Anayasa Mahkemesi Numara 8/1982 Dava No 2/1983 Karar Tarihi 31.01.1983
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 8/1982 Dava No 2/1983 Karar Tarihi 31.01.1983
Numara: 8/1982
Dava No: 2/1983
Taraflar: Vasvi Erçağ ile Mehmet Münir Olgun
Konu: 17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 15. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 31.01.1983

-D. 2/83 Anayasa Mahkemesi 8/82
Anayasa Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu,
N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 114. maddesi hakkında.

Lef-koşa Kaza Mahkemesi tarafından 74/81 sayılı (Vasvi Erçağ ile Mehmet Münir Olgun arasında) Gen. İstidada sunulan konu.

Müstedi namına: Kıvanç M. Riza.
Müstedaaleyh namına: Mustafa Bülent Asena.
Amicus Curiae olarak Başsavcı namına: Akın A. Sait.

--------------
K A R A R
KONU:
17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 15. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 36. maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Müstedi Lefkoşada Çağlayan mahallesinde Fuat Paşa sokak No.9A'daki evin müsteciri bulunmaktadır. Müstedi, sözü -edilen evi müstedaaleyhten 1.9.1980 tarihli bir icar mukavelesi altında ilk sene için ayda TL10,000, ikinci sene için ayda TL11,000, üçüncü sene için ayda TL13,000 ve dördüncü sene için ayda TL 100,000 icar bedeli ile kiraladı. Müstedi Kaza Mahkemesine ya-ptığı bir istida ile kira mukavelesini zor durumda bulunduğu için imzaladığını ve mukavele tahtında saptanan kira bedellerinin fahiş olduğunu ileri sürerek kiranın mahkemece yeniden saptanmasını istedi. İstida duruşma için Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna -geldiğinde müstedaaleyh 17/81 sayılı Kira Denetim Yasasının 15. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 36. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü ve konunun karara bağlanmak üzere Anayasa Mahkemesine havalesini istedi. Mahkeme de söz konusu Yasa maddesinin konunu-n karara bağlanmasında etkisi olabileceği kanaatına vararak konuyu karara bağlanmak üzere Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, sundu ve Anayasa Mahkemesinin kararına dek İstidanın duruşmasını durdurdu.

II. İDDİANIN GEREKÇESİ:
Müstedaaleyhin iddias-ının gerekçesi özetle şöyledir:
Yasanın 6. maddesi bir kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra kiranın yeniden saptanması için mahkemeye başvurma hakkını her iki tarafa da tanıdı. Havale konusu 15. madde ise, sözleşme sona ermeden, bir konutun kirasının- yeniden saptanması için mahkemeye başvurma hakkını sadece kiracıya tanıdı. Bu durumda belli koşullarda kiranın yüksekliği dolayısıyle kendisini mağdur hisseden kiracı kiranın yeniden saptanması için mahkemeye müracaat edebilecekse de aynı şekilde belli k-oşullarda kiranın azlığı dolayısıyle kendisini mağdur hisseden mal sahibi kiranın yeniden saptanması için mahkemeye müracaat edemeyecektir. Kira fazla olduğu için kiracı Mahkemeye başvurabilecektir. Birçok hallerde ise tersi söz konusu olup kira azdır, a-ncak mal sahibi mahkemeye başvuramayacaktır. Söz konusu 15. madde aynı sözleşmedeki iki taraf arasında ayrıcalık yaratmıştır ve bu nedenle Anayasanın 7. maddesine aykırıdır.

Yasanın 15. maddesi uyarınca kiracının başvurusu üzerine daha sözleşme yürürlük-te iken buna müdahale edilip kira miktarı değiştirilebilecek ve yine de kiracı konutta oturmaya devam edecektir. Diğer bir deyimle kiracı sözleşme uyarınca üstlendiği yükümlülükten kurtulabilecek ve yine de sözleşmenin nimetlerinden yararlanabilecektir. -Taraflar arasında yapılan geçerli bir sözleşme ile tarafların biri birine bahşettiği haklar ve biri birine karşı üstlendikleri yükümlülükler onların meşru menfaatları ve görevleri olur ve Anayasanın 36(2) maddesinin öngördüğü nedenler dışında bunlara müdah-ale edilemez. Bu nedenler ise mevcut değildir. Bu durumda bu madde Anayasanın 36. ve 1. maddelerine aykırıdır.

Müstedinin iddiasının gerekçesi özetle şöyledir:
Memlekette konut darlığı vardır. Bu yüzden arz talebi karşılamamakta ve kiralar fahiş sure-tte yüksek tutulmaktadır. Kiracı, konut darlığından dolayı, oturacağı konutun fahiş kira ile kiralamak zorunda kalır. Kiracı ile malsahibi benzer nitelik ve özdeş durumda değildir ve bu nedenle Yasanın 15. maddesi Anayasanın 7. maddesine aykırı değildir.-

Yasa, ekonomikman güçlü olan mal sahibine karşı güçsüz durumda olan kiracıyı korumaktadır. Esasen kira yasalarının amacı da kiracıyı korumaktır. Sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler kamu yararı, kamu düzeni v.s. gibi nedenlerle kısıtlanabilir. Y-asanın 15. maddesi ile getirilen kısıtlama bu nedenlerle ve özellikle kamu yararı nedeni ile getirilmiştir ve Anayasanın ne 36. maddesine ne de 1. maddesine aykırıdır.

Başsavcılığın görüşü özetle şöyledir:
Başsavcı namına bulunan Başsavcı Yardımcısı dav-acı namına ileri sürülen görüşlere katıldı ve Yasanın 15. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 36. maddelerine aykırı olmadığını iddia etti.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
17/81 sayılı Kira Denetim Yasasının 15. maddesi aynen şöyledir:
"Bu Yasanın yürürlüğe gird-iği tarihten önce veya sonra yapılmış veya yapılacak kira sözleşmelerinde saptanan kira miktarı, kiracının, konut darlığı ve kira bedellerinin yüksekliği nedeniyle zor durumda bulunmasından istifade edilerek makul olmayan bir şekilde veya miktarda fahiş ol-arak saptanmış ve kiracının bu kira miktarını ödemesinin bu Yasa kurallarına göre adil olmadığı durumlarda, kiracı bu Yasanın 6. maddesi uyarınca kira sözleşmesinin sona ermesini beklemeden kira miktarının saptanması için mahkemeye başvurabilir.
Mahk-eme, başvuruyu haklı bulduğu takdirde sözleşmeyi sona erdirir ve kiracı, karar tarihinden başlayarak yasal kiracı olur. Böyle bir halde, kira miktarını bu Yasa kuralları uyarınca mahkeme saptar.
Bu madde kuralları, münhasıran ikametgâh olarak kullan-ılan taşınmaz mallara uygulanır."


IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:

"Madde 1.
Kıbrıs Türk Federe Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan lâik bir cumhuriyettir.


Madde 7.
Her Türk yurttaşı, hiçbir ayırım göz-etilmeksizin, yasa önünde eşittir.
Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.

Madde 36.
Herkes, sözleşme hukukunun genel ilkelerince konan koşullar, kısıntılar, sınırlandırmalar ve yürürlükteki yasalara uymak kaydıyle, serbestçe sözleş-me yapma hakkına sahiptir. Ekonomik bakımdan güçlü kişilerin diğer kişileri istismarı yasa ile önlenir.
Sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler kamu yararı, kamu düzeni, sosyal adalet ve ulusal güvenlik gibi nedenlerle yasa ile düzenlenebilir ve kısıtla-nabilir."


V. İNCELEME:
Konu, tarafların ileri sürdüğü iddia ile görüşler ve ilgili Yasa ve Anayasa metinleri ışığında, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

Yasanın 15. maddesinin, sözleşmede tesbit edilen kiranın değiştirilmesini mümkün kılmakla An-ayasanın 36 ve dolayısıyle 1. maddesine, kiranın değiştirilmesi için mahkemeye başvurma hakkını sadece kiracıya tanımakla da 7. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür. Bu durumda ilkin söz konusu Yasa maddesinin Anayasanın 36. maddesine aykırı olup ol-madığını incelemeyi uygun gördük.
Yasanın 15. maddesi sözleşme yapma hakkını değil de yapılan bir sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüğü etkilemektedir. Bu nedenledir ki bu maddenin Anayasanın 36. maddesinin (2). fıkrasına aykırı olduğu iddia edilmiştir. -Anayasanın 36. maddesinin (2). fıkrasına göre sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler kamu yararı v.s. gibi nedenlerle düzenlenebilir ve kısıtlanabilir. Bu böyle olduğuna göre incelenmesi gereken husus 15. madde altında sözleşmelerden doğan hak ve yüküm-lülükler kısıtlanırken bunun Anayasanın 36. maddesinin (2). fıkrasında öngörülen nedenlerle ve özellikle iddia edildiği gibi kamu yararı nedeni ile yapılıp yapılmadığıdır.

Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi olarak, 2/77 sayılı Görüş Bildiri'sinde Anayas-anın 31. maddesinde öngörülen mülkiyet hakkı ile ilgili bir sınırlamayı incelerken konut darlığının mevcut olduğu ve devam ettiği sürece kanun koyucunun kira konusunu düzenlemesinin ve bu alanda sınırlamasının, mülkiyet hakkının özüne dokunmamak koşulu ile-, yapılabileceği ve böyle bir müdahalenin kamu yararına olabileceği ancak kamu yararı amacı ile yapılan bir sınırlamada "yararın" sadece bir zümre veya sınıf için değil de genel olarak kamunun tümü için olması gerektiği görüşünü belirtti ve gerekli diğer h-ususlar yanında mal sahiplerinin durumunu da dikkate almayan bir düzenlemenin kamu yararını sağladığının kabul edilemeyeceğini söyledi. Mahkeme bildirisinde şöyle dedi:
"Aynı amaç ile kiraların kontrol altına alınması da kamu yararına olan sebeplerin bi-risinden sayılabilir. Devletin bu konudaki müdahalesi, mülkiyet hakkının kamu yararı amacı ile sınırlandırılabileceğini öngören Anayasanın 31. maddesinin kapsamına girebilir. Bu sebepler göz önünde tutularak konut darlığı mevcut olduğu ve devam ettiği sü-rece, kanun koyucunun kira konusunu düzenlenmesinin ve bu alanda sınırlamanın, Anayasanın 6. maddesi anlamında mülkiyet hakkının özüne dokunmamak koşulu ile, yapılabileceği ve böyle bir müdahalenin kamu yararına olabileceği görüşündeyiz.



Ancak Devle-t Anayasanın 31. maddesi ile korunan mülkiyet hakkını "kamu yararı amacıyle" sınırlarken bu "yararın" sadece bir zümre veya sınıf için değil de genel olarak kamunun tümü için olması gerekir. Yasanın 4. maddesinde, Devlet Başkanı adına yapılan iddialarda i-leri sürüldüğü gibi, tavan koymakla kiralar bir çırpıda kısıtlanırken kiracı ve malsahibinin maddi durumları ve konutun maliyet, büyüklük, bulunduğu yer, vergisi ve onarım masrafları dikkate alınmamaktadır. Bu durumun, mal sahipleri yönünden hakkaniyet ve- adalet prensipleri ile bağdaşamadığı aşikârdır."

.......................................................

"Mal sahiplerinin taşınmaz mallara yatırdıkları sermaye gelirinin Yasanın 4. maddesinde öngörüldüğü gibi kısıtlanması gelirlerin dağılışında mal- sahipleri zararına ve kiracılar yararına bir değişiklik getirmiş olur. Bu sonuç, yurttaşların, haklarda ve yükümlülüklerle eşitlik prensibine tamamıyle aykırıdır. Yasa, kiraların fiyat yükselişlerine göre adalete ve iktisadi şartların gereklerine uygun -bir şekilde ayarlanmasına elverişli olsaydı, böyle bir sonuç doğmamış olurdu. Yasanın 4. maddesinde öngörülen sınırlamalar, kanaatımızca, daha önce de belirtildiği gibi adalet ve eşitliğe aykırı durumlar doğuracağı ve bu yüzden mal sahibi yurttaşlar arası-nda huzursuzluk yaratacağı ve diğer yurttaşlar üzerinde de etkilerini göstermekten geri kalmıyacağı cihetle, bunların "kamu yararını" sağladığı kabul edilemez."


Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi olarak, yukarıda belirtilen görüşleri Birleştirilmiş AM 4/-80 ve 5/80 sayılı havalelerde verdiği kararda da tekrarladı ve şöyle dedi:
"Bu gibi hallerde devletin görevi kamu yararına olduğu nedeni ile bir zümrenin haklarını korurken, hakları sınırlandırılan kişilerin de haklarını koruması gerekir. Bu ancak kamu -yararına gerekli sınırlamaların adalet ve hakkaniyet ölçüleri dahilinde yapılması ile sağlanabilir. Başka bir deyişle çatışan mal sahiplerinin mülkiyet hakkı ile kiracıların kamu yararı hakları arasında bir denge kurulması gerekir."

T.C. Anayasa Mahkeme-si de aynı görüşleri 14.9.1965 günlü ve 1963/3-7 sayılı kararında (A.M.K.D. sayı 1, s.152-153'te) belirtti. T.C. Anayasa Mahkemesi kararında şöyle dedi:
"Aynı amaçla, kiraların kontrol altına alınması da kamu yararına olan tedbirler cümlesinden sayılmak- icabeder. Devletin bu konudaki müdahalesi, mülkiyet hakkının kamu yararı amacı ile sınırlanabileceğini öngören Anayasanın 36'ıncı maddesinin kapsamına girer. Bu sebepler gözönünde tutularak, memleketimizde gayrimenkul darlığı devam ettiği sürece, kanun k-oyucunun, kira konusunu düzenlemesinin ve bu alanda sınırlama yapmasının, mülkiyet hakkının özüne dokunmamak şartı ile, caiz bulunduğu ve bu müdahalenin kamu yararına olduğu hususunda görüş birliğine varılmıştır.
.........................................-..............
Bu durum, gelirlerin darğılışında, mal sahipleri zararına ve kiracılar yararına bir değişiklik doğurmuştur. Bu sonuç, yurttaşların, haklarda ve yükümlülüklerde eşitliği prensibine tamamıyle aykırıdır........................................-....."


T.C. Anayasa Mahkemesi 14/9/65 günlü ve 1963/127-1965/47 sayılı kararında da (A.M.K.D. sayı 3, s.205-206'da) şöyle dedi:
"Gerek konut gerekse iş yeri olarak kullanılan gayrimenkullerin toplum ve insan hayatındaki önemi bir tartışmayı gerektirmi-yecek kadar açık ve seçiktir. Hele nüfusu hızla artan, aileleri yeni yeni ailelere bölünen; buna karşılık konut ve iş yeri yapımı aynı hıza ayak uyduramayan ve halkının büyük çoğunluğu mülk sahibi olmayan ülkelerde bu önem daha da artar. İsteklerin çokl-uğu yüzünden yükselen, yahut yükselme eğilimi gösteren ve böylece toplum içinde sıkıntı, darlık ve huzursuzluk yaratan kiraların olağan ve makul bir hadde tutulabilmesi kaygı verici bir sorun halini alır. Bu gibi durumlarda Devletin kanunlar yoluyle araya- girmesi; sözleşme hürriyetinde ve mülkiyet hakkının kullanılmasında bir takım kısıntılara başvurması gerekmektedir. Bir çok yabancı ülkelerde kira konusunda çeşitli tedbirler alındığı gibi bizde de önce Millî Korunma Kanunu, sonra dava konusu kanun hükü-mleriyle kiraların olağanüstü yükselmelerinin önlenmesine çalışılmıştır.

Kira sorununun bir toplum sorunu olduğu kabul edilince Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36 ve 40'ıncı maddelerinin, Devletin kira işlerini kanunlarla düzenlenmesine ve bu alanda sı-nırlamalar ve kısıntılar yapmasına elverişli olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26/3/1963 günlü ve 1963/3-67 sayılı kararında ülkemizde konut ve işyeri darlığı devam ettiği sürece kanun koyucunun kira konusundaki müdahale ve sını-rlamalarına cevaz bulunduğu ve böyle bir tutumun Anayasaya aykırı olmadığı hususlarında görüş birliğine varmış 6570 sayılı Kanunun 2'nci ve 3'üncü maddelerini, ancak on yıl önceki dondurulmuş ölçüler yüzünden hakkaniyet ve adalet ilkeleriyle bağdaşamıyacak- duruma geldikleri için iptal etmiştir."


Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi öngörülen bir kira düzenlemesi ile mülkiyet hakkına veya aynı şekilde bir sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklere getirilen bir kısıtlamanın kamu yararına sayılabilmesi i-çin mal sahibinin durumunun da dikkate alınması ve kamu yararı nedeni ile bir zümrenin hakları korunurken hakları sınırlandırılan kişilerin de haklarının korunması ve bunu için de sınırlanmanın adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde yapılması veya başka bir -deyişle çatışan mal sahiplerinin hakları ile kiracıların hakları arasında bir denge kurulması gerekir. Kira düzenlemesi ile getirilen bir sınırlamanın kamu düzeni veya sosyal adalet nedenleri ile yapılıp yapılmadığı da aynı kriterler dikkate alınarak sapt-anabilir.

Yasanın 15. maddesi kiracının yapacağı bir başvuru üzerine bir sözleşme ile tesbit edilen kiraya, konut darlığı ve kira bedellerinin yüksekliği nedeni ile kiracının zor durumda bulunmasından istifade edilerek makul olmayan şekilde veya miktarda- fahiş olarak saptanmış ve kiracının bu kirayı ödemesinin adil olmadığı durumlarda, müdahaleyi öngörmektedir. Bu gibi durumlarda bir müdahalenin kamu yararına olamıyacağı söylenemez. Mahkemenin tesbit edeceği yeni kira ise Yasanın 6. maddesi kuralları uy-arınca saptanır. 6. madde, diğer şeyler meyanında, kiracı ve kiralayanın mali durumlarının ve benzeri civar taşınmaz malların normal kira durumunun dikkate alınarak sosyal adalete uygun ve makul bir kiranın saptanmasını öngörür. Görüleceği gibi bu maddey-e göre kiralayanın mali durumunun da dikkate alınması ve saptanacak kiranın sosyal adalete uygun ve makul olması gerekir. Esasen 6. maddede öngörülen kıstasların çatışan mal sahiplerinin hakları ile kiracıların hakları arasında adil bir denge kurmaya elve-rişli olmadığı iddia edilmemiş ve kanıtlanmamıştır. Böyle bir iddiayı ileri sürüp kanıtlamak aykırılığı iddia eden tarafa düşer. Bu nedenlerle 15. madde ile sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülüklere getirilen kısıtlamanın kamu yararına ve sosyal adalete- uygun olmadığını veya bu sınırlamanın konu hakkın özüne dokunacak derecede aşırı olduğunu ve dolayısıyle Anayasanın 36(2) maddesine aykırı olduğunu söyleyemeyiz.

15. maddenin Anayasanın 36. maddesine aykırı olması nedeni ile hukuk üstünlüğünü öngören -Anayasanın 1. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Yukarıda vardığımız karar muvacehesinde Yasanın 15. maddesi Anayasanın 1. maddesine aykırı değildir.

Yasanın 15. maddesinin eşitlik ilkesini içeren Anayasanın 7. maddesine aykırı olduğu da iddi-a edilmiştir. 15. madde, belli koşullarda kiranın yüksekliği dolayısıyle kendisini mağdur hisseden kiracıya, sözleşmenin sona ermesini beklemeden, kiranın yeniden saptanması için mahkemeye başvurma hakkını tanımakta ise de aynı şekilde belirli koşullarda -kiranın azlığı dolayısı ile kendisini mağdur hisseden mal sahibine, sözleşmenin sona ermesini beklemeden, kiranın yeniden saptanması için mahkemeye başvurma hakkını tanımamaktadır. Böylelikle 6. madde sözleşme sona erdikten sonra kiranın yeniden saptanmas-ı için mahkemeye başvurma hakkını her iki tarafa da tanımışken 15. madde böyle bir hakkı, sözleşme sona ermeden, sadece kiracıya tanımıştır. Bir sözleşmede özellikle uzun vadeli bir sözleşmede saptanan kiranın, memlekette mevcut belirli hal ve koşullar ış-ığında, makul ve adil olmayacak şekilde az olması söz konusu olabilir. Anayasanın 7. maddesi herkesin yasa önünde eşit olmasını ve hiç bir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınmamasını öngörmektedir. Anayasa Mahkemesi AM 2/77 sayılı Görüş Bildiri-sinde bildiriye konu Yasanın 4. maddesinin konut sahipleri ile kiracılar arasında bir ayrıcalık yapmış olduğunu ve bu nedenle Anayasanın 7. maddesine aykırı olduğunu söyledi. Aynı görüşü Birleştirilmiş AM 4/80 ve 5/80 sayılı havalede verdiği kararda da be-nimsedi. Anayasa Mahkemesinin sözü edilen Görüş ve Kararına göre mal sahipleri ile kiracılar arasında haklı bir nedene dayanmayan bir ayrıcalık Anayasanın 7. maddesine aykırıdır. Konu Yasanın 15. maddesinde de konut sahipleri ile kiracılar arasında bir a-yrıcalık yapılmıştır. Bir sözleşme yürürlükte iken sözleşmede tesbit edilen kiranın yeniden saptanması için mahkemeye başvurma hakkı kiracıya tanınırken aynı sözleşmeye taraf mal sahibine, böyle bir başvurma hakkı, ne 15. maddede ne de Yasanın başka bir m-addesinde tanınmıştır. Böylelikle belli koşullarda kiranın yüksekliği nedeni ile kendisini mağdur hisseden kiracı kiranın yeniden saptanması için mahkemeye müracaat edebilecekse de aynı şekilde belirli koşullarda kiranın azlığı nedeni ile kendisini mağdur- hisseden bir mal sahibi kiranın yeniden saptanması için mahkemeye müracaat edemeyecektir. Bu durumda 15. madde aynı sözleşmeye taraf konut sahipleri ile kiracılar arasında bir ayrıcalık yapmıştır ve bu ayrıcalığın haklı bir nedene dayandığı da gözükmemek-tedir. Bu nedenle 15. madde Anayasanın 7. maddesine aykırıdır. Yargıç Salih S. Dayıoğlu bu görüşe katılmamaktadır.

Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi 15. madde esasta değil de kiranın yeniden saptanması için mahkemeye başvurabilme bakımından kir-acılar ve konut sahipleri arasında bir ayrıcalık yaptığı nedeni ile ve sadece Anayasanın 7. maddesine aykırı bulunmuştur. Sair şekilde bu madde, belirtilen hal ve koşullarda kiracıların korunması için gereklidir. Bu nedenle yasada gerekli düzenlemenin ya-pılarak konut sahiplerine de mahkemeye başvurabilmeleri için benzeri bir hakkın tanınması ile bu maddenin kurtarılmasını salık veririz. Temennimiz bu amaca

yönelik yasal düzenlemenin yapılması için gerekli girişimlerin ilgili makamlar tarafından en erke-n bir zamanda yapılmasıdır.

SONUÇ:
17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasasının 15. maddesinin Anayasanın 36 ve 1. maddelerine aykırı olmadığına oybirliği ile, 7. maddesine ise aykırı olduğuna Yargıç Salih S. Dayıoğlunun karşıoyu ve oyçokluğu ile, karar ver-ilir.



(Şakir Sıdkı İlkay)(Salih S. Dayıoğlu)
Başkan Yargıç


(N. Ergin Salâhi)(Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç


31.1.1983



KARŞIOY YAZISI

17/81 sayılı Yasanın 15. maddesi kiracılara, Yasanın y-ürürlüğe girdiği tarihten evvel veya sonra yapılmış veya yapılacak kira sözleşmelerini -bazı durumların mevcudiyeti dolayısıyle- Mahkemeye getirip bunların sona erdirilmesini ve sözleşme konusu ikametgâh için yasanın 6. maddesinde öngörülen kriterler de di-kkate alınmak suretiyle yeniden kira saptanmasını talep etme hakkını verir. Buna uygun olarak müstedi, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde başlattığı yargısal bir işlemde kendisi ve mal sahibi durumunda olan müstedaaleyh arasında vaki bir sözleşmenin 15. maddeye uy-gun olarak Mahkemece sona erdirilmesini ve yeni kiranın saptanmasını talep etti. Müstedaaleyh ise 17/81 sayılı Yasanın 15. maddesinin Anayasanın 1, 7 ve 36. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek konunun Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak sunul-masını talep etti.



Sayın Başkan tarafından okunan Kararda 17/81 sayılı Yasanın 15. maddesinin Anayasanın 1 ve 36. maddelerine aykırı olmadığı hususunda söylenenlerle hemfikirim. Hemfikir olanağı bulamadığım husus Anayasanın 7. maddesi il-e ilgili olarak söylenenlerdir.

17/81 sayılı Yasanın 15. maddesinin Anayasanın 7. maddesine aykırı olduğu iddiasında bulunan müstedaaleyh özet olarak bu madde ile kiracıya kirayı düşürme hakkı verilirken, kiralayana kirayı artırma hakkının verilmediğini -vurgulayarak bunun aynı sözleşmeye taraf olan kişiler arasında eşitsizlik yarattığını ileri sürdü. Müstedaaleyh sözü edilen 15. maddenin kira artırma hakkının kiralayana da verilmesi halinde eşitsizliğin ortadan kalkacağını ve bu şekilde düzenlenen 15. ma-ddenin Anayasaya aykırı olmayacağını ileri sürdü.

Aslında müstedaaleyh, mevcut olmayan bir kural nedeniyle ve kapsamı kiralayanların haklarını korumadığı için 15. maddenin Anayasaya aykırılığından yakınmaktadır.

Kiracıya tanınan haklar kiralayana da ta-nınmak suretiyle Yasanın 15. maddesinin kapsamı daha geniş tutulmuş olsaydı muhakkak ki daha adil bir durum yaratılmış olacaktı çünkü en nihayet saptanacak kira makul ve zamana uygun bir kira olacaktı. Ancak kapsamının arzu edilir bir şekilde geniş tutulm-aması, mevcut kuralı, var olmayan bir kural nedeniyle Anayasaya aykırı saymak olası değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin E.1963/73 ve K.1963/244 sayılı kararında şunlara yer verilmiştir:
"Gerçekten 3008 sayılı İş Kanununun 1'inci maddesin-in birinci fıkrasında, bir iş yerinde bedenen veya bedenen ve fikren çalışanlar, bu kanunun uygulanması bakımından işçi sayılmakta ve buna göre yalnız fikri çalışma yapanlarla fikri çalışanları bedeni çalışmalarından üstün olanlar kanunun uygulama alanının- dışında kalmaktadır. Meselenin yalnız bu açıdan ele alınması, ilk bakışta konuda bir adaletsizliğin ve eşitsizliğin bulunduğu iddiasının yerinde olduğu düşüncesini akla getirebilir. Ancak bu durumun Anayasaya aykırılık haliyle karıştırılmaması gerekmekt-edir. Zira bir kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğunun iddia edilebilmesi için, söz konusu hükmün metin olarak, Anayasa'nın koyduğu esaslara aykırı bir kural koymuş olması gerekir.

....................................................

Her ne kadar- bu fıkra, bir iş yerinde sadece fikir çalışması yapanların veya fikir çalışmaları beden çalışmalarından üstün olanların durumu hakkında bir hüküm koymamak suretiyle bunları kendi alanı içine almamış ise de bu durum Anayasa'ya aykırılık teşkil etmeyip, fık-ra hükmünün bu bakımdan eksik olduğunun ileri sürülmesini mümkün kılabilir..................

....................................................

Halbuki Anayasa Mahkemesinden, ancak Anayasa'ya aykırı olan bir kanun hükmünün uygulama alanından kaldırı-lmasını sağlamak için iptal kararı istenebilir, yoksa bir hükmün, uygulama alanının genişletilmesi amacı ile, değiştirilmesini sağlamak için iptali istenemez. Zira bu yolda bir istemde, söz konusu hükmün iptali değil, daha geniş bir alana yayılmak suretiy-le uygulamada kalması amacı bulunmaktadır ki bu suretle istemin kendisi dahi, mevcut hükümde Anayasa'ya bir aykırılık değil, ancak, davacının düşüncesine göre, bir eksikliğin bulunduğunu ifade etmiş olmaktadır."


Yukarıda söylenenler ışığında 17/81 sayıl-ı Yasanın 15. maddesinin Anayasanın 7. maddesine aykırı olduğu görüşüne katılmıyorum.



(Salih S. Dayıoğlu)
Yargıç

31.1.1983.
-


13



-


Full & Egal Universal Law Academy