Anayasa Mahkemesi Numara 7/2004 Dava No 2/2005 Karar Tarihi 05.05.2005
Karar Dilini Çevir:
Anayasa Mahkemesi Numara 7/2004 Dava No 2/2005 Karar Tarihi 05.05.2005
Numara: 7/2004
Dava No: 2/2005
Taraflar: Ahmet Şevketoğlu ile Başsavcılık arasında
Konu: Fasıl 154 Ceza Yasasının 20/2004 Sayılı Yasa ile tadil edilen 210. Maddesinin Anayasaya aykırı olup olmadığı
Mahkeme: A/M
Karar Tarihi: 05.05.2005

-
D.2/2005 Anayasa Mahkemesi 7/2004
(Trafik Kovuşturma No: 5/2004; Lefkoşa)

ANAYASA MAHKEMESİ OLARAK OTURUM YAPAN
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Taner Erginel, Başkan, Met-in A. Hakkı, Nevvar Nolan,
Mustafa H. Özkök, Seyit A. Bensen.

-Anayasanın 148 (1) maddesinin verdiği yetkiye dayanarak yapılan havale.
-

-Havale Eden: Ahmet Şevketoğlu, Lefkoşa
(Zanlı)

Aleyhine Havale Edilen: Başsavcılık

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dinlenen 5/2004 sayılı trafik kovuşturma davasında Zanlının havale müracaatı üzerine- 24.9.2004 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunulan konu.


Havale Eden Zanlı tarafından: Avukat Güner Göktuğ
Aleyhine Havale Edilen Başsavcılık tarafından:
Savcı Sarper Altıncık

------------

K A R A R

-KONU:
20/2004 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesinin Anayasanın 11, 17(2) ve 18(4) maddelerine aykırı olup olmadığı.

I. OLAY:
Zanlı, bir trafik kazasına methaldar oldu. Kaza sonucu yaralanan kişi hayatını kaybet-ti. Savcılık, 17.9.2004 tarihinde Zanlıyı İlk Mahkeme huzuruna çıkardı ve aleyhine Ceza Yasasının 210. maddesine aykırı suç işlediği nedeniyle soruşturma başlattı. Savcılık, 210. maddenin değiştirilmiş şekline dayanarak dava dinleninceye kadar, Zanlının -sürüş
ehliyetine el konulmasını talep etti. Zanlı avukatı, bu talebe itiraz etti ve dava dinlenmeden önce Zanlının sürüş ehliyetine el konmasına yetki veren Ceza Yasasının 210. maddesinin değiştirilmiş şeklinin Anayasanın 11, 17(2) ve 18(4) maddelerine a-ykırı olduğunu iddia etti. Zanlı avukatının talebi üzerine konu Anayasa Mahkemesine havale edildi.

II. İDDİALARIN GEREKÇELERİ:
1. Havale Eden Zanlı avukatının iddialarının gerekçeleri özetle şöyledir:

Anayasamızın 18. maddesinin (4). fıkrasına g-öre bir suçtan sanık herkes, suçluluğu yasaya uygun olarak kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılır. Ceza Yasasının 210. maddesinin tadil edilmiş şekli, daha mahkûm olmadan Zanlının ehliyetine el koyma yetkisini Mahkemeye vermekte ve dolayısıyle daha mahkûm ol-madan Zanlının cezalandırılmasına neden olmaktadır.

Anayasamızın 17. maddesinin (2). fıkrasına göre her yurttaş kendisine yöneltilen bir suçlamanın karara bağlanmasında bağımsız bir mahkeme tarafından adil ve açık yargılanma hakkına sahiptir. Söz ko-nusu Yasa maddesi
Zanlının ehliyetine daha dava dinlenmeden el koyma yetkisini Mahkemeye vermekle suçluluğu kanıtlanmadan bir kişinin cezalanmasına olanak vermektedir.

2. Başsavcılığın iddialarının gerekçeleri özetle şöyledir:
Sürüş ehliyeti sahi-bi olmak Anayasanın değil, yasanın verdiği bir haktır. Bir kişinin yasaların tanıdığı bir
haktan yine yasalar tarafından mahrum edilmesi mümkündür.



Sürüş ehliyetinin alınması bir ceza değil, bir güvenlik tedbiridir. Diğer güvenlik tedbirleri -gibi Mahkemelerin mahkûmiyetten önce sürüş ehliyetine el koyması Anayasaya aykırı değildir.

Ceza Yasasının 210. maddesinin değiştirilmiş şekli Zanlının sürüş ehliyetine el konmasını otomatik hale
getirmiş değildir. Mahkemenin bu konuda takdir hak-kı
vardır. Mahkeme karar vermeden önce Zanlı kendini savunma olanağına sahiptir.

III. İLGİLİ YASA METİNLERİ:
Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesi aynen şöyledir:

- "210. Her kim, tedbirsizlik sonucu veya ağır
ihmal teşkil etmeyen aceleci veya
dikkatsiz bir eylem sonucu istemeden veya
kasti olmadan başka birinin ölümüne neden
olursa, bir suç işlemiş -olur ve mahkumi-
yeti halinde 5.000.000.000 (Beş Milyar
Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya
Yedi yıla kadar hapis cezasına veya her
iki cezaya birden çarptırılabilir.

- Yukarıdaki suç herhangi bir araç
sürücüsü tarafından işlendiği durumda,
Mahkeme ayrıca yukarıda belirtilen
cezalara ek olarak araç sürücüsünü belli
bir süreyle veya süresiz olarak- sürüş
ehliyeti almaktan veya sürüş ehliyeti
sahibi olmaktan men edebilir. Hakkında
böyle bir suçla ilgili olarak soruşturma
veya kovuşturma başlatılan bir kişi en
geç -beş gün içerisinde mahkeme huzuruna
çıkarılır ve böyle bir kişinin sürüş
ehliyetine, dava neticeleninceye kadar
mahkemece el konabilir."
IV. İLGİLİ ANAYASA METİNLERİ:
"Madde 11:
Temel hak ve özg-ürlükler, özüne dokunmadan,
kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlak, sosyal
adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin
can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle
ancak yasalarla kısıtlanabilir."





"Madde 17:
(1) ..-...........................................
(2) Herkes, yurttaş hak ve yükümlülüklerinin veya
kendisine karşı yapılan bir suçlamanın karara
bağlanmasında, yasa ile kurulan bağımsız,
tarafsız ve yetkili bir mahkeme tarafından,
makul bir s-üre içinde adil ve açık bir surette
davanın dinlenmesi hakkına sahiptir. Karar
gerekçeye dayanır ve açık bir oturumda okunur."


"Madde 18:
(4) Bir suçtan sanık herkes, suçluluğu yasaya uygun
olarak ispat edilinceye kadar suçsu-z sayılır."

-V. İNCELEME:
12.9.2004 tarihinde Zanlı ölümle sonuçlanan bir trafik kazasına methaldar oldu. Zanlıyı Mahkeme huzuruna getiren savcılık dava dinleninceye kadar Zanlının sürüş ehliyetine el konulmasını talep etti. Zanlı avukatı, davayı dinlemeden Zanl-ının sürüş ehliyetine el koyma yetkisini Mahkemeye veren 210. maddenin değiştirilmiş şeklinin Anayasaya aykırı olduğunu öne sürdü.

Ceza Yasasının 210. maddesinin değiştirilmiş şekli şöyledir:

- "210. Her kim, tedbirsizlik sonucu veya ağır
ihmal teşkil etmeyen aceleci veya
dikkatsiz bir eylem sonucu istemeden veya
kasti olmadan başka birinin ölümüne neden
olursa, bir suç işlemiş -olur ve mahkumi-
yeti halinde 5.000.000.000 (Beş Milyar
Türk Lirası)'na kadar para cezasına veya
Yedi yıla kadar hapis cezasına veya her
iki cezaya birden çarptırılabilir.

- Yukarıdaki suç herhangi bir araç
sürücüsü tarafından işlendiği durumda,
Mahkeme ayrıca yukarıda belirtilen
cezalara ek olarak araç sürücüsünü belli
bir süreyle veya süresiz olarak- sürüş
ehliyeti almaktan veya sürüş ehliyeti
sahibi olmaktan men edebilir. Hakkında
böyle bir suçla ilgili olarak soruşturma
veya kovuşturma başlatılan bir kişi en
geç -beş gün içerisinde mahkeme huzuruna
çıkarılır ve böyle bir kişinin sürüş
ehliyetine, dava neticeleninceye kadar
mahkemece el konabilir." Bu maddeye göre hakkında 210. maddeye aykırı suç işlemekle ilg-ili soruşturma veya kovuşturma başlatılan bir kişi en geç 5 gün içerisinde mahkeme huzuruna çıkartılır ve böyle bir kişinin sürüş ehliyetine dava neticeleninceye kadar mahkemece el konulabilir.

Zanlı avukatı bir kişinin sürüş ehliyetine daha duruşma -yapılmadan ve o kişi mahkûm olmadan el konulmasının Anayasaya aykırı olduğunu öne sürmektedir. Anayasamızın 17(2) maddesine göre aleyhine kovuşturma başlatılan bir kişi adil ve açık bir Mahkemede yargılanma hakkına sahiptir. Anayasanın 18(4) maddesine gö-re ise bir kimse suçlu olduğu yasaya uygun olarak kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılır. Acaba 210. maddenin değiştirilmiş şekli bu ilkelere aykırı mı?

-Zanlı avukatına göre burada Anayasaya aykırılık vardır. Çünkü sürüş ehliyetine el koyma bir kişiyi etkileyen ağır
bir cezadır. Açık ve adil yargılama olmadan Zanlıya
böyle bir ceza vermek Anayasamızın benimsediği ilkelerle bağdaşmamaktadır.

Zan-lı avukatının bu iddialarına karşılık Başsavcılık, ehliyet sahibi olmanın Anayasada değil, yasalarda yer alan
bir hak olduğunu, Anayasanın koruduğu kişi hak ve özgürlük-lerinden biri olmadığını ve bu nedenle yasa ile ortadan kaldırılabileceğini öne sürdü-. Başsavcılık Anayasanın 17. maddesinin (2). fıkrasına göre bir kimsenin makûl bir süre içinde adil ve açık yargılanma hakkına sahip olduğunu, yeni düzenlemenin Anayasanın bu kuralına aykırı olmadığını, çünkü yasada yer alan 5 günlük sürenin Zanlıya değil-, İddia Makamına getirilen bir sınırlama olduğunu, 5 günden sonra yargılama için Mahkemenin Zanlıya savunmasını yapması için süre verebileceğini iddia etti. Savcı, süre almanın Zanlının talebine bağlı olduğunu, Mahkemenin diğer davalarda olduğu gibi, Zanl-ıya bu olanağı tanıyabileceğini sözlerine ekledi.

Başsavcılığın görüşüne göre, sürüş ehliyetine el koyma bir ceza değil, güvenlik tedbiridir. Bu tedbiri almakla bir kişi peşinen mahkûm edilmiş olmaz. Kaldı ki bu tedbirin alınması otomatik olmayıp -bazı şartların yerine gelmesine bağlıdır. Öncelikle o kişi aleyhine ölümle neticelenen bir suçla ilgili soruşturma başlatılmış olması gerekmektedir. Ayrıca sürüş ehliyetine el koyup koymama konusunda mahkemenin takdir hakkı vardır. Dolayısıyle Anayasaya- herhangi bir aykırılık yoktur.

Tarafların karşılıklı iddialarını inceleyerek değerlen-dirmiş bulunuyoruz. Bu olayda Anayasanın belirlediği iki
ilke tartışma konusudur. İlkelerin biri 17. maddede yer
alan, aleyhine kovuşturma başlatılan her vatan-daşın adil
ve açık bir mahkemede yargılanma hakkına sahip olmasıdır. Diğeri ise 18. maddede yer alan ve suçluluğu yasaya uygun olarak kanıtlanıncaya kadar bir kimsenin suçsuz sayıldığı
kuralıdır. Acaba 210. maddenin değiştirilmiş şekli bu ilkelere aykı-rı mıdır?

Aşağıdaki nedenlerle böyle bir aykırılık olmadığı görüşündeyiz.

Yasaya göre bir Zanlının ehliyetine el koyabilmek
için bazı şartların yerine gelmesi gerekir. O kişi
aleyhine ölümle sonuçlanan bir suç nedeniyle soruşturma
veya kovuşturm-a başlatılmış olmalıdır. Yani ölümle
sonuçlanan bir soruşturma veya kovuşturma yoksa böyle
bir tedbir alma olanağı yoktur.


Aleyhine soruşturma veya kovuşturma başlatılan
Zanlının ehliyetine el koymak otomatik olmayıp bu konuda yargıcın takdir hakkı v-ardır.

Yasa ehliyetine el koyma talebine karşı itiraz etme
ve savunma yapma hakkını Zanlının elinden almamaktadır.
İtiraz edildiği zaman bu konuda bir duruşma yapılacaktır. Duruşmada Mahkeme Zanlıya savunmasını yapması için ihtiyaç duyduğu süreyi vere-cektir. Yargılama öncesi tutukluluk talebinde olduğu gibi Zanlının istinaf dahil tüm haklardan yararlanma olanağı vardır.

Savcılık ehliyete el koymanın ceza değil, bir
güvenlik tedbiri olduğunu öne sürmüştür. İlk bakışta sürüş ehliyetine el koymanın -hem ceza hem güvenlik tedbiri olabileceği akla gelmektedir. Bu konuda taraflar arasında akademik tartışmalar yapılmıştır. Bu akademik tartışmalara girmeye gerek olmadığı görüşündeyiz. Burada ölümle sonuçlanan bir kaza olmuştur. Ehliyetine el konmadığı -takdirde kişi, kazadan sonra araba kullanmaya devam edecektir. Bu durumda Zanlının dava sonuçlanıncaya kadar başka kazalar yapma olasılığı bulunacaktır. Böyle bir olasılığa karşı Mahkemeye kamuyu koruma yetkisi vermek makûl bir yaklaşımdır.

Sürüş- ehliyetine el koyma kararı bazı suçlarda bir kişinin yargılanıncaya kadar tutuklu kalması için verilen karara benzemektedir. Orada da bir zanlının mahkûmiyetten önce tutuklu kalması, yani mağdur olması söz konusudur ve
bu mağduriyet, mahkûmiyetten sonra- verilen cezadan farklı değildir. Buna rağmen mahkûmiyetten önce tutukluluğun Anayasamıza aykırı olduğu yönünde bir Anayasa Mahkemesi
kararı yoktur.


SONUÇ:

Sonuç olarak, 20/2004 sayılı Yasa ile tadil edilen Fasıl 154 Ceza Yasasının 210. maddesi-nin Anayasanın 11, 17(2) ve 18(4) maddelerine aykırı olmadığına karar verilir.


-
Taner Erginel Metin A. Hakkı
Başkan Yargıç




Nevvar Nolan Mustafa H. Özkök Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç
-

5 Mayıs 2005



8






Full & Egal Universal Law Academy