemez.

Commentary on the Constitution of India by Basu isimli eserin (1965 baskı) I. Cildinde, s. 561'de şöyle denmektedir:
"The Legislature cannot disobey the constitutional prohibitions by employing an indirect method. The legislative powe-r being subject to the fundamental rights, the Legislature cannot indirectly take away or abridge the fundamental rights which it cannot do directly.

On the other hand, the effects of the legislation are relevant for this purpose only in so far as they a-re the direct and inevitable consequences or the effects which could be said to have been in the contemplation of the Legislature. The possible or remote effects of a legislation upon any particular fundamental right cannot be said to constitute a restric-tion upon that right."


Aynı eserin s. 756'sında da şöyle denmektedir:
"As in the case of other fundamental rights, nothing is to be considered as a 'restriction' imposed upon the present freedom unless it 'directly' and 'proximately' interferes with th-e exercise of the freedom of trade or profession. Thus, the test in C1. (6) cannot be applied to test the reasonableness of the following as restrictions imposed on the freedom of trade or business, even though the person in question may be indirectly af-fected in his business:

(i)A law with respect to recovery of debts, even though the debtor might be a trader."


Yukarıda- yapılan iktibaslarda belirtilen görüş ve prensipler, kanımızca, bizim için de geçerlidir ve önümüzdeki havalenin karara bağlanmasında göz önünde tutulması gerekir.

Yukarıda söylenenler ışığında müstedinin görüş ve iddialarına itibar etmeye olanak yoktur-. Aksi takdirde yıllar yılı hukuk sistemimizin bir parçası olarak devam etmiş olan icra müessesesi en azından ağır surette zedelenmiş olacak ve bir borçlunun işi ile ilgili malvarlığı ne kadar büyük olursa olsun tamamen icradan muaf tutulmuş olacaktır. B-öyle bir neticeyi, kanımızca, ne yasa koyucu ne de Anayasa koyucunun niyet etmiş olduğu söylenemez.

Anayasanın 1. maddesi hukukun üstünlüğünü öngören maddedir. Yasanın konu fıkrası Anayasanın daha önce sözü edilen maddelerine aykırı olmadığına göre 1. m-addeye de aykırı değildir.

Sözü edilen fıkra ihtiyaca cevap vermeyebilir. Ancak ihtiyaca cevap vermeyen bir yasa veya kuralını ihtiyaca cevap verecek şekilde tadil etmek yasa koyucunun görevidir. Anayasa Mahkemesinin görevi ise belli bir yasa veya kura-lının Anayasaya uygunluk denetimini yapmaktır.

SONUÇ:
Sonuç olarak Fasıl 6, Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasasının 16. maddesinin (c) fıkrasının Anayasanın 1, 7, 37, 38 ve 39. maddelerine aykırı olmadığına oybirliği ile karar verilir.




(Şakir Sıdkı İlka-y)(Salih S. Dayıoğlu)
BaşkanYargıç



(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut)(Aziz Altay)
YargıçYargıç Yargıç


17 Haziran 1983.





-


7



-


Full & Egal Universal Law Academy